Zaman zaman seni bu hazineden bile daha değeli görünen şeylerden mahrum etmek isteyenler çıkacaktır. Bunlar kim mi? Aslında çok basit ki çevrene dikkatle bakacak olursan onları da mutlaka göreceksin. Seni borç yükü altına sokanlar, faizli parayı sana tatlı gösterenler, bir kereden bir şey olmaz diye diretenler, bankamızdan faizle para almayanı dövüyoruz o kadar uygun ki kredilerimiz diyenler, işlerin zayıfladığında yok pahasına malına çökmeye çalışanlar. Bunların hiç birinin ardına düşme, sözlerine de kulak asma...

Bütün bu sana yapılanları bir gün müdafaa mecburiyetine düşersen, atılım yapıp da eski günlerine dönmek için bir şeyler yapmak istiyorum dersen, içinde bulunacağın vaziyetin imkan ve şeraitini asla düşünmeyeceksin...

Cebren ya da hile ile bir takım yerlerde sana yüklü kredi vermiş olsalar bile, iş yerine kadar gelip limitsiz mimitsiz kredi kartları pazarlamış olsalar bile, biz her zaman esnafımızın zanaatkârımızın dostuyuz deseler bile ve bütün bunlardan daha elim daha vahim olarak, elinde bir dolu karşılıksız çek senet olsa bile, hatta bu sana kafayı takanlar gaflet, dalalet hatta hıyanet içinde olsalar bile, harap ve bitap düşmüşsen bile, asla ümidini yitirme...

Ey Türk Esnaf ve Zanaatkârı her zaman öz sermayen ve kendi yağın ile kavrulmayı bilirsen, başkaları tarafından savrulmayı, bir nebze de olsa önlemiş olursun. Rızkın yüce Yaradan tarafından dağıtıldığının da bilincinde olarak bu ahval ve şeraitte dahi vazifen Türkiye Cumhuriyetinde helal rızık peşinde koşmaktır. Muhtaç olduğun kudret ne Borsa’da, ne arsa da, ne dövizde, ne fındıkta, ne de cevizde, ancak ve ancak ’’Başınıza her ne gelirse kendi elleriniz ile yapıp ettiklerinizdendir.’’ ayetinin tecellisi olarak Allah cc. dedir... Çalışmak bizden takdir Cenabı Allah’tandır... Ne mutlu önce Türküm, sonra da esnaf ve zanaatkârım diyene...