Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli kültürdür -Atatürk |
|
||||||||||
|
O, O`nun Olmayacaktı Asla! Nesrin Göçmen YAZI / İlişkiler -------------------------------------------------------------------------------- Asla Herşeyiyle O, O`nun Olmayacaktı... . Aldığı bir haber iyice alt üst etmişti sinirlerini. Sözde bugün erken gidecekti evine. Bu nasıl patronluktu anlayamıyordu. Kendi işi olmasına rağmen, her gün en son kendisiydi çıkan. Bugün gene geç vakitlere dek çalışmaları gerekti. Çalan telefonun sesiyle düşüncelerinden ayrıldı, sekreteri arayanın "O" olduğunu söylüyordu.. Ne diyeceğini, nasıl anlatacağını bilmiyordu her zamanki gibi... "Efendim" diye yanıtladı. "Hayatım seni çok özledim, birlikte yemek yemeye ne dersin" diyordu telefondaki erkek sesi... "Çok isterdim fakat bitirmem gerek işlerim var geç çıkmak zorundayım". Erkeğin sesi bozulmuştu, sanki kendisinin başından atıldığını düşünür gibiydi. "Kaçta bitecek işin, gelir seni alırım ?" "Bilemiyorum canım" "İstemiyor musun benimle olmayı? Özlemedin mi? Neredeyse bir haftadır görüşemez olduk." "Haklısın sevdiğim, fakat biliyorsun hergün bir şeyler değişiyor, yarına proğramları ayarlamamız gerek" "Sen bilirsin, seni seviyorum" sözleriyle kapandı telefon... 3 yıldır birliktelerdi. Çok şeyleri paylaşıyorlardı, önceleri dostluktu yaşadıkları, sonrası sevmişlerdi birbirlerini. iki sevgili mi oldukları belli değildi...Birlikte yaşadıkları en doyumsuz anlar başkalarına ait olması gereken çalıntılardı. Tek şansları uzaktan aile dostları olmalarıydı Bu nedenle dedikodulara hedef olmuyorlardı. Erkek evliydi, mutsuzdu. Eşi umursamaz biriydi. Kendi hayatını yaşardı. Gün gelir aynı evde yaşamalarına rağmen birbirlerinin yüzünü görmezlerdi. Uzun süredir yatak odaları da ayrılmıştı kadının isteğiyle... Bazen düşünürdü erkek "Yoksa yaşamında başka biri mi vardı ?" Olsa ne yapabilirdi ki? Tüm maddi güç kadının elindeydi, isterse onu beş parasız, sırtındaki ceketiyle bırakırdı. . .....ile neredeyse 20 yıldır tanışıyorlardı. Önceleri kadının hareketleri, İçten gülüşleri, konuşmaları çekmişti erkeği.. Bir gün o gülümsemelerin ardındaki hüznü hissetmişti . Bu kadar olgun, terbiyeli, güzel de sayılabilecek bir kadını üzen ne olabilir diye düşünmeye başladı her gördüğünde... . Bir akrabalarının düğün törenindeydiler. Eşi her zaman olduğu gibi tek başına bırakmış, şımarık arkadaşlarının arasına karışmıştı. Şarabını yudumlayarak etrafta olan bitenleri can sıkıntısıyla izliyordu. Ne kadar yapmacık davranışlar, konuşmalardı bunlar, adeta bir senaryoydu oynanan. Kadına gözü takıldı O da, O`nun gibi bir kenarda sessizce bir görev yerine getirir gibi bakınıyordu. İlerledi yanına "merhaba ..... " uzuncadır görüşmedik, nasılsın ? Eşin nasıl ?" kadın biraz kızardı " teşekkür ederim ben iyiyim de eski eşimin nasıl olduğunu bilemiyorum". Demek ayrılmıştı, böyle densizlik yaptığına inanamadı erkek... "affedersin, bir şeyler demek istemiştim, eşinin nasıl olduğunu bilmek değildi amacım" Kadın olgunlukla yanıtladı "Önemli değil, alıştım. Bilirsin bizim aile pek boşanmayı hoş karşılamaz" . Gülümsemesi buruktu... "Sizin eşiniz nasıllar, burada mı ?" "Evet, şu an kimlerle, ne yapar bilemiyorum" kadın gülümsedi "evlilik işte bu" diyerek... İkisi de içerdeki gürültülere karışan pahalı kokulardan rahatsızdı. "İsterseniz dışarı, bahçeye çıkabiliriz, hem biraz hava alırız, hem daha rahat konuşuruz" "peki olur, sırtımı alayım" Kadın önde, erkek ardında çıkarlarken kimsenin dikkatini çekmedi... Bir süre hafif rüzgarlı, ılık güz havasında yan, yana yürüdüler... Kadın başladı söze "uzun süredir sorunlarımız vardı, fakat bunu aileme anlamatım, boşanmamı ölümümle bir gördüler. Bir gün sabrım öyle taştı ki onların haberi olmadan yüklüce bir nafaka ödeyerek son verdim" "Siz böyle huzurluysanız en iyisini yapmışınız... " Karşılarına çıkan bir banka oturdular... Uzun süre sessiz kaldılar... Kadın biraz üşümeye başlayınca erkek ceketini çıkarıp kadına vermek istedi... "siz" dedi kadın, "siz üşümüyor musunuz?" "sizin gibi sıcacık bir yüreğin yanında üşünür mü " gülümsüyordu erkek... Kadın kızardı... İçinden ne kadar yakışıklı, ne kadar anlayışlı, ne kadar olgun biri diye düşündü. . Ertesi gün iş yerini arayıp hatırını sordu erkek... Sesini duyunca kadının her yerini ateş basmıştı... Bu aramalar aylarca devam etti... Zaman, zaman aile toplantılarında karşılaştılar, bir yolunu bulup yalnız kalıp, birbirlerinin iç dünyalarını dinlediler... Bazen konuşmaları uzunca oluyordu. Kadının işiyle ilgili anlattıklarını erkek bıkmadan dinliyor, O`na çözümler üretiyordu. Bir gün işiyle ilgili bir sorunu telefonda anlatamadı erkek kadına.. "İstersen akşama iş dönüşü uğrayıp, ben halledeyim" dediğinde kadın sevinerek "vallahi lütfen, gerçekten ihtiyacım var " diyerek yanıtladı samimiyetle..... . O günde böyle geç akşamlardan biriydi... Çalışanları çıkmış, tek başına erkeğin gelmesini bekliyordu. Erkek işiyle ilgili sorunu bilgisayar ağında çözümlediğinde "istersen otur, birlikte çıkalım" sözleri geldi kadından çekinceyle.. Erkek işini bitirmeye çalışan kadını izledi.. Ne kadar kendini veriyordu işine, erkeğin varlığını unutmuş gibiydi... Bir ara silkindi kadın şaşkınlıkla "affedersin!! Senin burada olduğunu unuttum, evden seni beklerler, istersen gidebilirsin, benim bunları bitirmem gerekiyor" "Önemli değil" dedi erkek gülerek "varlığımla yokluğum pek farkedilmez bizim evde " "Nasıl?? anlamadım ?" "Hanımefendi arkadaşlarıyla olur, yokluğumu anlamaz" "Bu nasıl evlilik, neden devam etme gereği duyuyorsun?" "Bunu ben de sordum kendime, fakat senin gibi cesur olamadım." gülümsüyordu erkek... Kadın elini uzattı, erkeğin ellerini tuttu "üzülme" dedi, "ayrılmak da ayrı bir sorun, yalnızlık kolay değil. Evde tek başına sabahı beklemek bazen çekilmez geliyor." "Sen mi diyorsun bunları ?" "Evet, bazen özlüyorum evli olduğum anları.." "Nesini ?" "İlk günlerimi.." Kadının eli hala erkeğin eli üzerindeydi... Erkek avucuna aldı, sevgiyle sıktı, gözlerine baktı; "biliyor musun uzun süreden beri seni seviyorum... İstemek değil, arzu değil bu, hayranlık, takdir... Sana olan bu sevgi bambaşka, anlatılamaz birşey. Seni kaybetmeyi göze alamadığımdan sana söylemek de istemedim." Kadın şaşkındı, böyle bir teklifi hiç düşünmemişti, fakat elindeki elin sıcaklığı içini bir tuhaf sarmıştı... Utanarak gözlerini bir başka yöne kaydırdı... "ilk kez dedi, ilk kez tadıyorum böyle bir sevgiyi, küçüklüğümde bilirsin annemden uzaktım, Evlendim kısa sürede eşimin gerçek yüzünü gördüm, kimse bana böylesi sevildiğimi söylemedi şimdiye dek.." Gözleri ıslaktı kadının... Yıllar yılı her şeyi olmasına rağmen sevgiye aç bırakılmıştı... . Erkek "benimsin bundan sonra, seni asla bırakmam" diyordu... Kadındaysa buruk bir gülümsemeydi oluşan dudaklarında... Evet; O erkeğin olabilirdi fakat erkek herşeyiyle asla O`nun olmayacaktı, ancak çalıntı zamanlardı sadece kadına ait olan.... Ve..... İlk çalıntı zamanlarıydı o gün birlikte yaşanan.... * Düşündü kadın o günü yine bir sonbahar akşamı, her zamanki buruk gülümsemesiyle. Yaşamı da çalıntı değil miydi zaten ondan habersizce çalınan... . 18/08/2004 Z.Nesrin GÖÇMEN (çalıntı zamanlar)
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Nesrin Gocmen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |