..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Usun ve deneyimin aksaçlýlarýnki gibi, ama yüreðin masum çocuklarýnki gibi olsun." -Schiller
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Modern > Esma Uysal




5 Ocak 2018
Ýðne Oyalý Tülbent  
Esma Uysal
Ah Fikri, hiç vazgeçmeyen, müzmin talip. Defalarca ertelediði, reddettiði, terslediði Fikri. Ama ayný zamanda belki o da vardýr diye derslerini kütüphanede çalýþtýðý, onun sýnýfýndan kýzlarla sýrf o sýnýftan diye selamlaþtýðý, babasýndan gayri doðum gününü bildiði ama hiç kutlamadýðý tek erkek olan Fikri. Sevmiþti Fikri’yi lakin hazýr deðildi buna. Fikri’ye deðil, evlenmeye, evlenmeye de deðil aslýnda, anne olmaya. Kimselere söyleyemedi bunu. Ne Beyza’ya, ne Fatma anne’ye, ne de Fikri’ye. Yýllarca içinde biriken sonra koca bir deve dönüþüp kendisini esir alan bir korkuydu bu.


:ADGI:
Son sýnýf, son dakika, köprüden önce son çýkýþ ve ille de sonbahar. Her son kendinden öncekiyle kendinden sonraki arasýnda keskin bir geçiþ deðildir de nedir? Zehra’yý böyle sonlardan bir son, bir son bahar düþürdü yollara. Sonbaharýn çepeçevre kuþattýðý yol boyunca solgun güneþe doðru yol aldý uzunca bir zaman. Sonbahar dahi sonlanýrken güneþ yorgun argýn doðmanýn telaþýndaydý. Güz güneþleri daha doðarken yorgun galiba diye düþündü Zehra. Bütün enerjisini, ýþýðýný, devrini bir an önce tamamlayýp kuytusuna çekilmeye adamýþ gibi yeryüzünden sakýnarak, titrek bir tülün ardýndaymýþçasýna biraz da mahzun yükseliyor güneþ. Onun sýcacýk ýþýðýnýn ulaþmadýðý yerlere yoðun bir sis çöküyor, tepelerin arasýnda kalmýþ her kuytu biraz daha derinleþiyor sisin altýnda.
Zehra arabasýnýn camýný iki taraflý indiriyor. Sabahýn serin rüzgarý aceleyle doluþuyor aracýn içine. Bir ürperti yüreðinden baþlayýp bütün vücudunu dolanýveriyor. ‘Anne eli gibi’ der Zehra rüzgara. Anacýðýnýn taramaya doyamadýðý kestane saçlarýna rüzgar her deðdiðinde, her bir telini bir taraflara savurduðunda ‘anne eli gibi’ der Zehra. Yanaklarýna rüzgar her deðdiðinde bir kýrýk tebessüm oturur Zehra’nýn yüzüne.
---
Daha 15 yaþýnda iken anacýðý son kez saçlarýný örmüþ, son kez okuluna uðurlamýþtý. Zehra hayatýnýn ilklerine yeni ilkler eklemenin baþ döndürücü hýzýyla yol alýrken meðer anacýðý sonlardan bir sonla yolun sonuna gelmiþti. O günden beridir anne demek Zehra’nýn dilsiz kalbinde koca bir yangýn demek. Rüzgarlar o ateþi her estiðinde yeniden bir harlayýveriyor sanki belli belirsiz. O yüzden belki de Zehra’nýn yüzündeki kýrýk tebessüme göz pýnarlarýnda beliriveren billur damlalar yarenlik ediyor.
Önünde kývrýlarak akýp giden yer yer asfaltý bozuk yolu takip ederken geçmiþ günler hatýrýna düþüyor. Sanki o zamanlarýn Zehra’sý yaný baþýnda koþturan bir atýn üzerinde onunla birlikte yol alýyor. Hüzünle bakýyor sað tarafýndaki aynaya, sanki kendini at sýrtýnda görecekmiþ gibi.
---
Üniversiteyi yaþadýðý þehirden uzak bir þehirde kazanýnca epeyce telaþlanmýþtý babasý. Gözünün nuru kýzýný, sevgili yarinin emanetini bir türlü uzak bir þehre göndermek istemiyordu. Epeyce bir araþtýrma ve uzun uzun istiþareler sonunda Zehra’sýný okula kendi eliyle götürüp kayýt yaptýrmýþ, emaneti olabilecek en yüce makama, Rabbine ýsmarlayarak bir türlü kopamadýðý kasabasýna dönmüþtü.
Zehra anacýðýný kaybettiði günden sonra hiçbir ademoðlunu gözyaþlarýna þahit kýlmamýþtý. Ýlle de o günden sonra bir anda saçlarýný ak basan, gönlünün ýþýðýný ebediyen kaybeden babasýný. Aðlarsa sanki babasýnýn aklarý daha da artacaktý, yüzünün kývrýmlarýna bir yenisi daha eklenecek, uzun uzun dalan gözleri daldýðý yerlerde ebediyen kalacaktý sanki.
Mezarlýktaki serviler, þu kývrýlarak geçip giden dere, birde anne eli rüzgar þahidiydi Zehra’nýn. Anacýðýnýn mezarýnýn yaný baþýna oturur, saçýnýn tokasýný çözer sonra rüzgarýný beklerdi kimi zaman, zira rüzgar da deðmese saçlarýna, ana eli gibi þöyle bir taraklayarak geçip gitmezse saçlarýnýn arasýndan sanki daha da yetim kalacaktý Zehra.
Babasý onu kayýt sonrasý býrakýp dönerken çektiði bütün setleri yýkýldý Zehra’nýn. Acý bir çelikten ördüðü bütün duvarlar çöktü de altýnda kaldý sanki. Kestane rengi saçlarýný babasýnýn göðsüne gömdü, öyle hýçkýrarak aðladý ki bir daha gülemem sandý. Babasýnýn gözünden akan yaþlar saçlarýnýn üzerinden kayarak indi. Þefkatle okþadý saçlarýný babasý.
Alýþmak lüftunu bahþetti Yaradan. Zehra kaldýðý yurda, okuluna, þu koca þehre alýþtý bir süre sonra. Bunda Beyza’nýn hatýrý sayýlýr bir etkisi vardý elbette. Beyza tek çocuk büyürken eksik kalan yanýný Zehra ile tamamlamýþ, kardeþi bilmiþti gözleri her daim bulutlu arkadaþýný.
Fatma hanýmý 500 kiþilik konferans salonunda gördüðü o anda, dili ile birlikte gönlünün de tutulduðu o anda yine Beyza vardý yanýnda. Yaþadýðý birkaç saniyelik tutulmadan sonra öyle kuvvetlice sýkmýþtý ki Beyza’nýn konulunu parmaklarýnýn kenetlendiði kýsým yer yer kýzarmýþtý. Beyza canýnýn acýsýný hissetmedi bile Zehra’nýn gözlerindeki dehþeti fark ettiðinde. Rengi atmýþ gözleri bir noktaya sabitlenmiþ bir vaziyette Beyza’nýn koluna yapýþmýþtý. ‘Beyza annem gelmiþ, annem gelmiþ benim’ diyerek yýðýlývermiþti salonun kýrmýzý koltuklarýna. Sonra çok ani bir refleksle yerinden fýrlamýþ az önce baktýðý yöne doðru oturan diðer insanlarýn dizlerine çarpa çarpa yürümeye baþlamýþtý. Kimisi onun geliþini görünce kalkýp yer veriyor kimisi arkasýndan memnuniyetsizce el, kol hareketleri yapýyor, söyleniyordu. Beyza onun aklýnýn ucundan bile geçmeyen özür cümlelerini bir biri ardýna sýralýyor, bir taraftan onu takip ederken diðer taraftan rahatsýz olan insanlara ‘arkadaþým rahatsýzlandý da kusura bakmayýn’ diyerek özür beyan ediyordu. Ýki küme koltuk arasýnda kalan kýrmýzý halýlý koridorun hemen diðer tarafýnda oturan Fatma Haným, Zehra baþýna dikilene kadar onu fark etmemiþti. Ta ki göz yaþlarý çenesinden damlayan Zehra ‘siz benim anneme ne kadar çok benziyorsunuz. Ne olur sarýlmama izin verin’ diyene kadar. Bu cümleyi söylediðinde Beyza da yaný baþlarýnda belirivermiþti. Þaþkýndý Beyza. Koltuðuna mýhlanmýþ gibi oturan Fatma Hanýmla Zehra arasýnda mekik dokuyordu gözleri.
Fatma haným yerinden kalkýp sýkýca sarýlmýþtý Zehra’ya. Olsun kokusu annesi gibi deðildi belki ama iþte yüzü, gözleri hatta gamzeleri ne kadar da annesiydi. Fatma haným, biraz da tebessüm ederek sordu, ‘ah benim güzel kýzým annen memlekette sen de burada öðrencisin, özledin tabii ki anacýðýný’ demiþti. Zehra babasýnýn her daim söylediði cümlelerle; ‘Biz dünya gurbetindeyiz. Anacýðým sýlada’ deyivermiþti. Fatma Haným aldýðý cevapla daha bir duygulanmýþtý. Tutmaya çalýþtýðý gözyaþlarýna hükmetmekten acizdi artýk. Yanýndaki boþ koltuða oturan Zehra’nýn saçlarýný okþadý, muhabbetle. Zehra yýllar sonra anasýnýn býraktýðý yerden rüzgarlara saldýðý saçlarýný okþayan kadýna þaþkýnlýkla bakmýþtý.
Fatma haným öðrencilerle ilgilenen bir vakýfta gönüllü olarak çalýþýyordu. Hiç çocuðu olmamýþtý. ‘Rabbim beni böyle sýnadý’ deyip gönlünü, vaktini, emeðini baþkaca çocuklara adamýþtý. Eþi ile birlikte huzurlu bir evliliði, dingin bir hayatý vardý. O geceden sonra hayatý daha da deðiþmiþti Fatma Hanýmýn. Birbirlerinin numaralarýný almýþlar görüþmeye, daha fazla tanýþmaya karar vermiþlerdi. Fatma haným hiç tatmadýðý bir duyguyu, anneliði, kendisine annem diye gözü yaþlý sarýlan bir kýzcaðýzda iliklerine kadar hissetmiþ, Zehra yýllardýr rüyalarýnda sarýldýðý annesine niyetle aþkla Fatma hanýma sarýlmýþtý. Birinin yitiði diðerinin bulduðu oluvermiþti. Beyza bu sýra dýþý kesiþmenin ortasýnda gözü yaþlý, aklý karýþýk bir þahitti artýk.
---
Zehra gözyaþý ile perdelenen gözlerini biraz dinlendirmek, azýcýk nefeslenmek için arabasýný yolun kenarýndaki çeþmenin yanýna çekiyor. Sabahýn serinliði arabadan inince biraz daha hissettiriyor kendini. Çeþmenin arkasýndaki tepenin yarýsý solgun güneþi baðrýna basmýþ olmanýn bahtiyarlýðý ile aydýnlýk, yarýsý payýna düþen gölgeye razý olsa da güneþin kendisine doðru süzülüp gelmesinin beklentisinde. Bu iki renkli tepeye birbirine meyilli siyah ve beyaz denge simgesinin bir silueti sanki diye düþünüyor Zehra. Simgeler yalan diye düþünüyor Zehra iþte gerçek olan bu tepe. Güneþ ve gölge, sabah ve akþam ille de ölüm ve yaþam. Telefonundaki mesaja bir daha bakýyor. Beyza’nýn ikiz kýzlarýnýn minik pabuçlarýnýn ipinden tutup sürükleyen kedisi üzüm’ün olduðu profil resmine týklayarak. En sondaki mesaj ‘Fatma teyze sýlaya yolcu, geç kalmayasýn’ Dün akþamdan beridir onlarca kez okuduðu mesajý hep ayný hüzünle, yüreðine batan onlarca dikenin sýzýsýyla okuyor yeniden. Telefonunu çeþmenin duvarýnýn üzerine koyup bir daha serin sularla yüzünü yýkamak istiyor. Aslýnda istediði yüzünü yýkamak deðil, yüreðini serinletmek lakin bunun bir çaresini bulabilmiþ deðil çok zamandýr Zehra. Telefonuna yeni bir mesaj düþüyor. Korkuyla uzanýyor telefona. Yine geç kalmayasýn serzeniþinin gerçekleþmiþ olma ihtimali bütün yeryüzünü gölgelere boðuyor. Mesaj Beyza’dan deðil. Fikri bu sefer mesajýn sahibi. Bankýn üzerinde birkaç sarý yaprak arasýndaki kum saati resimli profile dokunuyor Zehra. ‘Dikkatli git lütfen, Beyza’nýn face’sinde gördüm. Biliyorum yola düþmüþsündür þimdi. Hayýrla git, hayýrla dön inþallah’.
Ah Fikri, hiç vazgeçmeyen, müzmin talip. Defalarca ertelediði, reddettiði, terslediði Fikri. Ama ayný zamanda belki o da vardýr diye derslerini kütüphanede çalýþtýðý, onun sýnýfýndan kýzlarla sýrf o sýnýftan diye selamlaþtýðý, babasýndan gayri doðum gününü bildiði ama hiç kutlamadýðý tek erkek olan Fikri. Sevmiþti Fikri’yi lakin hazýr deðildi buna. Fikri’ye deðil, evlenmeye, evlenmeye de deðil aslýnda, anne olmaya. Kimselere söyleyemedi bunu. Ne Beyza’ya, ne Fatma anne’ye, ne de Fikri’ye. Yýllarca içinde biriken sonra koca bir deve dönüþüp kendisini esir alan bir korkuydu bu. Anne olursa ve onun da sýlaya göç vakti gelirse ne olacaktý? Kendi bebesi de onun gibi annesiz, kolsuz kanatsýz, elsiz ayaksýz kalýverirse ne olacaktý? Kendisinin çektiði acýlarý çekecek yeni bir çocuk!
Kimseler bilmedi sebebini ama arkadaþlarý, akranlarý evlenip yuva kurdukça, çoluk çocuk sahibi oldukça onu geç kalmakla, hayatý ýskalamakla suçladýlar hep. Olsundu, kimseler bilmesindi Beyza hamile kaldýðýnda onun ne kadar sevinip ayný zamanda ne kadar endiþelendiðini, doðuma gittiði gece sabaha kadar aðlayýp onun ve doðacak ikizleri için dualar ettiðini. Kimseler bilmesindi Beyza’ya sürekli saðlýklý yaþam, saðlýklý beslenme ile ilgili attýðý mesajlarýn sebebi hikmetini. Kimseler bilmesindi ama ikizler annesiz kalmasýndý.
Navigasyona bir daha baktý, bir saatlik yolu kalmýþtý Fatma annenin kaldýðý huzur evine. Eþi vefat ettikten sonra Anadolu’da göl manzaralý bir huzur evine yerleþmiþti Fatma Haným. Çok severdi denizi, doðayý, ormanlarý. Burasý hem memleketiydi hem de kocaman bir gölü vardý. Burayý benim için yapmýþlar derdi hep gülümseyerek. Bayramlarda Zehra oraya gider ziyaret ederdi. Beyza her zaman gelemez annesi, kayýnvalidesi arasýnda pay ettiði bayramlarda deðilse bile baþkaca zamanlarda ziyaretine gider, telefonla her Cuma mutlaka arar hal hatýr sorardý.
Ýki kýzým var derdi Fatma Haným soranlara, ‘karnýmda deðil gönlümde büyüttüðüm iki dünya güzeli kýzým var benim’ derdi. Zehra’nýn tanýþmalarýndan bir süre sonra getirdiði kenarlarý iðne oyalý tülbendini gözü gibi saklar, eskimesinden korktuðu için her zaman örtmezdi. Ne zaman Zehra geliyorum diye arasa onu çekmecesinden çýkarýr baþýna alýrdý. Bu geleneði huzur evinde de deðiþtirmedi. Arefe gününden tülbendini hazýr eder, dünyanýn en nadide bayramlýðýymýþçasýna yataðýnýn baþucuna kor, sabah namazý abdestini aldýðýnda baþýna alýrdý. Ta ki Zehra gelip geri dönünceye kadar. Sonra yine koklar, baðrýna basar yeniden kaldýrýrdý. Tülbent Zehra’nýn rahmetli annesinin kendi oyaladýðý bir tülbentti. O sabah Zehra’sýný okuluna uðurlarken baþýndaki tülbentti. Zehra cenaze günü eve geldiðine tülbendi yatak odasýnda aynanýn önünde bulmuþtu. Kim alýp oraya koymuþtu bilmiyordu elbet ama yüreðinin ateþi ellerine düþmüþtü sanki onu alýp, koklayýp baðrýna bastýðýnda. Bir daha hiç býrakmamýþtý tülbendi. Bazen annesi gibi baþýna alýr, bazen fular gibi boynuna dolar, bazen bileðine dolayýp baðlardý. Yurda ilk baþladýðýnda yastýk kýlýfýnýn içine sermiþti. Her gece baþýný yurdun yastýðýna deðil de annesinin omzuna koyduðunu hayal eder gözü yaþlý uykuya dalardý. Bir tek Beyza bilirdi yastýðýn içindeki tülbendi ve sýrrýný. Elinden bir þey gelmese de hiç tanýmadýðý bir kadýna Fatiha okuyarak uykuya dalar, rüyasýnda kendi annesine sýký sýký sarýlýr, azýcýk kollarýný gevþetse gidiverecekmiþ gibi korkuya kapýlýrdý.
Fatma hanýmla tanýþýnca çok düþündü Zehra. Hatta birkaç kere tülbendi vermek niyetiyle getirip, ama hiç çantasýndan çýkartamadan geri dönmüþtü. Kýyýp veremiyordu. Lakin Fatma Haným ona annesini vermiþti onun ise Fatma hanýma verebileceði daha kýymetli hiçbir þeyi yoktu. Nihayet tülbendi elleri ile Fatma hanýmýn baþýna örtmüþ, sonra da karþýsýna geçip dakikalarca seyretmiþti.
---
Navigasyon uyarýsýný yapýyordu, hedefiniz 50 mt sonra sað tarafta. Araya giren kýrmýzý ýþýktan haberi yoktu navigasyonunun. Zehra daha yaklaþýrken kýrmýzýya dönen ýþýða yakalanmýþtý iþte. Hemen yanýna üstü açýk bir düðün arabasý yanaþýyor. Birkaç çocuk hýzla etrafýný çeviriyor arabanýn. Alýþýlmýþ hareketlerle önde oturan babacan adam çocuklara zarflarý uzatýyor. Arabanýn üstü açýk olunca dört bir yandan minik kollarýn istilasýna uðruyor babacan adam. Gelinin çýðlýðý Zehra’yý çocuklarýn bahþiþ telaþýndan sürükleyerek çýkarýyor. ‘Amaaaaan, cenaze arabasý ne kadar bahtsýzým. Çek, çek, Ýhsan arabayý þu kadýnýn arabasýnýn arkasýna çek, geçmesin bizim önümüzden cenaze arabasý. Uðursuzluktur ayol.’ Þu kadýn yani Zehra, minik bir kavþakta bir gelin arabasý ile bir cenaze arabasýnýn arasýnda kalýyor. Ýhsan gelinin çýðlýðý ile zaten daðýlmýþ olan çocuklarýn gidiþini fýrsat bilip geri bir manevra ile Zehra’nýn arabasýnýn arkasýna geçiyor. Yeryüzünün en uzun kýrmýzý ýþýðý (!) hala yanarken, Zehra’nýn önünden karþý yan yoldan yeþil ýþýðýn yol verdiði cenaze arabasý geçiyor. Tabutun baþ tarafýnda örtülü, iðne oyalý bir tülbendin ucuna takýlýyor yanan yüreði. Gözyaþý bu yangýnýný da söndürmeye yetmiyor. Cenaze arabasýnýn peþine takýlýyor, kornaya basarak, araya baþka araç girmeden. Kýrmýzý da mý geçti Zehra? Bunu nereden düþünecek þimdi. Ýkinci kez yetim kalmýþ bir yüreði hangi kýrmýzý ýþýk durduracak? Zehra korna çalarak cenaze arabasýnýn peþine düþerken, gelin arabasý Zehra’nýn arkasýna saklanarak savuþturduðuna inandýðý uðursuzluðun uzaklaþmasýndan memnun kornaya yükleniyor.
Kocaman gölü olan küçücük ilçenin çýkýþýnda bir yerlerde bir mezarlýða giriyor araç, Zehra hemen peþinde. Huzur evinin müdürü araçtan iniyor yavaþça. Zehra’nýn yanýna geliyor. ‘Hoþ geldin Zehra Kýzým, Fatma hanýmýn vasiyeti vardý, sýlaya gitme vakti gelince beklemek olmaz, çokça eðleþtik zaten dünya gurbetinde, derdi.’ Zehra uzanýp tabutun üzerindeki iðne oyalý tülbendi alýyor, yine yürek yangýnýyla korlanmýþ elleriyle koklayýp baðrýna basýyor.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Emir Allah'ýn
Mihriban
Dilek Aðacý
Göçümüz Var
Sarýçiçek
Vuslat Ya da Veda
Yol Yahut Nasip
Þükür Aðacý
Hayat
Sergüzeþt-i Hoyrat


Esma Uysal kimdir?




yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Esma Uysal, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.