Kürtaj sadece kendileri bir zamanlar doğmuş insanlar tarafından savunuluyor. -Ronald Reagen |
|
||||||||||
|
Bir reklam film var: “Yaşlı kadın yanına oturan gence soruyor: “Oğlum senin adın ne?” “Ramazan Teyzeciğim.” Kadın derinden bir iç çekerek “Ah nerede o eski Ramazanlar” diyor. Nedense, insan, yaşamı boyunca hep eskiye, geçmişe özlem duyuyor. Geçmişte yaşanan güzellikler hatırlanıyor. Peki, güzel olmayan yok muydu geçmişte? Mutlaka vardı. Ama insan kötü olanı hatırlamaz. Hep güzel olanı, beğendiği, sevdiği şeyleri hatırlar. Bayramlar, Ramazanlar ve özel günler hep güzeldir. Güzel olduğu için güzel yönleri hatırlanır. Kötü olan silinip gider akıldan. Küçüklükten kalan hatıralar sarar belleğinizi. Çocukluk günlerinde yaşadığınız bayramlar, Ramazanlar unutulmaz hiç. Hangi çocuk, Şeker Bayramında elinde bir çanta ile şeker toplamamıştır? Hangi çocuk yakınlarından harçlık alarak para biriktirmemiştir? Hangi insan, o günlerde yediği tatlıları, pastaları, börekleri, çörekleri unutmuştur? Bayramlık diye alınan yeni elbiseleri giyince kim sevinmemiştir? Hangi çocuk, paralarını defalarca sayıp cebine koymamıştır? Veya çocuk olup da annesine “Beni de sahura kaldırın” diye yalvaran olmamıştır. Ben de çocukluğumda anneme yalvarır, sahura kaldırmasını isterdim. Her defasında “Oğlum sen oruç tutamazsın. Küçüksün” derdi. Sonra yalvarmalarıma, ağlamalarıma dayanamaz ve herkesle birlikte beni de sahura kaldırırdı. Bir başka güzel olurdu sahurlar. Yağda kızartılmış, içi patates dolu börekleri hala unutmam. O tatlar yıllarca damağımda durur öylece… Çay ile birlikte tadına doyum olmazdı. Sahurda mutlaka üzüm hoşafı da olurdu. Annem, kuru üzüm ve kayısıyı karıştırıp hoşaf yapardı. Şekerini de bol koyardı. Unutulmaz bir tat olurdu bizim için. Oruç tutanlara “Bol bol için. Susamazsınız” derdi. Bir de yumurta haşlardı. Bunun da karınları tok tuttuğunu söylerdi hep. Ben, oruç tutamazdım. Bana “Çinçik orucu tut” derdi. Çinçik, Adana yöresinde küçük kuşlara verilen isimdi. Yani kuş orucu tutmamı isterdi. O da öğleye kadardı. Öğle olunca bana “Senin oruç vaktin doldu. Gel iftarını aç” derdi. Yemeğimi verirdi. Aslında bunlar, benim aç kalmamam için tasarlanmış bir oyundu. Hem Ramazanı sevdiriyordu, hem de orucun ne demek olduğunu öğretiyordu. Tabii o zamanlar yokluk da vardı. Her istediğimizi bulamıyorduk öyle. En kral yemeklerimiz kuru fasulye, bulgur pilavı idi ve yanında bas soğan olurdu. Soğanlar,mutlaka yumrukla kırılarak yenilirdi. Ekmek, zeytin, domates eksik olmazdı. Etli yemek, yılda ancak bir iki defa olurdu. O da kurban Bayramlarından sonra… Her şeye rağmen huzur ve mutluluk vardı yuvamızda. Herkes birbirine saygılı idi. Kavga dövüş olurdu arada bir ama Ramazan girdi mi kimse çıt çıkarmazdı. Kavgalar, sataşmalar son bulurdu. İftarlar, mutlaka kalabalık yapılırdı. Tüm hane halkı sofrada olurdu. Yemek ne olursa olsun kimse itiraz etmezdi. Ben, en çok makarnayı sevdiğim için makarna olduğu günler sevincim ona katlanır, bayram yapardım. Bir de herkes gücüne göre iftara misafir alırdı. Akrabalar, dostlar yemeğe davet edilir ve hoşça vakit geçirilirdi. Anlamadığım şey o zamanlar dahi “Nerede o eski ramazanlar?” diye başlanırdı söze. Bu gün de biz başlıyoruz hemen “Nerede o eski ramazanlar” diye… Oysa Ramazan hep bizimleydi. Yanı başımızdaydı. Tadını çıkarmak, zevkini almak bizlerin elindeydi… Her şeye sevgi ile yaklaşmak, her şeyi paylaşmak ile güzeldi Ramazan… İnsan, nefsini terbiye ediyordu. Önce midesini, sonra gözünü, sözünü ve dilini kontrol altına alıyordu. Kötülüklerden, çirkinliklerden uzak kalıp, sevgiyle, saygıyla yaklaşıyordu her şeye… İşte Ramazan’ın sihri bu idi. Gücü bu idi… Tüm kötülüklerden, çirkinliklerden uzak kalmak, Herkese, her şeye, sevgiyle yaklaşmak… Hepinize Hayırlı Ramazanlar diliyorum…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |