Işık verirseniz, karanlık kendiliğinden yitecektir. -Erasmus |
|
||||||||||
|
Alevilerin yüzde doksan dokuzu Alevilik inanç, ibadet ve kültür değerlerinin nasıl ve nereden çıktığını? Dünyadaki hangi din ve kültürlerle ortak özellik taşıdığını bilmeden yaşadıkları halde, Başbakan Aleviliği ne kadar öğrenmiştir.? Eğer Sayın Başbakan Gerçek Aleviliği öğrenmiş ise, bunu bir dosya ya da kitap şeklinde kamuoyu ile paylaşmalıdır. Yok bugüne kadar resmi ideolojinin yaratmaya çalıştığı Şiilik ve Bektaşilik şeklindeki oluşumu, Alevilik olarak biliyorsa bu hiçbir zaman Alevilik olmamıştır. Çünkü Gerçek Alevilik hâlâ Anayasal olarak yasaklı durumdadır. Yüzyıllardır mevcut olan bu durum görülmeden, bir kişinin Alevi kültürüyle içiçe büyüdüm, Alevilerle bir sorun yokmuş gibi göstermesi, kültürsüzlük değilse daha derin nedenlerin varlığına işaret etmektedir. Artık dünya alemde biliyor ve görüyor ki, Aleviklerin Cem Evin’de Semah dönerek yapmış oldukları ibadetin, İslam’la veya İslam’ın herhengi bir Mezhep ve Tarikatıyla uzaktan yakından en ufak bir ortak yanı bulunmamaktadır. İslam ile Alevilik arasında bu kadar büyük bir uçurum olduğu halde, Alevilerin kendilerine Müslümanım deyip Müslümanlığın dışında ibadet edip farklı kültürle yaşamalarının nedeni, devlet tarafından Aleviliğin yasaklanıp kötü ve sapkınlık olarak göstermesinden kaynaklanmıştır. Devletin üst ve alt kademelerdeki tüm temsilcileri, Aleviliğin anayasal olarak yasak olduğunu bildikleri halde, zaman zaman çıkarları gereği Aleviliğe normal bakıyormuş gibi yapmaları, samimiyetsizlik, ciddiyetsizlik ve alçaklıktan başka bir şey değildir. Ancak tüm bu olumsuzluklara reğmen Başbakan vb. gibiler eğer gerçekten Alevilerle içiçe yaşamışlarsa, bu içiçeliğin hangi devlet hukukuna ya da hangi değerlere göre gerçekleştiğini tüm insanlarla paylaşmalıdırlar. Çünkü Türkiye başta olmak üzere Müslüman Şii ve Sünni devletler var oldukloarı günden bu zamana kadar, resmi olarak Aleviliği sürekli aşağılayıp yasak etmişlerdir. Peki! o halde nasıl bir içiçelik yaşanmaktadır. Özellikle Türkiye’de devlet politikasının ulaşmadığı ya da daha zayıf yürtüldüğü kırsal alanlarda, Alevilik ve İslam’a inanan köylüler ya da içiçe yaşayan halklar, kendi doğal insanlık hukuklarından gelen ilkelere göre birbirlerine tölerans tanıyarak çoğu zaman barış içerisinde yaşamışlardır. Bu süreler içerisinde bazen Aleviler İslamlaşırken bazen de İslam olanlar Aleviliğe daha yakın bir sempati beslemişlerdir. Ancak bu durumda şu noktayı unutmamak gerekir. İstisnaların dışında Alevilerle içiçe yaşayan İslam kesiminin büyük bir çoğunluğu, işi ve geleceği açısından devletle ilişkiye geçtiği andan itibaren, ya Alevilere düşmanlaştırılmışlardır veya Alevilerle olan tüm ilişkilerini kesmek zorunda kalmaktadırlar. Halbuki devletin burnunu sokmadığı tüm alanlarda, Aleviler ile Müslümanlar daha barışcıl ve kardeşce yaşamışlardır. Aleviliği ve Alevileri daha yakından tanıyan insanlarda, Aleviliğe karşı doğal bir sempati geliştiği için, buna tahammül edemeyen devlet, kullandığı resmi ve gayri remi ajan ve provakatöleri aracılığıyla elinden gelen her türlü çirkin oyunları sergilemiştir. Çünkü Anayasa ve yasalar bunu emretmektedir. İfade etmeye çalıştığımız gibi, devletin resmi ve gayri resmi inkârcı ve imhacı tüm siyasi politikaları yüzünden, Alevilerde büyük bir korku (Fobi) psikolojisi oluşmuştur. Aleviler bu korku nedeniyle canlarını kurtarmak adıyla, İslamiyet’in en derin çatlak noktası olan Mezhepçilik şeklinde ortaya çıkan Şii İslamcılığı kullanarak, Şiiliğin Halifesi olan Hz. Ali ve Ehlibeyte sadece sözde sahiplenmekle kendilerini koruyacaklarını düşünmüşlerdir. Gerçek bir kültür ve dini bilgilendirmenin olmadığıi bu tür devlet yapılarında, Aleviler gibi her insan devletten yararlanabilmek ya da bir takım dışlanmışlıklardan kurtulmak amacıyla, her zaman devletin resmi olarak sahiplendiği İslam’a yakınlık göstermeye çalışırlar. Alevilerdeki devlete karşı bu yakınlaşmayı, Müslüman halkın büyük çoğunluğu Alevilerin İslam olduklarından kaynaklandığını düşünmektedirler. İşte Bşabakan Binali Yıldırım’da ya bilmeden veya bilinçli olarak Aleviliği Müslümanlık şeklinde çarpıtıp, Alevi kültürüyle içiçe yaşadığını ifade etmesi asla gerçekci değildir. Bir Başbakan olarak hâlâ Aleviliğin neden yasak olduğunu sorgulamayıp açıktan Aleviliğin sorunlarını ifade edemiyorsa, Türkiye toplumu sürüleştirilmiş demektir. Bu yüzden Türkiyeli her Müslüman ve de her Alevinin, tüm devlet görevlilerini gerçekci ve samimi olmaya davet etmelidirler. Bu yapılmadığı sürece Alevilik başta olmak üzere tüm toplumsal kültür sorunları, aradan yüzyıllar da geçse yeniden kendisini en radikal biçimde dayatacaktır. Unutmayalım ki, gerçekci siyasi çözümler, halklar ve kültürler arasındaki kardeşlik ve barışı yüceltirken; inkâr ve baskılar ise savaş ve çatışmaları büyütmektedir. Cemal Zöngür
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Cemal Zöngür, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |