..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bir deliyle aramda tek bir ayrým var. Ben deli deðilim. -Salvador Dali
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Baþkaldýrý > ömer akþahan




21 Nisan 2004
Tokat ve Cüzdan  
ömer akþahan
Yaðmurlu bir gündü. Doða, göz gözü görmez bir sarhoþluk içindeydi. Abdurrahim sabah yatakta bir külçe olmuþ, yatýyordu. Kalkýp, yüzünü yýkamak bile içinden gelmiyordu. Üvey aðabeyi Veysi ile ayný odayý paylaþýyorlardý. Aralarýnda üç yaþ vardý.


:BGCE:
Ömer Akþahan
omeraksahan@hotmail.com

Yaðmurlu bir gündü. Doða, göz gözü görmez bir sarhoþluk içindeydi. Abdurrahim sabah yatakta bir külçe olmuþ, yatýyordu. Kalkýp, yüzünü yýkamak bile içinden gelmiyordu. Üvey aðabeyi Veysi ile ayný odayý paylaþýyorlardý. Aralarýnda üç yaþ vardý. Annesi babasýna kuma gelmiþti. Veysi onun doðuþuyla ikinci plana düþmüþtü. Öfkesini her fýrsatta ondan çýkarmaya çalýþýyordu.
O sabah da öyle oldu. Kardeþinin yatakta kýpýrdadýðýný görür görmez;
- Kalk çabuk, soba için odunluktan bir kucak odun getir, dedi.
Bu aþaðýlanmayý hak etmediðine inanan Abdurrahim, söylenenleri duymazlýktan geldi.Yataðýnda ters döndü. Uyur gibi yaptý. Veysi, bu hareket karþýsýnda daha da öfkelenip kýçýna bir tekme savurdu. Bunun üzerine;
-Ne diye vuruyorsun, git kendin getir, diye, diklendi. Bu kez yataktan doðrulmasýný fýrsat bilen Veysi, suratýna okkalý bir tokat savurdu. Odadan hýþýmla çýkýp gitti.
Tokatýn acýsýyla yatakta büzülmüþtü. Kavgayý geç fark eden annesi Züleyha, odaya geldiðinde kanýksadýðý bir manzarayla karþý karþýyaydý. Oðluna üzüntüyle baktý. Ýçinden onu teselli etmek geçtiyse de töre gereði, kazýk kadar olmuþ bir çocuðu kucaðýna alýp yanaklarýna öpücük konduramazdý. Sessizce odadan çýktý, iþinin baþýna döndü. Evin diðer bireyleri de sanki bir þey olmamýþcasýna, günlük yaþamlarýna dönmüþlerdi.
Ne zaman uyandýðýný anýmsamýyordu. Uyandýðýnda yüzünde tokatýn acýsýný hâlâ duyumsuyordu. Eliyle yüzünü ovaladý. Kararýný vermiþti. Bu lanetli evde daha fazla kalamazdý. En yakýn bildiði annesi dahi onu koruyamadýktan sonra niye kalsýndý. Artýk büyümüþ, ilkokulu bitirmiþti. Ne pahasýna olursa olsun, yaþamýný baþka kentte sürdürecekti. Yaþý ondörde dayanmýþ, onur denen bir duygunun varlýðýný keþfetmiþti.
Hemen bir plan yaptý. Amcasýndan babasý adýna borç para isteyecekti. Babasý onu zaman zaman bu iþle görevlendirdiði için amcasý kuþkulanmazdý. Derhal amcasýnýn bakkal dükkanýna gitti. Babasýnýn acil bir iþ için 2000 Mark'a ihtiyacý olduðunu duraksamadan söyleyince, amcasý hiç düþünmeden, kasadan istediði parayý verdi. Zarf içindeki parayý avucunda sýkýca kavrayan Abdurrahim, ardýndan biri kovalarcasýna yaya kente vardý. Bir miktar döviz bozdurdu. Sarrafýn soru sormamasý iþini kolaylaþtýrmýþtý. Çoðu esnaf babasýyla amcasýný çok iyi tanýyordu. Oralarda bu tür ayak iþlerini çocuklarýn görmesinde bir sakýnca yoktu.
Otogara geldiðinde Ýzmir'e hareket etmek üzere olan otobüse aceleyle bindi. Van geride kalmýþtý. Uzun yolculuk boyunca þoför ve yardýmcýsýnýn sorularýný da basit yanýtlarla geçiþtirmiþti. Ýzmir'de Basmane garajýna geldikleri anons edildiðinde, bir an içi ürperdi. Öyle ya, evinden binlerce kilometre uzaklýkta hiç tanýmadýðý bir kente adým atýyordu. Sonunda kimsenin kendini aþaðýlamayacaðý, tokat atamayacaðý bir yere gelmiþti.

Ýlk gün, garajýn yanýndaki fuarda bir bankpalasta geceyi geçirdi. Mersin aðaçlarýnýn koyu kuytuluðunda bir yere kendini siper edip, kuþku ve endiþeyle sabah ýþýklarýna kavuþtu. Parasýný yolda tuvalette iç donunun içine saklamýþtý. Bahar aylarýnýn yaza kavuþtuðu günler onun þansýydý. Elindeki parayý dikkatli harcamasý gerektiðini bilecek yaþtaydý. Okulda öðretmenleri akýllý çocuksun, derlerdi. Ancak öðrenimini sürdürmesini isteyecek inançlý ne anasý ne de babasý vardý. Diðer çocuklar gibi o da, yaþamýný daðda bayýrda davarlarý gütmekle sürdürecek, yirmi yaþýna gelince de, hayatýnýn en büyük deðiþikliði olan askerlik görevini yapacaktý. Köydeki büyüklerinin yýllar boyu anlatmaktan usanmadýklarý askerlik anýlarýný o da zevkle anlatacaktý.
-Meraba hemþerim!
Bu ses hiç yabancý gelmemiþti. Þive kendi yöresine aitti. Ýrkildi. Yakalanma korkusu sardý yüreðini. Endiþeyle baktý, sakalý uzamýþ, aðzýnda yarým sigara sýkýþmýþ adama. Yarým aðýzla;
- Meraba abi, dedi. Onun çekingenliðini anlayan adam;
- Nerden düþtün buraya, dediðini anlamadý önce.
- Bir yerden düþmedim, dedi. Adam bu kez aðýz deðiþtirdi;
- Bizim hemþerilere benziyor yüzün. Yoksa Vanlý mýsýn? deyince;
- Yok, yok Bitlis'ten geliyorum. Ýþ aramaya geldim, adým Abdurrahim diye yanýtladý. Tanýnsýn istemiyordu. Adam daha bir dikkatle baktý yüzüne. Yaþý çok büyük sayýlmazdý. Nasýl olmuþtu da, evi terk etmiþti. Onu ürkütmemeliyim, dedi, kendine.
- Benimki de Þahabettin. Ama arkadaþlar kýsaca Þahap derler. Bizim fakirane var, istersen bizimle kalabilirsin, bir süre...
Abdurrahim bu öneriye sevindi. Yüzü aydýnlandý birden. Bu koskoca kentte bir anda bir hemþehrisi ona sahip çýkýyor, kalacak yer veriyordu. Ýçinden bir ses, aman dikkat et oðlum, sakýn yanýndaki paradan kimseye söz etme, diyordu. O gün akþama kadar Kordon'da limanýn kirli sularýna olta sallayan insanlara baktýlar. Açlýklarýný gevrekle bastýrdýlar. Gevreðin tadý ne hoþ, dedi. Sýcak, çýtýr çýtýr. Anam da keþke yiyebilseydi, diye, düþündü. Burnunun direði sýzladý. Veysi aklýna geldi. Oh olsun, o, bu gevreði yiyemeyecekti. Ailesi acaba ne yapýyordu? Amcasýyla birlikte herkes seferber olup, onu her yerde arýyorlar mýydý? Yoksa, sofradan bir boðaz daha eksildi, diye mi, düþünüyorlardý?
     Günler hýzla geçiyordu. Ýzmir'e geleli on ay olmasýna karþýn, henüz hiçbir yerde iþ bulamamýþtý. En çok üzüldüðü ise, elindeki paranýn yavaþ yavaþ eriyor olmasýydý. Ara sýra inþaatlarda bulduðu iþlerden ufak tefek kazansa da, hazýra dað dayanmýyordu. Bir sýðýnmacý gibi oturduðu bu evde yaþadýklarý gözünün önüne geldi. Ona evinin kapýsýný açan hemþehrisi Þahap uzun zamandýr Ýzmir'de inþaatlarda çalýþarak geçimini saðlýyordu. Arada bir birlikte Kemer'e karanlýk bir tüneli andýran salaþ sinemaya giderlerdi. Sinema adýný ilk duyduðunda bir þey anlamamýþ, tekrar ettirmiþti. En çok izledikleri Arzu Okaylý, Behçet Nacarlý filmlerdi. Ama o, en çok Türkan Þoray ve Kadir Ýnanýr filmlerini seviyordu. Yanýndaki harçlýktan az da olsa eve katkýda bulunuyordu. Arkadaþýnýn izin günüydü o gün. Ýzmir'e geldiðinde tanýdýðý ilk yer olan Lunaparkta amaçsýz dolaþýyorlardý. Ne kadar kapýya baþvurduysa hiç sonuç alamamýþtý. Yüreðine büyük bir sýkýntý çökmüþtü. Eðer biraz daha kalýrsa da parasý tamamen bitecekti. Uzun zamandýr peþinde olan tinercilerin önerilerine boyun eðmek zorunda kalabilirdi. Oysa o, aldýðý terbiye gereði doðruluktan þaþmamaya çalýþýyordu. Büyük kentte yaþamak ne zor þeymiþ yarabbim dedi, oflayarak. Genç alnýna sanki kalýn bir kader çizgisi çekilmiþti. Büyük bir suskunluk içinde lunaparkýn giriþine varmýþlardý.
Burada en çok sevdiði yer büyük dönme dolabý izlemekti. Bir kez bindiði dolaba, parasýzlýk nedeniyle bir daha binememiþti. Lunapark havanýn da güzel oluþunu fýrsat bilenlerce doldurulmuþtu. Dönme dolabýn baþýnda genç, orta yaþlý kadýn, erkek ve çocuk sýraya girmiþti. Biletini veren dolaba dikkatle biniyordu. Keþke ben de binebilseydim, diye hayýflandý. Gözü kör olsun demeyi bile ona öðreten olmamýþtý. Dolap yükünü alýnca yavaþ yavaþ dönmeye baþladý. En yükseðe çýkanlarýn baðýrýþlarý ona bir türküyü dinlermiþ gibi geliyordu.
Dolaptakilere büyük bir hevesle bakarken, küçük bir karaltýnýn ona doðru düþtüðünü gördü. Önce ne olduðunu anlayamadý. Pat, diyerek önüne düþen þeye eðilip bakýnca, bir cüzdan olduðunu anladý. Heyecanla aldý eline. Arkadaþý o sýrada çarpýþan arabalara bakmaktaydý. Aceleyle cüzdana göz attý. Gördükleri karþýsýnda gözleri faltaþý gibi açýldý. Cüzdan kabarýktý. Kimlik, Mark, Dolar ve Türk parasý ve fotoðrafsýz olduðu için ne olduðunu anlamadýðý sert plastikten kartlar vardý. Kimlikteki fotoðraftan cüzdanýn bir kadýna ait olduðu anlaþýlýyordu. Hepsini tekrar düzenlice yerleþtirdi. Cüzdan o sýrada dolapta olan bir kadýna aitti. Dolabýn durmasýný beklemeye karar verdi.
     Bir süre sonra dolap durmuþtu. Yanýna Þahap geldi. Elindekine bakarak;
- Hayrola Abdi, nedir o elindeki? Ev arkadaþý adýný kýsaltmýþtý çoktandýr.
- Para cüzdaný, deyince, elinden almaya yeltendi. O, daha sýký bir biçimde tutmaya baþladý. Arkadaþýysa almak için ýsrarlýydý.
- Nasýl içinde para var mý? Hadi sývýþalým burdan, kimse görmez nasýl olsa, diye, onu sýkýþtýrarak lunaparktan uzaklaþtýrmaya çalýþýyordu. Abdi ise, kararlý;
- Hayýr Þahap, bunu sahibine vermem gerek. Bana haram lokmaye el sürersem cehennem ateþinde yanacaðýmý söylerdi, anam. Kimse bizi görmeyecek ama Allah görüyor ya...Þahap bu sözlere diyecek bir þey bulamayýnca, sustu. Birlikte olacaklarý beklemeye baþladýlar.
Ýnenler arasýndan bir kadýn doðruca dolap iþletmenine gitti. Bir takým sorular sordu. Hareketlerinden, olumsuz yanýt aldýðý anlaþýlýyordu. Yavaþça, çekinerek kadýnýn yanýna yaklaþtý. Ne aradýðýný sordu. Kadýn 28-30 yaþlarýnda gösteriyordu. Giysilerinden varlýklý olduðu anlaþýlýyordu. Kadýnsa, çocuðun durumundan önce kuþkulanmýþ, ardýndan soru karþýsýnda, son bir umutla;
- Cüzdanýmý düþürdüm, onu arýyordum, dedi. Bu kez o;
- Peki cüzdanýn rengi neydi, içinde neler vardý, adýnýzý söyleyin, diyerek sorularý peþ peþe sýraladý. Kendini bir an polis sandý. Kadýn, tüm ciddiyetiyle sorulara doðru yanýt verdi. Sorularýn doðruluðu Abdi'yi sevindirdi, rahatlamýþtý. Aradýðý kadýn buydu. Kararlý bir þekilde;
- Ýþte cüzdanýnýz, diyerek uzattý.
Kadýn, cüzdaný heyecanla baktý. Ýçindekileri kontrol edip, her þeyin yerli yerinde olduðunu görünce, sevinçle;
- Hadi bakalým delikanlý, bunu bir yerde kutlayalým, bu bey de arkadaþýn mý? diye sorunca, 'Hýý' diyerek, baþýný salladý. Lunaparkýn yakýnýnda bir lokantaya gittiler. Kadýn, yemek boyunca bu dürüst ve yoksul genci tanýmaya yönelik sorular sordu. Arada arkadaþý söze girse de kadýnýn gözü Abdi'den baþkasýnda deðildi. Onu tanýdýðýna iyice inandýktan sonra da, kendisinden kýsaca söz etti. Kartýný vererek, ertesi gün için çalýþtýðý fabrikaya davet etti.
     O geceyi zor geçirdi. Gündüz yaþadýklarý bir bir gözünün önünden bir film þeridi gibi geçip gidiyordu. Ýnanamýyordu olanlara. Onca zamandýr yaþadýðý sýkýntýlý günler geride kalacak mýydý? Yemekte kadýnýn kendisine gösterdiði olaðanüstü ilgi karþýsýnda nutku tutulmuþtu. Bu sabah, diðer sabahlara benzemiyordu. Büyük bir keyifle duþunu almýþ, yeni yeni tüylenmekte olan sakallarýný traþ edip, kolonya dökmüþtü yüzüne. Aynaya daha bir sevecenlikle bakýyordu. Saatinde varabilmek için bir koþuda dolmuþ duraðýna indi.
     Fabrikanýn çevresi yeþillikti. Giriþ kapýsýna vardýðýnda, cebinde özenle sakladýðý kartý bekçiye uzattý. Bekçinin giriþ izni için yaptýðý telefon konuþmasýný dikkatle dinledi. Bekçinin gülümseyen yüzü içeri kabul edildiðini söylüyordu. Bekçinin müdür odasýný tarif etmesini beklemeden bir koþuda
fabrikanýn kapýsýna varmýþtý. Duraksadý, dün gece gördüðü rüyayý anýmsadý. Acaba bunlarýn tümü bir hayal miydi?
Kadýn onu kapýda karþýladý. Geniþ deri koltuklarla hayatýnda ilk kez tanýþan Abdurrahim'in þaþkýnlýktan dili tutulacaktý. Delikanlýnýn heyecanýný gören müdüre haným çaylarýný yudumlarken, kendisinden, fabrikanýn neler ürettiðinden bahsetmiþ; eðer isterse, hemen iþe baþlayabileceðini söylemiþti. O ise, düþleyemediði bir iþe kavuþmanýn sevinciyle bir çýrpýda 'Evet'i basmýþtý.
Dürüstlüðünün ödülünü hiç beklemediði bir anda almýþtý. Ýþe hemen baþlamýþ, büyük bir istekle iþin inceliklerini adeta yutarcasýna öðrenmeye baþlamýþtý. Kadýn, gencin iþte gösterdiði üstün performansýný, aradan üç ay gibi kýsa bir zaman geçmesine karþýn, çalýþtýðý bölüme þef atayarak deðerlendirmiþti.

Ekonomisi düzelen Abdurrahim, fabrikadan tanýþtýðý iþ arkadaþýnýn evlerinin alt katýný kiralamýþ, zor günler geride kalmýþtý.
Oðullarýnýn yaþayýp yaþamadýðýndan uzun zaman haber alamayan ailesi, umudu kestikleri bir sýrada eve gelen asker celbi ile onu yeniden aramaya karar verdiler. Abdurrahim'i gördüðünü söyleyen çocukluk arkadaþýný, o akþam arayýp buldular. Ona yol için para verip, Ýzmir'e yolcu ettiler. Ýlkokuldan arkadaþý Seyfettin daha önce arkadaþýna rastladýðý semti sora bulmuþ ve arkadaþýný beklemeye baþladý. Güneþ daðlarýn ardýna düþtüðü bir anda karþýdan gelenin o olduðunu anlayýnca rahatlamýþtý. Ona söyleyeceklerini kafasýnda kurmuþtu. Ailesi tarafýndan gönderildiðini hissettirmemeliydi. Önünden geçerken kýsa bir bakýþma geçti aralarýnda. Abdi hemen baþýný çevirdi. Arkadaþý yerinden doðruldu. Ardýndan yetiþti.
- Abdurrahim, ben Seyfettin, tanýmadýn mý, beni?
Evet oydu. Ancak birden karþýsýnda sýnýf arkadaþýný görmesi onda þok etkisi yapmýþtý. ne diyeceðini bilemedi. Sonrasý çorap söküðü gibi geldi. Arkadaþýný evine davet etti. Bunca yolu tepip gelene evini açmamak olmazdý. O da gene böyle bir günde Þahap'la karþýlaþmamýþ mýydý? Ýki gün kalan arkadaþýyla köyü ve ailesi hakkýnda en taze haberleri almaktan mutluydu. Annesi, babasý saðdý. Amcasýnýn ilk günlerdeki öfkesi dinmiþe benziyordu. Amcasýndan aldýðýný geri ödeyeceðini söyledi arkadaþýna. Seyfettin dönüþte edindiði tüm bilgileri ailesine bir bir aktarmýþtý.
Annesiyle babasý hemen ertesi günü zor zahmet Ýzmir'e bilet bulup, yola çýkmýþlardý. Nihayet oðullarýna kavuþacaklardý. Baba duygularýný fazla açýða çýkarmasa da hareketlerinden heyecaný görülebiliyordu.Uzun süren yolculuk boyunca ancak molalarda ne yiyeceklerine dair üç beþ kelimeyi aþmayan cümlelerden oluþan diyalog vardý aralarýnda.
Otogardan tarif edildiði gibi bir taksiye atlayýp, oðullarýnýn oturduðu daireyi elleriyle koymuþ gibi bulmuþlardý. Ev sahiplerinin zilini çaldý babasý. Ev sahibi ilk kez gördüðü insanlara alýcý gözle baktý. Adam;
- Biz Abdurrahim'in ailesiyiz. onu görmeye geldik, deyince, kadýn evlerine buyur etti. Ýçilen çaylarýn ardýndan yaþadýklarýný bir çýrpýda anlattýlar. Ev sahibi orta yaþlý bayan ara sýra baþýný sallayarak onaylýyordu. Oðullarýnýn oturduðu bölüme açýlan kapýnýn yedek anahtarýyla kapýyý açýp onlara küçük daireyi gezdirdi.
Akþam olmuþtu. Her zamanki saatte eve gelen Abdi, dairesinin ýþýklarýný açýk görünce bir an irkildi. Kim olabilirdi? Kapýyý açýp, salonda onu bekleyen annesiyle babasýný görünce banyoya saklanmak istemiþ; ancak onu fark eden babasý engellemiþti. Soðuk bir tavýrla babasýnýn elini öptü. Annesi salonun bir köþesinde onun yanýna gelmesini bekliyordu. Usulca, bir vazo kýrmaktan korkarcasýna yaklaþtý. Elini uzatan annesinin elini öptü. Annesinin unuttuðu kokusunu aldý. O kokuyu unutmasý ne mümkündü. Gözlerine baktý. Deniz mavisinin yeþille karýþýk rengi ah ne güzeldi. Bir anda büyük bir sarsýntýyla aðlamaya baþladý. Annesi bir anda töreyi unutmuþ, oðlunun baþýný göðsüne dayamýþ, karþýlýklý aðlamaya baþlamýþtý. Oysa ilk karþýlaþmadan kimse umduðunu bulamamýþtý. O gece ev sahiplerinin ýsrarýyla birlikte yemek yemiþler, sohbet etmiþlerdi.Yýllarýn özlemi bir gecede tükenecek gibi deðildi. Ancak ailesinin dönmesi gerekiyordu. Evde býraktýklarý hayvanlarýn bakýmý tamamen annesinin üzerineydi. Ýnekler ancak annesinin elinden saðýlabiliyordu. Eðer bir gün gecikirlerse hayvanlar sütten kesilebilirdi. Dönmek zorundaydýlar. Abdurrahim'in de kendileriyle geriye dönmesini istediler. Onun istediði her þeyi yapmaya hazýrdýlar. Fakat o, kararlýydý.Van'a geri dönmeyeceðini kesin bir dille ve içi parçalanarak söylemiþti. Bir iþi, mevkii ve parasý vardý.Bu duruma gelmesinde hiçbirinin katkýsý yoktu. Kazandýklarýndan yaptýðý birikimle amcasýndan aldýðý ödünç parayý da bizzat kendisine ödeyecekti. Burda kimseye muhtaç deðildi. Ýþvereni kendisine son derece güveniyordu. Bu kadar önemli kazanýmý bir anda sýfýrlayýp, aile ocaðýna geri dönmesini kimse ondan istememeliydi. Onlara, ilk fýrsatta ziyaret edeceði sözü verdi. Doðrudan söylemese de, doðup büyüdüðü, acý, tatlý anýlarý olan köyünü özlemiþti. Annesine veda ederken, anne hakkýný helal et, duaný eksik etme benden, diyerek uðurladý. Babasý gizli bir vakur içinde, oðlunun iþinden, mevkiinden dolayý sevinmiþti. Ayrýlýþlarý ise ilk karþýlamalarý gibi soðuk deðildi.
-En çok, diyordu, köyüne yaptýðý ziyareti arkadaþýna anlatýrken, köyden kaçarken kasabaya doðru dürüst bir yolumuz yoktu. Dört kilometrelik çamurlu, taþlý patika yollardan geçerek kente varabildim. Þimdiyse -geçen sekiz yýlda- ne mutlu ki, evimizin önüne kadar arabayla gidilebiliyor. Her þey deðiþmiþ dostum bizim oralarda, diyordu, sevinçle.
Üvey kardeþi Veysi ona çok deðiþtiðini söylerken, gizlice af diler gibiydi. Aradan geçen yýllar ikisinin de öfkesini törpülemiþti. Sevgiyle kucaklaþmalarýný annesi gözleri yaþararak izledi. Þivesi de deðiþen Abdi tam bir kentliye benzemiþti. Konuþurken anlaþmakta güçlük çekiyorlardý. Anasýyla Ýzmir'deki karþýlaþmasýndan daha farklý bir biçimde özlemle kucakladý. Töre möre ikisinin de umurunda deðildi.Anasýnýn saçlarýna dikkatle bakýnca tülbetten taþan aðartýlarý gördü. Demek oðlunun yokluðu avurtlarýný çökerttiði gibi saçlarýný da aðartmýþtý. Herkes yýllar sonra gelen bu tarihi buluþmanýn her anýný deðerlendirmeye çalýþýyordu. O gece evleri onu görmeye gelenlerle dolup taþmýþtý. Herkes en çok Ýzmir'i merak ediyordu. Gelenlere uzun uzun körfezi, martýlarý, büyük gemileri, kaderini deðiþtiren olayý, lunaparký, dönme dolabý, çarpýþan taksileri, palyaçolarý býkmadan anlattý. Getirdiði hediyeler ise el üstünde tutuluyor, odalarýn baþ köþesine konuluyordu. Annesi oðluna köyün en güzel kýzýný bulduklarýný fýsýldadýðýnda yüzü kýzarmýþtý. Ancak asker dönüþü
düþüneceðini belirtip, annesini kýrmamaya özen gösterdi. Bir hafta su gibi akmýþ, dönüþ günü gelip çatmýþtý.
Abdurrahim, son kez yapýlan 'evinde kal' çaðrýlarýna kulak ardý ederek otobüse binerken, anasýnýn kenarý oyalý mendiliyle, gözyaþlarýný kimseye göstermemeye çalýþarak siliyordu.
Ýzmir'e yorgun gözlerle bakarken 'Benim asýl yerim burasý' diyen, bir sese dönüþüyordu, iþ arkadaþýnýn 'Hoþ geldin'i.








Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bir Kalkýnma Öyküsü
Sözünü Tutmayan Öðretmen
Bir Baðýþýn Öyküsü
Sýpa
Ödemiþ Hamamköy Atatürk Çocuklarý Kütüphanesi
Benimle Evlenir misin?
Arkadaþsýz Kemal
Emanetçi Dede
Noel Aðacý
Bir Yudum Su

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Hiçliðe Övgü [Þiir]
Kayýtdýþý Þiir [Þiir]
Gece Dokunuþlarý [Þiir]
kalem [Þiir]
Meðer [Þiir]
Güz Yaðmurlarý [Þiir]
Küçük Mariya Ýçin Kar Senfonisi [Þiir]
Giderken Düþürdünüz 'Ben'i Çantanýzdan [Þiir]
Issýz Sokak [Þiir]
ayrılıklar [Þiir]


ömer akþahan kimdir?

Kendini nasýl anlatýr ki insan… Oturup yazýlmaya kalkýlsa, her edebiyat iþçisinin yaþamý kalýn bir roman olur. Ben bunu zaman zaman yazdýðým denemelerde ve þiirlerimde yansýtmaya çalýþýyorum. Yapýtlarýmý izleyenlere küçük birer ipucudur; söylenen her bir sözcüðümüz, tümcemiz. . Kendimi þiirde ilk keþfediþim beni ayný zamanda büyük bir hayal kýrýklýðý yaþattý ve düzene yenik düþtüm. Yol göstericim de yoktu yanýmda; düzene isyan edeceðime, þiire küsüp öyküye yöneldim. Bütün bu yaþananlar ortaokul dönemime rastlar. Yine bir gün düzen beni aldý, bir sonbahar yapraðý gibi Aydýn Daðlarýnýn zirvesine fýrlattý. Yýl 1981. Ve beni yeniden hayata baðlayan sihirli gücün þiir olduðunu orada anladým. O gün bugündür, can yoldaþým, arkadaþým, sýrdaþým ve en büyük sýðýnaðýmdýr ÞÝÝR! Ýnanýyor ve haykýrýyorum; þiir mabedinde yanmayan hiç kimse, ben buyum, ben þuyum diyemez. Tek inancým, ömrüm oldukça yazmaya, gerekirse yazdýrarak da olsa þiire ihanet etmeyeceðim. Aydýn’ýn Ýncirliova ilçesinde, ‘53 yýlýnýn Ocak ayýnda, bir Kova erkeði ve sevgili annemin tek eþinden 14. yavrusu olarak dünyaya gelmiþim. Babam ve annem ümmiydi. Okul yüzü görmemiþ bir ailenin ilk üniversite mezunu olarak kutsal öðretmenlik uðraþýmý resmi düzeyde ‘99 yýlýna dek sürdürdüm. Halen özel sektörde iþimden arta kalan zamanlarda, öðrencilere Türkiye’nin hemen her noktasýnda þiir dersleri veriyorum, gönüllü. Yeni Türk þiirini mevcut Türkçe ve Edebiyat kitaplarýndan öðrenemeyen gençlere yeni Türk þiirinin kapýsýný aralamaya çalýþýyorum. Ýnanýn bu çalýþmalarda þiir adýna öyle ilginç olaylara tanýk oluyorum ki, gözyaþlarýnýzý inanýn tutamazsýnýz. Tüm uðraþlarýmdan edindiðim çok önemli bir gerçeðin altýný kalýnca çizmek istiyorum: ÞÝÝR ÖYLESÝNE SÝHÝRLÝ BÝR ANAHTAR KÝ, AÇMADIÐI BÝR KAPIYI GÖSTEREN HENÜZ ÇIKMAMIÞTIR! Bugüne dek, bir çok edebiyat dergilerinde þiir, deneme, öykü, inceleme, gezi , aný yazýlarýmla yer aldým. ‘90’da Ödemiþ EFE dergisi yöneticiliði, Almanya’da Almanca yayýmlanan GEMEÝNSAM adlý yayýnýn sorumluluðunu yaptým. Almanca þiir, öykü denemelerinin yaný sýra yurda döndükten sonra da Almancadan Türkçeye þiir kazandýrma çalýþmalarýmý yayýmladým. ‘90’da “Nasýl Çalýþalým? Nasýl baþaralým?” adlý çalýþmam M. E. B. ca tavsiye edildi. Egebank tarafýndan 3000 adet basýldý. ‘98’de ilk þiir kitabýmý Sivas’ta yakýlan 37 güzel insana adadýðým için yalnýzca 37 þiir içermektedir. Evliyim. Eþim de emekli sýnýf öðretmeni olup, bir oðlum ve bir kýzýmla beraber yaþamýmýzý renklendirmeye çalýþmaktayýz.

Etkilendiði Yazarlar:
Mayakovski, Cemal Süreya, Sabahattin Ali, Cahit Tanyol


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © ömer akþahan, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.