Dünyanýn her tarafýndan öðretmenler insan topluluðunun en fedakâr ve muhterem unsurlarýdýr. -Atatürk |
|
||||||||||
|
1 Orta yaþlý göstermesine karþýn daha 35’inde olan, saçlarý seyrekleþmiþ,yüzündeki mimik çizgileri derinleþmiþ Çaðatay her zamanki gibi Pazar sabahý alýþkanlýðýný tekrarlamaktaydý,küçük kýzý mutfakta kahvaltýyý hazýrlarken o eþortmanlarýyla televizyon karþýsýnda zapping yapýp izlenmeye deðer bir þeyler aramaktaydý. “Of her yerde magazin programý,kusacaðým artýk”diye söylendi. Daha sonra kanallarý deðiþtirmeye ve söylenmeye devam etti. Bir anda kumandaya hükmedemedi. Gözü bir kanala takýlýp kalmýþtý. Ekranda 30-35 yaþlarýnda bir bayan ve 60’larýnda aristokrat görünümlü bir bey dansetmeydi. Haber spikeri: ” Serper ailesinin en mutlu gecesi. Amerika’da yaþayan güzel kýzýnýn ülkeye dönüþünü büyük bir partiyle kutlayan sosyetenin gözde estetisyeni Kenan Serper kýzýyla bütün gece dansetti.” Sunumuna aldýrmadan belki de ilk defa gerzek bir dedikodu programýna rayting katkýsý yapmaktaydý. Dans eden kýzýn 10 yýldýr görmediði üniversite arkadaþý Eylül Serper’di. “Hala mutlu olduðunda gözlerini kýrpýp dudaklarýný ýsýrýyor, saç stilini deðiþtirmiþ,hala göðüs dekoltesini seviyor.” Diye içinden geçirdi. Ne zaman Eylül’ün göðüslerine bakarken yakalansa Eylül’ün “Çok ayýp.” Deyip kýrmýzý hýrkasýyla dekoltesini kapatýþýný hatýrlayýp gülümsedi. Kýzý babasýný uzun zamandýr bu kadar mutlu görmediði için mutfak kapýsýndan meraklý gözlerle seyrediyordu. Çaðatay gayri ihtiyari belki de göz alýþkanlýðý yine göðüs dekoltesine zum yaptý. Aniden ayaða fýrlayýp koltuktan kalktý kumanda elinden düþmüþ ve gözleri fal taþý gibi açýlmýþtý. “Aman Allah’ým bu taktýðý benim hediyem.” Eylül kuðu zarifliðindeki boynunda beyaz akik taþlý, damla desenli gümüþ çerçeveli bir kolye taþýmaktaydý. Geri koltuða oturduðunda geçmiþe daldý. 2 Mezuniyet partisine iki gün vardý. Eylül’ün o gece giyeceði kýyafet için Eylül ve Çaðatay terzide son prova için beklemekteydi. Eylül kýyafetini giyip Çaðatay’ý soyunma odasýna çaðýrdý. Eylül’ün üzerinde beyaz uzun bir tuvalet vardý. Omuzlarý askýlý, hafif göðüs dekoltesi ve sol yanýnda derin bir yýrtmaç ile 17. yüzyýl Fransýz kadýnlarýna benziyordu. Eylül saçlarýný elleriyle arkaya toplayýp, gözlerini bir kere kýrpar ve dudaklarýný diþlerinin arasýna alýp ýsýrdý. Çaðatay’a dönüp: “Beðendin mi caným?” “Çok güzelsin ama mükemmellik için bir þey eksik” deyip cebinden Eylül’ün meraklý bakýþlarý arasýnda hediye kutusundan kolyeyi çýkarttý. Eylül’ün kuðu zarifliðindeki boynuna taktý. O an elektrikler kesildi. Ýki sevgili soyunma odasýnda aynadan birbirlerinin gözlerine baktýlar. Eylül parmaklarýyla kolyeyi okþayýp arkasýna döndü. Çaðatay karanlýðýn bile kapatamadýðý bu güzellik karþýsýnda salyalarýna hakim olmaya çalýþmaktaydý. Eylül beklenmedik bir güçle sevgilisini duvara dayayýp Çaðatay’ýn yüzünü ellerinin arasýna aldý. “Bunu seni sevdiðim sürece takacaðým yani sonsuza dek” deyip onu öptü. Öpüþme sonrasý Çaðatay gözlerini Eylül’ün gözlerinden kaçýrdý. 3 Üniversitenin ikinci yýlýnda etrafýna kiþiliðiyle kabul ettiren ve baþarýlý bir öðrenci olan Çaðatay kýz arkadaþýyla buluþmak için iþletme fakültesinin kantininde çay sýrasýnda beklemekteydi. Çay ve poðaça aldýktan sonra kantinin giriþ kapýsýnýn sað tarafýna gelip oturacak yer aradý gözleriyle. O anda yüksek bir ses duyup baþýný çevirdiðinde ince askýlý mavi body giyen bir kýzýn beden eðitiminde okuduðu üzerindeki eþortmanlarýndan belli olan bir erkeðe yumruk attýðýný gördü. Daha sonra arkasýný dönen kýz Çaðatay’a doðru þimþek gibi hýzlý adýmlarla yürütmekteydi. Olayýn þaþkýnlýðýyla gideceði yönü þaþýran Çaðatay kýzýn yoluna çýkttý. Kýz Çaðatay’a çarpýp elindeki çayý onun en sevdiði kazaðýna boca etti. Çaðatay kýzýn gözlerine sinirli bir þekilde baktýðýndaysa kýz: “Ne yoluma çýkýyorsun. Eþkýya mýsýn? Çekil yolumdan.” Diye Çaðatay’ý azarladý. Çaðatay bozulmuþ ama cevapta vermemiþti. Kýz hýzla kapýdan çýkarken Çaðatay sinirle elindeki poðaçayý sýktý. 4 Ertesi gün Çaðatay Teknik Resim dersinden çýkýp iþletme fakültesine geldi. Arkadaþlarý ve kýz arkadaþý ile kantinde bir masada otururken gözünü kapýya dikmiþ bekliyordu. Sohbete hiç katýlmýyor sadece kapýya bakýyordu. Bu halde yaklaþýk bir saat bekledi. Ýçeriye dün çarpýþtýðý kýz girdiðinde þeytansý bir gülümseme yapýþtý dudaklarýna. Aniden ayaða kalkýp eline bir saattir içmeyip beklettiði çayýný da alýp kýza yöneldi. Kantinin ortasýnda arkadaþlarýyla sohbet eden kýzýn omzuna sol eliyle dokunup: “Pardon” dedi. Kýz arkasýný döner dönmez sað elindeki çayý beyaz bodysine döktü. “Eþkýya deðil ama çok kinciyim.”dedikten sonra cebinden bir kaðýt parçasý çýkarýp kýza uzattý. “Senin bok ettiðin kazaðýmý buraya verdim. Ýyi temizliyorlar.” Deyip kýzýn eline kaðýdý tutuþturup zafer kazanmýþ bir komutan edasýyla tekrar arkadaþlarýnýn yanýna yöneldi. Kýz þaþýrmýþ ellerini baþýnýn hizasýna kaldýrmýþ Çaðatay’ýn arkasýndan bakýp durumu anlamaya çalýþtý. Durumu Çaðatay’ýn arkadaþlarý ve kýz arkadaþý da anlamamýþtý. Çaðatay oturduðunda “Ýyi ki yumruk yemedik.” diye içinden geçirdi. Gülümsüyordu. 5 Ýlerleyen günlerde bazen þehir merkezinde,bazen kýz arkadaþýný almaya geldiðinde ders çýkýþýnda ve sýk sýk da Ýþletme kantininde karþýlaþtýklarýnda birbirlerine gözleriyle selam vermeye baþladýlar. Betül (Çaðatay’ýn kýz arkadaþý) sýklýkla Çaðatay’a: “Sen Eylül’e niye böyle bir þey yaptýn. Çok iyi bir kýz.” Diye sorsa da Çaðatay: “Yok bir þey” deyip geçiþtirmiþti. Bu arada kýzýn adýnýn Eylül olduðunu da öðrenmiþti. “Güzel isim. Sonbahar kadar güzel bir kýz.” Diye düþündü bir an. 6 Þubat’ýn 10. Hava karlý ve dýþarýda ayaz vardý. Betül’ü almak için saat 4’de Ýþletme Fakültesi’ne gelmiþ ama onun arkadaþlarýyla yemeðe þehir merkezine gittiðini öðrenmiþ olan Çaðatay durakta 30 dakika sonra gelecek olan otobüsü bekliyordu. Burnu kýpkýrmýzý olmuþtu soðuktan. Çaðatay içinden Betül’e söylenirken birden önünde burnuyla ayný renkte Peugeot 106 durdu. Kapý açýldý. Ýçeri bakan Çaðatay Eylül’ü gördü. “Hadi gel býrakayým. Yoksa kardan adam olacaksýn burada.” “Etrafta çay yok di mi?” “Yok meraklanma.” Deyip gülümsedi Eylül. “Temizleyici gerçekten iyiydi teþekkürler.” Diye devam etti Eylül. “Bir þey deðil” Muhabbetin devamýnda havadan sudan konuþtular. Mümkün olduðunca kibar ve diplomatik kelimeler çarpýþtý muhabbette. Telaþlý ve ürkekti ikisinin de bakýþlarý. Ortak olan tek konularý olan çarpýþma ve çay olaylarýndan suçlayýcý veya sorgulayýcý hiç konuþmadýlar. Çaðatay ilk defa Eylül’ü yan gözlerle süzdü. “Mini yakýþmýþ, bacaklarý güzel.” Diye içinden geçirdi. Gözlerini yavaþ yavaþ yukarý kaldýrdýðýnda Eylül ile göz göze geldi. Yakalanmýþtý. Utanýp gözlerini yan cama çevirdi. Daha sonra hiç konuþmadýlar. Çaðatay’ýn evinin önüne geldiklerinde Çaðatay arabadan inip uzaklaþýrken Eylül de arabadan indi. Çaðatay’ýn arkasýndan seslendi. “Artýk tanýþsak. Adým Eylül. Seninki nedir.” Aslýnda ikisi de birbiri hakkýnda yeterince bilgi öðrenmiþti ortak arkadaþlarýndan. Çaðatay bu son ataða aldýrmadan apartman kapýsýndan içeri girdi. Eylül beklemediði bir soðuklukla karþýlaþmýþ ve þaþýrmýþtý. Çaðatay hiç yapmayacaðý þekilde teþekkür bile etmeden belki yakalanmanýn utancýnýn verdiði eziklikle inmiþti arabadan. “Ne kaba çocuk. Ýnsan bir teþekkür eder. Salak.” Diye içinden geçirdi Eylül. 7 Þubat’ýn 14’ü. Sevgililer gününde bir partide Çaðatay Betül ile dans ederken gözleri Eylül’ü aramaktaydý. Onu görüp yanýna gitmek istese de Betül romantizm emen vampir gibi Çaðatay’a kene gibi yapýþmýþtý. Sonunda Eylül’ün tuvaletlerin bulunduðu bölüme gittiðini görüp; “Tuvalete gitmem gerekli.” Bahanesiyle masadan kalktý. Bayanlar tuvaletinin kapýsýnda beklerken ani bir kararla içeri girdi. Dýþ kapýyý kilitledi. Eylül’ün tuvalette iþini bitirmesini beklerken bu yaptýðý çok salakça geldi kendine. Vazgeçmek için kapýya yöneldiðinde Eylül ile göz göze geldi. Artýk kaçmak için çok geçti. Eylül Çaðatay’dan daha þaþkýndý. Çaðatay kendini toparlayýp Eylül’ün bu þaþkýn halinden yararlandý. Onun elinden tutup belini kavradý. “Adým Çaðatay,dans edelim.” Ýçeriden Sezen Aksu eþliðinde tuvaletten yayýlan kokuya aldýrmadan dansettiler. Müzik bittiðinde Eylül Çaðatay’ýn gözlerine bakýp. “Ellerimi yýkamam gerekli.” Dedi. Bu büyülü aný dans edip makyajýný tazelemeye gelen diþi grubun sesleri bozdu. Çaðatay ellerini kaldýrýp. “Gitmem gerekli.” Deyip arka pencereden dýþarýya çýktý. Bu arada pantolonu bir yere takýlýp hafifçe yýrtýlmýþtý. Eylül ne yapacaðýný bilmeden kapýyý açýp sinirli bakýþlara aldýrmadan. “Takýldý sanýrým.” Deyip ellerini yýkamak için lavaboya yöneldi. Aynada kendine baktýðýnda yüzünde tatlý bir tebessüm asýlýydý. 8 Çaðatay ilerleyen günlerde kýz arkadaþýna aldýrmaz olmuþtu. Betül durumu hissetmekte ama anlam verememekteydi. Kantinde Çaðatay Betül ile oturup diðer arkadaþlarýyla sohbet etmekteydi. Ama gözü sýk sýk gözü kapýya takýlmaktaydý. Eylül içeri girdiðinde gayri ihtiyari Betül’ün elini býrakýp uzaklaþmak istedi. Ama yanýndaki arkadaþýnýn ayaðýna takýlýp yere düþtü. Yere düþerken masanýn örtüsünü de çekmiþ ve üzerindeki çaylar yeni temizlettiði kazaðýna dökülmüþtü. Herkes bu duruma gülerken Çaðatay ile Eylül’ün gözleri çakýþtý. Eylül gülmemekteydi. Dudaklarý bir þeyin var mý manasýnda hareketlendi. Çaðatay hayýr anlamýnda baþýný salladý. Eylül arkasýný dönüp elindeki afiþleri panoya asmak için kantinin diðer tarafýna yöneldi. Betül Çaðatay’ýn elinden tutup kalkmasýna yardým etti. Gülmemek için dudaklarýný ýsýrýyordu. “Çaðatay bu kazaðýný yeni temizletmemiþ miydin. Sanýrým bu kazak sana pek þans getirmiyor.” Deyip elindeki selpakla Çaðatay’ýn yüzünü temizlemeye baþladý. 9 Ertesi gün afiþe bakan Çaðatay Kapadokya Gezisini ve düzenleyenler arasýnda Eylül Serper ismini görüp sevindi. “Ýþte þans.” Diye etrafta Eylül’ü aramaya baþladý. Eylül’ü bir sýnýfta kayýtlarla uðraþýrken buldu. Ýlk defa Eylül’ün göðüs dekoltesine baktý. “Küçük ama yarýmay þeklinde. Tam aradýðým.” Ýçinden geçirerek yaklaþtý. “Merhaba bir kiþilik yer first class olsun” Eylül baþýný kaldýrýp, gülümsedi. “Betül gelmiyor mu?” Çaðatay bozulduðunu belli etmemeye çalýþtý. “Hayýr rahatsýz. Ben yalnýz gideceðim.” “Ýyi þuraya adýný,bölümünü,telefonunu üf al iþte bir sürü ývýr zývýr doldur. Ben biletini keseyim. 40 milyon alayým.” Bileti kesip parayý aldý. Alýrken gözlerinde hýnzýr bir bakýþ vardý. Çaðatay bunu fark etmiþ ve hiç hoþlanmamýþtý. 10 Yolculuk günü Çaðatay etrafý kolaçan ederek Eylül’ü ararken bir anda Betül boynuna sarýldý. “Caným çok tatlýsýn. Demek bu geziyi sürpriz yapacaktýn. Bende yalnýz gidiyorsun diye sana kýzgýndým. Allah’tan Eylül biletimi getirip beni beklediðini söyledi.” Otobüse bindiðinde Çaðatay’ýn suratý asýlmýþ ve ilk defa bir kadýný yumruklamak istemiþti. Eylül karþýsýna çýktý. Gayet alaycý bir ses tonuyla. “Birbirine yakýþan iki sevgili için romantik bir gezi. Yerleriniz burasý buyrun. First class.” Betül gece 12.30’a kadar ya arkadaþlarýyla þarký söylemiþ ya otobüsün koltuk arasýnda göbek atmýþtý. Çaðatay ise koltukta oturup yeni somurtma teknikleri keþfetmeye çalýþýyordu. Saat 1 ‘e doðru Betül uykuya daldý diðerleri gibi. Eylül de þoförün yanýndan kendi yerine Çaðatay’ýn hemen yanýndaki iki koltuktan cam kenarýndakine oturdu. Geçerken önce Çaðatay’ýn omzunda uyuyan Betül’e baktý sonra Çaðatay’a korkunç bir bakýþ attý. Þoför ýþýklarý kapatmýþ içerisini sadece dýþarýdaki sokak ve yol lambalarýyla araba farlarýndan yansýyan ýþýklar belli belirsiz aydýnlatýyordu. Çaðatay hafifçe sýrtýný cama dayadý. Yan koltukta uyuyan Eylül’ü seyrediyordu. Binerkenki öfkesi gitmiþ yerine hayranlýk ve haz almýþtý. Yine gözü Eylül’ün göðüs dekoltesine kaydýðýnda kendinden utandý. “Bari bu halde azma hayvan. Baksana karþýnda uyuyan annemin masallarýnda anlattýðý Kaf daðýnýn ardýndaki prenses.” Saat 3’e doðru Eylül gözlerini araladý. Etrafa uykulu gözlerle bakarken Çaðatay’ýn keskin bakýþlarýyla karþýlaþtý. Biraz baktýlar birbirlerine. Eylül’ün bakýþlarý da yumuþamýþtý.Yüzlerine yansýyan ýþýk kýrýntýlarý yardým ediyordu bu bakýþmalara. Eylül cep telefonunu çýkarýp mesaj yazýp gönderdi. Çaðatay’ýn ki akabinde titredi. “Bütün gece beni mi seyrettin.” Cevabý basitti Çaðatay’ýn mesaj yazýp yolladý. “Evet.” Nefes alýþlarýný duyuyorlar ama konuþmadan birbirlerine bakýp mesajlaþýyorlardý. “Kazaðýný temizletmiþsin yine.” “Bu en sevdiðim onsuz olamam.” “Sana yakýþýyor.” “Bunu neden yaptýn.” “Bilmem, bir kere de ben seni þaþýrtmak istedim.” “Bu gezide baþka planlarým vardý.” “Aklýndan bile geçirme.” Ýkisi de mesaj yazmayý býraktý. Zaman kavramýný etraflarýndaki insanlara aldýrmadan þoförün radyosundan Haluk Levent eþliðinde gözleriyle birbirlerini defalarca yaraladý. Gözler kaçmýyor ama teslimde olmuyordu. Bu savaþ saat 7’de Betül’ün kýpýrdanmasýyla bozuldu. Eylül baþýný çevirmeden koltuða koyup hafifçe gözlerini kapadý. Çaðatay kýsýk gözlerle hala baktýðýný görüyordu. Betül “Günaydýn Caným.” “Günaydýn Betül.” “Çaðatay çok mutluyum.” Deyip öptüðünde Eylül sýrtýný bu sahneye dönüp bir parmaðýný diþlerinin arasýna aldý. Dýþarýyý seyretmeye baþladý. 11 Mükemmele yakýn bir geziydi. Bir çok doða harikasý gezip akþama doðru bir yer altý þehrini gezmek için yine mola verildi. Bir insan boyundaki ana giriþten geçtikten sonra bir hole çýkýlýyor oradan içerilere ancak yarým insan boyundaki tünelleri ördek yürüyüþüyle geçip belli bir mesafeden sonra yanlarda birçok oda, kilise hatta mezarlýk olan komple bir þehre ulaþmýþlardý. Çaðatay, sevgilisi ve Betül’ün (Çaðatay’ýn deyimiyle Abazan Kýz Kurusu Sürüsü) arkadaþlarý önlerde giderken Eylül en arkada bu harika yapýtlarý elinde bir elma þekeri ile inceliyordu. Kendini küçük bir kýz gibi hissediyor ara sýra saçlarýný iki yana sallayýp elma þekerini yalýyordu. Betül arkadaþ grubuyla bir kiliseyi incelemek için sað odaya girdiðinde Çaðatay hafifçe grubun arkasýna kaydý. Boþ karanlýk bir odaya girip Eylül’ü bekledi. Oda rutubet kokuyor yukarýdan hafif bir ýþýk süzülüyordu. Eylül geçerken kolundan tutup içeriye çekti. Eylül’ün þaþkýnlýðý geçmeden aceleci bir öpüþ kondurdu dudaklarýna. Eylül’ü duvara dayadýðýnda Eylül bu ela gözleri tanýdý gülümsedi. “Elma þekeri yer misin?” “Dilber dudaðýný tercih ederim.” Diye karþýlýk verdi Çaðatay. Eylül Çaðatay’ýn sýcak nefesini yüzünde hissetti. Hoþuna gitmiþti bu yumuþak dokunuþ. Çaðatay yine öpmeye baþladý. 5 saniye sonra tek taraflý olmaktan çýkýp ikili bir çalýþmaya dönüþmüþtü. Birbirlerine hünerlerini gösterdiler ürkütmeden. Eylül’ün diþlerindeki,damaðýndaki, dudaklarýndaki ve dilindeki elma þekeri tadý öpüþmeyi çocuklaþtýrýyordu. Sanki evcilik oynayan ,filmlerden etkilenip öpüþmeyi deneyen iki yaramaz çocuktular. Bu sýcacýk ortamý Betül ve Canan’ýn sesleri bozdu. Çaðatay’a sesleniyorlardý. Çaðatay telaþla odadan çýkmak istedi ama Eylül onu elinden çekip baþparmaðýný diliyle ýslatýp dudaklarýndaki ruju temizledi. Çaðatay dýþarýya çýkýp 2 metre yürüdüðünde Betül ve Canan ile karþýlaþtý. “Of Çaðatay nerelerdeydin. Kayboldun sandýk. Korktum.” Çaðatay bir þey söylemedi. Hala afyon içmiþ gibi dalgýn bakýþlarla þaþkýn þaþkýn yürüyordu. 12 Akþam otele geldiklerinde Çaðatay hala o küflü odadaki elma þekerli kýzý onun dudaklarýný hayal ediyordu. Odalarýna çekildiler Çaðatay elinde sigara camdan dýþarýyý dalgýn dalgýn seyrederken Betül banyo yapýp içeriye geldi. Çaðatay’ýn arkasýndan sarýldý. “Yataða gel. Biraz kötü kýz olmak istiyorum.” Seviþiyorlar ama ne zaman öpüþmek istese Betül Çaðatay dudaklarýný kaçýrýyordu. Gece saat 2’ye doðru Çaðatay hafifçe yataktan çýkýp üstüne bir tiþört ve eþortman alýp kapýyý açýp çýktý. Büyük holü geçip bir balkona çýktý. Bir sigara yakýp hafif esintiye karþý yüzünü çevirdi. Hafifçe kollarýyla bedenini sardý. Üþümüþtü. Arkasýndan bir el omuzlarýna kýrmýzý bir hýrka býraktý. “Seviþtikten sonra rüzgara çýkmak seni hasta eder.” Eylül Çaðatay’ýn elindeki sigarayý alýp bir fýrt çekip geri verdi. Ay ýþýðýnda rüzgarla salýnan saçlarý, üzerinde ince mini bir gecelikle bütün güzelliðiyle Eylül yanýnda duruyor. Ufka doðru yan yana durup baktýlar bir süre. Sessizliði Çaðatay bozdu. “Uyuyamadýn sanýrým.” “Uyku tutmadý. Yatak çok boþ geldi bu gece.” “Sevgili yapman çok kolay olmalý. Okulun en gözde bekarýsýn.” “Gereðinden fazla kolay. Sadece bekarlar mý bazýlarý da harem kurma peþinde.” Sustular. Birbirlerine bakmadan ufka bakmaya devam ediyorlardý. Çaðatay sigarasýndan son bir nefes çekip hayaya fýrlattý. “Gel benimle.” Deyip Eylül’ü kucaðýna aldý. Onu odasýna götürüp yataðýna usulca býraktý. Üstünü örtüp yanýna oturdu. Saçlarýný okþadý. “Masal anlatmamý ister misin? “ Eylül gözlerini kýsýp dudaklarýný ýsýrdý. “Yorganýn altýna gel.” Yorganýn altýna girdiðinde Eylül iyice sokuldu Çaðatay’a. Göðsüne yattý. Çaðatay bir eliyle Eylül’ün saçlarýný okþarken diðeri yorganýn altýnda Eylül’ün ki ile kenetlendi. Çaðatay uzun süreli sýkýntýlarýn verdiði aðýrlýk ve yorgunlukla uykuya kaldý. Bunun bir rüya olmadýðýný sabah 6 da uyandýðýnda anladý. Yanýnda bir melek uyuyordu. Eylül’ün telefonunu komidinin üzerinden alýp açýlýþ mesajýný deðiþtirip kapattý. Odadan çýkýp kendi odasýndaki sevgilisi Betül’ün yanýna uzandý. Eylül 8’e doðru uyandýðýnda etrafýna bakýndý telefonunu alýp açtý. Gülümsedi. Açýlýþ mesajýnda “Aramýzda bir þeyler var/Benim söyleyemediðim/Senin korktuðun/Günaydýn elma þekeri” yazýyordu. 13 Okula döndüklerinde Çaðatay için hayat iyice sýkýcý olamaya baþlamýþtý. Betül iliþkilerinin düzeldiðini hatta ciddileþtiðini düþünüyor. Çaðatay’ýn evinden ve yanýndan hiç ayrýlmýyordu. Çaðatay ise Eylül’e yakýn olmak için fýrsat arýyordu. Bu kampanadan kurtulduðu tek yer Kültürel Cezaevi diye nitelediði ve mahkumlarýn gönüllü olarak kaldýðý kütüphaneydi. Betül sýkýldýðý için gelmiyordu çünkü konuþmak yasaktý. Çaðatay elinde sadece gözleri yoran bir kitapla bu huzurun tadýný çýkarýrken Kütüphane memurunun sesiyle irkildi. “Koçum ben yemeðe çýkýyorum. Bir saat sonra gelirim. Anahtar kapýda. Buralar sana emanet.” “Tamam Rauf Abi. Keyfine bak.” Tekrar kitabýna döndü. Beþ dakika sonra kapý açýldý. Çaðatay baþýný kaldýrmadan: “Kütüphane kapalý.” Ýnce tanýdýk bir ses yanýt verdi. “Biliyorum o yüzden geldim.” Çaðatay baþýný kaldýrdýðýnda elinde tepside iki çay taþýyan Eylül’ü gördü. Eylül tepsiyi býrakmadan kapýyý kilitledi. Çaðatay’ýn yanýna geldiðinde: “Tüh bu kez kazak giymemiþsin çaylar boþa gidecek desene.” “O zaman içelim bari.” Çaylar içilip bitinceye kadar derslerden, hocalardan hatta futboldan bile bahsettiler. Çaðatay Eylül’ün elindeki çayý alýp uzaða koydu. Eylül’ü elinden çekip kucaðýna oturttu. Bir eli belindeyken diðeri ile bacaklarýný usulca okþadý. Eylül Çaðatay’a bakýp: “Bir þey soracaðým. Neden ben.” “Basit. Güzel bir araban,harika bir vücudun, üstelik zenginsin.” “Çok kötüsün.” “Ha bir de beni çýldýrtan göðüslere sahipsin.” “Çok ayýp” deyip hýrkasýyla dekoltesini kapatmak istedi. Çaðatay boynunu öperken Eylül’ü engelledi. Hýrkasýný ve bodysini çýkarttý. Sutyenini omuzlarýndan usulca aþaðý kaydýrdý. Bütün güzelliði ile Eylül’ün göðüsleri karþýsýndaydý. Öpüþmeler dudaklarda baþlayýp göðüslere kadar indi. Eylül’ü masaya oturtup mini eteðini yukarý sýyýrdý. Ýç çamaþýrýný çýkarmak istediðinde Eylül ellerinden tutup doðruldu. “Daha fazla ileri gitmeyelim. Hazýr deðilim.” Deyip Çaðatay’ý teselli edercesine öptü. Yemek saatinin bitmesine on dakika kala üzerlerini toparlayýp giyindiler. Eylül ýslak bir mendille Çaðatay’ýn boynundaki,dudaklarýndaki ruj izlerini silip arkasýný dönüp giderken Çaðatay onu elinden çekip. “Çay için sað ol.” Deyip dudaðýna bir öpücük kondurdu. Eylül kütüphaneden çýktý. Çaðatay ise kitabý havaya atýp “Evet” diye baðýrdý. Sonra kütüphaneyi hatýrlayýp utanarak aðzýný kapadý. 14 Aradan birkaç gün geçti. Çaðatay ve Betül Betül’ün doðum günü için ufak bir cafede arkadaþlarýyla oturup kutlama yapmaya hazýrlanýyorlardý. Ýçeriye Eylül genelde Beden Eðitim den olduklarý kýyafetlerinden belli olan grupla girdi. Parti hýzlanýrken Çaðatay Eylül ile göz göze gelmeye çalýþýyordu. Eylül gruptan birine hararetli bir þeyler anlatýyordu kaþlarýný çatarak. Delikanlý dansetmek istedi ama Eylül elinin tersi ile hayýr anlamýnda salladý. Delikanlý Eylül’ün kolunu sertçe tutup çekti. Çaðatay bu olaya daha fazla dayanamadý. Ayaða kalktý. Eylül bu durumu fark edip Çaðatay’ýn olay çýkaracaðýný anladý. Durumu engellemek için delikanlýyla dansetmek üzere ayaða kalktý. Çaðatay dans pistinin ortasýndaki ikiliye yaklaþýp. “Af edersin Eylül bana ders notlarýný verecektin. Ne oldu.” “Görüyorsun Eylül ile dans ediyorum .” “Eylül demek kendine konuþan köpek aldýn. Ne güzel. Çin malý mý bu?” Kavga baþlamýþtý. Ýki grup birbirine girmiþ. Aðlayan kýzlar ve yumruklar. Çaðatay çok saðlam dayak yemiþti. Ama onu en çok yaralayan Eylül’ün o kýzgýn bakýþlarý oldu. Geceyi Çaðatay ve daha sonra adýnýn Sinan olduðunu öðrendiði kavga ettiði genç nezarette geçirdiler. Dükkan masraflarýný karþýlamak koþuluyla durumdan kurtulmuþ ve tutanak tutulmamýþtý. Çaðatay 5 gün evden çýkamadý. Okulda ise kimse inanmýyor”Çaðatay yapmaz hoca” laflarý dolaþýyordu. Betül durumu sorduðunda Çaðatay “Tuvalete giderken elemanýn ayaðýna bastým o da sinirlendi orada olay koptu.” Dedi. Eylül ise soranlara “bilmiyorum” deyip baþýndan savýyordu. Çaðatay yaptýðýna piþman ama durumdan nasýl kurtulup en önemlisi Eylül’e kendini nasýl af ettireceðini düþünüp durdu. Telefonlarýný açmýyor. Attýðý mesajlara cevap vermiyordu. 15 Olaylar durulmuþ. Çaðatay okuldaki normal yaþamýna dönmüþtü. Ýþletme kantinine geldiðinde Sinan’ý ve Eylül’ü ayný masada arkadaþlarýyla gördü. Betül ve arkadaþlarý kantinin diðer ucundaki masadaydý. Eylül’ün bulunduðu masaya yöneldiðinden masadakiler ayaklandý yeni bir olay çýkar mý diye. Çaðatay masaya gelip elini Sinan’a uzattý. “Özür dilerim. Olay tamamen benim suçumdu.” Sinan elini sýkýp. “Olur böyle þeyler unutalým.” Dediðinde Çaðatay arkasýný dönüp giderken Eylül’ün gülümsediðini gördü. Ertesi gün Teknik Resim bitmiþ Betül’ü almak için Ýþletme kantinine gitti. Kantine girdiðinde cam kenarýnda Eylül , Betül ve Canan ayný masada oturmuþ sohbet etmekteydi. Çaðatay’ý görünce el salladýlar. Masaya yaklaþtýðýnda Betül Çaðatay’ý elinden tutup yanýndaki sandalyeye oturttu. Çaðatay Eylül’e “Neler oluyor burada”der gibi baktý. “Bak Eylül yine gezi düzenlemiþ. Bu kez yer köprüye gidiyorlarmýþ. Bizi de çaðýrýyorlar. Gidelim. Lütfen lütfen lütfeeen.” Çaðatay sinirli bir ses tonuyla. “Eylül haným bizi çok düþünüyor.” “Birbirinize yakýþýyorsunuz. Bizde ufak bir katký yapalým dedik.” “Ben çay içeceðim. Ýsteyen var mý?” “Dikkat et de kazaðýna dökme.” Dedi Betül ve masadakiler gülüþmeye baþladýlar. “Ýçmezsek bizi de dövebilir biliyoruz ki arkadaþ biraz asabi.” Diye ekledi Eylül. Gülüþmeler devam ederken Çaðatay da gülümsemiþ ve az önceki gerginliði üzerinden atmýþtý. Ýlk baþlarda gerginde olsa Çaðatay bu doða harikasýna bayýlmýþtý. Sarp uçurumlar arasýnda ufak bir çaðlayan ve altýnda 200 metre kadar ileriye giden maðara. Bir köylünün yardýmýyla çaðlayanýn altýna inen yolu bulmuþtular. Ancak bir insanýn sýðabileceði bir delikten sürünerek iki metre kadar süren bir maðaraya oradan da kayalardan tutunarak aþaðýya inen bir yoldu. Yerdeki yengeç, böcek ve kurbaðalarý gören bayanlar bu yolculuða çýkmak istemedi. Erkekler de zaten bayanlar için oradaydý. Çaðatay ise kasmýþ aþaðýya inmek istiyordu. Kazaðýný çýkarýp çalýlýklarýn üzerine koydu. Pantolonunu ve spor ayakkabýlarýný çýkardý. Bu arada grup yemek yemek için masalarýn bölgesine gitmeye koyuldu. Çaðatay içeri girdiðinde maðaradan ürktü. Maðara ürkütücü olduðu kadar mistikti. Beþ dakika sonra aþaðýya inmiþ þelaleden geçip maðaraya girdi. Ýçerisi cennet bahçelerinin aynadan yansýmasýna benziyordu. 150 mt kadar içeride pamukkale benzeri oluþum havuzlarý vardý. Yoðun þekilde tavanda sarkýtlar vardý. Onlardan damla damla akan su ýlýk bir ilkbahar yaðmuru hissi uyandýrýyordu. Çaðlayanýn sesi doðadaki bütün seslerden baskýndý. Kayalara çarpýp maðarada yanký yapýyordu. Çaðatay ilk defa kendisiyle baþ baþa kalmýþ huzur içindeydi. Sonra hep yapmak istediðini yapmaktan çekinmedi. Maðaradan içeri avazýnýn çýktýðý kadar baðýrdý. “Ben Eylül’ü seviyorum. Ben Eylül’ü seviyorum. Seviyoruuuuum.” Arkasýndan ince bir ses karþýlýk verdi. “Son kararýn mý?” Arkasýný döndüðünde beyaz taytý çamura bulanmýþ, beyaz tiþörtü iyice ýslanmýþ, saçlarýnýn bir kýsmý yüzüne yapýþmýþ halde Eylül’ü gördü. Eylül Çaðatay’ýn yanýna geldi. “Bana tiþört ve tayt borçlusun.” Çaðatay elleriyle gözlerine yapýþan saç tellerini temizleyip elleriyle yüzünü okþadý. “Yine beni þaþýrttýn. Sinan’dan özür dilemen senin tarzýn deðildi. Anlayamadým.” “Basit elma þekeri. Özür dilemeseydim seni özür dileseydim kibrimi kaybedecektim. Seni kaybetmek istemiyorum.” Eylül gülümseyerek Çaðatay’ýn ellerini tutup içerilere çekti. Iþýðýn kýrýlmasýyla oluþan gökkuþaklarý Eylül’ün saçlarýnda beliriyordu. Çaðatay bir kayaya yaslanýp Eylül’ü belinden kendine çekti. Hafifçe tiþörtünü çýkarttý. Sütyeninin kopçasýný çözüp tiþörtün yanýna býraktý. Yukarýdan damlayan su Eylül’ün yüzünden kayýp boynuna oradan göðüs uçlarýna akýyor Çaðatay oradan diliyle tadýyordu. Eylül de Çaðatay’ýn tiþörtünü çýkarttý. Dudaklarýný ýsýrýp Çaðatay’ýn yüzünü elleri arasýna aldý. Bir süre öpüþtüler. Çaðatay dizleri üzerine çöküp Eylül’ün taytýný iç çamaþýrý ile birlikte çýkarttý. Bütün arý güzelliði ile sevdiði kadýn karþýsýndaydý. Saf aþkýn sesleri, iniltiler ve çýðlýklar þeklinde iki sevgilinin dudaklarýndan döküyor maðarada yanký yapýp çaðlayanýn sesine yenik düþüp nehre karýþýyordu. Eylül ilk defa seviþtikten sonra bir erkeðe sarýldý ve kulak memesini hafifçe ýsýrdý. Ýçinden. “Ýnanmýyorum. Ben bu çocuða aþýk oldum.” Diye geçirip gülümsedi. Bir süre çýplak þekilde maðarada birbirlerine sarýlýp çaðlayaný seyrettiler. Bir saat sonra grubun yemek yediði yere geldiklerinde Betül’ün suratý asýlmýþtý. Sebebi Eylül’ün sýrtýnda Çaðatay’ýn kazaðýnýn olmasýydý. Çaðatay yukarý çýktýklarýnda vücudunun hatlarý ýslak elbiseden iyice belli olan Eylül’e: “Þunu giy göðüslerin kalçalarýn çok belli.” Deyip kazaðýný uzatmýþtý. Eylül gülümseyerek. “Tekrar hoþ geldin kaba Çaðatay. Çok geri kafalýsýn Çaðatay.” Demiþ ama alýp giymiþti. Sonra bir kadýn dergisinin aþýk erkek profili diye bir yazýdaki aþýk erkekte sahiplenme ve koruma güdüleri üst düzeyde seyreder cümlesini hatýrladý. Bu hoþuna gitti. Çaðatay onu kýskanýyordu. Gezinin devamýnda Betül sevgilisiyle hiç konuþmadý ama elini de hiç býrakmadý. Fýrtýna öncesi sessizliði andýrýyordu. Çaðatay bilirdi bu Betül’ün huyuydu. Baþkalarýnýn yanýnda asla Çaðatay ile tartýþmaz ama evde canýna okurdu. Çaðatay eve geldiklerinde Betül’ün korkusundan banyoya kaçtý. Duþa girdikten beþ dakika sonra Betül de geldi. Çaðatay’ý öpmeye baþladý. Kýsa bir birliktelikten sonra iki sevgili yatak odasýna geçtiler. Çaðatay yataða sýrt üstü uzandý. Betül onun üzerine oturup göðüs kýllarýný okþamaya baþladý. Az önceki evcil kedi bakýþý gitmiþ avýna saldýracak diþi bir aslan bakýþý vardý gözlerinde. Çaðatay kaçamayacaðýný anlamýþ kaderine razý olmuþtu. “Onunla yattýn di mi?” “Saçmalama Betül sadece maðarayý merak etmiþ.” “Yalan” deyip göðüs kýllarýndan birkaç tane kopardý. Caný çok yanmýþtý Çsaðatay’ýn. “O kazaðý bana bile giydirmezsin, doðruyu söyle sýrtýndaki izler taze.” “Ne dememi bekliyorsun. Sen hükmetmiþsin üstelik yargýlamadan.” “ Seni seviyorum Çaðatay ve o sürtüðe seni býrakmayacaðým.” Deyip göðsüne yattý. Uyku kurtuluþu olmuþtu Çaðatay’ýn. 16 Ýlerleyen günlerde Çaðatay kendini yarý kapalý ceza evinde hissetmeye baþlamýþtý. Çevresinde ya Betül ya da Betül’ün arkadaþlarýndan birileri dolaþýyordu. Daha kötüsü Eylül’ü sýk sýk Sinan ile görmeye baþlamýþtý. Sabah okula Eylül’ün arabasýyla geliyor, kantinde sürekli kahkahalar atýyorlardý. Telefonuna da Betül el koyduðundan Eylül ile iletiþemiyordu. Kafasý allak bullak olan Çaðatay’ýn kalbine iki kadýn aðýr gelmekte ve ruhu sýkýlmaktaydý. Eylül hayalindeki mükemmel kadýn, Betül her zaman yanýdaydý. Sonunda bir karar vermek için Ýzmir’e kaçmaya karar verdi. Hafta sonu arkadaþý Ahmet’de kalýp bir karar verecekti. Bileti alýp akþam yatarken Betül’e Ýzmir’e gideceðini söyledi. Ýtiraz etmemiþ döndüðünde evde olacaðýný söyleyip göðsüne yattý. Telefonunu da vermiþti. Sabaha kadar evde dolaþtý Çaðatay. Sabahýn ilk ýþýklarý güne merhaba derken tefonuyla Eylül’ü aradý. Açýktý ama uyuyordu sanýrým. Durumu izah eden bir mesaj yazýp yolladý. Kompartýmana oturduðunda Betül el sallýyordu. Ayný kompartýmaný yaþlý bir çift ile paylaþýyordu. Erkek olanýn çok gün görmüþ acýlar çekmiþ hali yüzüne yansýmýþ. Yüzü güneþten yanmýþ bu da alnýndaki kýrýþýklýklarý derinleþiyordu. Kadýn ise yüzünde Anadolu’nun hüznünü taþýyordu. Ama kocasýna baktýðýnda dudaklarýnýn kenarýna bir tebessüm yapýþýp kalýyordu. Araya çýkýp sigara yaktý. Konya’ya yaklaþmýþtý tren. Yemek vagonuna yönelip hafif bir kahvaltý yaptý. Yemeði bittiðinde trende Konya’dan yeni hareket etmiþti. Çayýný içerken telefonuna mesaj geldi. “ Betül ile eþit deðilim, seni kaybedemem. 3 nolu yataklý kompartýmandayým.” Aceleyle verilen adrese yöneldi. Kapýsýný çaldý. Eylül dudaklarýný ýsýrmýþ halde kapýyý açýp Çaðatay’ý içeri aldý. “Çok mu kýzgýnsýn Sinan ile dolaþýyorum diye.” “Ben” “Sözümü kesme Çaðatay sadece Betül’ü yanýltmaktý niyetim.” “Kafam allak bullak Eylül.” “Biliyorum caným ama Betül uzun zamandýr seninle. Þimdi tercih yaparsan onu seçer ben ise kaçamak olarak kalýrým. Ara sýra sana yakýnlaþabildim. Sana Eylül’ü tamamen tanýtamadým ki” “Sen kaçamak deðilsin.” “Biliyorum ben senin elma þekerinim. Sen maðarada söyleyebildin. Artýk ben de korkmuyorum.” “Gitmeliyim.” “Tamam” deyip sýrtýný dönüp kollarýný kenetledi. Eylül’e doðru elini uzatmak istese de vazgeçip kompartýmandan çýktý. Eylül bu durumu camdan görmüþtü. Sevdiði adamýn elinden kayýp gitmesini istemiyordu. Daha fazla kendini tutmadý gözlerinden damla damla yaþlar akmaya baþladý. Çaðatay kendi kompartýmanýna gelip oturdu. Dýþarýyý seyrederken sessizliði yaþlý adam bozdu. “Yeðen bazlama yen mi? Benim avrat yaptý. Pek güzel yapar.” Teþekkür edip aldý. Sohbet koyulaþtýkça Çaðatay’ýn yüreðine garip bir rahatlama geliyordu. Karþýsýndaki insanlar sýcacýktý. “Bey oðlum benim avradý ben kaçýrdým. Bilyon mu? Az yormadý beni bu kadýn.” Teyze utanarak gözlerini öne eðdi. “ Birbirimizi sevdik. Ama onu amca oðluna vermek istediler. Ben de toyum daha. Attým atýmýn terkisine. Çok sýkýntý çektik. Ama bir adamýn aha böyle seven bir kadýn oldu mu dünya omzuma binse çökertemiyor. Bak hala gözlerime baksa içim erir. Hayat kýsa oðul sevdiðini tut ve býrakma.” Sigara içmek için dýþarý çýktýðýnda daha fazla dayanamadý. Eylül’ün kompartýmanýna gitti. Eylül kapýyý açtý. Gözlerinde yaþ vardý. “ Geciktin” Çaðatay içeri girip elleriyle Eylül’ün yaþlarýný sildi. Eylül arkasýný dönüp kompartýmanýn perdeleri yarým açýk camýndan dýþarý bakýp bir eliyle burnunu silerken diðeriyle camýn buðusuyla oynamaya baþladý. Çaðatay elleriyle omuzlarýný tutup ona yakýnlaþtý. Çaðatay’ýn nefesini teninde hissetti Eylül kendisini sevdiði adama dayadý. Çaðatay Eylül’ün kulaðýna. “Biraz ders alýyordum o yüzden geciktim. Sýcaklýðýný özlemiþim.” “ Ben de seviþmek ister misin?” “ Bu gün deðil caným. Yanýmda olmaný ve konuþmaný istiyorum ben de konuþacaðým. Her þeyi.” Güneþ trenin camýndan içeri son demlerini býrakýrken iki sevgili saatlerce kompartýmandaki yaþlý aþýklardan baþlayýp bütün yaþadýklarýna kadar her þeyi konuþtular. Zaman zaman dayanamayýp yakýnlaþýp öpüþtüler. Çaðatay artýk bir seçim yapmasý gerektiðini söylediðinde Eylül sevgilisinin düþüncelerini okurcasýna. “Tamam Eskiþehir’de inip geri döneceðim. Artýk top sende. Benim söyleyeceklerim bu kadar. Tek þeyden eminim. Seni seviyorum. Betül ile durumu eþitledim sanýrým.” Eskiþehir’de Eylül indi. Telefonunun þarjýnýn bittiðini söyleyip Çaðatay’ýnkini aldý. Geri verdiðinde kapalýydý. Koþarak gara girdi. Çaðatay telefonu açtýðýnda açýlýþ mesajýnda “Kalbinin sesini dinle. O seni bana getirecek.” Yazýlýydý. Kompartýmanýna girdi Çaðatay. Tekrar direklere daldý. 17 Ýzmir’de kan kardeþi Ahmet karþýladý. Yakýþýklý, uzun boylu, aþka inanan bir romantik. Bu üç kriter yeterliydi onu tanýmlamaya. Önce akþam yemeðine gittiler. Yemeði süsleyen anýlar ve geyik muhabbeti sürerken Ahmet ciddileþti. “Anlat bakalým hayýrsýz. Senin baþýn belada olmasa gelmezsin buralara.” “Ayný anda iki kadýna aþýk olabilir miyim sence?” “Saçmalama Çaðatay. Tek kalbe iki aþk sýðmaz. Çeþitli duygularýmýza aþk adýný verip süsleriz bazen onlarý. Ama gerçek aþk bir tane. Sana bir hikaye anlatýcam. Padiþahýn biri çinlilerden bir grup sanatçýyý huzuruna kabul eder. Çinlilere “Sizin yaptýðýnýz duvar resimlerinin bir eþi daha yokmuþ dünyada doðru mu? “ diye sorar. Çinliler tevazusuz “Elbette sultaným” derler. Padiþah o zaman sarayýn ressamlarýný çaðýrýr. Ýki gruba da bir hafta süre verir. Ayný odayý ikiye böldürtüp perdenin iki yanýna nöbetçiler yerleþtirir. Ýki grup kendi taraflarýný süsleyecek padiþah bir hafta sonra hangisinin daha yetenekli olduðuna karar verecekti. Padiþah bir hafta sonra yanýna çinli büyükelçiyi de alýp odanýn ortasýndaki perdeleri kaldýrtmýþ. Çinliler gerçekten güzel resimler yapmýþlar. Ama padiþahýn sanatçýlarý çinli ressamlarý yenemeyeceklerini bildiklerinden odanýn duvarlarýný öyle cilalamýþlar ki çinlilerin resimleri yansýmýþ parlaklýk güneþ ýþýnlarýyla da birleþince göz alýcý olmuþ. Padiþah zekalarýndan dolayý sanatçýlarýný kutlar. Ve onlarý ödüllendirir. Buradaki yanlýþ bir yansýma ne kadar göz alýcýda olsa güneþin etkisi kaybolunca aslýna göre sönük kalacak hatta yok olacaktýr. Ama asýl hep orada kalacak. Yani özetle aþk bir tane diðerleri onun ucuz taklitlerinden ve yansýmalarýndan ibaret.” “Yansýyanýn hangisi olduðunu nasýl anlayacaðým peki.” “Önce aklýný senelik izne çýkaracaksýn. Diðer bütün duygularýný organ merkezine baðýþlayýp sadece kalbinin sesini dinleyeceksin. Boþ ver hadi çýkalým. Bak beninki de beni terk etti. Oysa ben onun için Ýstanbul’u býrakýp Ýzmir’e yerleþip burada üniversite kazandým. Erkek erkeðe eðlenelim. Bak sen þu zibidiye kan kardeþinde hiç yokken bey efendi de iki tane varmýþ.” Bilardo oynayýp Ahmet’in evine geldiler. Bütün olup biteni anlattý Çaðatay. Tartýþýp konuþtular. Bazen de dýþarý çýkýp dolaþtýlar. Ahmet bir öneri sundu. Çaðatay kararýn bir kaðýda yazacak altýný þahit olarak ta Ahmet imzalayacaktý. Bu kaðýdý kapalý bir zarfa koyup kýzlarýn karþýsýnda açacaktý. Bu onun kararýný deðiþtirmesini engelleyecekti. Bir zarfta Ahmet’te kalacak Çaðatay’ýn imzasý ve kararý olacaktý içinde. Dönüþ trenine bindiðinde kararý netleþmiþti Çaðatay’ýn. Cebindeki beyaz zarfta tercih ettiði kadýnýn adý yazýlýydý. 18 Gara geldiðinde gece yarýsýydý. Gözleri saðda solda tanýdýk birini aradý. Ne Eylül ne de Betül vardý garda. Buna sevindi kararýný sakin bir yerde açýklamak istemiþti. Doðruca evine yöneldi. Eylül’ün dairesinin önünden geçerken baþýný kaldýrýp odasýna baktý. Iþýklar kapalýydý. “Bu saatte hayatta uyumaz. Arkadaþýndadýr herhalde.” Diyerek yoluna devam etti. Çatý katýna geldiðinde anahtarýyla kapýyý açtý irkilerek bir adým geri attý. Hol darmadaðýndý. Telaþla salona koþtu. Salon bir savaþ alaný gibiydi. Çalýþma masasý devrilmiþ, etrafa kitaplar saçýlmýþtý. Çaðatay’ýn en sevdiði kazaðý ikiye ayrýlmýþtý. Tekli koltukta Betül üstü baþý yýrtýk saçlarý darmadaðýn, makyajý akmýþ kollarýyla bacaklarýn sarmýþ diðer tarafta sobanýn yanýndaki Eylül ondan beter halde ayný pozisyonda minderde oturuyordu. Bir an Çaðatay’a bakýp sonra birbirlerine bakmaya devam ettiler. Çaðatay aðzý açýk kalmýþtý. “Ben yatýyorum, yorgunum.” Deyip odaya gitti. Odasýna girdiðinde burada da bir savaþ yaþandýðýný fark etti. Bütün eþyasý etrafa saçýlmýþtý. Yataðýnýn kenarýnda ufak bir meyve býçaðý kanlýydý. Yataðýn üstündekileri atýp,soyunmadan yataða uzandý. Sabah uyandýðýnda sað göðsünde Betül uyuyordu. Sol kolunda ise Eylül. Dikkatlice kalktý. Bakkala gidip malzeme aldýktan sonra kahvaltýyý hazýrladý. Odaya geri dönüp iki kadýný da uyandýrdý. “Hadi bayanlar kalkýn. Marþ marþ banyoya. Kahvaltý yapýcaz,evin hesabýný sonra soracaðým tabi kazaðýmýn da.” Ýki kadýn banyoya girdiler. Çaðatay gülüþmeler duyuyor hiçbir anlam veremediði gibi aklý karýþmýþtý. 15 dakika sonra iki güzel kadýn temizlenip savaþýn yorgunluðunu atmýþ halde el ele odaya geldi. “Bardak çanak hepsi kýrýk. O yüzden yenilerini aldým. Bunlarý da kýrmazsanýz masaya koyacaðým.” Eylül dudaklarýný diþlerinin arasýna alýp Betül’e baktý. “Belli olmaz duruma baðlý.” “Bu arada içerideki býçak niye kanlý.” “Eylül onunla kalçama hatýra býraktý.” “Ama hayatým sen de göðsümü ýsýrýyordun. Koparacaktýn.” “Tamam bayanlar sofraya buyrun.” Sofra gayet neþeliydi. “Al Eylül bak yumurta ne kadar güzel olmuþ hamarattýr Çaðatay.” “Betül kolyemi koparýnca nereye attýn.” “Ýki þekerli mi içiyorsun hayatým. Masada Çaðatay etkisiz eleman gibiydi. Ve ikisi de çok iyi arkadaþ gibi sohbet ediyorlardý. Çaðatay çayýný alýp kazaðýnýn yanýna gidip usulca yerden alýp koltuða oturdu. Biraz sonra iki kadýn da yanýna gelip kanepeye oturdu. Eylül söze baþladý. “Çaðatay bir karara vardýn mý?” Çaðatay evet manasýna baþýný salladý. Gözü hala kazaðýndaydý. Betül devam etti. “Biz de bir karar verdik. Bunun için sayýsýz kavga ettik. Birbirimizi parçaladýk. Ama daha sonra neden Çaðatay’ý parçalamayalým ki dedik. “Anlamýyorum sizi.” “Bak Çaðatay ikimizde seni sevdiðimizi söylüyoruz.. Þimdi senden birimizi tercih etmeni istesek kaybeden iliþkiyi bozup seni tekrar ayartmak için elinden geleni yapacak. “ “Derdiniz ne sizin ve kazaðýmdan ne istediniz.” Kalkýp cebindeki zarfý aldý. “Kararým bu zarfta deðiþtiremeyim diye kapalý ve sizin karþýnýzda açýlacak. Ayrýca bir þahit tarafýndan da imzalandý. Ve o þahitte de bir nüsha var.” Eylül ayaða kalktý. “Üniversite sonuna kadar tercih yapmaný istemiyoruz. O zamana kadar seni iki kolundan çekiþtirip duracaðýz. Eðer hale tercih yapamazsan o kazak gibi yýrtýlýp ortaya atýlacaksýn. Böylece üniversite bittiðinde tercih ettiðinle birlikte bu kentten ayrýlacaksýn diðeri ise rahatsýz edemeyecek.” Betül devam etti. “Bu arada ikimizin de sevgilisisin çok canýn yanacak çoook. Ýkimize de yaptýklarýný burnundan getireceðiz.” “Olmaz böyle bir þey” “Sen baþlattýn bu oyunu katlanacaksýn.” Çaðatay ikisinin de yüzündeki ciddiyetten ürkmüþtü son bir atak yaptý. “Etraf ne der. Hanýmlar lütfen saçmalamayýn. Ya kadýnlýk gururunuz.” “Etraf niye bu kadar daðýnýk sanýyorsun. Onu öldürüyorduk.” Birbirlerine bakýp yan odaya üstlerini deðiþtirmeye gitdiler Çaðatay ise kazaðý kucaðýnda camdan dýþarý bakakalmýþtý. Trenden indiðindeki kararlýlýðý þimdi iki amazon savaþçýsýnýn zindanýndaki esirin çaresizliðine dönüþmüþtü. Ýçeri geri geldiklerinde Eylül Betül’ün kýyafetleri içindeydi. Çaðatay’ýn yanýna gelip dudaðýna bir öpücük kondurdu. “Bu gün Betül’e aitsin. Ýyice dinlen aþkým.” Betül ile baþ baþaydý. Yanýna geldiðinde bornozunun kemerini çözdü. Sað kalçasýnýn kenarýndaki yara izine baktý. “Pansuman yapalým mikrop kapmasýn.” “Mutfak dolabýnda malzeme var Çaðatay.” “Ýyi sen yataða uzan.” Pansuman bittiðinde. “Ýz kalabilir Betül.” “Kalsýn seni kazanmak için yaralandým o yaraya baktýkça benim için ne kadar deðerli olduðunu hatýrla. Bu arada seni özledim.” Deyip sýrtýný dönüp Çaðatay’ý üzerine çekti. 19 Üniversitenin diðer yýllarý Çaðatay ne Ýnþaat Mühendisliði bölüm birincisi ne Okul Öðrenci Derneði Baþkanlýðýndan ziyade iki sevgisiyle nam saldý öðrenciler arasýnda. Yeni gelen öðrencilerden erkekler “Ne yani bu öküz mü yiyor bu iki çýtýrý.”, bayanlar ise “Ne özelliði var acaba , o iki kýzda da hiç gurur yokmuþ yani.”,bakýþlarý taþýyordu. Çaðatay için en zor gün sevgililer günüydü. Yalnýz o gün üçü ayný evi paylaþýyor. Ayný evde mutlu edilmesi gereken iki kadýn arasýnda koþturmaktan Çaðatay’ýn caný çýkýyordu. 20 Mezuniyet 10 gün kalmýþtý. Çaðatay tercihini yapacak mezuniyet balosuna onunla gidecekti. Okuldaki dernek odasýnda çalýþýrken içeriye Betül’ün arkadaþý Canan girdi. Çaðatay ile Canan hiç anlaþamazdý. “Merhaba Kazanova.” “Merhaba Canan.” “Ne o hala tercihini yapmadýn mý?” Çaðatay bakýþlarýný cama doðru yöneltti. “Saçmalama Çaðatay birbirimizden hoþlanmýyor olabiliriz. Ama Betül seni seviyor ve hayatýnda her þeyini sana verdi. Erkek olarak sadece seni tanýdý. Ya o üniversite 2 ye kadar neredeydi. Kaç sevgili deðiþtirdi haberin var mý? “Ben geçmiþiyle birlikte deðilim.” “Külahýma anlat evlendiðinde her seviþtiðinde acaba diyeceksin. Eski erkek arkadaþlarýyla karþýlaþtýðýnda sinirlerin tepene çýkacak. Yetiþme tarzýn,ailen,düþüncelerin hep ters onunla. Anla artýk sen onun yaþamýnda erir gidersin.” “Son bir þey o zengin sürtük seninle oynuyor.” Kusacaðýný kusmuþ, çýkýp gitti Canan. Çaðatay kalemi o kadar büktü ki kalem kýrýlýp mürekkebi gömleðine sýçradý. Kalktý cama gidip dýþarýya baktý. “Neler oluyor Allah’ým. Ne olur bana yardým et.” 20 Mezuniyet balosuna 3 gün kala iki kadýn da birbirlerine nispet yaparcasýna en güzel elbiseleri seçmek için yarýþýyordu. O gün Betül,Betül’ün kýz grubu ve Çaðatay son prova için terziye gitti. Ýçeride giyinip dýþarý çýktý Betül. Uzun ve omuzlarý askýlý, pembe renkli, derin bir yýrtmaç vardý kenarýnda. Güzel taþýyordu kýyafeti. Ýçerideki spot ýþýklarýn arasýndan Çaðatay’a doðru yürürken göz kamaþtýrýyordu. “Beðendin mi? “Nutkum tutuldu. Özellikle bu elbisenin altýna spor ayakkabýlar. Harika.” “ Of Çaðatay bana ne aldýn hadi gömleðinin cebinde gördüm hediye paketini.” “Tamam arakaný dön o zaman.” Betül saçlarýný topladý. Çaðatay boynuna yeþil renkli ,akik, damla desenli, gümüþ çerçeveli kolye taktý. Hafifçe boynunu öptü. “Çok tatlýsýn.” Deyip arkadaþlarýnýn yanýna gitti. Gülüþmeler arkasýndan dedikodular baþladý. Ertesi gün Eylül’ün provasýn da tamamlayýp Çaðatay’ýn evine gittiler. Betül de akþam yemeði için Çaðatay’a geldi. Ýki kadýnýn boynunda da Çaðatay’ýn verdiði kolyeler vardý. Akþam yemeði yerken sessizliði Çaðatay bozdu. “ Bayanlar bana verdiðiniz süre yarýn doluyor. Bu gece ikinizi de burada istemiyorum. Býrakýn kendi baþýma kalýp düþüneyim. Telefonum da kapalý olacak. Yarýn baloya giderken sadece birinize uðrayýp alacaðým. Yanlýþ ya da doðru kararýmý vereceðim. Gerçek aþkým hanginiz..” Eylül baþýný önüne eðdi. “Tamam” Betül ise: “Zamaný gelmiþti.” Yemek boyunca kimse bir daha konuþmadý. Bulaþýklarý yýkadýktan sonra Betül ve Eylül evden birlikte ayrýldýlar. Eylül çýkarken baþýný çevirip omuz üstünden sevgilisine baktý. Çaðatay elinde sigara camdan dýþarý bakýyordu. 21 O gece bütün üniversite hayatýný ve iliþkilerini sorguladý üç paket sigara eþliðinde. Sabaha doðru uyuyakaldý koltukta. Uyandýðýnda öðle olacaktý. Yýkanýp traþ oldu. Akþam yemekten kalanlardan bir þeyler atýþtýrdý. Üçe doðru takým elbisesini temizleyiciden aldý. Berbere gidip saçlarýný düzelttirdi. Eve döndü. Üstünü deðiþtirip saat altýda dýþarý çýktý. Ona her þeyini veren Betül mü yoksa kalbini hýzlandýran Eylül mü? Yürüyordu. Zile bastýðýnda karþýndaki Betül’ün çýðlýðý ile uyandý. Betül’e onu getiren aþk mý yoksa yýllarýn ayak alýþkanlýðý mýydý? Boynuna sarýlýp Çaðatay’ý öptü. Çaðatay Betül ile dans ederken Eylül içeriye girdi. Gözleri þiþmiþ ama omuzlarýnda gurur taþýyor ayakta kalmaya çalýþýyordu. Arkadaþlarýnýn yanýna gidip oturdu. Betül kahkahalar atýyor mutluluktan havalarda uçuyordu. Bu arada içkiyi fazla kaçýrdýðýndan tuvalete götürüp kusmasýna yardým ettiler. Çýktýðýnda. “Eve gidelim. Kötüsün.” Dedi Çaðatay. “Bu gece benim gecem Çaðatay lütfen.” Onu müdüriyete götürüp koltuða yatýrdý. Canan Çaðatay’a bakýp. “Ben ilgilenirim bu zilliyle. Sen kahve bul da ayýltalým þunu.” Salondan çýktý. Ýlerideki büfeden kahve alacaktý. Kapýda bir sigara yaktý. Kipriti kenara atarken korulukta bembeyaz kýyafetiyle Eylül’ü gördü. Sýrtý Çaðatay’a dönüktü ve sigara içiyordu. Her þeyi unutup yanýna gitti. Tam yaklaþýrken ayaðýnýn altýndaki dallarýn sesiyle arkasýný döndü Eylül. Çaðatay’ý görünce sigarayý atýp yanýndan uzaklaþmak istedi. Çaðatay elinden tuttu. “Bütün yaþadýklarýmýzýn dayanarak son bir dansa hakkým var Elma Þekeri.” Eylül usulca Çaðatay döndü. Salondan gelen müzikle dans ettiler. Ama eskisinin aksine birbirlerine fazla yaklaþmadan mesafe býraktýlar. Eylül Çaðatay’a bakmýyordu. Gözleri önüne bakýyordu. Çaðatay Eylül’ün çenesinden tutup baþýný yukarý kaldýrdý. Gözlerinden damla damla yaþlar akýyordu. Rimelleri akmýþtý. Çaðatay daha fazla dayanamadý. Belki de ilk defa gözlerinden iki damla yaþ yüzüldü. Eylül yine dudaklarýný ýsýrýp gözlerini bir an kýrptý. Burnunu sað elinin üstüne sildi. Çaðatay’ýn gözlerinden iki damla gözyaþýnýn tam üzerine iki öpücük kondurdu. “Pis.” Deyip koþa koþa uzaklaþtý. Arabasýna binip uzaklaþtý. 22 Bu olaylarýn üzerinden 10 yýl geçti. Çaðatay ve Betül evlenip harika bir kýz çocuðu yapmýþlardý. Adý Banu Bahar’dý. Babasýnýn gülüydü. Bir inþaat firmasý kurup paralý bir mirasyedi ortak bulmuþtu. Çaðatay iþleri yola koymaya uðraþýrken Ortaðý Berk ise Betül’ü ayartmaya çalýþýyordu. Boþanmalarýndan iki öncesinden Betül de deðiþiklikler baþ görmeye baþladý. Çaðatay’ý beðenmiyordu. “Çaðatay saçlarýn çok dökülüyor. Þöyle biraz saç ektirsene.” “Of ne paspal kýyafet sen koskoca inþaat þirketi sahibisin.” Ve benzeri serzeniþler. Boþanmalarýndan altý ay önce ise hiç çýkarmadýðý mezuniyet hediyesi kolyeyi kaybetti Betül. Yerine deðerli bir kolye aldýrdý Çaðatay’a. Kalçasýndaki býçak izini ise estetik müdahale ile kaybettirdi. O gece gelen mesaj Çaðatay’ýn iki yýldýr kuþkularýnýn gerçek olduðunu kanýtýydý. Þeviþmiþler Betül uyumuþtu. Telefonu komidinin üzerindeydi bir mesaj geldi. Karanlýkta gayri ihtiyari masumca açýp okudu Çaðatay. “Ben sana dokunamýyorum ama Çaðatay seninle bunu hazmedemiyorum. Artýk benim olmalýsýn. Senin için çýldýrýyorum.” Numara Berk’indi. Kendini çabuk toparladý Çaðatay. Karþý mesaj yazýp yolladý. “Tamam Günyýldýz otelinde yarýn saat 12’de 17 numaralý odada olacaðým ve senin olacaðým. Beni çok heyecanlandýrýyorsun.” Ýki mesajý da sildi. Telefonu açýp çalýþmaz hale getirdi. Yataktan çýktý bir sigara yaktý. Kafasa bozulmuþ Betül’ü boðazlamamak için kendini zor tuttu. Kýzýnýn odasýna gidip yanýna uzandý. Kýzýnýn gözlerini aralayýp boynuna sarýlýþý huzurla doldurmuþtu içini. Betül sabah baba kýzý sarmaþ dolaþ görünce. “Kýskanýyorum Bahar haným. O benim kocam. Onu benden kimse çalamaz.” “Ya anne hep seninle yatýyor. Bir kerede binle yatsa nolur ki” Çaðatay neþe içinde kýzýna kahvaltýsýný ettirip okul servisine bindirdi. Karýsý ile evde yalnýz kalmak istemiyordu. Eve girip hemen çantasýný ve ceketini alýp çýkmak istedi. Betül kocasýný öpmek istedi dudaklarýný uzattýðýnda Çaðatay arkasýný dönüp çýktý. Betül þaþýrmýþtý. Þirket gidip ortaðýnýn yüzüne gülümseyip odasýna geçti. Biraz sonra Berk elinde iki neskafe içeriye girdi. “Çaðatay ne kadar güzel bir gün biliyor musun? Bir çýtýr düþürdüm inanmazsýn afet afet. Alev alev yanýyor. Bu gün gidip yiyeceðim. “ “Aslan ortaðým benim hangi kadýn sana dayanabilir. Ýki günde tuþ etmiþsindir o kadýný.” “Yok baba bu baþka neredeyse iki yýldýr uðraþýyorum sadece telefonla görüþüyoruz. Öpüþmedik bile. Salak kocamý seviyorum falan ayak yapýyor bana. Ama benimle konuþmak iltifat duymak kendini genç hissettiriyormuþ. Heyecanlanýyormuþ.” “Yuh oðlum ne kadýnlar var dimi teknolojiyi mastürbasyonlarýna alet ediyorlar. Sen akýllanmazsýn oðlum evli kadýn ha.” “Ama sonunda cazibeme dayanamadý. Kocasý bir zavallý. Bu gün harika vakit geçirecem.” “Ben de harika vakit geçiremem inþaatta amelelerle.” Saat 10 dolaylarýnda þantiyeye diyerek bürodan ayrýldý. Otele gidip kan kardeþi Ahmet’e durumu anlattý. Otel onundu. Delilik yapmamasý gerektiðini söyleyen Ahmet’e. “Meraklanma güzel bir kýzým var benim. Hapse girmeye niyetim yok.” 23 Odaya çýkýp beklemeye baþladý. Ahmet resepsiyoniste yapmasý gerekenleri anlattý. Berk 12 ye beþ kala oradaydý. Resepsiyoniste . “17 nolu odanýn anahtarý ayýrtýlacaktý.” “Buyurun Berk bey hanýmefendi çýktý. Sizi bekliyor. Bu da firmamýzýn ikramý.” Deyip içinde þampanya, çikolata,çiçek,prezervatif ve iki bardak olan sepeti uzattý. Gülümseyerek odaya çýktý Berk. Kapýyý açtýðýnda Çaðatay’I elinde polis copu ile bekler buldu. Arakasýný dönüp kaçmak istese de Ahmet tam arkasýndaydý. Ýçeri itekleyip kapýyý kapattý. Yaklaþýk bir saat dövdü Çaðatay. Ýki kolu, bir bacaðý kýrýlmýþtý. Diþleri dökülmüþtü. Prezervatifi þampanya þiþesine takýp götüne sokmuþ , çiçekleri yedirmiþti. Ahmet’e: “Al bunu bir hastahanenin önüne at.” Deyip çýktý. Eve geldiðinde Betül günlük öðleden sonra uykusundaydý. Yataðýný yanýnda ayakta dikiliyordu. Betül uyandýðýnda irkildi. Kocasýný üstü baþý kan revan içindeydi.bir elinde de Berk’in cep telefonu vardý. “Deðer miydi Betül. Nerde yanlýþým oldu sana. O salak jigolo da ne buldun.” “Kimde Çaðatay ne diyorsun anlayamýyorum.” “Yapma en azýndan dürüst ol beni salak yerine koyma.” Betül aðlamaya baþladý. “Ýki yýldýr sürekli arýyor. Beni rahatsýz ediyor. Ýnan baþka bir þey yok aramýzda.” “Neden bunu bana söylemedin peki.” “Ýþlerinin iyiydi bozulmasýn diye.” “Külahýma anlat Betül. Hoþuna gidiyordu. Kendini genç hissediyordun deðil mi?” “Çaðatay hiç buluþmadýk. Ben seni seviyorum.” “Ahmet haklýydý. Yansýma aslýndan güzel görünüyordu. Ama karanlýk bastýrýp ýþýklar gidince büyü bozuldu. Çocuðumun annesisin. Yarýn boþanma davasý açýyorum. Ýtiraz edersen ikimizde rezil oluruz. Her þeyi ortaya dökerim. Varlýðýmýzýn yarýsý senin. Bunca yýllýk eþimi aç býrakmam.” “Çaðatay gitme. Affet beni. Ýnan hiç buluþmadýk.” “Keþke aldatmak sadece bedensel olsaydý. Senin beyninde oluþmuþ bu fikir eninde sonunda bedenine yansýr.” Kapýdan çýkarken kolundan tuttu Betül. Aðlýyordu. Yere çöktü. Çaðatay yumruðunu kaldýrdý. Suratýna indirmek istiyordu. Ama elindeki Berk’in telefonunu Betül’ün eline býrakýp çýktý. 24 Ahmet’in evinde biraz dertleþtiler. Boðazý seyre daldýlar. Sabaha karþý Ahmet Çaðatay’ý bahçeye çýkardý. Esinti ikisini de üþütüyordu. Hortum ile kan kardeþini ýslattý. Ýki çocuk gibi boðuþmaya baþladýlar. Sýrýlsýklam olmuþlardý. Ama Çaðatay kendine gelmiþti. Boþanma iþlemleri kýsa sürdü. Kýzýnýn velayeti anne de kaldý. Berk birkaç ay hastahanede yatýp çýktý. Betül ile birkaç kere telefon konuþmalarý yaptýlar. Tekrar denemek istediðini söyleyen Betül’ü her defasýnda olamayacaðýný anlattý Çaðatay. Berk ile ortaklýðý bozup Ahmet’in maddi desteðiyle kendi þirketini kurdu. Betül ile Berk bir süre sonra birlikte yaþamaya baþladýlar. Kýzý ve Çaðatay iki kiþilik bir dünya kurdular kendilerine. En mutlu günleri ise Pazardý. 25 “Aaaa babam magazin izliyor. Bana kýzýyordun babiþ.” “Gel buraya küçük zilli. Sadece bir arkadaþýmý gördüm. Ona bakýyordum.” “Kim baba” “Þu ablayý görüyor musun? Üniversiteden arkadaþým o.” “Ben tanýyorum onu. Eylül Serper Sosyetenin gözdesi bu aralar. Amerika’dan boþanmýþ da gelmiþ. Bütün playboylar peþindeymiþ.” “Kýz zilli nereden biliyorsun bunlarý. “ deyip kýzýný ýsýrdý. “Annemden gizli Berk abi ile izliyoruz. O bu programlarý hiç kaçýrmýyor.” Ertesi gün kýzýný sabah annesinin evine býraktý. Betül kapýya çýkmamýþ baba kýzýn öpücüklerini üst kattaki perdenin arkasýndan izliyordu. 26 Þirkette iþler yolundaydý. Bütün enerjisini iþlerine veren Çaðatay telefonu eline aldý. O programý gördüðünden beri iki aydýr her sabah tekrarlanýyordu bu olay. Ezbere bildiði numarayý çevirdi. Hat kullanýlmýyordu. Bir sigara yaktý. Ahmet içeri girdiðinde Çaðatay’ý aynada kendisine bakarken buldu. “Asma suratýný iþte numarasý. Ýki aydýr peþindeydim. Sonunda bir bayan arkadaþýmdan buldum. Babasýnýn Güzellik Merkezinde yöneticilik yapýyormuþ. En güzeli kimse yokmuþ hayatýnda.” “Ne diyorsun sen ya. Kimin numarasý.” “Yansýmanýn deðil. Gerçeðinin. Of oðlum senin yüzünden pezevenk bile oldum.” Deyip kahkahalar atýp kendi odasýna gitti. Telaþla numaraya baktý Çaðatay. Açsa ne konuþacaktý bunca yýldan sonra. Cesareti yoktu. Sonra mesaj yazmaya karar verdi. “Akþam saat beþte Beþiktaþ’daki parkta iki bardak çay ile seni bekleyeceðim. Çaðatay.” Yazýp gönderdi. Saatler geçmiyordu. 4.45 de parktaydý. Büfeden çay alýp tam beþte banka oturdu. Beþi üç geçe Eylül arabasýndan inip Çaðatay’ýn yanýna gelip oturdu. Banktaki çayýn birini alýp içmeye baþladý. Çaðatay’a hiç bakmýyor sadece denizi seyrediyordu. Hala çok güzeldi. Rüzgar kýsa küt saçlarýný gözlerinin önüne döküyordu. Üzerinde kaþmir siyah kýsa bir palto vardý. Bacaklarý hala çok güzeldi. Çaðatay’a bakmadan konuþmaya baþladý. “Saçlarýn azalmýþ” “Yýllar” “Yakýþmýþ daha olgun olmuþsun.” “Evlenmiþsin.” “Ýki kere denedim. Olmadý.” “Babanýn orada çalýþmaya baþlamýþsýn.” “Evet sen de yeni þirket kurmuþsun adýn inþaat dergilerinde sýk sýk geçiyor. Baþarýlý mühendis diye.” “Bir kýzým var adý Bahar.” “Betül ne yapýyor.” “Beni eski ortaðýmla aldattý. Boþandýk.” “Biliyorum. Üzülmedim. Hak etmiþtin bunu. Ya sen Çaðatay sen ne yapýyorsun.” “Kalbimin sesini dinliyorum Eylül.” Diyerek cebinden eski, yýpranmýþ,köþeleri sararmýþ, beyaz iki zarf çýkarttý. Eylül’e uzattý. Hala birbirlerine bakmadan denizi bakarak konuþuyorlardý. Eylül zarfý tanýmýþtý. Þaþkýn bir ifade ile aldý. Dudaklarýný ýsýrdý. Zarfý açýp içini okudu. 12 senenin öncesinin tarihi ve altta þahit Ahmet Yýlmaz imzasý vardý. Ortasýnda ise büyük harflerle.”KALBÝMÝ KÝLÝTLÝYORUM VE ANAHTARINI KALBÝMÝN SAHÝBÝNE VERÝYORUM” yazýlýydý. Zarfýn içinde bir de anahtar vardý. Diþli kýsmý Eylül’ün adýyla þekillendirilmiþti. Diðer zarfý açtýðýnda ise Çaðatay’ýn adý ve imzasý ile büyük harflerle EYLÜL yazýlýydý. Eylül çayýndan bir yudum daha aldý. Ani bir hareketle ayaða kalktý. Hýzla dönüp elindeki çayý Çaðatay’ýn gömleðinin üzerine boþalttý. Þaþýran Çaðatay’ýn gözlerine bakýp dudaklarýný ýsýrýp gözlerini kýstý. “Bana elma þekeri al.”dedi. Çaðatay’ýn elinden tuttu. Diðer elindeki zarflarý, kaðýtlarý ve anahtarý paltosunun yan cebine koydu. Sahil kenarýnda elma þekeri yiyen küçük kýzlar gibi salýna salýna yürüyen bir kadýn,yýpranmýþ ama dudaðýnýn kenarýna küçük bir mutluluk yapýþmýþ bir adam el ele yürüyordu. Çaðatay’ýn gözleri yine Eylül’ün gögüs dekoltesine kaydý. “Hiç deðiþmeyeceksin deðil mi?” Deyip paltosuyla dekoltesini kapattý Eylül. Çaðatay’ýn hediyesi kolye boynundaydý. Gecikmiþ bir sevda masalý yazýldý ýlýk bir Ýstanbul akþamýnda mavi dalgalar üzerine. Ocak 2003
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © BARIÞ BÝLGÝ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |