Hata! Klavye baðlý deðil. Devam etmek için F11'e basýn... |
|
||||||||||
|
Geçen yýl Haziran ayýnda Buca Gölet alanýnda ilçe okullarýný bir araya getiren, "Eðitim ve Bilim Þenliði" bende çok güzel izlenimler býraktý. Çalýþtýðým firma Bilsa A.Þ. bu þenliðin ana sponsorlarýndandý. Firmamýzýn 2002 yýlýnda ürettiði ve adýný bir basýn haberinden alan "Notmatik" de bizim standýn en ilgi çeken köþesi olmuþtu. Þenliðe ilk ve ortaöðretim düzeyinde katýlan bir çok öðrenci, kioks önünde duruyor, kendilerine verdiðimiz kimlik kartlarýyla defalarca programda kayýtlý öðrencileri ekranda izliyorlardý. Bu program, okul ve öðrenci bilgilerinin bulunduðu baþka bir programdaki bilgilerden sadece öðrenci devam-devamsýzlýk, sýnav ve ödev notlarý ile öðretmen görüþlerini, öðrencinin baþarý seviyesini ekrana yansýtmaktaydý. Yani, salt bilgi gösteren, ekrandan bilgi giriþine izin verilmeyen bir üründü. Ekran baþýndaki öðrencilere, fýrsattan yararlanarak konuyla ilgili bazý sorular yönelttim. Ýlk sorduðum:"Sýnav notunuzu öðretmenin sýnýfta yüksek sesle okumasýný ve bu notun arkadaþlarýnýz tarafýndan da duyulmasýný ister misiniz ?" Ýnanýn, bu soruya 'Evet' diyen çýkmadý. Ardýndan, "Peki, bu cihazýn okulunuzda olmasýný ister misiniz? deyince de, kimisi boynunu bükerek, olur mu acaba, dercesine 'Evet, isterdik..' dediler. Bu kýsa söyleþiler bir anda beni öðretmenlik günlerime geri götürdü. O yýllarda neler yapýp, neler yapamadýðýmý düþündürdü. O günlerde bir çok teknik olanaksýzlýklarýmýz vardý ama, her þeyin de teknikle çözülmesi gerekmezdi elbet. Örneðin, ders saatleri dýþýnda da notlarý öðrencilere duyurabilirdim. Böylece derste not okumayla kaybedeceðim zamaný eðitim öðretime yönelik iþler yapabilir ve bu arada bazý öðrencilerimin ruhsal durumunu da bozmazdým. Maalesef, iþin pedagojik boyutunu, fýrtýnalý ve kaos bulutlarý arasýnda geçen meslek hayatýmda yeterince fark edemediðim gibi fark ettiren de olmadý. Kimilerine göre, öðrenciye notun nerede ve hangi ortamda sunulacaðý, diðer eðitim sorunlarý yanýnda önemsiz görülebilir. Ancak hiç unutulmamalý ki, her karne dönemi intihara teþebbüs eden, evi terk eden, dayak yiyen öðrenci haberlerini okudukça iþin sosyal ve psikolojik boyutunu daha iyi anlamaktayýz. Not, herkes gibi benim için de önemli bir deðerdir. Bu deðeri hayatýn her alanýnda kullanmaktayýz. Bu nedenle, notun nasýl verileceði konusu, gerek bilimin, gerekse not almasý ve not vermesi zorunlu kiþilerin ilgisini çekmeye devam etmektedir. Bu konuda genel kabul gören husus, not vermenin nesnel olmasýdýr. Gerek öðrencilik, gerekse öðretmenlik yýllarýmda bana verilen notlar nedeniyle zaman zaman sýkýntýlar yaþadým. Haksýzlýða uðradýðýma inandýðým anlar oldu. Kendim de yönetici olarak personelime gizli sicil formlarý doldurup, puanlar verdim. Ve yaptýðým her iþte benim de tam anlamýyla nesnel olamadýðýmý biliyorum. Sistemin henüz notu kýsa dönemde inkar edeceðini de sanmýyorum. Geniþ bir kitleyi ilgilendiren bu konu hakkýnda bir yazý kaleme almayý düþündüðüm bir dönemde, elime geçen bir dergide* Prof. Dr. Atalay Yörükoðlu’nun görüþleri, þenlikte görüþtüðüm öðrencilerin görüþleriyle örtüþüyordu. Deðerli eðitimci ve bilim adamý Yörükoðlu, öðrencilere, öðretmenlere, idarecilere ve velilere seslenerek: "Öðrenci ile diyalog kurmak öðretmenlerin iþini kolaylaþtýrýr. Çocuklarýn ilgisini çekecek þekilde eðitim yapsýnlar. Onlarý daha çok (eðitime Ö.A.) katsýnlar, tartýþmaya daha çok özendirsinler. Notla korkutmasýnlar."demekte; oysa, günümüzde bir çok meslektaþým hocamýzýn aksini savunarak, "Öðrenciler artýk nottan korkmuyorlar!" diye yakýnýp, sýnýfta yeterince otorite saðlayamadýklarýný dile getirmektedirler. Öðretmen, sahip olduðu bilgi gücü ve formasyonuyla sýnýfta lider rolü oynayan kiþi deðil midir? “Öðretmen lider olmalý mýdýr?” konusu, elbette ayrý bir yazý konusu olarak ele alýnabilir. Sayýn Yörükoðlu mesajýnda devamla:"Hollanda'da kimse kimsenin notunu bilmiyor, bunu biliyor muydunuz?" diye de soruyor. "Açýk not verme yok. Notlar öðrencinin ailesine söyleniyor. ÖÐRETMEN ÖÐRETMEKLE, ÖÐRENCÝYÝ GELÝÞTÝRMEKLE UÐRAÞIYOR! Bu da çaðýn çok ilerisinde bir tutum."diyerek; biz, henüz buralara daha gelmedik demek mi istiyor acaba? Bilsa grubunun büyük bir gayretle tanýtýmýný yapmaya çalýþtýðý Notmatik programý ve kioks cihazlarýný yavaþ da olsa okul giriþlerinde ve basýna yansýyan haberlerden görmeye baþladýk. Okul yöneticilerinin yaný sýra öðretmenler de konuya duyarlý davrandýklarýnda, Yörükoðlu'nun üzerinde önemle durduðu asýl öðretmenlik iþlevini daha iyi yerine getirebiliriz, diye düþünüyorum. Yörükoðlu söyleþisinin sonunda, Amerika'da bulunduðu yýllarda, çocuklarýyla ilgili bir anekdotla konuya farklý bir boyut daha katýyor." 72 yýlýnda Amerika'daydým. Ýki çocuðum ilkokuldaydý, karne getirdiler. Ben bir þey anlamadým. Okula gittim. 'Ben bundan bir þey anlamadým, notlar nerde bu karnede?' dedim. Not yok, sadece gözlemler var. Matematikte çok ilerideler, Ýngilizcede çok iyi geliþim gösteriyorlar... þeklinde gözlem yapmýþlar. Kýzýmýn durumu nasýl diye sorduðumda, 'Fevkalade.' dediler. Nerden anlýyorsunuz, diye sordum. 'Bakýn, kýzýnýz, geçen ay kütüphaneden beþ tane kitap ödünç almýþ.' dediler." Bu ifade, bence, Hollanda'nýn daha ilerisinde bir durumu bize anlatmaktadýr. Not, eðitimde bir araçtýr, amaç olamaz. Nasýl, öðretmen not vermek için bilgi öðretmiyorsa, öðrenci de 'mutlaka not almalýyým' diyerek, bazý þeyleri öðrenmeye çalýþmaz. Not, öðrencinin öðretmenle bir güven köprüsü kurmasýna yardýmcý olan iletiþim aracýdýr. Nesnel ve pedagojik olduðu sürece yararlý, aksi halde yýkýcý etkileri yýllarca unutulmayacak hasarlara yol açar. Bu nedenle, sayýn Yörükoðlu'nun uyarýlarýný dikkate alarak not verme düzenimizde hýzla bir deðiþikliðe gitmemiz gerekmektedir. Bu yazýyý bir fýrsat bilerek; öðretmenliðimde not nedeniyle kalbini kýrdýðým, belki de öðrenme motivasyonunu zedelediðim öðrencilerimden geç de olsa özür diliyorum. Umarým bu yazýmý okurlar da, beni affederler. .../... *Prof. Dr. Atalay Yörükoðlu Ýle Söyleþi, Yaþar Ertuðrul, Zeynep Doymuþ, K. Þule Erdem, Bilim ve Aklýn Aydýnlýðýnda EÐÝTÝM, Eylül 2002, Yýl:3, Sayý:31, Sayfa:14
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © ömer akþahan, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |