yalnızlığa seğirir hücresi
tespihlik sabırlar emzirir karantinada
gittiği yerden dönemeyişin öyküsü bu
soylu ve hazin
an mühürlü
ıssız bir resimdir yaşamak
muğlak tutkulara dönüşür
eskilerden yansıyan
kemirgen ölüm
fısıltıyla konuşur zaman
içli bir destan kanar tasvirlere şeffaf dudağından
sevgiyi nakşeder bir renktir artık
eflatun hüzün
hoyrattır sesi suskun gecelerin
tek bir yere geçer acının nazı böyle
“tut”
der
“tut ellerimi!...”
sonrası ruhta açan güller
ki miski amber
buruk tebessüm
aah! kehribar
nasıl da erir endamında
daracık kafesler