Gene gel gel gel. / Ne olursan ol. / ... / Umutsuzluk kapýsý deðil bu kapý. / Nasýlsan öyle gel. -Mevlânâ |
|
||||||||||
|
Bakmayýn þimdi kapýsýndaki hoyrat kilidiyle mazinin iðreti dehlizinde atýl durum hüznüne gark olduðuna... Halbuki bir zamanlar nice güzelliklerin, unutulmaz anýlarýn, þen þakrak anlarýn odaðýydý Hekimhan / Kurþunlu/ Güçlü Köyü Ýlkokulu... ******************************************************************************** Eðitim dönemi genelde, 1 Ekim - 30 Mayýs tarihleri arasýndaydý. 5 sýnýfa 1 öðretmenin baktýðý zamanlardý o yýllar... Okula baþlar baþlamaz öðrenci baþýna bir eþek veya katýr yükü odun veya tezek getirilmesi mecburdu... Odunlarýn yaþ, tezeklerin küçük olmamasý gerekiyordu. Sýnýfa girince öðretmeni beklemek esnasýndaki uðultu dünyanýn en tatlý uðultusuydu. Sabahlarý bir öðrencilerin menþeini hiç bilmediði büyüklerimizin de tahmin yürüttüðü birer bardak süt tozu içmek de mecburiyettendi. O süt tozunu Amerika'nýn gönderdiði söylenirdi. Amerikayý sýnýftaki tozlu dünya küresinde tanýyorduk. Öðretmen sýnýfa ayak basar basmaz en küçük bir kalem çýtýrtýsý bile duyulmazdý artýk. yakýndan uzaða duyulan tek ses öðretmenin sesi olurdu. ************************************************************************************* Mehmet Türkileri, Nizamettin Demirci, Cemil Özbay, Gani Kýlýç ve ötekiler... Köyde görev yapan bizim dönemdeki bazý öðretmenler öðretmenlerimiz... Mehmet Türkileri'yi hayal meyal, Nizamettin Demirci'yi biraz daha fazla hatýrlayabiliyorum. Cemil Özbay ve Gani Kýlýç bizzat ðretmenlerimdi...Cemil Hoca yýllar sonra çalýþtýðým Belediye Konferans Salonuna ziyaretime gelmiþti. Bana girer girmez boynuma sarýlmýþ ama taa çocukluðumdan beri göremediðim için Onu tanýyamamýþtým. Tabi Onun ifadeleriyle ' en çalýþkan efendi ve örnek talebesi benmiþim.' Ýki kilo da hakiki karakovan balý hediye olarak getirmiþti. 'Seni ne kadar da çok aramýþtým' diye bir de itirafta bulunmuþtu... Cebini kaydetmiþtim. Sadece iki defa konuþmak kabil oldu kendileriyle. Üçüncüde telefon ahizesinin diðer ucunda hanýmý vardý ve Cemil Öðretmenimizin bir kalp krizi neticesi hayatýný kaybettiðini söylemiþti. Allah rahmet ve maðfiretiyle muamele buyursun. Gani Kýlýç sadece bir yýl kalmýþtý köyde, insani meziyet ve marifetlerin hemen tümünü bünyesinde barýndýran ender insanlardan biriydi. Hiçbir öðrenciye sert davrandýðýný hele dayak attýðýný hiç hatýrlamýyorum... Sonraki yýllarda ve hala da kendilerinden bir haber alabilmiþliðim vaki deðildir... Vefat etmiþse Allah rahmet etsin yaþýyorsa selamet ve uzun ömür versin... ************************************************************************************* Þimdi gel gelelim o yýllardaki ve okul sýralarýndaki bazý ölümsüz anýlarýmýza; Sabahlarý Ýstiklal Marþý ve andýmýzdan sonra önlük, yaka ve týrnak bakýmý rutin ve kaçýnýlmaz bir þeydi... Siyah önlük, beyaz yakalýk vardý malum... Önlük, yaka ve týrmak teftiþinde özellikle köy dýþýnda gelenlerden her zaman en büyük aferini 'Þengönül' ler alýrdý. Hergün köydeki tabirle 'Þeher Çocuklarý' gibi düzenli ve pýrýl pýrýl olurdu giysileri, üstbaþlarý.... Cemil Öðretmenin bazý öðrenci arkadaþlarla ilgili 'O Týrnaklarý öðleden sonra görmeyeceðim' talimatýndan sonra çoðumuzda týrnak makasý bulunamamasý hasebiyle birkaç arkadaþýn týrnaklarýný diþleriyle kemirip kanda býraktýklarýna þahit olmuþuzdur kimi zamanlar...:) Cemil Öðretmen çok sert tabiatlý ve disiplinli bir hocamýzdý malum. Eðer mesela bir kýþ günü öðretmen evinize gelmiþse ve odadaysa siz salonda titreme nöbetlerine tutulurdunuz saatlerce hatta öðretmen çýkýncaya deðin. Haa unutmadan týrnak kontrolünün yanýnda bir çift temiz mendil kontrolü de yapýlýrdý mutlaka. Tuvaletler çeþmeden biraz uzak olduðu için su taþýma görevi kýz öðrencilere aitti... Kar fazla yaðmýþsa okul çevrsindeki karlarý temizlemek çamurlarý gidermek, odun doðramak sobayý söndürmemek gibi bazý görevler de erkek öðrencilere aitti... ************************************************************************************* Bazen çok umulmadýk sürprizlerle karþýlaþýrdýk hani... Muhtar,Saðlýk Memuru ve Ebe ansýzýn sýnýfa dalýnca ' Eyvah b.ku yedik bakýþmalarý, ani tutan ve zapt edilemeyen hýçkýrýk ve öksürükler görülürdü. Aþý ve iðneden korkmayan öðrenci yok gibiydi. Bir keresinde sýnýfta aþý yapýldýðýný görünce ayak uçlarýma basa basa eve tüymüþ ama rahmetli Amcamýn geri sýnýfa getirmesi neticesi kurtulamamýþtým. Amcam köyün Muhtarýydý ayný zamanda. Hiç unutmam 23 Nisanda yapýlan törende Muhtar Amcamýn, Fahri Hoca Merhum Dedemin ve Cemil Öðretmenimin huzurunda 23 Nisan Þiirimi okurken kendimi dünyanýn en büyük protokolü karþýsýnda hisseder gibi okumuþtum. Onlar da var güçleriyle alkýþlamýþlardý... Öðretmenimiz yýlda bir kere bizi geziye götürürdü. Bazen 'Mamalo'lar, yani 'Þengönül' Ailesi Bahçelerine, bazen Deveçimeni Mezrasý, Kurþunlu yakýnlarýnda bir yerlere gider çýkýnlarýmýzda yemeklerimizi meyvelerimizi ceviz çekirdek vs. þeylerden oluþan çerezlerimizi çýkarýr birbirine karýþtýrýr þen þakrak ve afiyetle yerdik... ************************************************************************************ Okulda, sýksa Öðretmenin suyunu çýkaracak öðrenciler de mevcuttu. Ama o zamanlar öðretmene çýk çýkarmak bile kimin haddine. Arada bir masum öðrenci aþklarý 'S' harfinin kelime baþlýklarý olarak kullanýldýðý ki; ' Sarý Saçlý Sevgilim, Seni Sabah Sekizde Sinema Salonunda bekliyorum' menþeli gerçek ve þaka mektuplarý da görülürdü nadiren. Sinemanýn sadece adýný biliyorduk o zamanlar biz Köy Çocuklarý... Öðretmeninin verdiði sayfalarca ödevi akþam gaz lambalarýnýn loþ ýþýðýnda bitirmek zorundaydýnýz. Lambaya çok yaklaþmaktan Özellikle Kýzlarýn saç uçlarý az mý yanardý...:) Bütün ayrýntýlarý yazmaya kalksam ciltlerce kitap çýkar. Dersler büyük bir ciddiyet içinde iþlenir, müzik dersinde sesine güvenen tek arkadaþ Hayri Þengönül olduðu için en önce 'Duvara yaslandým sigaram içim' türküsünü seslendirir sonra bildiði bütün türkülerle devam ederdi. Kýzlarda kiminin sesinin güzel olup olmadýðýyla ilgili dini ve örfi sebeplerden dolayý hiç gündeme getirilemezdi bile... Yerli Malý haftalarýna çok önem verilir, herkes evindeki en özel ve güzel meyve ve çerezleri sýnýfa getirirdi. Sýralara dizildikten sonra zinhar el dokunulmaz tümüyle öðretmene hibe ve armaðan edilirdi... Aslýnda çok özel anýlar ve bunlarýn ayrýntýlarý var da bir çýrpýda aklýma gelebilenler bunlar...Okuyan arkadaþlar unuttuðum hususlarla ilgili eklemelerde bulunurlarsa sevinirim... Hepinize en iyi dileklerim, sevgi ve saygýlarýmla...
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Cafer ÞAHÝN, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |