|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
11 Kasım 2003
- Aşka İnat - Evlenin!
Nilay Aksu
Aşk bir delilik hali denir ya sevgi onun akıllı olanıdır işte. Aşkın sevgiye dönüşümüne hiç bir zaman inanmadim ben; aşk ya vardır ya yoktur, varlığı ile yokluğu o denli belirgindir ki; o dönüşme masalına inandırmak kolaydır da… inanmak, zordur. |
|
Aşk bir delilik hali denir ya sevgi onun akıllı olanıdır işte. Aşkın sevgiye dönüşümüne hiç bir zaman inanmadim ben; aşk ya vardır ya yoktur, varlığı ile yokluğu o denli belirgindir ki; o dönüşme masalına inandırmak kolaydır da… inanmak, zordur. Zordur insanın deli taylar gibi göğsünde koşusan o heyecanın, deriiin bir iç huzuruna (!) dönüşümüne akıl sır erdirmek.
Evlilik ise delilik halinin raporlanmasını istemekten baska bir sey degil belki de. Ve ne garip ki, "delidir" kağıdını aldınız mı elinize, hani o deliliğinizin karizması mı neyse, gidiyor işte bir şey. Yani deliliginiz tescillendiği anda akıllanıveriyorsunuz , ne yaman celiskiyse…
Evliler (özellikle yenileri) çok kızarlar bu savlara ; hatta ‚ben kocama aşığım, ben karıma ölüyorum’ diye tutturan, 25 seneyi devirmiş akıllılar da (yani evliler) vardır. Onlara gülümseyerek ‚kırkbirkere maşallah’ deriz de, içimizden ne deriz bilmem... Hadi bu gün yaramazlığım üstümde, söyleyivereyim ; ya yalan söylüyor ya da aşkı "beraberken rahat rahat geğirmek" zannediyor.
Bunca karalamadan sonra beni evlilik düşmanı sanabilirsiniz, eh tabii hak vermeliyim size; ama ben hocanın dediğini yap yaptığını yapma diyenlerden akıllı bir evli olarak, sadece evliliğin bir aşka yapılacak en kötü muamele olduğunu düşünüyorum. Hatta sizi yıpratan, sizi yaşadığınıza bin pişman eden aşklarınıza yapın bunu bence. Yani evlenin kardeşim, birine aşkınızın nasıl biteceğini görmek istiyorsanız, evlenin… Hatta inat için bile yapabilirsiniz bunu. Hani o deli olduğunuz, kaprisleriyle sizi canınızdan bezdiren, burnundan kıl aldırmayan sevgiliniz var ya, evlenin hemen onunla ! Bakın bir süre sonra onca kaprisi neden ve nasıl çektiğinizi anlamakta nasıl da zorlanacaksiniz. Hele o kaprisli sevgilinizin durumunu düsünsenize; „ahh, ölüyorum çok hastayım“ diye burnunu çeke çeke dolaşıyor ortalıkta ve siz gözünüzü televizyondan ayırmadan, ilaç dolabındaki efervasan tableti işaret ederken bir yandan kahvenizden en zevkli yudumu çekiyorsunuz… Harika değil mi ? Böyle kaprisli sevgililerin evlilikte karşılaştıkları durumlar sonucunda balkondan kendini atanlara bile rastlanıyor, yani bu kadar vahim bir şey bu evlilik.
Genelde çiftlerden „aşkin öldüğünü“ en geç kabullenenler de yine kadınlar aslında. Ama en mutsuz olanlar da yine onlar maalesef. Düşünsenize, mini eteğinizle başını döndürdüğünüz, bir gülüşünüzle aklında binlerce sevişme ışığı çaktırdığınız adam, artık ne yaparsanız yapın- ister ful makyaj yatağa girin, ister kırmızı papuclar alıp giyin- gözlerinde o şaşırmayan bakışla sizi doğduğunuza pişman edecektir ki bir kadın, kendini dünyanın en güzel kadını hissettirmeyen bir erkeğe -içten içe veya gayet belirgince- düşmandır aslında ve sık sık sorulan „beni seviyor musun, niye söylemiyorsun o zaman“ soruları, aslında „sen kalasın tekisin, benim güzelliğimi görmüyorsun bile“ anlamına geldiği halde; erkeğin bu durumlarda söylediği „ yaa seviyorum işte, bilmiyor musun, niye sorup duruyorsun“ yanıtı, „sevsem de sevmesem de burdasın, ne diye yorulayım, amma salak kadınsın“ anlamına gelir aslında.
Haa bir de sahiplenmeler vardır hani… ‚Yok’ demeyin boşuna. Aşk varsa o da var. Her ne kadar, karşımızdakini kaçırmamak adına, yeni „SSS aşk“ takdikleri icat olunduysa da… SSS yani;
Sahiplenmesiz, Sevinçli ve Salak aşklar.
Hani „ sevgilim, senden hiç bir beklentim yok, ben seni sevmenin tadını çıkarıyorum“ ya da „ seni bir kuş gibi özgür olduğun kadar seviyorum“ ya da „seni mutlu edecek her şey beni de mutlu eder, bak rahatına „ türleri… Hemen söyleyeyim, bunlar külliyen yalandır efendim.
„Sevgilim seni niye kıskanayım ki..“ örneginde olduğu gibi, ne söyleyen inanır ne de dinleyen ama, SSS
aşklar uzun ömürlüdür ya, yani ‚her şeye eyvallah’ durumları aşkin ömrünü uzatırken, aşığın ömrünü kısaltır ya…
Beklentisiz aşk olmaz bir kere kardesim! Aşıksan, aşık olunmalısın ! Al sana ilk ve en büyük beklenti…
Aranmak, önemsenmek hatta uğruna delirilmek istersin… Kim istemez !
„Seni bir kuş kadar özgür, sahiplenmeden seviyorum“….
Olmaaaz ! Bu olsa olsa, ‚onu her an yitirebilirim’ heyecanını sevmektir yürekte.
Onu yitirmeyi, yitirme olasılığını kim sever ki…
„Seni mutlu edecek her şey beni de mutlu eder, bak rahatına“
Hmmm burada daha komplike bir durum söz konusu… Teslimiyet var ki bu aşkın en bedbaht hallerinden biridir; kalorifer böceği filan olduğunuzdan şüphelenirsiniz arada, gidip aynaya bakarsınız da gözlerinizdeki o sümsük korkuyla karşılaşmak daha beter yaralar sizi.
Bu, „aman ne yap ne et ama ama beni bırakma“ durumudur ki, haliyle kimseye tavsiye edilmez bu durumda.
Ancak, az önceki, ‚sen rahatina bak’ sözünün bir alt anlamı daha vardır ki; „aslında çok da umurumda değilsin, geldiğin zaman gel, gittin mi dön yine gel… aslında iyi parçasın, sen hep elimin altında ol“ durumları da söz konusudur ki; bu SSS aşklar da sıkca rastlanır buna.
Aslında SSS aşklari konu dışı tutmak gerekirdi. Çünkü bizim konumuz, evliliğin aşka, anasından emdiğini burnundan nasıl getirttiğiydi ama bunu anlatmanın ne kadar gereksiz olduğunu düşündüm simdi…
Çünkü evliler bu durumu zaten biliyor, bekar aşıklara ise ne desek inanmayacaklar… Ha bir de evli olup hala aşık olduğunu düşünenler var ya… Onlar da kendilerini biliyor… Ben yine adetim üzere kendilerine kırkbir kere maşallah diyorum efendim.
:: oh be rahatladım |
Gönderen: Burcu KÖK / İstanbul/Türkiye
|
18 Nisan 2007 |
|
| Ya şu yalanları söyleyenler gerçekten fazla.Ne güzel bir tercüman olmuşsun.tEBRİKLER:) |
:: Deliliğini tescillemiş biri...... |
Gönderen: Kâmuran Esen / Mudurnu
|
12 Kasım 2003 |
|
| Merhaba;
Deliliğimi - sizin ifadenize göre -, otuz yıl önce tescilledim.:))))))))
Yazınızı ilgiyle okudum.Ne yazık ki, birçok tespitinize katılıyorum.Bence "aşk" bitiyor olabilir, onun yerini de "alışkanlık" alıyor.Bu da bir başarıdır evliler için.Çünkü insanlar kolay kolay alışkanlıklarından vazgeçmezler.Belki de o nedenle otuz yıl gibi uzun bir süre evli kalabiliyoruz........Anlatımınız da çok akıcıydı.
Selâmlar,sevgiler.
Kâmuran Esen |
|
Söyleyeceklerim var!
Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?
Yazıları
yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz
ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız,
yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.
Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.
|
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
|
Düsüncelerin, imgelerin, cagrisimlarin savasi. . . Ve galip gelmesi kimi sözcüklerin digerlerine. . .
|
|
bu
yazının yer aldığı
kütüphaneler |
|
|
|