Sevgi dünyadaki yaşam ırmağıdır. -Henry Ward Beecher |
|
||||||||||
|
Son zamanlarda bir modadır gidiyor.”Ben seni seviyorum. Sen önce kendini, sonra dünyayı sev. Elini sevgiye uzat, sana uzanan eli tut” falan feşmekan! ...Böyle şey olur mu hiç? Ben neden 4 yaşındaki çocuğa tecavüz edip öldüren; kurban keseceğim diye bir canlının ayaklarını vahşice doğrayan adamı sevmek zorunda olayım ki? ...Öncelikle aklım, sonra da benim değerlerim isyan eder böylesi bir saçmalığa. Alın size binlerce karmaşa nedeninden bir tanesi! … Kafam karışıyor ve huzursuz oluyorsam eğer, ilkel bir tepki gösterir ve isyan ederim; sözgelimi kabalaşır, mesela adam dövmeye kalkışırım. Veya sorunu çözümleme yolları ararım. Bunları yapmamayı seçmişsem eğer, koyun gibi boynumu eğer, katlanır ve o zaman da karmaşadan uzak durmuş olurum. Bu son durumda yarar nedir peki? Kocaman bir 'sıfır' sadece. Öteki seçeneklerin hiç değilse “eksi” ve “artı”ları vardı. Ne yapmalıyım o halde? Ne 'kötü çocuk', ne 'uyumlu çocuk', ne de 'tepkisiz çocuk' uymadı bana diyorsanız eğer, huzursuzluğun kaynağı olan negatif enerjiyi olumluya çevirmeye ne dersiniz? Çatlatın tohumunuzu ve şarkınızı söylemeye başlayın derhal. Şiir mi yazıyorsunuz; resim mi yapıyor veya fotoğraf mı çekmekten hoşlanıyorsunuz; bir yerlere protesto yazıları mı gönderiyorsunuz; elinizden ne geliyorsa onu yapmaya koyulun hemen. Her çözüm yolunun toplumsal sorunlara yararı yoktur elbet ama sizin uğradığınız zararı asgariye indirir. Üretmek en iyi ilaçtır bazı durumlarda.Ve belki bir gün ürettiklerinizin güzelliği bilincinize bilinç katar ve başkalarına da faydalı olmayı öğrenirsiniz. Böylece gönül gözünüz ve gönül kapılarınız açılır, ufkunuz genişler. At gözlüklerinden kurtulmuş olursunuz sonuçta… Karmaşayı hafifseme, küçümseme, görmezden gelme ve alaycı bir tavır takınma ise sizi dar koridorlara hapsedip bırakır sadece. O noktada manevra alanınızın küçüklüğü, sıkışmışlığınız görünmez olur artık gözünüze. Kaçışların en kolayıdır bu. Kaçanlar genellikle başkalarını aşağılamaktan kendilerini eleştirmeye vakit bulamazlar. Onlar en güçsüzlerdir daima. Kocaman bir evde uyku tulumunda büzülüp uyuyanlardır kaçanlar… Sözlerim bir tür öğreti veya nasihat değil kuşkusuz. Ben kendi deneyimlerimi anlatıyordum sizlere. “Siz” derken “ben” demek istiyordum aslında. İnsan yanarak pişiyor dostlar. Musibetle yani… Sevin karmaşayı ne olur. Biraz ateşten zarar gelmez! ... (15 Mayıs 2003) Naime Erlaçin Resim N. Can AAA
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Naime Erlaçin, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |