"Moda denilen þey o kadar çirkindir ki onu her altý ayda bir deðiþtirirler." -Oscar Wilde |
|
||||||||||
|
Denizler kirlenmesin diye okunmuþ pirinç býrakýyorum(!) Siz neler yapýyorsunuz acaba, merak ediyorum? Fazla merakýn nasýl bir sýkýntý yarattýðýný bile bile. Çünkü fazla merak, bilim doðurur, fazla merak ufku geniþ tutar, fazla merak, gerçeklerle hayaller arasýnda bir köprüdür, fazla merak yaþamýn kalitesini artýrýr, fazla merak bozuk zihniyetlerin yenilenmesi için bir giriþimin hazýrlýk devresidir… Meraký köreltilen toplumlar, yaþam kalitesini düþünecek bir bilgi ve ilgiye sahip olmadýklarýndan, kendilerine sunulanla yetinirler ki, bu tür insanlar yaþayan en tehlikeli varlýklardýr. Zihniyeti bozuk her tür yöneticinin verdikleriyle yetinip bu verilenlerin devamýný saðlamak için her tur çirkefliði yapmaya hazýrlardýr. Zulmün planlayýcýlarý yöneticiler, uygulayýcýlarý ise bu tür toplumlardýr. Zulümlerine maruz kalacaklarýn iyi ve kötü oluþlarýna bakmazlar. Tek baktýklarý, arkalarýnda kendilerini yönlendirenlerin yüzlerindeki ifadedir. O mutluluðu görüyorlarsa, kendi çocuklarýný bile yok etmekten imtina etmezler. Bu tür toplumlar her ülkede biraz olmasýna raðmen, Ortadoðu, Orta Asya, Güney Asya, Afrika ülkelerinde daha yaygýn bulunmakta. Bu gruba dâhil olmayanlar da bilimkurgu filmlerindeki uyumsuz modellerdir ki, bunlar da yok edilmesi gereken sosyal bozukluklara sebep olan üretim hatalarý olan ürünlerdir. Bunlarýn ya yok edilmesi, ya üretim hatalarýnýn giderilmesi gerekir. Bir yönetici sürekli yalan söylüyorsa, etrafýndaki kiþilerin emeklerinin karþýlýðýný vermek yerine, onlarý azami ölçüde çalýþtýrýp, asgari ölçüde ücretlendiriyorsa, bu duruma maruz kalan kiþiler de yaþantýlarýnýn gerekçesini bir hikmet sayýp, yöneticiye destek çýkýyor ve kendileriyle ayný ortaný paylaþanlardan rahatsýzlýk duyanlarý yönetici adýna susturuyorlarsa bundan daha büyük zalimlik olmaz. Bu zalimliðin en önemli göstergelerinden biriydi Libya ve Mýsýr ayaklanmalarý… Buradaki yöneticilerin kötü olduklarýndan deðil, halkýn içlerindeki kötülüðün baþkalarý tarafýndan dýþa vurulmasýnýn bir tezahürüydü. Özellikle Libya’da kendilerini rahat ettirmek için çabalayan birini linç etmekten çekinmeyen zalim bir halk vardý. Ama zulüm kiþinin algýlamasýyla ilgili olan bir durum… Bunun Zulüm olduðunu Libya halkýna anlatamazsýnýz. Çünkü anlatabilmenin yolu, onlarý bu yola sevk eden odaklarýn sunduklarýnýn üzerinde bir çaba sarf etmeniz ve o süreçten fazlasýný kullanmanýz gerekecektir. Bir toplum çamaþýr gibidir; kirlendiðinden erken ve ciddi bir temizlik yapmazsanýz leke býrakýr ve her seferinde bu lekeler çoðalarak halk arasýnda “aþkarlanmak” olarak tabir edilen artýk kullanýmý mümkün olmayan hale dönüþür. Artýk kir ve pisliði bir yaþam biçimi gibi görmeye baþladýðýndan ona temiz olmayý öðretme ve benimsetme imkânýnýz neredeyse ortadan kalmýþ olur. Pekâlâ, bu durumda ne yapýlmalý? Eðitim… Bir toplumu bozmanýn da, düzeltmeninde tek yolu eðitimdir. Ýnsanoðlu bozulmaya meyilli olduðundan üç yýlda bozabildiðiniz bir sosyal yapýyý, ancak dokuz yýlda düzeltebilirsiniz. Nasýl bir eðitim gerekiyor? Önce sahtekâr yöneticilerin elinden toplumu kurtarmak… Sonra toplumun öncelikli ihtiyaçlarýný gidermek… Arkasýnda da eðitimi baþlatmak… Eðitim her alanda olmalý. Çevresi dört duvar, bir akýllý tahta, bir kendine ve çevresine olan güveni özellikle sarstýrýlmýþ, þaþkýn ve çaresizliðe mahkûm edilmiþ öðretmenden, dilenci misali kapý kapý dolaþarak, kendinin saydýðý, etrafý dikenli tellerle ve yüksek duvarlarla çevrili yarý açýk ceza ve tevkif evlerinden bir farký olmayan, adýna okul denen bina ve yöneticilerden kurtarmakla baþlanabilir. Bir çocuk doðduðu andan iþ hayatýna atýldýðý ana kadar, sürekli ayný model binalara týkýlýp, eðitim adý altýnda en asgari hesapla yirmi iki yýla mahkûm ediliyor, sonra da ondan üstün bir baþarý bekleniyor. Doðadaki bütün canlýlar gerek mizaç, gerekse bünye olarak birbirlerinden farklý yaratýlmýþlardýr. Acaba, bir ineðin et yediði, bir kurdun ot yediði, bir aðacýn bir çiçek yediði, bir çiçeðin karýnca ya da týrtýl yediði bilinen bir þey mi? O zaman ayný yerde bir ressamla bir demircin, bir þairle bir mühendisin, bir kâþifle bir þoförün ne iþi var, söyler misiniz? Hangi mantýkla bu birbiriyle ilgisi olmayan kiþilerin ayný bilgi birikimini zorla yüklemeye kalkýþýlýyor. Amaç ne? Eðitim ülkemizde 12 yýl zorunlu, artý iki ya da dört yýl ise, bu zorunluluðun köreltmesi sonucu görülmek istene mecburi eðitim… Derler ya “Buyur burdan yak.” Yak da görelim. Ýþte böyle kör topal bir eðitim ile nereye saldýracaðýný bilmeyen garip bir topluluk ortaya çýkýyor. Çünkü sözüm ona, aldýðý eðitimle tutabileceði bir iþ yok. Ya hýrsýzlýk yapacak, ya arsýzlýk… Ne yapsýn 18 yaþýna gelmiþ bir çocuk. Hangi mesleði öðrenebilir? Çýrak eline çekiç almazsa, mobilyacý bir tahtayý planyadan geçirmek için kendisine gelecek sýrayý yakalayamazsa (keza diðer meslekler de ayný) 18 yaþýna geldiðinde bu adam ne yapar? Ancak bir partiye üye olur ve mitinglerde karnýný doyuranlar için slogan atar. Ha kýraathanelerde çay içip, gýybet de edebilir. Politikacýlarýn eðitimle ilgili dertleri var mý? Yok. Çünkü onlarýn çocuklarý çeþitli bahane ve halkýn paralarýyla zaten yurt dýþýnda okumaktalar. Yarýn mezun olduklarýnda da aileleri köle olarak gördükleri bu halkýn baþýna onlarý nasýl olsa kâhya yapacaklardýr. Ýþte bu yüzden ben diyorum ki, kendi konumlarýný fark etmeyen ve ehven-i þer peþinde koþan halk yöneticilerden daha zalimdir. Çünkü o yöneticilerin ellerine o dizginleri veren ve kayýtsýz þartsýz itaat edip kendi haklarýný bile savunmaya çabalayanlarý susturan bu halktýr. Eðitim kýsa süreli bir yatýrým deðildir. Çinliler “Bir yýllýk varlýk istersen buðday, on yýllýk varlýk istersen aðaç, yüz yýllýk varlýk istersen insan yetiþtir” derler. Uzun da olsa, çetrefilli de olsa, bu bir insanlýk borcudur ve yerine getirilmelidir, diye düþünüyorum ben. Allah Kur’an-ý Kerim’de cennet ayetlerinden boþuna bahsetmiyor. Müslümanýn görevi, o tasvirlerdeki cenneti yeryüzünde oluþturmak için göstereceði çabadýr. Yoksa o tasvirlerdeki cennette yaþamasý mümkün deðildir. Eðitimsiz bir cennete sahip olamazsýnýz. Çünkü ilim sizin üzerinize farz kýlýndý. Baþkalarý sizin adýnýza karar versin ve sizi olmadýk yerlere sürüklesinler diye siz yaratýlmadýnýz ey insanlar. Nas olmayýn, insan olun ki, Hakk’ýn rahmetine mazhar olabilesiniz. Benden bu kadar… Sizden ne kadar göreceðiz… Sürç-i Lisan eyledikse affola… 15 Temmuz 18 Gölcük
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Osman AKTAÞ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |