Bildiğim tek şey, ben bir Marksist değilim. -Karl Marx |
|
||||||||||
|
Aceleyle giyinip sokağa attım kendimi. Duvara yazılan sloganlar beni selamlıyordu âdeta. Kadınlardan biri: ‘’Duvarları yazılan evlere bir bakın hele!‘’ dedi öfkeyle. ‘’Aralarında hiç Erzincanlı var mı?’’ ‘’He vallahi yok!’’ diye bir başka kadın onayladı onu. Mahallemizde oturan Erzincanlılar Halkın Kurtuluşu taraftarı, Karslılar, Elazığlılar, Dersim ve Tokatlılar ise Partizan taraftarıydılar. Hâliyle yazılamaya çıkan örgüt kendi taraftarlarının duvarlarına dokunmayacaktı. Bu anlaşılır bir durumdu. Kural olmuştu ayrıca. Arada kaynayan bir iki ev olmuyor değildi ama yine de kimse sesini çıkarmazdı. ‘’Bıktım bu Halkın Kurtulmuşçularından!’’ diye bağırdı bir kadın. ‘’Korkudan evin dış cephesine boya yaptıramıyorum.’’ dedi bir başkası. ‘’İyisi mi fayans yaptır, kurtul.’’ dedi bir başka kadın. ‘’Fayans yapsak ne olur sanki? Fayansın da üstüne yazarlar!’’ ‘’He anam yazarlar’’ dedi anam yüzünü ekşiterek. ‘’Ya burası zaten ‘’kurtarılmış bölge’’ değil mi? Gidin başka bölgelere yazın’’ “He anam kurtarılmış bölge!” Onlar aralarında tartışadursunlar ben derneğin yolunu tutup kaçtım oradan. Sabah sabah sobanın etrafına birkaç arkadaş kümelenmiş oralet içiyorlardı. Selamlaştık. Bana da bir bardak oralet doldurdular. O sırada bir grup kadın derneğe daldı. Hepsi de öfkeliydi. ‘’Bu akşam yazılamaya çıkıyorsunuz!’’ diye emretti kadınlardan birisi. ‘’Tüm Halkın Kurtulmuşçularının duvarlarını bir güzel yazın.’’ ‘’Kireçleriniz benden’’ dedi bir başkası. ‘’Öyle kısa sloganlar yazmayın’’ dedi annem. ‘’Uzun olsun sloganlarınız.’’ dedikten sonra aynı anda terk ettiler derneği kadınlar. Biz aramızda bir sonuca varabilmek için tartışırken, İri yoldaş elinde içi kireç dolu iki kovayı getirip derneğin ortasına bıraktı. ‘’Bunu mahalleli bir kadın gönderdi’’ dedi. ‘’Derneğin badanası mı ne yapılacakmış.’’ Bize dönerek: ‘’Daha geçenlerde birlikte boyadık ya derneği.’’ dedi. ‘’Ne çabuk kirlendi dernek’’ ‘’Sigaradan, İri yoldaş!’’ dedim gülerek. Kaşlarını çatarak suratıma baktı: ‘’O zaman aramızda karar alalım. Dernekte sigara içmek yasaktır!” Neyse duvarlara yazı yazma sırası biz Partizancılara gelmişti. Sabahtan duvarları yazılacak evleri tek tek belirlemiş, geceye ise yalnızca yazması kalmıştı. Ellerimizde kireç tenekeleri, saplı fırçalar, şablonlarla ara sokaklara daldık. İki sokak başını tutan iki nöbetçi dışında herkes önceden belirlenen evlerin duvarına yazılama yapıyordu. Bütün duvarların yazılaması bitince evlerimize döndük, sabahı beklemeye koyulduk. Sabah mahallede erken kopmuştu curcuna. Bu kez bağırıp çağıran kadınlar Halkın Kurtulmuşçularıydı. ‘’Partizancılar evlerimizi mahvetti!‘’ diye yakınıyordu bir kadın anama. ‘’Ben ne yapayım anam?’’ diyordu anam. ‘’Sanki evlerinizin duvarını ben yazmışım gibi gelip bana çatıyorsunuz? Bana ne bundan?’’ Birkaç kadın daha geldi. Hepsi de annemin karşısına dikildi. İçlerinde biri: ‘’Bu böyle sürmez! Buna bir çözüm bulmak gerekir!’’ dedi. Annem eliyle dernek binasını gösterdi. ‘’İşte çözüm yeri orası!’’ dedi. ‘’İkide bir gelip benim kapımı çalıp beni rahatsız etmeyin. Sıkıldım artık.’’ diye de bir güzel azarladı başına toplanan kadınları. Kadınlar derneğe yönelip gittiler. Sorumlu kimseyi bulamayınca, akşam için randevu aldılar… Kalabalıktı dernek. Kadınlar yanlarında kocalarıyla birlikte gelmişlerdi toplantıya. Hararetle süren bir tartışmanın sonucunda bir karara varıldı. Bu karar dernek yönetimi tarafından yüzlerine okundu gelenlerin. Ancak bu kararın yürürlüğe girmesi için karşı taraftan yetkili birinin olması gerekiyordu. Oysa ortalarda kimsecikler yoktu. Kadınlardan biri: ‘’Ben bu sorumluluğu üzerime alıyorum’’ dedi. ‘’Bundan sonra hiçbir örgüt bu mahallede yazılama yapmayacak!’’ Yüzümüze bakarak sırıttı. ‘’Biliyorsunuz benim üç oğlan da Halkın Kurtulmuşunda önemli bir yerdeler.’’ ‘’Yine de olmaz!‘’ dedi dernek yönetiminden biri. ‘’Kendilerinin burada olması gerekir.’’ ‘’Ben doğurdum onları… Sözümden dışarı çıkamazlar’’ Araya annem girdi. ‘’Ya oğulların derse ki; ‘bu karar bizi bağlamaz’ O zaman ne olacak, peki?’’ Kadın düşünür gibi yaptı. Ardından: ‘’Sözümü çiğnerlerse ben de sizin harekete geçerim!’’
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Necmettin Yalcinkaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |