Daha önce de kýsaca yazmýþtým ama bir daha yazayým.

Bendeniz, hiç kimsenin Allah inancýna, din ve mezhep inancýna veya ateistliðine, deistliðine, kýsaca inançsýzlýðýna karýþmam. Benim nazarýmda; aklý buluða eren herkes kendi seçimini yapar ve herhangi bir dine veya dinleri reddeden saf ve temiz bir ideolojiye inanmak; yine bireyin kendi tercihidir. Beni zerrece ilgilendirmez…
***
Bendeniz, kendi inancýma geldiðimde:

Bir yaratýcýnýn varlýðýna; ki, o yaratýcý benim için Allah’týr. Ýster Türkçe Tanrý, ister Farsça Huda, ister yine Arapça Rab, ister Ýngilizce God, ister Rusça Bog deyiniz, ben o yaratýcýya inanýyorum. Ve onun indirdiði Kur’ân-ý Kerim’e, elçi tayin ettiði Hz. Muhammed’e ve onun Ehl-i Beyt’ine inanýyorum. Benim, Ehl-i Beyt sevgimin fevkinde hiçbir sevgi mevcut deðildir.
***
Sonuç olarak: Seküler yaþamasam da, kendime özgü bir yaþam biçimi olan biriyimdir. Kimse bana karýþmadýðý müddetçe ben de kimsenin yaþam tarzýna karýþmam…
***
Hegel’den Nitetzsche’ye, Rousseau’dan Kierkegaard’a, Platon’dan Sokrates’a, Aristoteles’dan Montaigne’e, Sartre’dan Voltaire’e, Zola’dan, Gide’e, Descartes’tan Newton’a Bury’den Ravoux’a, Bacon’dan Freud’a, Erasmus’tan Machiavelli’ye, Kant’tan Hawking’e James’ten Halil Cibran’a kadar…
Artur Schopenhauer’dan Spinoza’ya, Dostoyevski’den Lev Tolstoy’a (Kendisinden 2 kitap çevirdim) Turgenyev’den Çehov’a kadar, daha adlarýný yazamadýðým nice Batý kökenli filozoflarý ve fikir adamlarýný okumama raðmen; dinî inancýmý korumaya baþardým…

Bunlarýn üstüne: Ýslâm filozoflarý Ýbn-i Rüþd, Ýbn-i Haldun, Ýbn-i Sina (Son zamanlarda Molla Sadra) Dr. Ali Þeriatî ve tasavvufun sultanlarýný ve de fikir adamlýðýyla nam salmýþ Türk yazar ve þâirlerin adlarýný da saymayým artýk…

Ancak, sadece birkaç isim saymak istersem: En baþta Fuzûlî, Ziya Paþa, Cemil Meriç ve Kemal Tahir’in kiþiliðimin oturmasýnda büyük etkileri var!

Yine de hepsinden azami derecede faydalandým, tefekkür dünyamýn geliþmesinde hepsinin katkýlarý oldu.

Onlarýn sayesinde baðnaz ve yobaz düþüncelerden ve o düþüncelerin esiri olmuþ katýþýksýz yobazlardan uzak durmayý baþardým…
***
Sormayý, sorgulamayý, araþtýrmayý, gerçeðe ulaþmayý, bidatlere ve hurafelere inanmamayý, fikir adamlýðýyla lümpen hezeyanlarýný ayýrt etmeyi hep bunlardan öðrendim…
Yetmiþ yaþýma dayandým, altmýþ senedir okuyorum ve HÂLÂ OKUYORUM…
***
Lütfen rica ediyorum, iki satýr felsefe okuyup, dört satýr da yalan yanlýþ tarih okuyanlar, ne benim ne de baþkalarýnýn inancýný sorgulamaya kalkmasýnlar…

Olayýn özü ve aslý odur ki: Ýnanç, bireyle Allah arasýndadýr. Ve sözün özü odur ki: Baskýyla, dayatmayla seçilen inanç sahtedir. Ýnancýn da esasý özgürlüðe dayanmalýdýr…

Saint Exupéry, “Kale (Citadelle)” isimli kitabýnda “Birey bir insandýr ve evrim içinde var olmaktadýr” diyor. Evrim de evren içinde var olduðuna göre; birey, yani insan, inanç seçimini de evrensel olarak yapabilmelidir. Þöyle tahayyül buyurunuz: Üstünde yaþadýðýmýz dünya, Evren’de, yani Kâinatta bir toz zerresi kadar yer kaplamaktadýr. Toz zerresi kadar bir varlýðýn üzerinde yaþayan birey, uçsuz bucaksýz evreni yarataný sorgulamaya kalkýyor…
Elbette ki tahayyülünüzü zorlayacaktýr…
Tabiî burada þüphe de çok önemli bir yer kaplamaktadýr. Bahsi diðerdir ve belki de felsefî bakýþ açýsýyla yazýlacak bir baþka yazýnýn konusudur…