Herşeye imgelem karar verir. -Pascal |
|
||||||||||
|
karanlığın vatandaşları ise sokaklarda aylak aylak dolaşıyor. Elinde şarapla evsizin biri şarkı söylüyor ama ne dediğini kendi bile bilmiyor, sadece mırıldanmadan ibaret. Güneş’in yavaşça kendini gösterdiği tepelerden bir ışık geliyor. Mavi soluk ışıklar; tepelerin ardından sürat ile geliyor, karanlığın hükmünü bir nebze sendeletirken karşı binaya doğru yaklaşıyor. Bir ambulans gecenin dördünde küfürler savuran sarhoşların gözünde bir parıltı yaratıyor. Sirenleri çalmıyor zaten bir araba bile geçmiyor yollardan. Hırsızlıklara, yolsuzluklara, darbelere, devrimlere, cinayetlere, katillere, cesetlere, kaçaklara, kaçakçılıklara ve bir sürü kirli pazarlıklarla oluşan drama şahit olmuş gece yeni bir drama hazırlıyor kendini. Bütün binada sadece tek evin ışıkları yanıyor. Muhtemelen içinde panik havasıyla beraber ölümünde gezindiği evin ışıkları onlar. Çocuk yatakta hareketsiz yatıyor, kolundaki kemer bir yere oynamamış duruyor sadece biraz gevşek. Ağzının kenarında köpükler ve kendi kusmuğu var. Muhtemelen uyuşturucu kullandıktan sonra yapmaması gereken en önemli şeyler birini yaptı ve sırt üstü yattı. Hayat böyle işte, tek hata fişini çekiyor. Sex öncesinde biraz dünyayı renklendirmek için her zamankinden biraz daha fazla uygulanmış eroin. Kızın seviştikten sonra üstüne bayılıp kalması ve senin sırtüstü hayal dünyasına dalman. Rüzgarın senin safından esmemesi ve kendi kusmuğunda boğulman. Kim bile bilirdi ki böyle sonuçlanacağını? Kimse. Belki Azrail bile bilirdi ama buda onun işi sonuçta. Kız ayıldığında telefona sarılmış. Tuşları nasıl çevirebilmiştir sizce? Pek zor değil aslında 1-1-2 sadece bu kadar. Peki sonrası? Ne dedi telefonu açan güzel sesli kadına? Bilmiyorum, muhtemelen bunu söyledi. Bilmiyorum. Sonrasında rahatı bozulduğu için hastanede edilen küfürler ve ne halt yiyeceğini düşünürken evde edilen küfürler birleşti. Küfürler, lütfen yardım edinlere, ne oldulara dönüştü. Sedyeyi getirdiler ve çocuğun 25 yaşındaki bedeni yavaşça yerleştirdiler. Ölmüştü nabız yoktu, kalp duralı çok olmuştu. Kız ise ağlıyor ne yalvarıyordu, yapamayacakları şeyleri babasından isteyen bir çocuk gibi gelen görevlilere yalvarıyordu. Ama elden ne gelirdi ki. Sedyenin üzerinde yolculuk devam etti. Bense kızın bağrışmalarını duyup yanan ışıkları penceremden keyifle seyrediyordum. Ölümü seyrediyordu, paniği, hüznü ve pişmanlığı izliyordum. O dakika karar verdim. Azrail’in mesaisi bitmemeliydi. Çekmeceden silahı aldım ve anahtarı dahi almadan dışarı çıktım. Asansörün aynasından kendime bakarken öldürdüğüm sağlık görevlilerin kanı ile kirlenmiş yüzümü gördüm. Her katta planım daha da şekillendi kafamda. Önce sürücü koltuğundaki elamanı indirecektim, hemen ardından yanındaki. Araçtan inmediğine emindim. Sonra binanın girişti kafaya tek mermi ile sedyeyi taşıyan heriflerinde işi bitecekti. Ve jübilemi kızın üzerinde yapacaktım. Silahı yüzüne doğrultum zaten korku ile bakan yüzünde ölüm korkusunun oluşmasını izleyecektim ve tam o anda tetiği çekecektim. Hızlı adımlarla binada çıktım ve sevgili komşularıma baktım. Hepsi ayaklanmıştı. 3. kattaki trans teyze hemen camın karşısına geçmişti sonuçta büyük dedikoduydu hele birde birazdan yapacaklarımı görürse bir aylık malzeme çıkardı. Ambulansa doğru gittim. Kızla beraber diğerleri kapıdan çıkıyorlardı. Kızın üzerinde hiçbir şey yoktu sadece iç çamaşırları ile duruyordu. Halen yaşadığı olayın etkisindeydi. Tam tahmin ettiğim haldeydi ama geç kalmıştım. Diğerleri ile uğraşamazdım zaman kaybı olurdu. Sakince kıza doğru yürüdüm ve silahı çektim. Ama hiçbir tepki vermedi. İstediğim o korku yoktu gözlerinde. Gözleri vurursa vur diyordu. “Yanına gitmek ister misin?” dedim. Başını salladı. Beni öldür diyordu. Etraftakilerle sadece elime ve silaha bakıyordu. Yapmadım. Yapamadım, insan öldürmek korktuğum için değil gözlerindeki o korkuyu göremediğim için öldürmedim. Sadece bir parmak hareketime bakardı ama yapmadım. Silahı tekrar yerine koydum ve kız sanki bir şey olmamış gibi yanımdan geçip “korkak.” dedi. Ambulansa bindi ve güneşin ilk ışıkları yavaş yavaş gözükürken geldi yöne doğru gitti. Korkak değildim yanılıyordu o hiçbirşeyi kalmadığı için fazla cesurdu
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hasan Fehmi Türkmenci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |