..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Sevgi sabırlı ve yürektendir, sevgi kıskanç ve övüngen değildir. -İncil
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Şiir > Öyküsel > Deniz Güney




13 Temmuz 2001
Akşam Güneşi Hale'ye...  
Beş Kişilerdi...Hayatı Rampalara Dizmişlerdi...Kelalaka İşler Yapsalarda... Hayattaki Rolleri Hep...

Deniz Güney



:DJDG:
Önce sen gidiyorsun demek?
Olur git!

Sonra ardından tören yapılsın
Eller sallanmadan...
Bir damla gözyası olmasın
Mişli geçmişe dair ne varsa yaşanan
Yollara gömüldü desinler
Ankara yolunda bir kazada
Cok karanlık yıldızsız bir gecede...
Yogun bakımda dediler
Nasıl sever bizi bir bilseler
Yoğun bakım odaları
Bakımsızmışız gibi sanki!

Önce sen gidiyorsun demek?
Olur git!

Ankara'dan açtığın son telefonda
Cumartesi gelirim sabaha
Tabağımı hazırlayın sofrada
Akşama Andonda kafa cekeriz
Bir yere söz vermeyin sakın
Deniz ya hava acayip karanlık!
Demiştin ya!
Artık yumurtalı ekmek yemiyoruz kahvaltıda
Madoda çilekli dondurma yalamıyoruz yaz akşamları
Andona düşürmüyoruz yolumu
Ben geceleri sokak numaraları çalmıyorum tornavidamla
Mehtap kumpir getirmiyor iş dönüşü
Ebru iyice düzeldi kimseyle kavga etmiyor
Yeşim uçuşu bıraktı iç mimari yapıyor
Yönetici Rıza geldi geçen gün su faturalarını dağıtmaya
Seni sordu evde yokmuşsun!
Gözleri doldu
Faturanı biz aldık
Dörtbuçuk milyon lira
Birşey söyleyemedik kendimizde inanmıyordukki
Evde olmadığına.....

Önce sen gidiyorsun demek
Olur git!

Havalar cok soğudu
Mavi hırkanı aldım evinden
Ha evinmi!
Üvey annen istemesede kapatmadık biz
Mehtapla ebruyu zor tuttum mezarlık dönüşü
Döveceklerdi!
Kapatmadık kirasını ortak ödüyoruz...
Her akşam ayrı ayrı uğruyoruz
Aynı anda giremiyoruz çünkü....
Ağlamak istemiyoruz bizde yaşayan sana
Sen gittikten sonra ilkin ben gittim evine
Yatağın dağınıktı, belliki acil çıkmışsın...
Topladım şöyle üstünkörü
Gorilli pijamanı aldım yerden
İyice baktım, ne kadar büyük geldi gözüme
Ablalığın ölçüsü bu olsa gerek diye düşündüm...
Masandaki notlarını karıştırdım sonra...
Karakalem bizi çizmişsin Hazerfanda
Çektirdiğimiz resimden kopya.....
Ajandanı buldum köşede
Randevun varmış perşembeye
Ameliyata girecekmişsin Cerrahpaşada
45 yaşlarında bir beyinmiş doğrayacağın...
Beyinleri hep anlatırdın ya!
Mehtap her beyin salatası yaptığında..
Beynine zicayim sus Hale ! derdi sana
Bir el tavlaya susarım! Derdin
Hep bana düşerdi seni oyalamak
Hatırlıyormusun yerde belin ağrıyor diye
Özel tavla sehpası yaptırmıştık
Halkalıda bir marangozda...
Ebrunun hep bacağını çarptığı...
Kurt pulları kaçırırdı ya hani
Mehtapa taşırdı bir dilim salam aşkına...
8 mart ta kızlara hediye al! Diye yazmışsın
Başka bir sayfaya...
Denize bir tahta kutu,Mehtaba pijama
Ebrunun botları eskidi hotiç e uğra
Görülmemiş bir yelpaze bul
Yeşimin koleksiyonuna....
Çocuğa tavuk boynu ayırt kasapta..
Aynı böyle not almışsın daire içinde..
Çamaşırları makineye atıp çıkmışsın sonra
.......................

Önce sen gidecektin demek
Olur git!

Akşamlar sessiz geçti ilk hafta
Tabağını ve kültablanı eksik etmedik yerinden
Geçen Mehtap öıkmıştı yukarı
Günceni bulmuş yatağının duvar tarafında
Getirdi yüksek sesle okudu...
Masaya kollarıyla abanıp okurken
Ebru yerde yan yatıyordu kurtun yanında
Yeşim perdenin saçaklarını düğümlüyordu bir bir
Ben pencereden bahçeye bakıyordum
Yazları seninle güreş tuttuğumuz tarafa
Bazen güldük bazen ağladık yazdıklarına
Mesela!
Çocukluğum yeşimde duruyor olsada
Boynumun biraz büküklüğü ebruda
Erişemediklerim Denizde saklı
Ve kırılacak zincirlerim var mehtapta
Demişsin ....
Bayram sabahı çok ağlamışsın
Yinede barışmak istememişsin üvey annenle
Ressam olmayı çok istediğin halde
Tıp’ta zorla okuttuğu için
Hiç tanımadığın öz annenin elini özlemişsin..
İsyan etmişsin Tanrı’ya
Özgül Hanımı aramışsın sonra
‘İyi Bayramlar’dilemişsin ağlaya ağlaya..
‘Yavrum’demiş ‘çarliston biber közledim’sana
Bu bayram kahvaltısında sen seversin ya
Nasıl dolu dolu yavrum diyormuş sana

‘Üzülme yavrum sen benim öz kızımsın’
Gercekten seviyormuymuş seni acaba??
Benim yerimde olmaya özenmişsin o sabahta
Sonra baska bir sayfada!
Mehtap’a makam arabası çarptığında Vatan’da
Cok dua etmişsin yürüyebilsin diye..
Yürüdüğü gün ‘az kaldı kolumdan olacaktım’
Demişsin...
Ebru’yu yarı baygın bulduğumuzda Kemancı’da
Evlat edinmişsin meğer...
Tedavisi bittiğinde
‘bir yürek aldık,Amatem’e sipariş verdik düzelttiler’
Demişsin...
Kaza yaptığımda yoğun bakım odasında
Öleceğim sanmışsın..
Mehtabın aklı gidip gelince
Taksim-Taşkışla ile hem durumu
Hem beni kurtarmışsın..
Kimseye vermemişsin tedavimi
Kavgalar etmişsin...
Hadi gel artık,nefesim daralıyor
Demişsin bana..
Ne kadar kahırlanmış
Ne kadar sevmişsin beni
Uyandığım gün
Doktorluğunun zirvesini yaşamışsın
Ben iyi bir doktor olmasam
Bu salak uyanmazdı diye yazmışsın...
Yoğun bakımdaki biz’i karikatürize etmişsin
Bu Deniz diye ok çıkarmışsın
Yatakta sargılar içindeki tavuğa
Mehtabı tavşan,Ebruyu civciv
Yeşimi kedi olarak çizmişsin...
Ama annemi niye dişi kanguru olarak çizdin
Anlayamadık!
Birde itiraf yazmışsın çok güldük..
Bodrum’da Olcay’ın portakal suyuna
Triptin koymayı düşünmüşsün
Ömür boyu uyusun diye...
Bu yüzden Mehtabı araya sokup
‘Yetmişdort tane kırmızı gül gönder,
Nikah salonuna , bir beyaz karta
Size rutin bir beyin ameliyatından mutluluklar
Diye yaz!
Nefret ettiğini görünce son dakikada belki
Vazgeçer evlenmekten’
Demişsin..protesto için gelmemişsin...
Bitirdi Mehtap okumayı
Hepsini bir günde bitirmek istemiyoruz
Düşünüyoruz sadece??????

Önce sen gidecektin demek
Bilemedik !
Olur git!

Biz artık pek iflah olmayız
Mehtap’la seni öyle uyur gibi
Boktan bir kutu içinde Ankara’dan
İstanbul’a getirdiğimizden beri
Nasılsa yolların da tadı yok!
Merter rampasına teker ısıtmayada çıkmayız
Ben bir daha Münir Nurettin dinlemem
Mehtap hamsi kızartmaz Pazar günleri
Susam’da tiramisu yemeyiz..
Bir anlayamadığımız
Bizi nasıl bıraktığın boyle
Kıç gibi ortada!
Bu bize göre dünyanın en önemli rally’sinde
Tekerinmi patladı,gözünmü karardı
Bilen yok!
Hiç açıklama yapmadan
Gıkını bile çıkaramadan
Sadece açık olan koyun gözlerinle
Takımı yarı yolda yatırıp gittin...
Önce sen gidecektin yollara demek
Korkarsında kör karanlıktan
Nasılsa yol uzun ,fazla basmadan
Yapamadıklarınıda yanına al ve git!
Dualar ve biz seninleyiz...
Yolun açık olsun
Tekerine taş değmesin
Güle güle git.....





DENİZ GÜNEY/İSTANBUL
Yokluğun tarihi yok!
Ben yine sırf senin için tüm konserleri ‘aksam güneşi’ile açacağım...
Ve sana söz veriyorum bundan sonra Gencebay dinlemeye...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın öyküsel kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bozuk Bir Tiyatro

Yazarın şiir ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Gelme
Mandıra Filozofu 2: İstanbul İzle
Geciyorum Sehirden
Seyrusefer
Bir Sen, Bir Ben
Derinde Saklı İsmim
Sokaklarda Düşenlere
Hatırlatma
Martılar Dönemi

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Kırmızı Kiremitte Deniz Özlemi [Öykü]
Bencilce Bir Deneme [Öykü]
Kanarya Ötüşlü Sakalar [Deneme]
Aşk ve Çöp Kutusu [Deneme]
Yağmur Kaçamağında Kutuda Bir Keman [Deneme]
Bir Çöl Mektubu [Deneme]
Yalnızlık Nasihatları [Deneme]
Çığlık Çığlığa Sessizlik [Deneme]
Karanlik dusleri [Deneme]
kırmızı gülü denize fırlatanlara [Deneme]


Deniz Güney kimdir?

yaşını başını almış bii çocuk. . . . . . beyaz peynirsiz yaşayamayan , bir duble rakı eşliğinde acıları yolculayan , cooookk biiii Deniz ! dalgası yaralayan, güneşi zamansız yakan , sevdayı dökmüş kayalara kurutan. . . . ne denir? ne söylenir? bu yalnızlıkla baş koltukaltında seyrüsefere nasıl gidilir ?????

Etkilendiği Yazarlar:
Ümit Yaşar, Ahmet Arif, Murathan Mungan, Refiş Durbaş


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Deniz Güney, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.