Müzik söylenemeyeni, ama sessiz de kalýnamayaný anlatýyor. -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
Bu da soru mu ve de sorulur mu? Elbette okunur! Ýlk önce mektup elle de yazýlýyor olsa, daktilo ve ya bilgisayarla da yazýlýyor olsa, yazaný tarafýndan okunarak yazýlýr; yazdýktan sonra da istenildiði kadar okunabilir. Mektup, elektronik ortamda yazýlarak muhatabýna yönlendirilmiþse, deðil ertesi sabah; iki dakika sonra gene okunur… Ama, burada söz konusu olan mektup, elle yazýldýktan sonra zarfa konulup pullanarak muhatabýna gönderilmek üzere PTT merkezine elden gönderilmek istenirken, her nasýl olmuþsa posta merkezi yerine dönüp dolaþýp yazanýn eline geçiyor… Her nasýl olmuþsa olmuþ iþte! Bakalým nasýl olmuþ? Mudi onu andýkça, “ Þimdi yaþamýyor, nur içinde yatsýn! ” diye söz açtýktan sonra, orada bulunanlar tarafýndan Hüsmen ( kendisi saðlýðýnda ‘ Üsmen, derdi) arkadaþla ilgili yarenliklere deðinilmeden geçilmezdi… Yarenlik dediysek, birebir yaþanmýþ olaylardý. Mudi operatör, Hüsmen de yardýmcý olarak ayný makinada üç-dört yýl çalýþmýþlardý. Vardiyacýlar, sabah 07.00’ de iþbaþý yaparak saat 15.00’ e kadar çalýþýyorlardý. Bir de daimi gündüzcüler vardý. Bunlar da, iþçi ve memur konumundakiler, sabah saat 08.30 da iþbaþý yaparak gün boyu çalýþmaktaydýlar. Bu kesim, ‘ normalciler ve maktu maaþlýlar , diye ikiye ayrýlýyordu. Normalciler, diye anýlanlar genellikle sendika kapsamýna giren iþçilerden, maktu maaþlýlar ise, sendika kapsamýna girmeyen personelden oluþmaktaydý… Ve her iki grup da pazar günleri tatil yapýyorlardý. Normalcilerin iþbaþý ve paydos saatleri, memur kesimini oluþturan, maktu maaþlýlarla aynýydý. Hüsmen de, vardiyacý olarak çalýþanlar arasýnda ve hafta içi bir gün hafta tatili yapýyordu. Hüsmen, iþletmeye yakýn bir köyde oturuyordu. Bir akþam eve dönünce yurtdýþýnda çalýþmakta olan ablasý ve eniþtesine bir mektup yazmýþtý. Yazdýðý mektubu zarfa koydu, üstünü de yazdý ve pulladýktan sonra, þehir merkezinde oturan bir arkadaþýna vererek postalanmasýný saðlamayý düþünüyordu.. Daha önceleri de böyle yapardý… Mektubu kolayca görebileceði bir yere koydu. O akþam, yemek, çay, akþam oturmasýna gelenler falan derken galiba biraz geç yatýldý. Hüsmen, her zamanki gibi kalktý, alelacele giyindi, elini yüzünü yýkadý ve kahvaltý etti. Akþamdan yazmýþ olduðu Mektubu almadan evden çýktýðý gibi servise yetiþti… Evde kalanlar tarafýndan mektubun unutulduðu anlaþýldýðýnda geç olmuþtu. Hüsmen arkadaþýn eþi, mektubu göndermenin yolunu çok iyi biliyordu. Saatine baktý, ayný köyden daimi gündüzcü çalýþanlar olduðunu biliyor ve hepsini de tanýyordu… Servisin saatini de bildiði için unutulan mektubu iþçi arkadaþlardan birisine verirken sýkýca tembihledi: “ Hüsmen akþamdan yazdýðý mektubu yanýna almayý unutmuþ; kendisine veriverin de, þehre göndersin gayri… Mektup eline geçince gerisini halleder ” diyerek. Mektubun verildiði iþçi de, Hüsmen’ e sýk sýk takýlarak kýzdýran hemþerilerinden birisidir! Mektubu alan arkadaþ, emaneti sahibine doðrudan veremez. Ancak, Mudi ile Hüsmen’ e yakýn olan Ramazan’ ý görünce , “Al ulan, Ramazan bu mektubu eniþtene ver! ” dedi. Ramazan da, Hüsmen’ e eniþte diye takýlarak yarenliðe katýlan, zaman zaman kýzdýran tiplerden birisiydi… Ramazan’ ýn vardiyada sorumluluðu olduðu için, bir makinaya baðlý deðil eli kýçýnda gezerdi çalýþanlar arasýnda. Kendisine iþ düþtüðü zamanlar da üretim makinalarýna çaðrýlarak devreye girmesi saðlanýrdý… Mektup Ramazan’ ýn eline geçer de, o bir piçlik düþünmez mi? Vardiyada sorumluluðu olduðu için, kiþiler adýna gelen herhangi bir þeyi Ramazan iletirdi sahibine. Örneðin, Hüsmen’ in yurtdýþýndan mektubu mu geldi. Ramazan bu mektubu verirken, “ Eniþte yarýn tatlýmýzý unutma! ” diyerek verirdi… Hüsmen de kýzarak, en hafifinden, “ gel bunu ye! ” diyerek göbeðinin altýndaki bir yeri gösterirdi! Yarenlikler, takýlmalar, þakalaþmalar kimi zaman bu düzeyde gider, bazen da arkadaþlar, bir sendikanýn üyesi olarak, çok ciddi sorunlarý konuþup tartýþarak, kararlar alýnýr ve uygulanýrdý… Ramazan, mektubu aldýðý gibi doðru Hüsmen’ in çalýþmakta olduðu makinaya giderek, “ Eniþte müjdemi isterim! Mektubun var, bak! ” dediðinde Mudi ile Hüsmen yanyanaydýlar. Mudi, Hüsmen’ in kulaðýna, “ Senin adam gene bir itlik düþünüyor, haberin olsun! ” dedi. Hüsmen pek aldýrmadý. Mektubu alarak bir kenara çekildi. Zarfýn ön ve arka yüzlerini kýsaca inceledikten sonra zarfý, yapýþtýrýldýðý yerden yýrtarak okumaya baþladý, demir direðe yaslanmýþ olarak!... Ramazan, Mudi’ ye kýsaca anlattý durumu. Birlikte kýs kýs güldüler… Ramazan, beþ-altý metre geriden seslendi: “ Eniþte döviz de çýktý mý zarftan? ” Hüsmen, mektubun ilk iki-üç satýrýný okuyunca anladý, akþam yazdýðý mektubu okumakta olduðunu! Þimdi durumu kurtarmak için ne yapmalýydý? Önce gözlerini mektuptan ayýrarak öylece kaldý bir süre… Sonra Ramazan’ a yaklaþarak, “ Gene yapacaðýn .bneliði yaptýn! Bari bunu kimseye anlatma arkadaþ! ” dedi. Baþka da bir þey söylemedi. Ama Ramazan bu; kulaðýna giden kesesine gider, bunu da anlatmasa çatlar ne ederdi… Rahmetli Hüsmen arkadaþýn bu türden dalgýnlýklarýna en çok tanýklýk edenlerin baþýnda Mudi, Ramazan ve bir de Ali arkadaþ vardý. Her üçü de ayný vardiyada yýllarca çalýþmýþlardý ve Hüsmen’ in bir þekilde içine düþtüðü komik durumlarý etrafa yaymakla görevli gibi çalýþýyorlardý. Ancak Mudi’ nin bu konuyla ilgisi daha çok, Hüsmen’ in yardýmcý operatör olarak ayný makinada çalýþýyor olmalarýndan ileri geliyordu. Ramazan ve Ali arkadaþlarsa taþkalanýn ortasýndaki gönüllüydüler. Hüsmen bir þekilde bu türden bir boþluða düþtüðünde, adý geçen taþkala ekibinden kim varsa, o an orada olmayanlarýn bu durumu duymamasý için adeta yalvarýyordu. O yýllarda iþletme, Libya’ ya iþçi gruplar yolluyordu altý aylýðýna. Bu gruplarýn birisinde Ramazan da yer almýþtý. Oradan Mudi’ ye bir mektup göndermiþti. Selam-kelamdan sonra Mudi’ ye sýký sýkýya tembih ediyordu Ramazan. “ Zarfýn içinde bir gazete kupürü var! Oradaki fýkrayý benim sevgili eniþtem Hüsmen’ e okumazsan vallahi gücenirim!.. Aman ha! Oku ve sonucunu ben dönünce anlatýrsýn! ” Mudi, söz konusu fýkrayý iþ arkadaþýna okudu, uygun bir zamanýný kollayarak! Hüsmen, “ Þu . bneye bak hele! Taa Libya’ dan benimle uðraþýyor! ” diye söylendi. Ama, fazla uzatmadý. Fýkra ‘ Üsmen Aða Trende , adýyla þöyle: “ Günlerden bir gün, Hüsmen Aða trenle yolculuk etmek zorunda kalmýþ ve bir kompartýmanda tek baþýna oturmuþ. Baþka yolcu yok! Tren hareket etmiþ. Hüsmen Aðanýn oturduðu yerde baþýnýn arka tarafýna bir çivi denk gelmiþ, tren sarsýldýk sýra kafanýn arkasý açýlmýþ, üst baþ kan içinde! Birkaç istasyon sonra kondüktör girmiþ bilet kontrolü için. Kondüktör heyecan içinde, “ Aman amca, ne oldu size? ” Ýlk yardým! Treni acil durdurmak, gibi önlemler sýralarken Hüsmen Aða, baþýna gelenleri anlatmaya çalýþýyormuþ: “ A! Be yav! Sorma kýzaným! A! Þuraya oturdum… Bir çivi denk gelir kafama! Tren gel-git eder, çivi deler kafamý! Akar kancaðýzým!... ” Kondüktör, “ Amca! Tamam da! Madem öyle! Yer deðiþseydin ya!... ” Hüsmen Aða: “ Tamam be yav! Aklýsýn da!... Benden baþka kimse yok ki; kiminle yer deðiþeyim? ”
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Mudi Beya, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |