..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Paranız varsa toprak alın. Artık üretmiyorlar. -Mark Twain
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Bireysel > Kâmuran Esen




24 Aralık 2004
Farzederek Yaşayamazsın  
Hayat, farzetmek değil; gerçektir gerçek!

Kâmuran Esen


Yaşamdan bir kesit......


:IDEH:


Yarı uyur yarı uyanık geçirdiği gecenin sabahında, iki kişilik yatakta açtı gözlerini yeni güne. Tek başına.......Göz alabildiğine uzanan ovada yalnız yaşayan bir ağaç gibiydi. Büzülmüştü koca karyolanın kenarına. Öyle bir büzülmüştü ki, bomboş bir çekmecenin köşesine sıkışmış ince bir gömlek düğmesine benziyordu.Ya da, içi çoktan boşaltılmış kavanozun dibinde kalmış kırık bir pirinç tanesine... Yattığı pozisyonda kalkmıştı, demek ki gece boyunca hiç kıpırdamamıştı. Sağ tarafına yatmıştı. Sol yanının boş olduğunu bildiği için hiç o tarafa bakmıyor, sağ tarafından kalkıyordu yataktan. Yine öyle yaptı. Bakmadı ama, aylardır hiç baş konmayan ikinci yastığın öylece duruyor olduğunu bilmek, içini burkmuştu.

Salona çıktı. Salon çok büyük göründü gözüne. Üzerine bol gelen bir giysi gibiydi, dönüp duruyordu üzerinde.Banyoya gitti, lavaboya yöneldi. Solgun, avurtları çökmüş bir yüzle gözgöze geldi aynada. Günler önce çıkarıp lavaboya koyduğu sabun hâlâ yarı bile olmamıştı. ” Hıııııım! ” dedi.....” Demek ki küçücük sabun, bir kişiye bir ay dayanıyor.......Hiç birşeyi bitiremiyorum tek başıma."... Soğuk suyu yüzüne çarpıp ferahlamak istedi ama nafile!

Muftağa girip buzdolabını açtı. Yalnız kaldığından bu yana, her zaman yiyecekleri sığdıramadığı dolabın yarısı boştu. Yarım kilogramlık sebzeler, küçük bağ halindeki yeşillikler; dolabın bir köşesine adeta büzülmüşlerdi.Yarım kilogram taze fasulye, bir o kadar domates, yine yarım kilo ıspanak. “ Benim içim yaşam, artık yarım kilogramlık,” diye düşündü.

Düz ve küçük bir tabağa üç zeytin, küçük bir dilim peynir , ince bir dilim ekmek koydu. Portakal suyu hazırlamalıydı kendine. Şu çay içmeme alışkanlığı, sıkıntı veriyordu kahvaltı saatlerinde. ” Boş ver portakal suyunu,” dedi. Büyükçe bir bardağa su doldurdu. Kahvaltı tabağını, bardağı mutfaktaki masaya usulca bıraktı. Boğazı düğüm düğüm, bir sandalyeyi çekip oturdu. Lokmaları isteksiz isteksiz geveledi. Dili; fazla pişmiş, hatta kurumuş, üzeri yarılmış ve bayatlaşmış bir kurabiye gibiydi. Ağzının içinde döndükçe avurtlarına, dudaklarının iç kısmına batıyordu.Tabağı, içindekileri bitiremeden mutfak setinin üzerine bıraktı.

Salonun bir kenarında , ütülenecek birkaç parça çamaşır duruyordu sepette. Şöyle bir baktı, hep kendisine ait çamaşırlardı. Bir haftada biriken çamaşır, sadece birkaç parçaydı. Bir zamanlar yıkamaya, ütülemeye yetişemediği, ama artık çamaşır sepetinde hiç görmediği çamaşırları ve onları giyeni düşündü....” Lânet olsun! ” diye söylendi.

Derken, akşam boşaltmayı unuttuğu koca poşeti gördü. Eline alıp, mutfağa yöneldi. Bir gün önce almıştı marketten. Poşetten; margarin paketinden biraz büyükçe üç tane saklama kabı, iki porsiyonluk yemeğin doldurabileceği büyüklükte iki çelik tencere, bir tane de oyuncak gibi küçük bir tava çıktı. ..” Şim’den sonra, böyle küçük kaplar gerekecek bana, “ diye iç geçirdi...” Tek kişilik.”

O gideli beri, bir sessizlik vardı evde. Büyük bir coşkuyla çalan davullar , dönen değirmenler susmuştu sanki. İşte bu sessizlik ve yalnızlık, taşımakta zorlandığı bir yüktü omuzlarında. O yükü indirecek bir durak yoktu.Yalnızlığı, gidenin yokluğu; gelip yüreğine oturdu. Kara bir yılan gibi çöreklendi. Yüreğinin, bir değirmen taşının altında kalmışçasına ezildiğini hissetti.....İçi öyle dardı ki ! Küçülmüş küçülmüş, incir çekirdeği kadar kalmıştı.

O’nun yokluğuna, yalnızlığa alışması gerekiyordu. Ama nasıl? Düşündü düşündü, aklı sıra bir çözüm buldu. Dudaklarına acı bir gülümseme kondurarak, şöyle dedi kendi kendine:

* Sabahları yalnız uyandığında; O’nun, erkenden kalkıp işe gittiğini ya da bir iş gezisine çıktığını farzedebilirsin.

* Tek başına kahvaltı ederken, O’nun sabah uykusundan henüz kalkmadığını farzedebilirsin.

* Ütülenecek çamaşırların sadece kendine ait olduğunu gördüğünde ise; yine en sona kendi çamaşırlarım kalmış ütülenecek, diye farzedebilirsin.

* Akşam yemeğini yalnız yerken; O, akşam yemeğini dışarıda yiyecek, geç gelecek diye farzedebilirsin.

* Buzdolabını neredeyse boş gördüğünde ise; yine hafta sonu gelmiş diye farzedebilirsin.

* Bir yolculuktan veya alışverişten döndüğünde ve evde seni bekleyen hiç kimse olmadığını gördüğünde; O’nun eve gelmesi için, vaktin henüz çok erken olduğunu farzedebilirsin.

Daha farzedecek şeyler bulmaya çalışırken, çalan telefonun sesiyle irkildi.Telefonda, henüz ikibuçuk yaşındaki torunu kuş gibi şakıyordu:

-“ Ananejiim! Efde miçin? Ben gelebiliy miyim?”.........Torununun sesiyle, yüzü aydınlanır gibi oldu. Farzetmek de neydi ! İşte gerçek buydu......Sevimli, dünya tatlısı bir torun......Sırtını dayayacağı bir duvar......Giden gitmişti. Nasılsa bir daha dönmeyecekti.....Olmayan şeyleri varmış gibi farzederek yaşayamazdı.

Telefonu kapattı. Kendi kendine acı gerçekleri bağıra bağıra hatırlattı:

Evet, yalnızsın!
Yalnız yaşayacaksın!
O’nu; yok işe gitti, yok iş gezisine gitti diye farzedemezsin.
O artık yok, bunu kabul et.
Gitti ve hiç gelmeyecek.
Hayat, farzetmek değil; gerçektir gerçek!

Farkında olmadan O’nun en sevdiği şarkının sözleri döküldü dudaklarından:

“ Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç,
Bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç ! "


.Eleştiriler & Yorumlar

:: MUHTEŞEM
Gönderen: mehmet burak yüksel / /Türkiye
4 Eylül 2012
Harika bir kurgu yapmışsın seni tebrik ederim

:: merhabalar
Gönderen: Aysel AKSÜMER / , Türkiye
16 Şubat 2011
Çok güzeldi. Tebrik etmek istedim. Saygı ve selamlarımı sunuyorum.

:: muhteşem
Gönderen: bolattas / Ankara/Türkiye
22 Mart 2008
basarılarını devamını dılıyorum çok güzel yazılar yazıyorsun sana hayatında mutluluklar dilerim.

:: ....
Gönderen: elifsu su / Ankara/Türkiye
4 Haziran 2007
yarım kilogramlık hayat çok yüreğime dokundu.tüm yazılarınızı severek okuyorum ama bu çok başkaydı,sevgiler sunuyorum

:: ELLERİNİZE SAĞLIK!
Gönderen: mehtap kocamaz / Uşak/Türkiye
26 Nisan 2007
GERÇEKTEN ÇOK GÜZEL BİR HİKAYEYDİ...BÜTÜN HİKAYELERİNİZİ BEĞENİYLE OKUYORUM...İYİ GÜNLER...

:: Tebikler!
Gönderen: Hilâl Özgül / Ankara/Türkiye
16 Nisan 2007
Hep söylerim, hep söyleyeceğim!Yazmakta yaşamak kadar kolay olsaydı keşke. Her zaman ki gibi yine mükemmeldi. Kalemine sağlık üstad, yüreğine sağlık...

:: ay ısıgı
Gönderen: aytekin aydın / Bolu/Türkiye
6 Şubat 2007
gercek bır yasam yada hayal sankı.. nedır ıkı kol dugmesının bır araya gelmesı gıbı hayat bazen yalnız yasamayı oburune benzer olan kol dugmesını arar gıbı yasmak..aramaktan ve hayal etmekten korkmayı.gercekten ama gercekten hayat ay ısıgında beklemeye deger..saygıyla ellerınızden operım kamuran hanımm...

:: ÜZÜLMEYİN
Gönderen: Derya Köse / İstanbul/Türkiye
31 Ağustos 2006
ÇOK GÜZEL HİKAYELERİNİZ VAR. ILIK HİKAYELER... VE ÜZÜLMEYİN GİDENLER SADECE BİZDEN BİRAZ ÖNCE GİDENLERDİR. ELBET KAVUŞACAĞIZ...

:: Farzederek yaşayamazsın
Gönderen: Taki Akkuş / İstanbul/Türkiye
16 Ağustos 2006
Sevgili Kamuran, Yaşam zaten yalnızlık, bu arada önemli olan acıyı,sevgiyi birleştirip ortak sevgiye dönüştürmektir. Torununuz telefon edince sevindiğiniz gibi... Seni kutlarım, kalın sağlıcakla.

:: Saygılarımla,
Gönderen: gürcan erbaş / İstanbul/Türkiye
28 Haziran 2006
Herkes bir güzel söylemiş. Ben nokta koymayı yeğliyorum. Usuma Özdemir Asaf geliyor. "Yalnızlı paylaşılmaz, Paylaşılsa Yalnızlık olmaz." Saygılarımla.

:: yansız yalnızlık...
Gönderen: İ.ALAİTTİN BİLGEN / İstanbul/Türkiye
5 Mart 2006
Kamuran hanım, Yalnızlığı yazmak zordur. Siz zoru başarmışsınız. 'Yenilik' adına 'İyiliklerin' silip süpürüldüğü bu dönemde 'iyiye' bağlılığınızla ayırt ediliyorsunuz. Kutlarım. I.A.BİLGEN

:: Merhaba *,)
Gönderen: rabia ülger / Çanakkale/Türkiye
7 Şubat 2006
Ben genelde uzun yazıları okumaktan sıkılırım.Ama yazınızı sıkılmadan ve yarıda bırakmadan okumayı başardım.Çok güzel bir yazı...

:: Selam
Gönderen: asivemavi / ege/Türkiye
16 Ocak 2006
Hüzünler... Yitik kentler, sevdalar, gecikmiş yıllar. Hep acı veriyor insana.Özlemekte beklemekte güzel. Farzetmekle kendimizi kandırabiliriz belkide. Ama yaşam devam ediyor. Yaşamalı doyasıya zamanı.Sevdiklerimizle. Kamuran Hanım yazılarınızı çok beğendim. Asi&Mavi sizden bahsetmişti. Cidden harika yazdıklarınız... Sevgiler Selen/Bursa

:: farzederek yaşamak...
Gönderen: asivemavi / ege/Türkiye
8 Ocak 2006
...yazıyı kaçıncı kez okuyorum bilmiyorum yine bam telimize, yine hüzüne vurmuşsun... bir gün çekip gideceklere hazırlamak içinmi bizi?? ..."farzederek yaşamak" kanatır mutlaka içini adamın...ben bir evin önünde çokluca gece sefası görmüştüm... farzetki o gece sefasıydı kırağıları çekip üzerine uykuya daldı...ikinci baharında uyanmak için...belkide var ikinci baharlar kimbilir?...farzet... güzel kal...

:: harikasınız!!!
Gönderen: Derya Çölkesen / Ankara/Türkiye
6 Ocak 2006
İnsanın kendine bile söylemeye korktuğu yalnızlık korkusunu ne de güzel anlatmışsınız. İnanın okurken tüylerim diken diken oldu. Ne diyebilirim ki bundan başka HARİKASINIZ!!!

:: Müthişsiniz, kutlarım!
Gönderen: Fatma Aksoy / Ankara/Türkiye
21 Temmuz 2005
Nefis anlatmışsınız.

:: Yalnızlık Er Geç Yaşanacaktır.
Gönderen: Mehmet OZSARAC / Gaziantep/Türkiye
2 Temmuz 2005
Yine bir klasik.Kamuran Hanım a yakışan, artık okumadan muhakkak çok güzeldir,diye başladığım eserlerinden biri.Artık,İzedebiyatta birazda yazar seçmeye başladım.Ama,en ilginci Kamuran Hanımın çok mükemmel bir kişilik analizcisi olması.Bazen,bir bebek,bazen bir yaşlı.İnanılmaz. KUTLARIM....

:: Umarım...
Gönderen: Bahadır Yurteri / İstanbul/Türkiye
22 Haziran 2005
Umarım, yalnız kalmaya mecbur olduğum günlerde aynı cesaret ve inanç benim de ruhumda olur. Yazı mı?.. Her zamanki gibi hocam, muhteşem!

:: ..
Gönderen: Arzu Mumcu / İstanbul/Türkiye
8 Nisan 2005
Bazen gerçekleri kabullenmek çok zor ki bu gerçek ölüm ise bazen de imkansız oluyor..evet hayat devam ediyor buna da bir diyeceğim yok ama kimi insanlar mesela sen Kamuran Abla ve mesela ben bu dönüşsüz gidişe alışamıyoruz..yazdıkların nasıl da gerçek duygular hiçbirinde yazımsal sanatın mübalası yok hepsi derinden, samimi hisler..bazı insanlara bu yaşananlar bu anlatılanlar hikaye gibi gelse de olay başa gelince fark ediliyor..bizim de masadaki tabak kadar eksik bir yaşantımız var..özlemse gittikçe artıyor..yeni meşgaleler de olmasa (senin torun, benim çocuğum) halimiz nice olurdu acaba..seni seviyorum..yüreğime o ince hüzün bulaştı bugün yine ağır olacak..sevgiyle..

:: ACI VE TATLIYI BİR TABAKTA YEMEKTİR YAŞAM.
Gönderen: ayse candan / İstanbul/Türkiye
8 Nisan 2005
Yazının ardından yapacak yorum bulamıyorum,sadece şuna emin olunki sizi karşınızda sevgi ile dinliyor ve yüregimde ağırlıyorum,iyki varsınız SEVGİLER.

:: tşk
Gönderen: Nilay BOLATTAŞ / Yozgat/Türkiye
8 Nisan 2005
Merhaba Kamuran teyzeciğim ben Yozgat'tan Nilay öncelikle yazım hakkındaki yorumunuzun beni çok mutlu ettiğini belirtmek isterim.Elimden geldiğince yazdıklarınızı takip etmeye çalışıyorum ve etkileniyorum.Bizlere güzel bir örnek teşkil ediyorsunuz.Saygılarımı sunuyorum...

:: Hüzün...
Gönderen: zeynep küçük / kırşehir/Türkiye
1 Nisan 2005
Sevgili Kamuran Abla, Yazınızı okurken boğazımda bir şeyler düğüm düğüm oldu. Allah'tan ki yorumumu konuşarak bildirmek zorunda değilim.Yoksa ağzım değil, gözlerim konuşurdu. Madolyonun güzel yüzünde buluşmak dileğiyle... Saygılarımla...

:: Çok güzel
Gönderen: Evren İÇENER / Bursa/Türkiye
18 Mart 2005
Bu yazıyı ikinci kez okuyorum..Ve bu kez ağladım...Yüreğinize sağlık.

:: yalnızlık.........
Gönderen: ömür perdahçıoğlu / Bolu/Türkiye
22 Şubat 2005
ne yazacagımı hiç bilemiyorum ama yazmalıyım bir şeyler... insan bazen mutsuzluğunu ertelemek ihtiyacı hissediyor...ama belli bi zaman sonra çığ gibi birikerek kaldırılamayacak duruma geliyor..herşey çok zor ama bir gün hepimiz tek başına kalacagız yada birilerini tek başına bırkacagız...sizin ki çok erken oldu ama onu asla unutmayacagız...önemli olan bu bence...bizi görüyor duyuyor ve belkide konuşuyor..önemli olan onun rüzgarla gönderdiği mesajları alabilmek...şimdi penceremi açtım rüzgarı dinliyorum..............

:: nasılı?
Gönderen: arzu bengü / İstanbul/Türkiye
10 Şubat 2005
nasıl bu kadar güzel yazabiliyorsunuz merak ediyorum... bu kadar etkileyici,bu kadar iten,bu kadar dokunaklı... gerçekten harikasınız,tebrik ederim.

:: yalnizlik deyince..
Gönderen: inci cicekoglu / istanbul/Türkiye
7 Şubat 2005
yalnizligi boyle guzel anlatmasi,yalnizliga alismak kadar zor olmali.her zaman dinlemekten hoslandigim bir sarki vardir:"voice of the soul".sanirim bu muzigin yanina bir yazi ancak bu kadar yakisirdi.simdi "voice of the soul"u dinlerken eksik olan bir parcam kalmayacak..cok tesekkurler

:: bir de burdan
Gönderen: ŞENGÜL GÜLAÇTI / Kocaeli/Türkiye
7 Şubat 2005
YAZDIKLARINIZI OKUYUNCA YALNIZ GÜNLERİM GELDİ AKLIMA. SANIRIM FARKLI BİR YALNIZLIKTI BENİMKİ. BEN GİDENİN YOKLUĞUNU DEĞİL YALNIZLIĞIMIN KEYİFLİ OLDUĞUNU DUYUMSARDIM. DOLABIMDA VE HERYERDE SADECE BENİM TERCİHLERİM VARDI. KAPIM KAPANDIĞINDAN SONRAKİ BANA AİT DÜNYA İÇİN HEP ŞÜKRETTİM. BELKİ BİR HASTALIKTI BİLEMİYORUM. AMA BİR DE BU VAR DEMEKTEN KENDİMİ ALAMADIM. SAYGILARIMLA

:: Dört duvarin arasindan...
Gönderen: Sükran / Nürnberg/Almanya
23 Ocak 2005
Yazilarini okurken, kendimi seninle karsi karsiya sohbet ediyor gibi buluyorum sevgili ögretmenim. Insanin kendini buluvermesi de bir baska okutuyor yazilanlari... Nürnberg'ten sevgiler, saygilar...

:: Teşekkürler
Gönderen: kerem durmaz / Muğla/Türkiye
16 Ocak 2005
Pazar günleri hoştur bilirsiniz, haftanın yorgunluğunu atmak çabasıyla yeni yorgunluklara sürükleriz kendimizi. Pazar gününe yazınızla başlamak çok hoş oldu, nasıl anlatsam? Sade kahve tadındaydı: Acı ama keyifli... Teşekkürler Kamuran hanım teşekkürler

:: çok ama çok güzel :(
Gönderen: elif dökünlü / Sivas/Türkiye
12 Ocak 2005
kamuran teyze, yazınızı okurken göz yaşlarımızı tutamadıkS sakın yalnız olduğunuzu düşünmeyiniz uzakta bile olsak biz hep sizinleyiz... ELİF DÖKÜNLÜ

:: Siz de öyle bir yürek var ki...
Gönderen: Burcu Yıldızer / Ankara/Türkiye
30 Aralık 2004
Gözyaşlarımı tutamadım..Dayandım son paragrafa kadar..Başımı havaya kaldım ki o malum damla düşmesin diye; ama olmadı, tutamadım ve sol gözümden iki damla bana aldırmadan kayıp gitti... Ben ne zaman sol gözümden gözyaşı döksem; içim sızlamıştır..İlginçtir ama böyle.. Biliyor musunuz Kamurân Hanım, siz de öyle bir yürek var ki yaşamanıza ve nefes almanıza sebep, bu bile herşeye meydan okumanıza yeter!! Sevgi ve ışık yüreğinizden ve yaşamınızdan eksik olasın ablacığım..

:: Yarım bardak su
Gönderen: Ayşe Keskin / Trabzon/Türkiye
28 Aralık 2004
Neresinden bakarsak bakalım bardak üstüne, ister boşuna ister dolusuna yaşamak denen debdebe acıtıyor yinede .Kâmuran hanım ibretle okudum. selam ve sevgiler :)

:: ...
Gönderen: İlke Ersoy / İstanbul/Türkiye
28 Aralık 2004
Yine muhteşem bir kalemden yine inci gibi dökülen satırlar; 'hayat' kadar gerçek ve dokunaklı. Yaşamak herşeye rağmen güzel olmalı sevgili öğretmenim; kimi zaman zor gelse de... Hepimiz vaktimiz saatimiz gelince çıkacağız o bilindik yolculuğa. O zamana dek; yaşadığımız dünyanın hakkını vermeye çalışıyoruz, çünkü her zaman 'uğruna yaşanacak' bir şeyler vardır. Çünkü her zaman bizim varlığımıza ihtiyaç duyacak 'sevgililerimiz' olacak hayatta, ama evlat, ama torun, ama bir can dost... Kucak dolusu sevgimle...

:: ...
Gönderen: Guvercin / Ankara/Türkiye
27 Aralık 2004
Enes'i benim için de sevgiyle kucaklayın. "Ağır misafir" iniz yaşamınıza ve gönlünüze mutluluk vermeye devam etsin. Kendinize iyi bakın. Sevgi ve saygılarımla.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın bireysel kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yanmayan Bir Ampulden Nasıl Mutlu Olunur
Bir Doğum Günü Öyküsü
Kadın Hastalığı
Kır Gelinciği

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kiralık Evin Şartları...........
Sen Bir Garip Çingenesin / Nene Gerek Gümüş Zurna !
Bir Boyama Kursu Öyküsü
Ağır Misafir
Çocukluğumdaki Çerçiciler Ve Düğünler
Yağmur , Güneş , Rüzgâr ve Babam
Keltepe'nin Öyküsü
Eşeği Düğüne Çağırmışlar
Bir Memleketin Dönüşüm Hikâyesi
Biz Üç Kardeş

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Dönüşü Olmayan Gidiş [Şiir]
Seni Özlemenin Kitabını Yazabilirim [Şiir]
Bensiz Yaşamaya Alışacaksın [Şiir]
İşte Gidiyorsun [Şiir]
Gelseydin Eğer [Şiir]
Ne Zaman Seni Düşünsem [Şiir]
O Beklenen Hiç Gelmeyecek [Şiir]
Çek Beni İçine Bir Nefeste [Şiir]
Sığınacağım Başka Yürek Yok [Şiir]
Uykularında Sev Beni [Şiir]


Kâmuran Esen kimdir?

Okumak ve yazmak bir tutkudur benim için. Yazdıklarımı okuyucularla paylaşmak amacıyla buraya gönderiyorum. Yıllardır, yerel bir gazeteye haftalık köşe yazıyorum. Mudurnu Belediyesinde gönüllü kültür müdürü olarak çalışıyorum. Yayımlanmış Kitaplarım: -Şiirlerle Öyküler - şiir / Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Yazarlar Dizisi ( 1988). . . . . . . . -Sevgi Yumağı - şiir ( 1997 ). . . . . . . . . -K. Esen'in Kaleminden Mudurnu - derleme / Mudurnu Kaymakamlığı Kültür Hizmetleri Dizisi ( 2002 ). . . . . . . . . . . -Oynatmayalım Uğurcuğum- deneme , anı / --Senfoni Yayınları ( Haziran / 2004 ) -Mudurnulu Fatma Nine'nin Günlüğü - Baskıya hazırlanıyor

Etkilendiği Yazarlar:
Okuduğum her yazardan veya yazıdan etkilenirim. Bende bir etki bırakmayacak, herhangi bir şey öğretmeyecek bir yazı düşünemiyorum.


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.