..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Bilmezlik ile ne hoþtum; hayalimde ne güzellik, ne de aþk vardý." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aný > Esma Uysal




12 Nisan 2017
Mihriban  
Esma Uysal
Her sabah besmeleyle kalkýyorum yataðýmdan ve hemen ardýndan dört aydýr olduðu üzere ‘günaydýn Mihriban’ým’ la. Cevap, cevap yok henüz. Ama bir gün olacak inþallah. Ben günaydýn Mihriban’ým diyeceðim ta yüreðimden. Mihriban kýnalý parmaklarýyla dokunacak saçlarýma, sabahýn hayýr olsun sevdiceðim diyecek. Bu sefer kaçýrmayacak yosun gözlerini benden. Ben onun yosun gözlerine demirleyeceðim bu gün hasret çekmede olan gözlerimi.


:BBEA:
MÝHRÝBAN

Akrep ve yelkovana komþu çilli tavuðun saniyelerle uyumlu hareketleri, çýlgýnca çalan alarma raðmen deðiþmiyor. O hala ayný ritmik hareketle sarý sarý lekelere benzeyen, bitmek tükenmek bilmeyen yemini yiyor. Alarmýn sesi bir avuç odanýn duvarlarýný týrmalýyor, ahþap tavanýn yer yer dökülmüþ aralýklarýndan, bir türlü tamamen kapanmayan pencerenin kenarlarýndan, sanki daha küçük bir kapýnýnmýþ da yanlýþlýkla bu odaya takýlmýþ gibi neredeyse yirmi santim yüksekte kalan kapýnýn altýndan dört bir yana doðru bir istila gerçekleþtiriyor.
Bu çýlgýn ses uykumu bir býçak gibi kesiyor. Hem kendimi hem bütün bu âlemi bir an önce alarmýn sesinden azade etmek için alýþýlmýþ bir çabuklukla saatin arkasýndaki pime hamle yapýyorum. Henüz ilk hamlede susturabildiðim olamadý. Her defasýnda bir sürü teferruat arasýna saklanmýþ küçük siyah pimi bulmak için parmaklarýmýn ucuyla bir yoklama yapmam gerekiyor. Ben onu bulamadýkça, çýlgýn saat sanki daha bir hararetle devam ediyor baðýrmaya. Sanýrým uykusu aðýrca olanlar çabucak bulup da uyumaya devam etmesinler diye saklamýþlar bu haylaz pimi diye düþünüyorum.
Her sabah besmeleyle kalkýyorum yataðýmdan ve hemen ardýndan dört aydýr olduðu üzere ‘günaydýn Mihriban’ým’ la. Cevap, cevap yok henüz. Ama bir gün olacak inþallah. Ben günaydýn Mihriban’ým diyeceðim ta yüreðimden. Mihriban kýnalý parmaklarýyla dokunacak saçlarýma, sabahýn hayýr olsun sevdiceðim diyecek. Bu sefer kaçýrmayacak yosun gözlerini benden. Ben onun yosun gözlerine demirleyeceðim bu gün hasret çekmede olan gözlerimi.
---
Beni taþý topraðý, havasý suyu hasret kokulu þehre salan da bir yerde bu yosun renkli gözler deðil mi aslýda? Ne zaman sevdim seni hiç bilmedim Mihriban, ne zaman baþladý diye sorsalar verecek cevabým yok. Sanki ben beni bildim bileli sen vardýn. Seni her gördüðümde zemheri de olsa avuçlarým terledi sessizce. Ýçimde uçuþan kelebeklerin kanatlarý birbirine çarpýverdi acemice sen her yanýmdan geçtiðinde. Sonra bildim ki sevmenin evveli yok, ahiri yok.
Askerlikten döndükten sonra anama deyiverdim ilkin. Biliyorum a kuzum dedi beni þaþkýnlýða gark eden bir tebessümle. Ben bilirim senin gönlün Mihriban’a düþmüþtür, bir haber salayým ben anasýna sonrasý Allah kerim.
Nebi abi ikinci gidiþimizden sonra Allah yazdýysa olur inþallah diyor. Musa emmi aðýrlýk konuþalým Nebi gardaþým diyor. Nebi abi hafifçe arkasýna yaslanýp gözlerini kýsýyor elindeki ardýç tespihini yavaþça çekerek aðýrlýk olarak ifade edilen bileziktir, altýndýr saymaya baþlýyor. Sonra tespihin irice püsküllü imamesini bir iki çekiþtirip bir de diyor süt hakkýdýr, anasýna on bin lira verilsin.
Sanki elindeki tespih ipinden kurtuluyor da etrafa otuz üç deðil on bin ardýç tanesi saçýlýveriyor. Babam bir þey diyecek oluyor, Musa emmi eliyle iþaret ediyor ona. ‘Nebi gardaþým! Allah’ýný seversen, Mihriban kýzým zekât keçisi gibi bir kýzcaðýz. Bunun anasý hangi on bin liralýk sütle besledi bunu’ diye þaka yollu takýlýyor. Nebi abi bir daha baþlýyor tespihini çekmeye ‘ben sizden baþlýk parasý istemedim aðalar amma bu süt hakkýdýr bana bir þey demek düþmez’.
Babamýn bütün hesaplarýný þaþýrtýyor on bin liralýk süt hakký. Sonuç babamýn tertibi Hikmet dayýnýn yanýnda çalýþmak üzere bir yýllýðýna buradayým iþte.
---
Odamýn, kim bilir bir zamanlar rengi nasýl olan, kalýn kumaþ perdelerini çekiyorum anacýðýmdan kalma bir alýþkanlýkla. Hâlbuki dýþarýsý hala karanlýk, Süleymaniye’nin müezzini Mehmet abi daha baþlamadý derdime derman ezanýna. Ýstanbul’a ilk geldiðim gün dinlemiþtim Mehmet Abiyi. Dinlemek deðil de gök kubbeyi sarmalayýveren bir yanýk edaya teslim olmak demem gerekir belki de.
Ýstanbul’a geldiðim ilk gündü. Otobüsten inince metroya bin demiþti babamýn tertibi Hikmet dayý. Otobüsten inip yerin altýndaki metroyu bulmak bile ayrý bir marifetken metroya bin Aksaray duraðýnda in, tramvay duraðýna geç tramvaya bin, çemberlitaþ duraðýnda in, sýrtýný duraða verip bilmem nerelerden nerelerden devam eden benim için nefesimi daraltacak, avuçlarýmý terletecek, karnýma aðrýlar saplayacak kadar zor bir tariften sonra Hikmet Dayýnýn lokantasýný bulmuþtum.
Ben ki Kýzýlyaka köyü muhtarý Hüseyin Aðanýn gözünün nuru, eli ayaðý, büyük oðlu, köyün en alýmlý delikanlýsý, her ýrgat kafilesinin çavuþu Ýbrahim’dim þu otogar denilen mahþer yerine kadar. Ne zaman ki otobüsten indim, muavin efendi biraz uykusuzluktan, biraz da az önce valizim kayýp diye ortalýðý bir birine katan yolcuyla yaþadýðý tatsýzlýktan olsa gerek kýpkýrmýzý þiþkin gözleriyle sinirlice valizimi elime tutuþturuverdi, olan oldu.
Yolculuk boyunca belki on defa okuduðum adres tarifimi neredeyse ezberlemiþtim. Hâlbuki þimdi kendi el yazýmý zor seçiyorum. Bütün yönler koca bir boþluða doðru gidiyor sanki. Hangi yönü kendime istikamet olarak seçsem bin bir kuþkuyla anýnda vazgeçiyorum, dönüp bir daha kurtuluþ reçeteme, adres kâðýdýma sarýlýyorum. Herkesi savuþturmuþ olmanýn rahatlýðýyla açýk duran otobüs bagajýnýn kenarýna bir koltukta oturuyormuþ edasýyla kurulup sigarasýna davranan muavin efendi þimdi biraz daha sakin, ‘Hemþerim, ilk defa mý geldin sen, yok mu karþýlayanýn’ diyor. Her bir harfi bir bilinmeyene tekabül eden adres kâðýdýný bir de o inceliyor. Sonra beni metronun giriþine kadar götürüp tevafuken kendisi de tramvaya aktarma yapacak olan adama emanet ediyor. Yine onun nezaretinde aldýðým iki jetondan birini elime tutuþturuyor birini de yuvarlayýveriyor küçücük yuvasýna. Metalik týkýrtýlarla yuvarlanýp giden jetonda kendimi buluyorum bir an. Bilmediðim bir dünyanýn labirentlerinde yuvarlanýyorum bende, gözlerimde körebe oyunlarýndan emanet bir yemeni sarýlý sanki.
---
Ben ilk gün telaþýmý bir daha içimde hissederken baþladý Mehmet abi ezana. Camý açýp ezaný odama davet ediyorum, odama, kulaklarýma ve yüreðime. Hikmet dayý Mehmet Abi’den bahsederken bu adam bu kadar sessiz, sakin, mütevazý durup dururken, bir ezana, bir kur’ana baþlayýnca nasýl böyle coþkun bir sele dönüþüyor ne akýl erer ne de sýr derdi. El Hak, doðru diyorum þimdi Mehmet Abi’yi her dinlediðimde.
Hazýrlanýp hýzlýca çýkýyorum odamdan. Süleymaniye hemen þuracýkta ama ezan da okundu cemaate yetiþmek gerek. Hikmet dayý yine her zamanki gibi en ön safta yerini almýþ, kýr saçlarýnýn çoktandýr saltanatýný ilan ettiði baþýný iyice önüne eðmiþ, okunan kameti dinliyor. Hikmet dayý kamet boyunca hep böyle duaya durur, ne zaman ki müezzin "Kad Kâmeti's Salâh" der o da usulca ayaða kalkar.
Yorgun dizleriyle bir kavgaya tutuþur bazen. Sen der akþama kadar masalarýn arasýnda dolaþýrken dolaþýyorsun da ben namaza durunca neden benim yüreðime salýyorsun acýný. Þöyle bir þaplak atar dizlerine bazen ‘vay gidinin dizleri vay’ der hayýflanarak. Dizinin galip geldiði vakitleri safýn arkasýnda oturarak kýlan hikmet dayý bütün direnciyle ille de sabah namazlarýnda ön safta durur, namazýný öylece kýlar. ‘Sabah namazý baþkadýr oðul, günün besmelesidir. Besmeleyi düzgünce çek ki günün geri kalanýnda besmele senin temelin olsun, direðin olsun, ýþýðýn olsun’.
Namazdan sonra Hikmet dayýyla birlikte lokantanýn yolunu tutuyoruz. Lokantanýn olduðu köþeyi dönünce bizi sýcacýk mercimek çorbasýnýn kokusu karþýlýyor önce. ‘Ahmet usta yine yapmýþ yapacaðýný’ diyor Hikmet dayý keyiflice. Yýllarýn emektarý Ahmet Usta komi olarak baþlamýþ yýllar önce baba ocaðým dediði lokantada. Yetimdir diye ayrý bir özen gösteren Hikmet dayý kendi yeðeniyle evlendirip yuvasýný kuruvermiþ daha askerden döner dönmez.
Ýlk servis her zamanki gibi Hikmet dayýya açýlýyor. Bir taraftan mercimek çorbasýna pul biber boca ederken bir taraftan mutfaða sesleniyor ‘Ahmet’im, bu kitap yazýp aþçýyým diye gezinenler var ya hiç senin çorbana denk gelmemiþ’.
---
Lokantamýzýn müþterileri genelde komþu esnaftan oluþuyor, kimisi ‘Hikmet dayý öldüm bunaldým iþ haný denilen mahpushanede, bu gün yemeðimi burada yiyeceðim’ diyerek geliyor, kimisi âdeti olduðu üzere yemeðini iþ yerine istiyor. Bizzat gelenler hem yemeðini yiyip hem muhabbetten istifade ederken gelmeyenlerin yemeði Hikmet dayýnýn selamý da eklenerek götürülüyor.
Bir tek esnaf deðil elbette müþterilerimiz alýþveriþe gelenler, gezmek için gelenler ve elbette öðrenciler. Yine bir gurup öðrenci geliyor öðleden sonra. Kýz ve erkek öðrencilerden oluþan sekiz kiþilik bir grup oldukça gürültülü bir muhabbet var aralarýnda. Ellerindeki telefonlarla birbirlerinin resimlerini çekiyorlar. Sonra bir sürü bahanelerle yenisini çekiyorlar. Korktuðum baþýma gelmesin telaþýyla masalarýndan uzaklaþýyorum. ‘pardon garson bey bir resmimizi çeker misiniz?’ sorusuna muhatap olmamak için kendimi mutfaða atýyorum.
Ahmet usta haydi diyor bekletmeyin soðuyacak tabaklar. Mecburen servis edilecek tabaklarla birlikte masaya geri dönüyorum. Siyah saçlarýný boynunun bir tarafýna toplayan kýz telefonunun uzatýyor edalýca. ‘bir resim çeker misin bize’. Hay Allah ne olacak telaþýna düþmüþken arkamdan geçen Murat fýsýldýyor ‘aman! o elindeki alet senin üç aylýk maaþýn ona göre’.
Telaþým daha da artýyor. Kýz biraz alaylý, ayol hiç mi resim çekmedin sen diyor. Bak þurasýna basacaksýn, þöyle biraz uzaktan al, hepimizi gör’
Ellerim terliyor sanýyorum ki parmaklarým kavrama yeteneklerini tamamen kaybetti, þu üç maaþlýk telefon ellerimin arasýndan su gibi akýp gidecek. Kýzýn tarif ettiði yere doðru uzaklaþýyorum. Onlar kollarýný birbirlerinin omuzlarýna atarak biraz daha bir araya toplanýyorlar. Sekiz genç insan gözlerini bana dikiyor. Korkuyorum, sanýyorum sadece onlarýn deðil de yeryüzünün bütün gözleri benim üzerimde. Haydi peyniiiiiiiiiir diye baðýrýyor bir tanesi. Bir tanesi hadi abi sen çekene kadar burada yaþlanýp gideceðiz diyor. Hepsi birden gülüþüyorlar bu sefer.
Kýzýn dediði yere dokunup telefonu geri veriyorum. Ay diyor memnuniyetsizce, titretmiþsin ayol, Bu nasýl resim hayalet gibi çýkmýþýz. Telefonu sertçe býrakýyor masaya. Ellerin de mi pisti senin, nedir bu böyle. Resmi kötü çekmek neyse de bu nasýl bir laf böyle yöneldiðim mutfak tarafýndan sertçe dönüyorum. Ýki adýmda masanýn yanýndayým. Telefonu alýyorum masanýn üzerinden. ‘Ne kiri abla elim terledi biraz o yüzden oldu’ diyorum bir taraftan cebimdeki mendili çýkarma telaþýndayken.
‘Býrak telefonumu býrak, hayret bir þey yapýþ yapýþ olmuþ her tarafý ,dokunma bir daha’ diye azarlýyor yeniden. Hikmet dayý daha fazla sessiz kalamýyor. Donup kaldýðým masanýn baþýndan omzuma dokunarak gönderiyor beni ‘hadi aslaným sen mutfaða geç’
Arkamdan kýza söylediklerini iþitiyorum hayal meyal. ‘kusura bakmayýn evladým, resminizi Murat çekiversin. Ama þunu da bil ki insanýn alýn teri kirli deðildir bilesin. Ona pis dersen hayatta temizden yana elimizde ne kalýr.’











Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn aný kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Emir Allah'ýn
Göçümüz Var
Yol Yahut Nasip
Þükür Aðacý
Hayat
Sergüzeþt-i Hoyrat
Gözlerimdeki Emanet

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Dilek Aðacý
Sarýçiçek
Vuslat Ya da Veda
Ýðne Oyalý Tülbent
Vuslat Ya da Veda


Esma Uysal kimdir?




yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Esma Uysal, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.