..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Materyalist bir dünyada yaþýyoruz, ve ben de materyalist bir kýzým -Madonna
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Din > Cemal Zöngür




27 Temmuz 2016
Dinlerin Doðuþu ve Ýslam'ýn Gerçek Özü (2)  
Kutsallýklarýn yaþamýmýzda yaratmýþ olduðu olumlu ve olumsuzluklarýn, farklý açýlardan analiz.

Cemal Zöngür


Günümüz bilgi ve teknolojik çaðda, bugüne kadar var olmuþ tüm dini inanç ve tanrýcýlýðýn baðýmsýz ve bilimsel analizi yapýlmadan, yaþanýlan siyasal, sosyal ve ekonomik sorunlarýn minimuma inmesi hiçbir zaman mümkün deðildir. Bu çalýþma da, dinlerin baðýmsýz bir þekilde analizini içermektedir. Her insanýn þunu iyi bilmesi gerekir; baðýmsýz analiz ve eleþtiriler, tüm deðerlerin gerçek özünü ortaya çýkarmaktadýr.


:BJBC:

Orta çaðda Semavi dinlerin temel yapýsý:

Ýslam'ý ve diðer tek tanrýlý dinlerin hangi temel yapýyla ortaya çýktýklarýný anlamak için, Hz. Ýbrahim'den sonra Orta doðu ve Mezopotamya topluluklarýnýn yaþam þekillerini çok iyi bilmek gerekir.
Özellikle Mýsýr ve Orta doðu diðer bölgelerden ayrý þekilde analiz edilmeden, dinlerin ve kültürlerin nasýl deðiþime uðradýklarýnýn anlaþýlmasý mümkün deðildir. Çünkü her Coðrafi yapý toplumlarýn yaþam þekillerine kendi rengini vermektedir.
Orta doðu ve kýsmen Afrika Coðrafi yapýsý, tek tanrýlý dinlerin üçünün de özüne ve yaþam þekline direkt etki yapmýþtýr, yapmaya da devam etmektedir. Orta doðunun yaklaþýk % 80 i çöllerle kaplý olmasý, kültürel yapýnýn da ona göre þekillendiði asla gözden kaçýrýlmamalýdýr.
Çünkü Mýsýr ve Orta doðu çöl olmasýna raðmen bölge halký buralarda yaþamayý neden tercih etmiþtir? Sorusunun cevabýný vererek devam edersek, Nil, Dicle ve Fýrat Nehirlerinin bu bölgeden geçerek Hint Denizine ulaþmasý en büyük etkiye sahiptir.
Ýlk Tarýmýn Mezopotamya'da ortaya çýkmasýyla, Dicle ve Fýrat Nehirlerinin buralardan Orta doðu ve Mýsýra ulaþmasý neticesinde, her iki alanda da tarýma olanak saðlamýþtýr.
Gerek nehir sularýnýn insana saðlamýþ olduðu yaþam imkaný, gerekse bölgenin özellikle kýþ mevsimlerinde sýcak ve ýlýk geçmesi, bu bölgede doðan insanlarýn baþka yerlere gitmesini çoðu zaman engellemiþtir.
Ýþte bu yüzden bölgede kurulan ilk Uygarlýklar, (Þehirler) coðrafyanýn saðlamýþ olduðu iklimsel yapýya göre ekonomik, sosyal, siyasal, ve psikolojik (Din) kültürlerin þekillenmesinin temel ana kaynaðýný oluþturmaktadýr.
Yüz ölçümünün büyük oraný çöllerle kaplý olan Orta doðu'da, petrol icat edilmeden önce, her üç ýrmak boylarýnda halkýn az bir kesimi tarýmla uðraþýrken, diðer bir kesim ise Ticaret ve El Sanatlarýyla (Taþ Ustalýðý) yaþamýný idâme ettirmiþtir. Toplumun geriye kalan çoðunluðu ise, bu iþ alanlarýnda ve de Dini Krallarýn emrinde köle olarak çalýþmakta idi.
Dikkat edilirse, "Tanrý Krallarýn" egemenlikleri 3500 yýldan daha uzun sürmüþtür. Buna neden olansa, Krallarýn her uygulamasýna karþý olan kiþi ve düþünceler, coðrafyanýn çýplak ve korumasýz olmasý yüzünden istedikleri amaca kolayca ulaþamamalarýdýr. Ta ki Hz. Ýbrahim'in, Tanrý Krallarýn keyfini kaçýrma dönemine kadar.
Hz. Ýbrahim'in isyanýyla, Kral tanrý yönetim ve yaþam þekli etkisini yitirirken, bu yönetimlerin yerini Hz. Musa önderliðinde yeni bir toplumsal ruh ve yaþamýn baþladýðý görülmektedir.
Hz. Musa, Hz. Ýbrahim'ýn sülalesinden olup, etnik ve dillerinin adý Ýbranice, (Ýbrani) dinleri ise Yahudilik olmuþtur. Ýbrani ve Araplarýn ortak Atalarýnýn adlarý ise Sami ve Hami dir.
Hami ile Sami iki kardeþ olduklarýndan, Ýbrani Yahudiler ile Müslüman Araplar ayný ocaktan ayrýlan iki kardeþ toplumdurlar. Bu her iki topluluðun kültürel yapýlarý, Mýsýr Tanrý Krallýðý'nýn kültür yapýsý içerisinden evrilerek var olmuþtur.
Hz. Musa Yahudilik dinini yaklaþýk olarak M.Ö. 50 yýllarýnda Mýsýr bölgesinde ilan etmesine raðmen, burada yaþama þansý bulamamýþtýr. Mýsýr Krallýðýndan kalan takipçileri, Hz. Musa'yla birlikte hareket edenlerin hepsini sürgüne tabi tutup, Ýsrail'e (Kudüs) göç etmelerine sebep olmuþlardýr.
Ýsrail'de dini yönetimini ilan eden Hz. Musa, amca çocuklarý olan Araplarla ayný din çatýsý altýnda yüzyýllarca birlikte yaþamýþlardýr.
Yahudilik; kültür yapýsýnýn temelini Mýsýrlýlardan almýþ olmasý neticesinde, Yahudilik'te ilerleyen yýllarda Mýsýr Krallýðýnda olduðu gibi dini Aristokrat ve zengin Ticaretçi kesimi koruyup, yoksul insanlarýn sorunlarýna hiçbir çare bulmamýþtýr.
Bunun büyük bir haksýzlýk olduðunu düþünen Hz. Ýsa, Yahudilik din yönetimine karþý çýkarak, yaklaþýk M.S. 50 yýllarýnda Hýristiyanlýk dinini ilan etmiþtir.
Yahudiler; kendilerine karþý altarnatif oluþturan Hz Ýsa ve taraftarlarýný, Ýsrail'den (Kudüs) sürgüne tabi tutmalarý neticesinde, Hz. Ýsa Anadolu'nun güney batýsýnda yer alan Hatay'a (Antakya) göç emtek zorunda kalmýþlardýr.
Bu bölgede din faaliyetini sürdüren Hz. Ýsa çok geçmeden Roma Krallýðý ve Yahudi tüccarlar tarafýndan yakalanarak Çarmýha gerilip öldürülmüþtür.
Anadolu ve Orta doðu'da artýk yaþayamayacaklarýný anlayan Hz. Ýsa'nýn Müridlerinden Aziz Paulos ve beraberindekiler, Yunanistan baþta olmak üzere Avrupa'ya yayýlmaya baþlamýþlardýr.
Bu dönemlere kadar Avrupa'nýn geneli çok ilkel ve zayýf bir kültürle yaþamalarý neticesinde, Hýristiyanlýk din kültürünü duyan ve gören Avrupalýlar, Hýristiyanlýk'tan derin þekilde etkilenerek büyük çoðunluk Hýristiyan dinini kabul etmiþlerdir.
Yahudilik'te olduðu gibi, Hýristiyanlýk'ta yüzyýllar boyu Avrupalýlarý Hýristiyan din kurallarýna göre yönetmeleri neticesinde, büyük haksýzlýk ve yolsuzluklar yüzünden, üç yüz yýl din savaþlarý olarak bilinen çatýþmalarý yaþamýþlardýr.
Mevcut dini yönetim yapýsýnýn böyle gitmeyeceðini gören ve ayný zamanda Hýristiyanlýðýn en sadýk Havarilerinden Martin Luhter, bu gidiþe bir dur demenin yöntemini aramýþtýr.
Bu düþüncesini gerçekleþtirmek için Avrupalý Krallar, Dini Aristokrat, Entellektüel, Ticaretçi (Merkantalist) ve Siyasilerle bir araya gelerek, barýþ içerisinde yaþamanýn yollarýný aramýþlardýr.
Hýristiyanlýk din anlayýþý her ne kadar Yahudilik dini yönetim yapýsýna karþý çýkmýþ olsa da, kendisi de Avrupa'da aynýsýný sürdürmüþtür.
Bu yüzden Orta doðunun baðnaz ve radikal kültürüyle yaþanamayacaðýný düþünen Avrupalýlar, Orta çaðýn sonu ve Yeni Çaðýn baþlama tarihi olan 1500 yýllarýndan itibaren, Reform ve Rönesanslarla çaðdaþ modern yaþama adým atmýþlardýr.
Reform ve Rönesans düþüncesini yaklaþýk Avrupa ülkelerinin hepsi kabul ederek Laiklik, Sekülerizm ve Demokrasiye geçmek için büyük bir çaba içerisinde olmuþlardýr.
Eðer ki Avrupa ülkeleri bu reformlarý yapmamýþ olsaydý, Orta doðu'da gerek eskiden gerekse günümüzdeki Müslümanlarýn kendi içlerinde yaþadýklarý çatýþmalarý, Yahudilik ve Hýristiyanlýk'ta yaþayacaktý. Ýþte Avrupalýlar bu tehlikenin önünü Laiklik, Sekülerizm ve Demokrasi ile almýþlardýr.
Buraya kadar Yahudilik ve Hýristiyanlýðýn geçirmiþ olduðu tarihi evrelerini kýsaca bu þekilde özetledikten sonra, Ayný kültürel damarlardan beslenerek var olan Ýslam dininin özüne geçmeye çalýþalým.
Çünkü Ýslam dini her ne kadar M.S. 610 yýlýnda var olsa da, Yahudilik ve Hýristiyanlýk dininin kurucularý olan Hami ve Sami toplumuyla ayný kökenden gelmektedirler.
Onun için eski Yahudilik ve Hýristiyanlýðýn kültür yapýsý ile günümüzdeki Ýslam'ýn kültürel yapýsý, birbirlerinden çok fazla farklý deðillerdir.
Ýslam dininin kural ve kaidelerine geçmeden önce, bu dinin Peygamberi olan Hz. Muhammed'in de içerisinden çýktýðý Arap toplumunu Sosyolojik, Coðrafi, Ekonomik ve Psikolojik özelliklerini incelemeyerek devam edelim.
a)Sosyolojik olarak Arap toplumu: Ýslama sosyal, siyasal ekonomik ve psikolojik rengini veren halk, Arap toplumunun kendisidir. Yahudilerden ayrýlmýþ ve ilk Atalarýnýn adý olan Hami sülalesinin, Kureyþ, Haþimiler, Emeviler, Bedeviler ve Suudi Vahabi þeklinde çoðalmýþlardýr.
Daha sonralarý Afrika ve Hindistan bölgesinden getirilen kölelerden oluþan azýnlýklarýn varlýðý görülse de, çok az bir nüfusu oluþturmalarý neticesinde tamamen Araplaþmýþlardýr.
Diðer taraftan Mýsýr'da önemli bir çoðunluðu oluþturan Berberiler, Arap ülkelerinde ise Asurilerden kalan Nasturi, Keldani ve Süryani topluluklar da bölgede yaþayan diðer halklardýr. Bu halklar Hýristiyanlýða inanýp, Arap ülkelerinde azýnlýk durumundadýrlar. Ýsimleri sayýlan halklar tamamen Arap Ýslam din kurallarýna göre yaþamakta olup, hiçbir siyasi, sosyal ve kültürel özgürlükleri söz konusu deðildir. Kýsaca sosyolojik olarak bunlarý ifade edebiliriz.
b) Coðrafi olarak Arap toplumu: Arap toplumunun büyük bir çoðunluðu çöl ikliminin hakim olduðu bir coðrafya da yaþamaktadýrlar. Çöl ikliminde var olan bitkilerden tutalým diðer canlý hayvanlarýn hepsi, dünyanýn diðer bölgelerinden tamamen farklý bir yaþam özelliðine sahiptirler. Bu özelliklerden belli baþlý olanlarýysa, örneðin insanlarýn büyük bir kýsmý günlük yaþamlarýnda üzerlerine basit bir bez parçasý örtmesi. Ayaklarýn çoðunlukla çýplak ya da terlikli olmasý. Vücudun diðer bölgelerinin de önemli bir kýsmý ya açýktýr veya basit bir bezle geniþçe kapatýlmasý. Yiyeceklerin genellikle soðuk ve kaþýk kullanmadan elle tüketilmesi. Her canlý türünün bu bölgelerde yaþama þansýnýn bulamamasý. Ve eskiden en büyük ticari araç olarak Develerin kullanýlmasý gibi.
Çöl ikliminin aþýrý sýcak olmasý nedeniyle, insanlarda önemli derecede bir tembellik mevcuttur. Bu yüzden ekonomik ve siyasi gücü olanlar serin yerlerde vakit geçirirken, diðer tüm yapýlmasý gereken iþleri ise, sýcaklýða bakýlmadan köle ya da dýþarýdan getirilen iþçilerin çalýþtýrýlmasý.
Ve aþýrý sýcak olan bu iklimde yaþayan insanlar, cinsellik noktasýnda diðer bölgelere göre çok daha fazla isteklidirler. Bu yüzden de Arap toplumunun yaþadýðý ülkelerde nüfus sürekli artmaktadýr.
Buna Ýslam dininin haram ve günah olarak gördüðü doðum kontrolüne karþý çýkmasý da diðer etkenlerdendir. Erkeklerin birden çok kadýnla evlenme imkanýyla birlikte, aþýrý derecede doðumun gerçekleþmesi, Arap nüfusunun bölgenin kaldýrma gücünü çok fazla germektedir.
c) Ekonomik olarak Arap toplumu: Orta doðu ve özellikle Arap toplumunun yaþadýðý bölgelerin büyük bir kesiminin çöl olduðu bilinmektedir.
Bu yüzden toprak ve hayvancýlýk tarýmýna dayanan bölgeler yok denecek kadar az olmasý neticesinde, toplumun çoðunluðu Din devletinin ya da Þeyhlerden yardým bekleyerek yaþamalarý.
Ýkinci ve en önemli ekonomik faaliyet ise ticarettir. Eski dönemlerde Araplar ticareti daha çok Deve kervancýlýðý þeklinde sürdürmüþlerdir. Bu ticarette alým satým ürünleri daha çok tahýl, tekstil ve hayvancýlýða dayanmakta idi.
Avrupa'da Sanayi ve Makinalaþma geliþtikten sonra, Arap bölgelerinde Jeolojik aramalar sonucunda Petrol bulunmuþtur. Petrolun bulunmasýyla Arap toplumunun ekonomik yaþantýsýnda yeni bir ticari alan açýlmýþ oldu.
Bu ticari imkanla Araplar istemeyerekte olsa çevre ve diðer ülkelerle çeþitli iliþkkilere girmek zorunda kalmýþlardýr. Bunun sonucunda çevreyle olan iliþkilerden sürekli korkan Arap ileri gelenleri, her geçen gün daha da baðnazlaþarak radikalleþmiþlerdir.
Petrolün çýktýðý her bölgede, Arap toplumunun dini Þeyh ve Alimleri hem bu petrolleri kendi mallarý olarak sahiplenmiþlerdir, hem de devlet yönetimini ellerinde bulundurmalarý neticesinde, halkýn çoðunluðu yine kölelik yaþamýndan kurtulamamýþtýr.
Doðal olarak her toplum yaþamýþ olduðu ülkenin ekonomik imkanlarýna göre aktivite ve düþünce geliþtirmektedir. Arap toplumu da kendi coðrafyalarýnýn petrol ve ticarete dayanan ekomik imkanlarýna göre ve iklimsel özelliðe uygun bir ruh yapýsý geliþtirmiþlerdir.
c) Psikolojik olarak Arap toplumu: Çöl iklimi ve ana ticareti oluþturan petrola dayalý hayat, Arap toplumunun büyük çoðunluðunu, devlete ve bu devletin her kademesinde yer alýp etkili olan Petrol Þeyhlerine baðlýlýk had safhadadýr.
Buna ilave olarak eski Tanrý Krallýk tapýnmasýndan gelen en büyüðe ve bilinmezliðe aþýrý derecede baðlýlýk, bölgenin toplumsal ruh yapýsýnda, kolayca deðiþmeyen tapýnma duygusunu hakim kýlmýþtýr.
Arap toplumundaki tarihsel bu ruh yapýsýyla ortya çýkan Peygamber, Halife, Þeyh, Alim Lider ve Ýdareciler, tapýnma ve kul olmayý en büyük temel dini felsefe yapmýþlardýr.
Ve bu ruh yapýsýyla baþta tanrýnýn kendilerini özel yarattýðýný, hatta tanrýnýn yerdeki temsilcileri olduklarýný iddia edip, halkýn bu dini kiþilere yakýn olmasý demek, ayný zamanda tanrýya da yakýn olmalarý anlamýna geldiði gibi, ekonomik olarak yardý almak anlamýna da gelmektedir.
Arap toplumu, tanrýnýn yeryüzündeki temsilcileri olarak gördüðü ve inandýðý bu dini kiþilerin, koymuþ olduklarý emirlere tartýþmasýz baðlý kalarak yoksulluk içerisinde bile son derece mutludurlar. Çünkü kendilerinin bir gün öbür dünyada büyük bir cennet mukâfatýna kavuþacaðýna inanarak bir kiþilik ve aile psikolojisi þekillendirmiþlerdir.
Þekillenen bu psikolojiyle, Arap ýrk milliyetçiliðinin yanýnda Ýslam din milliyetçiliði, tahminlerden de öte geliþerek, kendilerinden baþka diðer her toplumu, dini, kültürü ve düþünceyi aþaðý ve küçük görmektedirler.
Bu da doðal olarak Arap toplumunun farklý halklar ve kültürlerle mesafeli ve sýnýrlý yaþamalarýna sebep olmaktadýr. Ya da zorunluluk halinde, sürekli diðer toplumlarý asimile etmek amacýyla bir takým iliþkilere göz yumulmaktadýr.
Ýslam dini ve Arap toplumu bu temel yapýlarýndan dolayý, var olduðu günden bu zamana kadar hiçbir þekilde farklý din, dil, düþünce ve kültürlere asla töleranslý yaklaþmamaktadýr.
Sürekli kendinden olmayaný aþaðý, geri zekalý ve günahkar (Münafýk) görme Psikolojisiyle, Arap toplumunun tedavisi mümkün olmayan ukala (Yükseklik Kompleksi) bir ruh haliyle yaþamya devam ettiðini görmekteyiz.
Ýfade edilen bu ruh yapýsýyla yaþayan bir toplumda, Peygamber, Dini Þeyh ve güçlü olan ya da bu güçlülerle kanbaðýna dayalý yakýn iliþkisi olanlar, sürekli toplum üzerinde baský, üstünlük ve ayrýcalýk hükmüne sahiptirler.
Bu da toplum içerisinde çok derin sýnýf, kültür, sosyal ve siyasal farklýlýklarýn yaþandýðýný göstermektedir. Yetki ve gücü olanlar bu sistemi devam ettirmek için þu silahlarý kullanmaktadýrlar.
Her þeyden önce dini yetkileri elinde toplayan en üsten alt rütbedeki kiþiler, birisine dinsiz ya da akýlsýz (Idraðý Bitrak) dediði anda, o kiþiye herkes ayný gözle bakmaya devam edip, çoðunlukla doðruluðu ve yanlýþlýðý bile tartýþýlmamaktadýr.
Ýkinci büyük baský aracý, ekonomik olarak zengin olmaktýr. Çünkü Ýslam mantýðýnda zengin olmak demek, bu varlýðý Allah'ýn ona bahþettiðine inanýlmasý.
Üçüncü baský aracý, Devletin þeriat kurallarýna karþý aykýrý düþünmek, hareket etmek ve yaþamak isteme durumunda, idam baþta olamak üzere her türlü þeriat cezalarýyla cezalandýrýlmasýdýr. Ýfade etmeye çalýþtýðýmýz bu toplumsal ruh yapýsý, Ýslam'dan önce çok daha aðýr þekilde egemen olmuþtur.
Bunu gören Hz. Muhammed, kendi bilgelik düþüncesine ve çevreden öðrendiklerine dayanarak, toplumu bu iþkence ve gýrdaptan kurtulmanýn yollarýný aramýþtýr.
Ve bulmuþ olduðu yol ise, Ýslam dini adýyla yeni bir tek tanrýlý dinin kural, kaide ve kanunlarý olan Kuran-ý Kerim'deki Süre ve Ayetleri sistematikleþtirmek için, kendisini Peygamber ilan ederek iþe baþlamýþtýr.
Gelecek bölümde Hz. Muhammed'in Ýslam dini düþüncesiyle ne kadar baþarýlý olduðu ve öldükten sonra Ýslam dininin de ve de Arap toplumunda nasýl bir deðiþim yaþandýðýný incelemeye devam edeceðiz.

Cemal Zöngür





Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn din kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Dinlerin Doðuþu ve Ýslam'ýn Gerçek Özü (1)
Hz. Ali ve Ehlibeyt Alevi Midir?
Dinlerin Doðuþu ve Ýslam'ýn Gerçek Özü (3)
Ýslamiyet Yeniliðe Açýk Bir Din Midir?

Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Lider mi Toplumu Þekillendirir; Toplum Mu Lideri?
Tbmm'de Yedi Maddelik Anayasa Deðiþikliði Neyi Çözer?
Alevilerin Kapýlarýna Saldýranlarýn Açýk Kimliði
"Türkleri Yeniden Tanýmak" Araþtýrma Kitabýmý Yazma Nedenim :
Ýþte Türkiye'nin Yaþam Kalitesi ve Mutluluk Karnesi..!

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Bir Toplum Hak Ettiði Þekilde Yönetilir [Eleþtiri]
Deprem Öldürmez Zihniyet Öldürür [Eleþtiri]
Sayýn Baþbakan Binali Yýldýrým, Alevi Kültürünü Ne Kadar Tanýmýþtýr? [Eleþtiri]
Halka Götürülen Her Oylama Demokratik Midir? [Eleþtiri]
Atatürk'ün Din ve Alevilere Bakýþý [Eleþtiri]
Akp'li "Evetçiler" ile Chp'li Hayýrcýlarýn Halka Açýklayamadýklarý Sýrlarý..! [Eleþtiri]
Anayasa Deðiþikliðinin Yarattýðý Umutlar ve Uçurumlarý..! [Eleþtiri]
Türkiye Halkýna Tek Soru; Demokrasiden Ne Anlýyorsunuz? [Eleþtiri]
Fetö, Deaþ ve Kenan Evren Kardeþliðinin Tarihçesi [Eleþtiri]
Katar'la Ne Yapýlmak Ýsteniyor? [Eleþtiri]


Cemal Zöngür kimdir?

Ben Cemal Zöngür, Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetimi mezunuyum. Sosyoloji, Tarih ve Siyaset üzerine araþtýrmalar yapmaktayým. Yayýnlanmýþ bir kitabýmýn dýþýnda çeþitli gazetelerde yüzden fazla makalelerimde yayýnlanmýþtýr. Ve iki kitap dosyam yayýna hazýr durumdadýr.

Etkilendiði Yazarlar:
Tam baðýmsýz Tarih ve Siyaset üzerine yazan her Yazar


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Cemal Zöngür, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.