Dağıtımı yapılan her bir parça zaman her bir organizasyon üzerinde başka bir enerji karşılanmasına dönüşüp tekrar tekil kişiye dönecekti. Böylece tekil kişinin bir birim zamanı eş anlı sağlamalara dönüşecekti.

Kolektif alan organizma gibi beş parça zamanın tek tek organize olmasıyla bir inşa olup, her bir düzen ya da organizasyon birbirine bağlı eş görevlerle organik bileşim içinde organ gibi çalışırlar.

İşte avcı toplayıcı zaman demek hem kişinin kendi beslenmesi için kendisine ayırdığı zamandı. Hem de kolektif alan içinde organizasyonlar üzerinde dönüşüp tekrar kendisine dönen güvenlik, yavru bakımı gibi hizmetleri karşılayan bir çalışma tipiydi.

Yani organizasyon içinde savunmacı olan kişimiz, tekil kişi iken kendisi için yapacakları avlanma süresini, şimdi avcı toplayıcıların üzerine bindireceklerdi.

Burada bir geri bağlanım yapıp şunu da belirtmeden geçemeyeceğim. Kolektif alan oluşurken kişinin bir birim ve beş parçalı bitişik zamanı tek tek düzenlemeye tabi olur. Beş parçalı zaman tek tek eş güdümle başlayan zamana dönüşür.

İşte tekil kişiler üzerindeki beş parçalı bitişik zaman, kolektif alan içinde ayrı ayrı zaman olgularına dönüşecekti. Ayrı ayrı ama birbirine bağıl oluşan bu olgular tek tek savunmacı, bakıcı, avcı gibi isim alacaktı.

Hem de üreten ilişkinin bileşen ayrılan dağılım yansımaları içinde “daha adı yokken demet edilen ekinin” gibi anlatımlarla süreç isim koymanın ve tekil kişi ile bitişik zamanın kolektif organizasyonla ayrışmanın “yaratılış hikâyelerine” dönüşeceklerdi.

Şimdi yine konuya dönelim. Aynı şekilde de avcı toplayıcı bir organizasyon da tekil kişi gibi davrandığı zaman kendine harcayacağı güvende olma süresini; gün boyu savunmacıların üzerine yükleyeceklerdi.

Yani besin vermeye karşılık, karşı organizasyonda savunma tedariki almaktı. Savunma hizmeti vermeye karşılık ta karşı organizasyonda besin tedariki yapmaktı. Bu bağıntı kolektif girişmeydi.

Bu bağıntı ortada olmayan, bilinmeyen, inşa unsuru olmayan, ihtiyacı da duyulmayan şimdiki kâr, ticaret yapmanın değil, kolektif bağın hüneriydi.