Tanrı insanı yarattı, insan da sanat yapıtını. -Oscar Wilde |
|
||||||||||
|
İnsan ne tuhaf bir canlı değil mi. Bir varlığa duyguya ve düşünceye sahip olmadığında onun varlığı çok da umurunda olmuyor. Ancak insan o kişiye duyguya ya da duruma bir kere alışınca onu kaybetmekten çok korkuyor. Bazen ölüm acısına benzer acılar çekebiliyor. Hani dişin ağrıdığında tüm canın o bir kemikte olur ya . Bazen bir aydır tanıdığın biri hayatından gittiğinde sana çok acı verebiliyor. Efsanelerde , mitolojiler ve dinlerde hep Havva’nın Ademin kaburgasından yaratıldığı söylenir. Ne doğru tespit öyle değil mi. Çünkü hiçbirimiz kaburga kemiğimizi umursamayız. Ama o kemik bir kırılırsa kan kusarız. İlişki içinde olduğunuz adam yada kadın yanınızda iken ona kızabilirsiniz . Onunla ayrıldığınız ve daha özgür olduğunuz zamanların hayalini kurabilirsiniz. Ama ayrılık geldiği zaman hep o kişiyi arar gözleriniz. Size bakıp gülümseyişini özlersiniz. Yanınıza oturup sizinle kahve içişini , sokakta birlikte dedikodu yaparak yürüyüşünüzü özlersiniz. Artık ilişkiniz monotonlaşsa da ve eskisi kadar birbirinizden zevk almasanız bile , en ateşli sevişmenizi size yaşatan kişinin kokusunu bile onun kokusu kadar net alamazsınız. Belki de ayrılan insanın en zorlandığı ama konuşulmayan konu budur. Gidenin kokusunu unutmak. Boşluğunun yarattığı hafiflikten korkarak onun yüzünü hatırlayarak “Keşke yanımda olsa” demek. Cama bakıp “Nerde yanlış yaptım” demek ayrılık sızısını hisseden herkesin yaşadığı bir an değil midir Hiçbir çaresi olmayan, suçumuz olmasa da olsa da acısının geçmesini beklemekten başka çaremizin olmadığı günler bizi bekler. Peki acının anlamı nedir . Ayrılınca neden acı çekmeliyiz. Belki doğasında sahip olmayı birinci sırada tutan insanoğlunun tamamen psikolojik kusurlarından kaynaklı bir histir. Belki de hayatımızda sahip olduğumuz herkesin ve her şeyin kaybedilmemesini bize hatırlatan ve bize sahip olduklarımıza şükretme nedeni veren soylu bir histir. Belki de doğan bebeklerin sarılık olması gibi atlatılması gereken anlamsız bir şeydir. Nedeni ne olursa olsun ben gözlerini , kokusunu , öpüşünü , gülümsemesini hatırlayıp üzüleceğimiz kimseyi kaybetmememiz gerektiğine inanıyorum. Tabii birini kaybetmemek inanma ile ilgili olsaydı adı ayrılık olmazdı. Bu kadar acı vermezdi.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © mehmet burak yüksel, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |