Hiçbir kış sonsuza dek sürmüyor, hiçbir ilkbahar uğramadan geçmiyor. -Hal Borland |
|
||||||||||
|
Tek kanallı zamanlarda bir oda da oturur hepimiz seyrederdik. Ne zaman ki renklendi ve kanal sayısı da arttı, işte o zaman aile bağlarımızda zayıflar oldu, birbirimizin yüzlerini daha az görür, daha az sohbet eder, dertleşir olduk aramızda. Bir de buna İnternet ve bilgisayar eklenince, ancak sabah evden çıkarken, bir de gece yatarken görüyoruz birbirimizi... Refah seviyemiz arttı haliyle, hiç bir ev de tek televizyon yok artık İki, üç dört, hatta daha bile fazlaya çıkıyor evlerde ki televizyonların sayısı... Her ne kadar Avrupalılar ve Amerikalılar çok seyretmeyip, okuma yoluna gitseler de, biz Türk Toplumu bir türlü vazgeçemiyoruz televizyondan. İyi de etmiyoruz kanımca... Çocuklar kendilerine uygun dizileri, çizgi filmleri izliyor. Büyüklerden evin hanımı ailevi dizilere takılıyor. Evin reisi baba, biraz tatlı sert, mafyavari dizileri seviyor. Lise çağında delikanlılar varsa, onlarda gençlik dizileri hastası... Velhasılı dizi seyredeceğiz diye, birbirimizin yüzünü ancak uyku için yatağa yönelince görür olduk ki çok acı bir durum toplumumuz açısından... Kültür ağırlıklı programların izlenme oranları zaten yerlerde sürünüyor istatistiklere bakıldığında. Pöh! kültür de neymiş ki bizim delikanlılar, genç kızlar için... Varsa yoksa bilgisayarda oyun oynasınlar sabahlara kadar whatsap dan mesajlaşsınlar... Şimdilerde aynı anda iki kanalı birden gösteren televizyonlarda varmış. İçimiz dışımız dizi oldu neredeyse... Hayır bir de komşular sabah kahvesinde birbirlerine sanki dizinin içinde yaşıyormuş gibi olayları anlatıyorlar. Yok efendim o kavuşmuş, öbürü intihar etmiş, bir başkası şantaj yapmış. Mış, mış da mış mış... Televizyonlarda bu kadar birbirinin benzeri dizilerin olmasını pek de hayra yoramıyorum ben, kusura bakmasınlar. Sanki sistemli yapılıyor bunlar, toplumu uyuşturmak ve halkı uyutmak için diye de düşünmeden edemiyorum, inşallah yanılıyorumdur. Bir zamanlar, komşumuz Yugoslavya'nın başına gelenleri unutmayalım ve uyumayalım... Hepinize en derin sevgi ve saygılar...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |