Düşler ülkesinden gelen bir çığlık... Hükümetin öğretmenleri ayrıştırma politikası Öğretmen, Uzman Öğretmen, Başöğretmen birbirine tepeden bakacak öğretmenler Demek ki, farklı sendikalarla birbirine düşürülme yetmiyor. Daha çok ayrıştırma gerekiyor hükümetin daha rahat sosyal fitne yaratıp, bu fitneyi körüklemesi için.
Konuya ilişkin öğretmen olmayanlar duyarlı davranıp birkaç satır da olsa, yürek sızısının doğurduğu çığlığı yazıya dökme gereği duyarken, öğretmenlerin bu tür bir endişelerinin olmaması çok daha garip. Kaç kişi duyuyor bu acı çığlığı?
George Orwell'in "Hayvan Çiftliği"nden türlü manzaraları yirmi yıldır seyrediyor ve bıkmıyoruz. Ne korkunç bir bekleyiş... Kimi, niçin bekliyoruz; Mehdi'yi mi, Godot'u mu insan artığıyla dolu bu garip ülkede? Bu garip ülkede Pir Sultan'dan Kul Himmet'e, Kul Himmetten Kazak Abdal'a hiçbir şey değişmedi / değişmiyor. Münafık aynı, Hızır Paşa aynı, Mervan aynı, Yezit aynı... Allah için öldürülen peygamber çocukları ve getirilen tekbirler En kötüsü Hak diyeni yakan, Hak diyeni asan, Hak diyeni kesen bir zümre var ve bunların hepsi Müslüman, ülkenin geri kalanı fasık ve münafık. Bunun kabahatlisi acaba öğretmenler mi, diye sormak istiyorum... Bu alçak ve namussuzların derslerine Fizandan, fezadan, Çinden, dünden gelenler girmedi zannımca. Bu alçaklar mı beyni katı, öğretenler mi? Doğru ve Hak bunlara öğretilmedi mi? Bir kısır döngü işte... "Adın ne? Reşit. Sen de sen işit"
Ben bir belgesel seyrediyor gibiyim. Her yer ve her şey yağmada... Biz bir şeyleri kurtarmak istiyoruz da, müdahale şansımız yok. Daha bakanın dağıttığı başarı belgelerinin ne kadar gerekli olup olmadığına bile karara veremeyen bir topluluğun, ülkenin geleceğini kurtarmasını bekliyoruz. Kendi fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür olmayanlar, acaba fikri hür, irfanı hür vicdanı hür nesilleri nasıl yetiştirecekler?
Tenekeyle türkü çalıp, keman sesi duymaya çabalayan zavallı yaratıklarız aslında. Aslında kim olduğumuza bir karar verebilsek, ülkeyi yeni baştan inşa edebiliriz. Ancak buna biz zihinsel olarak hazır değiliz. İktidarın ise buna meyli ve düşüncesi yok. Akılları, fikirleri ve zikirleri Mustafa Kemali öldürmenin yollarıyla meşgul. Bunda başarılı olabilirler mi, bilinmez, ama öğretmenlerin başarısız olacağı gün gibi ortada. Çünkü öğretmenler bozuk bir Türkiyenin bir aynaya yansımasından başka bir şey değiller.
Bugünkü şartlarda Atatürkün silinmesi, dünya Türklüğüne vurulan en büyük darbedir ve Anadolu Türklüğünün yok edilmesi demektir.
Nimetlerinden faydalandıkları cumhuriyet ve bir devlet kurucusuna bunca düşmanlığı yapmalarının arkasında kanı bozukluktan başka bir şey yatmıyor. İşte bu ilkel yaratıklar, her kurumda ve her kuruluşta sinsi ya da açık faaliyetlerini sürdürmekteler. Öğretmenler de hükümetten himmet bekleyen zavallı rolünü oynayan kötü figüranlar ne yazık ki...
5 Şubat 22
Gölcük