"Kirazlar ve dutların tadını çocuklar ve serçelerden sor." -Goethe |
|
||||||||||
|
Zenginin malı züğürdün çenesi yorar sadece derler. Biz de züğürtlüğümüz ortaya çıkmasın diye üç beş kelam edelim dedik, hepsi bu. Bana çıkmazsa gidip boğaz köprüsünden kendimi atarım, diye bir cümle kurmam asla, ne yapalım çıkmazsa çıkmasın. Çıkmazsa tüh gazino kapatıp da oracıkta bir milyon lirasını arkadaşlar ile beraber yiyecektik, şansıma tüküreyim, demem asla... Türkiye’nin hemen hemen kırk milyon kişiye yakını bu piyango biletini illaki alacak. Otuzdokuz milyon dokuzyüz doksandokuz bin dokuzyüz doksan dokuz kişiye bu büyük ikramiye biliyorum çıkmayacak. Her piyango bayisinin veya seyyar piyango satıcısının önünden geçerken yılbaşına kadar takılacaklar size ’’Milli Piyango.’’ diye, siz de gözlerinin içine baka baka ’’Bana çıkmaaaaaz.’’ diyeceksiniz, onlarda klasikten de klasik cevap olarak ’’Ya çıkarsa.’’ diyecekler... Hemen alın elinize kalemi kağıdı, matematikte bunun çok düşük bir ihtimal olduğunu anlatın. Anlarlar mı? Hiç sanmıyorum... Bana çıkmazsa ya da büyük ikramiyeyi bir rakam ile kaçırırsam ’’Tüh şansıma tüküreyim, zaten anam beni şanslı olsam kız doğururdu.’’ demeyeceğim. Ayrıca emlak piyasasını canlandırmak için, bana çıkarsa bu paranın yarısı ile üç yüz elli, dört yüz tane apartman dairesi almayacağım, diye de bir cümle kurmak zorunda kalmayacağım... Emlak piyasası benden umudu kessin bir zahmet... Bana çıkmayacak bu parayla tabi ki borsaya da girmeyeceğim, borsaya girmeyeceğim içinde borsa fazla yükselmeyebilir, borsacı arkadaşlara duyurulur, yılbaşından sonra önlemlerinizi alın aslanların benim. Tabi ki dolar ya da yuro da almayacağım. Hadi iyisiniz, iyisiniz, yüklü miktarda dolar ve yuro da almayacağım için dolar ve yuro da yatay seyredecek... Buna da pek inanasım gelmiyor ama... Bana çıkmadı diye hüngür hüngür ağlamayacağım için, kağıt mendil ve bez mendil satışlarında da patlama olmayacak. Bu nedenle borsa oynayıp da kağıt mendil üreten firmalara yatırım yapmayı düşünen varsa yapmasın, bu da benden size ufak bir kıyak... İstanbul’da Nimet Abla, Ankara’da Ali Haydar tam biz dönecekken, köşeleri onlar dönecek. Bazıları da trene bakar gibi bakacak. Bilet kuyrukları uzayacak gidecek. Adım gibi biliyorum ki hatta yüzde yüz eminim bana çıkmayacak. Nedeni de çok basit, çünkü bilet milet almayacağım. Bilet almadığım içinde hayaller denizinde yüzmeyeceğim. Bana çıkmadı diye daha neler yapsam? Oh ne ala çıkmadı diye gazino kapatayım, felekten bir gece çalayım diyordum, onu da yapamayız. Pandemi den dolayı bütün eğlence yerleri kapalı zaten de parayla bilader o işler... Ev alsam alamam, zaten cepte para yok. Zil takıp oynasam, o zaman da alır götürürler Bakırköy’e... Orada muhtar filan olurum belki, olur mu olur billahi... Gelene ikametgah, gidene nüfus cüzdanı örneği, yok, yok onları da veremem, Bakırköy de ki muhtarlık sistemi farklı...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |