İşe bak, karar vermiştim aslında. Derdimi ve üzüntümü paylaşmayacaktım bir daha, ne bir başkasıyla ne de seninle. Bilmeyecektin, üzülmeyecektin bana. Sağlığımın bozulduğundan bile haberdar etmeyecektim güya seni. Tembihlemiştim herkesi, sorulursa; “çok iyi” diyeceksiniz diye…Böylelikle sen yine beni, cennet bahçelerinde zevk-i sefa içinde sanacaktın... Belki aldanacaktın, kanacaktın belki, ama en azından bana acımayacaktın...prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-com:office:office" /
**Dayanmaya çalıştım uzun bir süre… Sabretmeyi denedim…Keder benim, dert benim, bunlardan ona ne dedim?.. Derdimi içime ata ata şiştim, şiştim... Sonra suskunluğun bir kör kuyuyu andıran girdabına düştüm… Ya sövüp saymalıydım birilerine, dağıtabilmek için üzerimdeki bu ağırlığı bu efkarı, ya daanlatmalıydım sana her şeyi olduğu gibi…
**İşte bu kez, bu sebeple karşındayım… Karşında deyince yanlış anlama lütfen beni. Suçlamak, yargılamak için değil; sadece içimi dökmek ve bir parça huzura ermek için...
Hayat ne demek? Yaşamanın gayesi ne?..
Kaybedilmek için aramak ve bulmak mı?..
Aldatılan olmak için kanan, aldanan olmak mı?..
Sömürülmek için çalışmak, çabalamak mı?..
**Ya da ne bileyim; mağlubiyetinden haz, ıstırabından zevk duyulan biri olmak mı?..
**Yıllar süren zorlu bir arayışın sonunda,işte geldiğim nokta...Ve inan sevdiğim; ben uyurken bile uyanık olan yer, şimdilerde oldukça büyük bir şokta…
**Öncelerisöylediklerime bakıp ta beni,güçlü, yüksek irade sahibi, kararlı ve azimli biri gibi tanımış olabilir, ya da zaman zaman akıl hocalığına soyunmuş bir ahmakta zannedebilirsin... Hayır… Hayır!.. Ezilir, hakkı gasp edilebilir miydim hiç gücüm olsaydı? Kuvvetli bir irade sahibi olsam, tereddütten tereddüde koşar mıydım hiç? Değilim,değilim… Kararlı ve azimli biri de değilim… İnan bana, tahmininden de öte hassasım. Ve çoğu zaman karıncadan bile daha zayıf, aciz hissediyorum kendimi...
Kimi bilmediğinden yapıyor kötülüğü biliyorum, kimileri de iyi niyetimi suistimal ediyor…
**Kimi kırıyor, döküyor, anlıyorum ki gitmeliyim. Bırakmıyor bu kez; “Hayır, olmaz, kal” diyor…
Louis Mann; “İnsana olanlar değil, o insanın içinde olanlar önemlidir” demiş… Demiş ama, edindiğim bunca tecrübeye ve gördüğüm onca vefasızlığa karşılık, içimde mi kötülük yok, ben mi kötü olma cesareti gösteremiyorum anlayabilmiş değilim …
Kimseden hiçbir iyilik beklememenin en doğrusu olduğunu öğreneli epey bir zaman oldu. Ben dost bildiklerimden gördüğüm kötülükleri yerine oturtmakta ve kabullenmekte zorlanıyorum hâlâ... Ve içimden bir ses şöyle sesleniyor bugünlerde bana; Herkese dost ol ama, kimseyi dost bilme!..
Velhasılı; Sevaplarım ayıp ve günahlarımla, gerçeklerim hayallerimle örtüşmedi hiç..
Halbuki çok şey beklememiş ve istememiştim ben bu hayattan..
Verebildiğim kadar sevgi, gösterebildiğim kadar hoşgörü, sunabildiğim kadar şefkat...
Bir de olursa; iyi günümde yanında olduğum ve dik durması için destek verdiğim, kötü günümde yaslanmayı umduğum bir omuz...
Ömür dediğin de ne ki zaten; bir bakmışın varız, bir bakmışın yokuz!..
Mümtaz Beğen