..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Ýnsandaki gerçek güzelliði ancak yaþlandýkça görebilirsiniz. -Anouk Aimee
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aný > mehmet avcý




29 Aralýk 2018
Çocukluk Anýlarým  
mehmet avcý
Düþürmedi de.! ama o refleksle bana “oðlum sen büyüyünce ben yaþlanmýþ olacaðým. Sen de beni böyle omuzlarýna alacak mýsýn” dedi. Nasýl aklýma geldi ise, “büyüyünce bende oðlumu omuzuma alacaðým” dedim. Ve bugün o söz aklýma düþtü.....


:BAID:
ÇOCUKLUK ANILARIM..

Daðbaþýn da, (köyümüzde) yaþadýðýmýz dönemlerde kýþ þartlarý çok aðýr geçerdi. Yine böyle bir kýþ günüydü. Babam ve bizler için sýradan bir gündü.

Gecenin zifiri karanlýðýnýn, yerini gün ýþýðýna býrakmaya baþladýðý saatlerde annem yataktan kalkar sobayý yakar sofrayý hazýrlama telaþýna girerdi.

Annem, akþam yemeðinden artan, aralarýnda ince istavritlerinde bulunduðu hamsileri dumandan her tarafý kararan, sadece yüzeyi parlayan tavaya dizer ve yine o tavanýn kardeþi niteliðini taþýyan, kalabalýk nüfusa hitap eden dev bir çaydanlýða tek dem çay demleyip mabeyinde bulunan kuzinenin üzerine koyardý.

Balýklarýn tavaya yapýþmamasý için üzerlerine serpilen mýsýr unu yeterli olmaz, ya da alýþkanlýktan olmalý ki,ara da bir tavayý sallamak zorunda kalýrdý.

Kahvaltý hazýr olduðunda beni ve benimle birlikte, beraber camiye gittiðim kurs arkadaþým olan abimi yataktan kaldýrmak için yanýmýza geldiðinde annem, üzerimize örttüðü sýcak tutmaktan ziyade, aðýrlýðý altýnda ezildiðimiz iki üç kat yorganlarýn altýnda bizleri birbirimize sarýlmýþ halde bulurdu.

Yer sofrasýnda oturmak, sofra bezini dizlerinin üzerine çekmek, yemeðe besmele ile baþlamak kaþýðý veya çatalý sað eline almak, çocukluðumuzda kalan, dönemin vazgeçilmez kurallarýndan bazýlarýydý.

Babamý, aklýmýn idrak edip tanýmaya baþladýðým günden beri yatsý namazýndan sonra misafir gelse bile uzun boylu oturduðuna ve sabah namazýndan sonra da yattýðýna hiç tanýklýk etmedim.


Hatta hiç unutmuyorum.!

Bir keresinde evimize gelen ablam ve eniþtemle biraz fazla oturmuþ ve sonra onlara “uyumak için yarým saat kazýk yedim, ben yatmaya gidiyorum” demiþti. Yatsýyý kýldýktan sonra ev halký ile bile zaman geçirmeyi ziyan olarak görürdü.

Evimizin içinde abdest almak için lavabo yoktu.
Çok sonra anladým ki babamýn bu dinçliði, bu enerjik yapýsý onu sabah namazýnda abdest almak için zorunlu olarak evin dýþýna çýkarmak zorunda býrakan musluða aitti.

Namaza her kalktýðýnda aðýzýndan ilk çýkan “sabah namazýndan sona mal köpekleri yatar ve evimde beynamaz istemiyorum” cümleleri olurdu. Ara da bir de küçük harflerle, ‘imani kýtlar, kalkýn namaza diye söylenirdi.

Bir sonraki evrenin dayak faslý olacaðýný çok iyi biliyorduk. Bunun tecrübesini evimizde ilk yaþayan büyük abim ile edinmiþtik. Büyük abimle aramýzda ciddi bir yaþ farký vardý.
Abim köye nam salmýþtý.

Köyde yaþayan yaþlýlardan zaman zaman abimin babamdan yediði dayaklarý dinlerdik. Bize gelene kadar babamýn dayak enerjisinin tükendiðini söyleseler de, yediðimiz dayaklarýn acýsýný çeken bilirdi.

Her dayak yediðimde aklýma, yeni doðan beþikteki erkek kardeþimin ileri de baþýna gelecek olanlar gelirdi. Çünkü bu kabus, geleneksel olarak bir sonraki çocuða miras olarak geçiyordu.

Bu korkudan olacak ki, bizde abimle dýþarý çýkar, kollarýmýzý, ayaklarýmýzý, yüzlerimizi hafifçe ýslatýr içeri girer ve abdest aldýk imajýyla kýbleye yönelir babamdan çok az duyduðumuz aferin kelimesinin hak ediþiyle güne mutlu baþlamanýn hayalini kurardýk....

Ne aferine, ne de baþýmýzýn okþanmasýna alýþýk deðildik.
Babam, sert mizaçlý, asýk yüzlü, keskin sözlü biriydi. Eskilerin ifadesiyle bazen aðýzýndan çýkan sözleri ‘köpek yese kudururdu’.

Hata ettiðimizde bizleri hiç ikaz etmez, bakýþlarýnýn yüzüne býraktýðý jest ve mimiklerden ne anlatmak istediðini anlamamýzý isterdi.
En büyük abimi kuran kursundan kaçtýðýnda dövmek için yaptýðý bir pompa hortumu vardý. Bu hortum o dönemlerde patlayan araba lastiklerini el gücüyle þiþirmek için kullanýlýrdý. Babam bu hortumun amacý dýþýnda da kullanýlabilir oluþunun ilk mucitiydi.

Hortumun özelliði, kalýn ve etli oluþuydu. Ucuna baðladýðý bir iple evin en güzel köþesinde asýlý dururdu. Kýzdýðýnda ara da bir göz ucuyla bizim ona bakmamýzý saðlardý.
Tüm çocuklarý büyütene dek, o pompa hortumu ,taþýndýðýmýz bütün evlerde, taþýdýðýmýz eþyalarýn vazgeçilmezlerinden biri olmuþtu.
Çocukluk evremiz babamýn pompa hortumu ile camide osman hocanýn fýndýk çubuðu arasýnda farklý acýlar içinde geçti.

Onlarýn görüþüne göre dayak cennetten çýkmýþtý. Fakat biz ise cehennemi yaþýyorduk. Bizi teslim ettiði hocaya ALLAH kelamý öðretiyor diye, ‘eti senin, kemiði benim’ demiþti. Okuduðumuz kuran kursunun avlusunda Misket oynamanýn haram, topa ayak vurmanýn Gavur iþi bir icat olduðu kabul edilirdi.

Hocamýzýn bizi dövmesine hiç aldýrmaz, görmezden gelir, hatta sosyalist bir aileden böyle dindar, sakallý ve þalvarlý,bir adam nasýl çýktý diye çevresindekilere anlatýr, Osman hocaya toz kondurtmazdý.

Zira babam; kendi aile bireyleri, yakýn akrabalarý ve kardeþleri arasýnda en dindar hüviyete sahip olan tek kiþiydi.
Hocamýz da bu dokunulmazlýktan aldýðý güçle bizi günde beþ vakit namaz gibi hiç aksatmadan döverdi.

Babam aslýnda çok dindar ve halis bir müslümandý. Lakin, dinin gerekliliðini kitaplardan deðil, yanýnda bulunduðu hocalardan öðrenmiþti. Hep aþýrý uçlarda gezinirdi.

Bu yüzden, hayatý boyunca teori yerine, pratikte gördükleriyle amel etmeyi tercih etti.
Onun için birisi, ya evliya, ya eþkiya idi.
Çocukken babam bana köyümüzün din temsilcisi gibi gelirdi. kisvesi ve ameli yaþantýsý onu köydeki yaþýtlarýndan ayýran en belirgin özelliðiydi.

Namaz kýlmayana selam vermez, ve verilen selamý da Tepki oldun diye sessizce alýrdý. Babamýn bu yönünü eleþtiren köylülerin cenazelerinin dini gerekliliðini bizim aile yerine getirirdi. O yüzden babama karþý çok ses çýkartmazlardý..

Babam Rize’nin eski esnaflarýndan biri sayýlýrdý. Aslý mesleði terzi idi. Dükkandaki bütün kumaþlarý kuran kurslarýnda okuyan çocuklara bedava þalvar, cüppe, takke dikerek tüketmiþ ve iflasýný vermiþti.
Sonra fýrýncýlýða baþlamýþtý.
Yazýký ki, mesleði bilmediði için yanýna kadem usta diye bir sarhoþu baþ usta olarak almýþtý.
O da geceleri kafayý çeker, ekmeklerin üzerine ortalarýnýn açýlmasý için atýlmasý gereken býçak atmayý unuturdu.

Ekmekler soba borusu gibi çýkardý. Satýlmayan ekmekleri babam peksimet yapar mahalleliye daðýtýrdý. Mahalleli evinde kullanacaðý suyu babamýn fýrýnýn dýþýnda gelip geçenin içmesi için açýk býraktýðý musluktan kaplara doldurur, evlerine taþýrdý. Fatura bize yazardý.

Babamýn iþi derviþlerle idi. Ýþletmemize kendimi bildim bileli ne fotorlu, ne de kravatlý bir kiþi hiç uðramadý. Nerde bir meczup, deli, veli sayýlabilecek birileri varsa hepsi babamýn dostuydu.
Fýrýna verdiði ekmekler piþerken, babamýn bakýr bakracýnda her gün aralýksýz olarak yaptýðý yemek, ekmekle birlikte piþer ve gelenlere ikram edilirdi. Aralarýnda deli Tarýk diye biri vardý. Ona, konuþamadýðý için ayrý ilgi gösterir hatta kendi elleriyle yemeðini yedirirdi.

Tarýk öldüðünde babam sergiciliðe kadar gerilemiþti. Fýrýn dükkanýmýz da, terzi dükkanýnýn akýbetine uðramýþtý.
Ona raðmen, ölüm haberini alýnca çocuklarýnýn rýzkýný kazandýðý sergi sehpasýný açmamýþ, Tarýk’ýn defin iþleriyle, baþýndan sonuna kadar ilgilenmiþti....





Babam bize karþý sorumluluk kiþiliði iyi, sevgi dokunuþlarý ise zayýf biriydi. Gayretine ve azmine aþýk olmamak, saygý duymamak elde deðildi.

Her nedense bizim çocuk olduðumuz hiç aklýna gelmezdi.

Belli ki kendi çocukluðu da, dedemin sevgisizliði ve ninemin ilgisizliði ile geçmiþti. Bu yüzden onun görmediði ve yaþamadýðý bir þeyi ondan beklemek ona haksýzlýk olmalýydý.


Aile büyüklerimizin anlattýðýna göre o dönemde lokantacý olan dedemin kendine yetecek kadar derdi ve karýsýnýn da kendi çocuklarýyla hizmetleri dýþýnda ilgilenecek kadar vakti yoktu.

Yaþ aralýklarý birbirine yakýn, sekiz çocuðu vardý.
Dedesinin ismini taþýyan amcam Bahadýr, henüz bebekken ölmüþtü. Geceleyin gaz lambasýnýn o maðrur ve hüzünlü ýþýðý altýnda naylon gübre poþetleri üzerine serilen þeker çuvallarýyla çocuklarýný, yataðý pislemesinler diye bezliyor, sabahleyin o bezlerdeki çocuk dýþkýlarýný su arkýndan gelen bulanýk su ile akýtýp yýkýyordu.

Ahýrdaki inekler, kümesteki tavuklar, bahçedeki ekinler, hepsi onun nasýrlý ellerine bakýyordu. Mýsýr hasatý geldiðinde günlerce mýsýrlarý taneler, çuvallara doldurur,fareden korumak için naylaya taþýrdý.

Mýsýr fidelerini toman eder, kýþýn suya koyup ineklere verirdi.Sýra olmasýn diye gecenin zifiri karanlýðýnda komþularla deðirmene mýsýr öðütmeye gitmek için dedemin çarþýdan gelmesini bekler ve çocuklarý evdeki en büyük çocuða emanet ederdi.
Kýþýn en ucuz yiyeceði kara lahana ve mýsýr ekmeði bizim sofralarýn vazgeçilmeziydi.

Gün akþama olana kadar rutinin dýþýna hiç çýkmýyordu.........



Her çocuðun özlemi olan ‘kar yaðdýðýnda okullarýn tatil edilmesi’ bizim için hayalden öte bir gerçekliðe hiç ulaþmadý. Hep hayal olarak kaldý.

Çünkü babam için kar, yaðmur, çamur gibi terimlerin, beraberinde getireceði patika yollarda ki zorluklarýn bir önemi yoktu.

Bir sabah yine evden çýkarken, dýþarýda yarým metreden fazla bir kar olmasýna raðmen annemin ‘bugün gitmeyin’ sözlerine aldýrýþ etmeyen babam yine bizi arkasýna takýp yaþýtlarýmýzýn uykularýnýn en bohem saatlerinde cami yoluna koyulmuþtuk.

Abimden iki yaþ küçük olmamýn saðladýðý avantajla boyumu aþan karýn içinde kaybolmayayým diye babam beni omuzlarýna alýrdý.
Bozuk bir patikadan otobüs yoluna ulaþma mesafesinin zorluðunun keyfini, babamýn sýrtýnýn sýcaklýðýnda çýkartýyordum.

Bir ara babamýn ayaðý kaydý. Düþer gibi olduk. Baba bu, evladýný yere düþürür mü? Düþürmedi de.! ama o refleksle bana “oðlum sen büyüyünce ben yaþlanmýþ olacaðým. Sen de beni böyle omuzlarýna alacak mýsýn” dedi.
Nasýl aklýma geldi ise, “büyüyünce bende oðlumu omuzuma alacaðým” dedim.
Ve bugün aklýma düþen bu söz, bu yazýyý kaleme almama vesile oldu..
28 12 2019
-Mehmet AVCI-



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn aný kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Geçmiþ, Bende Hiç Geçmemiþ
Bir Aný

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Düþünüyorum…
Küçük Bir Aný...
Dedemin Hayatý...
Beyaz Türkler
Aldatanlar ve Aldatýlanlar
Ýmam Hatip Nesli
Ahde Vefa Bekleyen Katýr
Sebastian,maria ve Pembe Köþk

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
80’lerde Çocuk Olmak... [Þiir]
Bir Umut [Þiir]
Gidiþ - Dönüþ [Þiir]
Ey Yâr [Þiir]
Yürümek... [Þiir]
Siyasi ve Fikirsel Evrilmeler [Þiir]
Eski Günler [Þiir]
Ölüm Bizi Eþitledi [Þiir]
Sen Olmayýnca [Þiir]
Mücahid ve Mücahideler.! [Þiir]


mehmet avcý kimdir?

yüreðimden kopanlarý cümle olarak yazýya aktarmak istiyorum. . . Güzel olmasý için özel bir gayret sarfetmekten uzaðým. . . Hayat nasýl spontane olaylarý bize yaþatýyorsa bende o an içimden geçenleri yazmaya çalýþýyorum. .

Etkilendiði Yazarlar:
herkesten alýnacak birþey vardýr


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © mehmet avcý, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.