..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Bir kitabın kaderi okuyanın zekasına bağlıdır." -Latin Atasözü
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Politik Olaylar ve Görüşler > Cahit KILIÇ




25 Aralık 2022
Despotizmin Hâlleri…  
Cahit KILIÇ
Hukukun ve insan haklarının her şeyin fevkinde olduğu, adaletin bihakkın tesis edildiği, ülke gelirlerinin hakça ve her bir bireye eşit şekilde dağıtıldığı bir ülkenin özlemiyle…


:AJBI:
İktidarı bir şekilde ele geçiren ve gittikçe totaliter bir şekle bürünen despotik rejimlerin yegâne emelleri; ne pahasına olursa olsun, mevcudiyetlerini sürdürmektir.
Rejimin başındaki zat, ya da isterseniz ona lider deyin, bir müddet sonra kendisine kutsiyet atfeder. Gasp ettiği makam ve mevki, artık onun için mukaddestir ve avamın ona saygı göstermesi mecburidir…
Tarihin not ettiği despotların önemli bir kısmı; yarı cahildir ama sinsidir, kindardır, gaddardır, vampir gibi kan emicidir.
***
Burada bir haşiye açıp şu notu düşmek lâzım: Entelektüel bir kişilikten asla diktatör olmaz. Bilgi birikimi onu halka hizmete sevk eder. Hükmetme marazı yoktur. Tarihte az da olsa birkaç örnek vardır. En yakın örnek: Çek yazar ve düşünür Vaclav Havel, devlet başkanlığı yaptığı Çekoslovakya’daki ayrılıkçı hareketi çok iyi idare ederek Çeklerle Slovakların ayrılmasını kansız kavgasız sonuca ulaştırdı. Oysa yanı başlarındaki Yugoslavya’daki ayrılıklarda kan gövdeyi götürdü.
***
Biz dönelim despotlarımıza, ya da siz diktatörlerimize deyiniz…
Büyük çoğunluğu çok cesur gibi görünseler de korkaktırlar…
Etraflarına etten duvar örerler. Binlerce korumaları vardır ve onları çok iyi beslerler…
Halkla birebir temastan kaçınırlar. “Erişilmez bir güç” oldukları havasını yayarlar…
Kara propagandanın gücüne inanırlar ve Adolf Hitler örneğinde olduğu gibi her birinin bir Joseph Goebbels’i vardır…
***
Artık çağına göre; basın yayın organlarının tamamını zapt u rapt altına alırlar. Stalin’in “Pravda” örneğinde olduğu gibi; bir propaganda vasıtası meydana getirirler. Artık zamanına ve şartlara göre her türlü yalan allanıp pullanıp halka ulaştırılacaktır. Zaman zaman daha önceki söylemlere zıt da olsa ve tezat da teşkil etse, her söylem mutlaka alkışlanacaktır…
***
Çıkarılacak kanunlar, hukuka uygun olmak gibi bir mecburiyet taşımadan, despotizmi koruyup kollama görevi üstlenecektir. Zamanla işlevsiz kalan kanunlar, derhal maksada uygun olarak revize edilecektir.
Talat Paşa’nın dediği gibi: “Kanun dediğin nedir ki; ben yaptım ben bozarım” düsturu yürürlükte olacaktır…
***
Ülkeye “Malik’in Mülkü”, halka da “Malik’in Tebaası” gözüyle bakılacaktır. Yakın tarihte bunun müşahhas örneği Irak’ta yaşandı. ABD işgal ordusu Bağdat’a girdiğinde; Saddam Hüseyin’in enformasyon bakanı Muhammed es Sahaf, büyük bir üzüntüyle “Saddam Hüseyin’in Bağdat’ına girdiler” demişti… Irak’ın değil, Saddam’ın Bağdat’ı… Zihniyet buydu…
***
Ülke çapında büyük bir istihbarat örgütü kurarlar. Uçan kuştan haberleri olacaktır. İstihbarat örgütünün başına da, kendilerine “bir köpek sadakatiyle” hizmet edecek en yakın adamlarını koyarlar. Gürcü Stalin’in, KGB’nin başına oturttuğu Gürcü Lavrenti Beria gibi. Bu kişi, ölünceye kadar diktatöre hizmet edecektir…
Ancak rivayet edilir ki, Stalin daçasında yataktan düşüp öldüğünde; doktorların “öldü” raporuna itimat etmeyen Beria, odaya girer, Stalin’in bileğini tutarak nabzının atmadığından emin olunca “Umer Sobaka” (geberdi köpek) der…
***
Burada, meraklıları için bir haşiye daha açalım: Lavrenti Beria, Stalin’in ölümünden sonra Komünist Parti sekreterliğine oynadı. Mart 1953’te ölen Stalin’den sonra, Savaş Kahramanı Mareşal Georgi Jukov’un da desteğiyle parti sekreterliğini elde eden Nikita Xruşçov, yine Mareşal Jukov’un da yardımıyla, “Stalin’i zehirleyerek öldürdü” iddiası ile Beria’yı, Aralık 1953’te, (yani Stalin’in ölümünden dokuz ay sonra) kurşuna dizdirerek idam ettirdi. Çok hazin bir sondur.
***
Kendi istikbal ve ikballarına rakip gördükleri muarızlarına karşı çok acımasızdırlar. İnsan öldürmekten asla çekinmezler. Meselâ Arjantin’i 1976 ile 1983 yılları arasında demir yumrukla yöneten askeri cuntanın lideri Jorge Videla, kimilerini kurşuna dizdirirken, kimilerini de kargo uçaklarına doldurtup, on bin metre yükseklikten okyanusa attırıyordu…
***
Kendi saltanatlarını idame ettirmek için gerekli-gereksiz savaş açmaktan da çekinmezler…
Örnek olarak; yakın tarihte İran’a savaş açan Saddam Hüseyin gibi… O Saddam ki, gereksiz yere açtığı İran savaşından sonra düştüğü psikolojik durumdan kurtulamadı ve bir zamanlar desteğini arkasına aldığı Amerikalılar tarafından asılarak idam edildi. Gene rivayet edilir ki, Saddam asılırken boynu kırıldı…
Bir hazin son da budur…
***
Gençler bilmezler; bir anlamsız savaş da İspanyol iç savaşıdır. Bir taraftan Adolf Hitler ve Benito Mussolini’nin, diğer taraftan Josef Stalin’in burnunu soktuğu çok kanlı bir savaştır. Meşhur “No Pasaran” şuarlarıyla savaşan devrimciler, karşılarındaki diktatör General Francisco Franco’ya yenildiler. İç savaşın ardından tam 36 yıl İspanya’yı yöneten Franco, 1975 yılında öldü. Cenazesi devlet mezarlığına gömülen Franco’nun, çok yakın bir tarihte mezarı açılarak kemikleri sıradan bir mezarlığa defnedildi. Bu demektir ki, ölüm bile ilâhî adaletten kaçamıyor…
***
Birçok diktatörün ölümü de hazindir…
Meselâ, tarihin en kanlı despotlarından biri kabul edilen Josef Stalin, daçasında (yazlığında) bir akşam geç saatte odasına çekilmiş; ertesi gün geç saatlere kadar dışarı çıkmamıştır. Emrinde çalışanlar, korku belasına uzun süre odaya girememişler, sonunda girmeye mecbur olmuşlardır. Girdiklerinde diktatörün yatağından yere düştüğünü, boylu boyunca yatarken altına pislediğini görmüşlerdir. Bir zamanlar on milyonlara hükmeden, en az bir buçuk milyon insanı öldürttüren bir zalim despotun, kendi pisliğinin içinde ölmesi de başka bir hazin ve ibretamiz sondur…
***
Hukukun ve insan haklarının her şeyin fevkinde olduğu, adaletin bihakkın tesis edildiği, ülke gelirlerinin hakça ve her bir bireye eşit şekilde dağıtıldığı bir ülkenin özlemiyle…


.Eleştiriler & Yorumlar

:: gazap!.
Gönderen: Tayyibe Atay / ,
26 Aralık 2022
al sana haller; hallerden hal beğen der gibiydi birisine!. olacağı budur açıkçası!.hiç kimse devletin sahibi değildir!..devlet; sınırlar içinde yaşayan herkesindir!. tarihten ders çıkarmayanlara sonu kötü olmuştur...hiç değişmez bu kural.. keşke anlasalar bunu!.. imza: ağırceza mağduru!..




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın politik olaylar ve görüşler kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kimi Kime Şikâyet Edeceğiz?!
Boğanlar ve Boğulanlar…
Mevzular Derin!..
Makûs Talih…
Örgütlenmiş Cehalet!
Aydın Kaypaklığı!..
İhtiras ve Kara Propaganda!
Çökülen Matbuat!
Güney Kafkasya’daki Kazanda Türkiye Kaynatılmak İsteniyor!..
Her Devrin Putperestleri Var!

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Reactionem!
Devrimler ve İlkeler!
Monolog...
Savaş Cinayettir!
Aydınlarımız ve Biz!
Dil Meselesi…
Ar Damarı Meselesi…
Başı Dik Adamın Ölümü!
Bireysel ve Toplumsal Cehalet!
Dersimiz Demokrasi Olsun!

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Haccac-ı Fırat [Şiir]
Aklıma Şaşıyorum! [Şiir]
Sürgünler Şehri [Şiir]
Son Arzu… [Şiir]
Kimdir Gelen! [Şiir]
Uzaklar [Şiir]
Derkenar [Şiir]
Adamım! [Şiir]
Kars Eli [Şiir]
Derdimend! [Şiir]


Cahit KILIÇ kimdir?

‎"Kalem erbâbı olmak sadece ona buna çatmak değil, zaman zaman da hayatın küncüne kelimelerden çenet taşı koyabilmektir!. . " (Cahit Kılıç)

Etkilendiği Yazarlar:
Divan şairleri, divan şiiri. Ve elbette ki XX. yüz yıl şairlerimiz.


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Cahit KILIÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.