Öyle yaþamalýsýn ki ölünce mezarcý bile üzülsün. -Mark Twain |
|
||||||||||
|
Þimdi her namaz öncesi okunan ezanlarda Muteyi yeniden yaþýyorum ben. Bulunduðum yer iki caminin yaný baþýnda. Birisi Kanuni Sultan Süleyman’ýn genç yaþta vefat eden sevgili oðlu Þehzade Mehmet için yaptýrdýðý Þehzade Mehmet Camii diðeri ise alabildiðine mütevazý, kendi halinde, sevgiliye meftun, içinde bulunduðu zaman ve mekânýn yüküyle yüklenmiþ Burmalý Mescit. Küçücük Burmalý Mescit Þehzade Mehmet Camiinin avlu duvarýnýn hemen dýþýnda. Þehzade Mehmet Camiinin muhteþem mimarisinin, görkemli kubbelerinin yaný baþýnda o ne kadar görkemli ise bu o kadar mütevazý. Lakin Ýstanbul’daki tek burmalý mescit olduðunun da kesinlikle farkýnda. Bense artýk saymayý býraktýðým on yýllardýr ikisi arasýnda birbirini kovalayan baharlarýn telaþýyla yaþayýp gidiyorum. Sahi Mute demiþtim deðil mi, her namaz anýnda hatýrýma düþeni anlatýrken. Neden Mute? Bir gün yolunuz düþerse bu taraflara, namaza biraz erkence gelin, namaz vaktini Þehzade Mehmet Camiinin bahçesinde bekleye durun. Sonra ezanlar yükseldiðinde hele bir dikkat kesilin bakalým. Allahu Ekber Allahu Ekber, iþte þimdi o soluklanýrken diðer minareden yükselen ayný muhteþem sesleniþ, Allahu Ekber Allahu Ekber. Sonra diðeri kaldýðý yerden devam ediyor. Onun her susuþunda diðer minare kutlu sedayý alýp yükseltmeye devam ediyor. Mute savaþýndaki komutanlarýn þehadetleriyle elden ele devrolunan kutlu sancakla bire bir örtüþmez tabii ki. Ama yine de her iki camide tekrarlanan bu ezan sefasý, sýrayla tekrar tekrar yapýlan salat çaðrýsý bana Mute’yi hatýrlatmaya devam ediyor. Camilerin içerisini görebilmem bana nasip olunan nimetlerin dýþýnda elbette ancak bana öyle geliyor ki Mute’nin kutlu mücahitleri de ön saflardaki yerlerini almýþ, bir daha, bir daha kýyama kalkýyor her vakit namazýnda. Ben bu bahçenin mihenk taþýyým belki de. Bir minicik tohum olarak düþtüm kara topraða. Kapkaranlýktý topraðýn altý. Kimsecikler yoktu, yalnýzdým ve ne yapacaðýmý bilmiyordum bile. Hiçbir þeyde yapmadým zaten, her bir hücrem öyle güzel yaratýlmýþtý ki. Zamaný gelince içimdeki kýpýrtýlarla birlikte kök saldým topraða, sonra fark ettim ki toprakta benimle ayný zikrin içinde, ayný þükürle, ayný makamýn kapýsýndayýz ikimizde. Artýk daha rahattým, biliyordum ki yaradan her daim bizimle ve her eylediðimiz onun izniyle. Sonra bir gün yol verdi toprak. Aydýnlýk bir dünyanýn içindeydim artýk. Beni besleyen köklerime güneþten aldýklarýmý hediye ederek büyüdüm. Ýnsanlarla tanýþ oldum bu süreçte, kuþlarla, böceklerle, otlarla, rüzgârla, yaðmurla, karla daha bir sürü yaratýlanla tanýþ oldum. Beni en çok þaþýrtan insan oldu desem inanýr mýsýnýz bana? Önceleri beni fark etmediler bile. Bazen üzerime bile bastýlar. Sonra biraz daha büyüyünce yapraklarým onlarý gölgeleyecek kadar olunca daha yakýndan tanýdým onlarý. Sonra Allahýn bana verdiði ömür ilerledikçe, dallarým yukarýlara doðru uzandýkça insanlarýn bakýþ açýlarý ürküttü beni. Bahçedeki en yaþlý aðacým ben. Þuradaki çýnarýn, az ötedeki ýhlamurun, þu kimseleri beðenmez, salkým salkým çiçeklerinin rayihasýyla bizzat kendisi sarhoþ, kurumlu akasyanýn hepsinin büyüyüp serpilmelerine þahidim. Zaman içinde dibimdeki topraklar çekildikçe köklerim açýkta kalmasýn diye etrafým taþ duvarlarla çevrilip daha fazla toprakla dolduruldu. Þimdi bir bahçe içerisinde ama devasa bir taþ saksýdaymýþým gibi görünse de köklerim çoktan bahçenin dört bir yanýna ulaþtý. Þimdi ben bu taþ duvardan örülü tahtým üzerinde Allah’ýn nimetleriyle nimetlenmekteyim. Nimet sadece Ýnsan’a mýdýr? Elbette deðil, hangi birini saysam ki size yaðmur nimettir bana, rüzgâr ayrý bir nimet, toprak, güneþ, þu dallarýmý mesken tutan kuþlar. Nasip edeni tespih ederek geçer bizim her bir vaktimiz kara toprakla mavi gökyüzü arasýnda. Yýllar içinde bu koca gövde neler gördü, nelere tanýklýk etti deseler anlatmaya dermaným yetmez. Fakat uzunca bir zamandýr yaþadýðým üzüntüyü sizinle paylaþmak istiyorum. Ýnsanlar geliyorlar yanýma, ne güzel hoþ gelmiþler safa gelmiþler. Ama elleri boþ deðil tabii ki. Bir sürü çalý çýrpý. Benim hemen dibimde bazý þekiller yapýyorlar. Beþik gibi, ev gibi deðiþik þekiller. Ellerindeki anahtarla topraðý sanki kapý açar gibi çevirip duruyorlar. Önceleri bunlarý anlamadým. Uzunca bir süre ne olduðunu anlamaya çalýþtým. Sonra anladým ki bu insanlar dilekte bulunuyorlar. Ýlahi insanlar ben bir aðacým iþte. Gördüðünüz gibi yerinden kýmýldayamayan, yaðmur getirip býrakmasa suya hasret kalan bir aðaç. Niçin böyle yapýyorsunuz? Geçenlerde bir aile geldi yanýnda küçük çocuðu ile. Çocuk annesine ne yaptýðýný soruyor merakla. Haným ise uhrevi havasýnýn bozulmasýndan sinirli ‘Allah’a dua ediyoruz iþte’ diyor. Çocuk þaþkýn baþýný kaldýrýp bana bakýyor, sonra etrafýna. Allah burada mý ki? Hayýr, caným diye azarlýyor ailenin babasý, ‘Allah her yerde’. O zaman biz niye taaaa Ümraniye’den buraya geldik ki anne? Çocuðun bu cevabýna çok güldüm. Uzun zamandýr gülmediðim kadar hem de. Sahi niçin dua etmek için çer çöp toplayýp buralara kadar geliyorsunuz ki? Sonra ezan okunuyor, iþte yine aklýmda Abdullah Bin Revaha ve diðerleri. Neyse þimdi bu aile namaza geçer ben de bu durumdan kurtuluveririm. Hayret iþte ezan bitti ama namaza gitmiyorlar. Hala burada topraða þekiller vermeye devam ediyorlar. Gelmiþken arabada dileyelim kýz üniversiteyi kazansýn, oðlan iþe girsin… Öyle daralýyorum ki köklerimi topraðýn baðrýndan söküp insanlarýn olmadýðý bir dað baþýna, çok uzaklara insanlarýn bilemediði uzaklara gitmek istiyorum. Dua elbette ki Rabbimin kullarýna bir ihsaný, bir ikramý ama dua deðil ki bu insanlarýn yaptýðý. Ýþte ezan okundu Rabbiniz sizi çaðýrýyor. Kýlýn namazýnýzý, sonra dualarýnýz meleklerinkine karýþsýn. Fatiha’nýn sonundaki her âmin sizin âmininize karýþsýn, alsýn götürsün onu kabul göreceði makama. Ýþte böyle…Bu insanlar benim, ben bu insanlarýn imtihanýyým. Af diliyorum Rabbimden. Benim bir dahlim yok bu iþte. Þahidimdir rüzgâr. Rüzgârdan yardým istiyorum her akþam olduðunda, kuþlardan, alýn köklerimin üzerinden bu çöp yýðýnlarýný rahatsýz oluyorum onlardan. Çekilsin bu insanlarýn anlamsýz yükleri üzerimden. Ama biliyorum ki her doðan gün yeni insanlar birbirine benzeyen dileklerle buraya gelecekler. Korkarým yine namaza deðil, çöpten ayinlerle gelip gidecekler.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Esma Uysal, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |