Bir gün karşıma biri çıkacak ve bana: "Herşey olması gerektiği gibi olmaktadır, efendim" diyecektir. -A. Ağaoğlu, Yazsonu |
|
||||||||||
|
Doğanın her yeri alçaklı yüksekli yaratılmış. Aralarında kötü insan var, diye toplumlar hedef alınmamalı. Toplumları birbirinden soğutup, düşman haline getiren zaten bu duygu ve düşünceler değil mi? Bir zamanlar Ermenilerle aynı topraklar üzerinde, aynı kaderi paylaşıp, Ruslara karşı hayatta kalma mücadelesini birlikte vermedik mi? Pekâlâ, ne oldu da biz bugün iki düşman görüntüsüne büründük. Hangi gerekçe dün birbirimizin açlık ve tokluğunu endişe ederken, bugün birbirimizi düşman görme çabalarını önümüze koydu. 93 harbinde öncü birliklerin önemli bir kısmını ve kılavuzlukları Ermeniler yapmıyorlar mıydı? O gün derdimiz neydi, bugün derdimiz ne? Benim düşüncelerimi bir kısın Türkler de, bir kısım Ermeniler de kabul etmeyeceklerini biliyorum. Bu o kadar da önemli değil. Her toplumda iyi ve kötü insanlar var olmuş ve olacaklar. Hiç birimiz nefisleri olmayan melekler değiliz. Hata elbette yapacağız. Ama hata fark edildiğinde de o hatayı telafi edeceğiz. Yoksa insanlık sıfatını, bugün birçok yöneticide olduğu gibi, bizler de yitiririz. Ermeni çetelerinin birçok Anadolu köylerinde İngiliz ve Fransız politikalarını kendilerine rehber edinerek, birlikte yemeklerini paylaştıkları insanlara zulmettiklerini biliyoruz. Savaş yıllarında kontrol kimde, belli değil. Bunun akabinde tehcir yasası çıkarılıyor. Tehcir yasası Ermeni toplumuna verilen en korkunç ceza. Bu yasayı çıkaran ve uygulayanları kınıyorum. Güneydoğu Fransızlarda, güney Anadolu İtalyanlarda, doğu Anadolu Ruslarda, topraklarına sahip çıkamayan bir devlet, kendi içinde bulunan birkaç kendini bilmez çete üyeleri için kendi vatandaşını akıbeti belli olmayan bir sürgüne gönderiyor. Bundan daha korkunç ne olabilir. Biz bu vatanı ermeni, Kürt, Türk ve Rumlarla kurduk. 600 yıl onlarla yaşayıp, onlarla savunduk bu toprakları. Bir bakın dünyanın hangi toplumlarında kültürel unsurları bu kadar benzerlik gösteren başka toplum var? Düğünlerinde saz çalan bizlerden başka hangi toplumlar var? Tulum kemençe çalan hangi toplumlar var? Evinin kapılarını açıp, tanrı misafiri diye konuk eden hangi toplumlar var? Ve biz bütün bu ortak değerleri bir anda sildik ve birbirimizi düşman görmeye başladık. Sebep; he kadar çok parçalanırsak, bizi kontrol altında tutmaları da o kadar kolay olacaktı ve oldu. Bir yanda biz Anadolu halkı didişiyoruz, bir yanda Azerilerle Ermeniler didişiyor. Zarar gören kim? Biziz… Geçmişini, birlikte olmanın dayanışmasını ve mutluluğunu unutan Türk ve Ermeniler… Her yerde ölüp gidiyoruz. Bir zamanlar biz derken, bugün “siz” ve “biz” diyoruz. Yıllar önce başlatılan siyasi fitne 2019 yılında bile devam ediyor. Bütün düşüncelerimiz örtüşmese de, çok fazla konuda aynı düşünüyorduk Hrant Dink’le. Zaten düşünce çeşitliliği değil mi insanı insan kılan. Yoksa Tanrı ne diye insanları bu kadar çeşitli yarattı. Hepsini tek tip ve aynı düşünen canlılar olarak yaratabilirdi, değil mi? Hrant benim kardeşimdi. Yalnız ona değil, her Ermeni’ye de değil, her masum insana sıkılan kurşun bana sıkılmıştır. Bunu ben can u gönülden nasıl söylüyorsam, Ermeni kardeşlerim de “Her Türk’e sıkılan kurşun Ermeni’ye sıkılmıştır” demeli ki, beklenen ve istenen değişim başlasın. Eğer bizler bunu demezsek, bu fitne hiç bitmeyecek. Artık ne Ermeniler Türkler için “siz” sözcüğünü kullanmalı, ne Türkler Ermeniler için “siz” sözcüğünü kullanmalı. Elbet insanlarımızın buna alışması zaman alacak, ama birileri bunu başlatıp sürdürürse, bir devrim de böylece başlamış olur. Ermeni ve Türk iki kardeş… Bunların birbirine husumeti kimin işine yarar? Ancak sömürü düzenini elinde tutanların… Ben diyorum ki, bu vatan bizim; Kürt, Türk, Laz, Çerkez, Rum, Ermeni olarak… Sen ben kavgasına son vererek, birbirimize ne kadar sahip çıkar ve kalkınırsak, o kadar bağımsız, huzur ve refah içinde yaşarız. Bunu yapmazsak, her gün birbirimizin ölümlerini birbirimizin ellerinden seyrederek, ağıt yakarız. Hem de yine birbirimize sarılarak… İnsanlık beni kucaklamasa da ben insanlığı kucaklıyorum. Benim atalarım ve inandığım değerler bana bunu emrediyor. 20 Ocak 19 Gölcük
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Osman AKTAŞ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |