..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Ýnsan gülümsemeyle gözyaþý arasýnda gidip gelen bir sarkaçtýr. -Byron
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aný > R. Eylül Aktaþ




21 Þubat 2005
Çocukluðumun Yeþil Duraðý  
Gülsüm teyzem

R. Eylül Aktaþ


Çocukluðumun yeþil sokaðý, annemin sabun kokulu elleri, yanaklarýma batan babamýn kirli sakalý, güvende olduðum, sýðýndýðým, bahçesinde güller açan evim... Her yolculuk bir þekilde götürür beni oralara. Yaþlý ceviz aðacýna týrmanýp dallarýn yaprak


:CBBE:



                                             




Yolculuðumun ilk duraðý
Gülsüm Teyzem




Çocukluðumun yeþil sokaðý, annemin sabun kokulu elleri, yanaklarýma batan babamýn kirli sakalý, güvende olduðum, sýðýndýðým, bahçesinde güller açan evim... Her yolculuk bir þekilde götürür beni oralara. Yaþlý ceviz aðacýna týrmanýp dallarýn yapraklarý arasýnda saklandýðým anlarý hatýrlarým. Baharda çiçek açan ýhlamur aðacýnýn kokusu yayýlýr etrafa. Þehrin nezih, sakin bir sokaðýn ortalarýnda bir yerindeydi evimiz. Sokaðýn iki yanýndaki granit taþlarla döþeli kaldýrýmlar temiz ve bakýmlýydý. Kenarlarýnda dikili aðaçlar her yýl özenle budanýr, gövdeleri kireç ile sývanýrdý. Þimdiki gibi yolun iki yanýnda park etmiþ arabalar yoktu. Herkes garajýna çekerdi aracýný. Sokak kapýsýndan girince saðda, evin giriþ kapýsýna çýkan birkaç merdiven var. Bu kapý misafirler için açýlýrdý. Oradan girince üç yaný küçük camlarla çevrili bir holden doðru salona geçilirdi. Oradan girmeyip dosdoðru yürüyünce evin köþesinden saða dönüp bahçeye açýlan diðer kapýya varýlýrdý. Kapýdan girince birkaç basamak çýkýlýr. Solda mutfak, saðda ise oturma odasý vardý. Her ikisinde de bahçeye bakan kocaman pencereler. Bu iki odanýn arasýndaki boþlukta üst kata giden merdivenler baþlardý. Çocukluðumun elmalý, tarçýnlý kurabiye kokulu evi; neredeyse her yolculukta eþiðinde soluklandýðým...
Bahçenin diðer ucunda tek katlý, beyaz badanalý küçük evde Gülsüm teyze oturuyordu. Büyükbabamýn uzak bir akrabasýymýþ. Bize nadiren gelirdi, o da gelmek sayýlmazdý ya. Annem onun belediyede çalýþtýðýný söylemiþti. Ýþ dönüþü þöyle bir uðradýðý olurdu. Bahçede dolaþýrken evinin etrafýna yaklaþmazdým. Bilmediðim bir sebepten çekinirdim ondan. Belki hiç gülümsediðini görmediðimden. Ufak tefek, topluca bir kadýndý. Onun gelip gittiðini duymazdým. Giydiði topuksuz ayakkabýlar yüzünden sanýrým. Küçük beyaz ev, küs gibi, sýrtýný bizim eve dönmüþtü. Sadece gözleri, küçük iki pencere, görünürdü. Ceviz aðacýna týrmanýp evin diðer tarafýný kimseye belli etmeden gözetlerdim. Bahçe duvarýna bakan küçük bir veranda ve evin asma kilitli kapýsý görünüyordu. Sonradan pelin olduðunu öðrendiðim, süpürge otlarý, maydanoz, dereotu, kekik, nane, kereviz, biber, domates, lahana ve birçok çeþit sebze ekili birkaç tarh vardý. Yavaþ yavaþ da olsa daha da yaklaþmaya baþlamýþtým küçük beyaz badanalý eve. Bazen, uzun yaz akþamlarý, dolanýrdým evin etrafýnda. Gülsüm teyze beni görmezden gelir, o an yaptýðý iþ ile uðraþýrdý. Annemin bana seslenmesiyle koþa koþa eve doðru uzaklaþýrken ürkek bir "hoþça kal" ile ona veda ederdim. Merakýmýn içine karýþmýþ tuhaf bir merhamet hissettiðimi anlamam için yýllar geçmeliydi. Tuhaf, çünkü bir kez dahi saçýmý okþamayan, yaramazlýðýma kýzmayan, kim olduðunu bilip hiç tanýmadýðým bu kadýna sýký sýký sarýlabilme isteði vardý içimde. Küçük yaþýma raðmen omzuma dayanýp yüreðini açmasýný isterdim. Bu duygularý bende nasýl uyandýrdýðýný bilemiyordum, ama öyleydi. Belki yalnýzlýðý, belki sessizliði. Her hangisiyse, içim bu kadýna karþý çocukça masum þefkat ile dolup taþmýþtý. Kýsa zamanda piþirdiði leziz limonlu kekleriyle tanýþacaðýmý hayal bile edemezken iþte o gün gelmiþti. Bir sabah, babam henüz evden çýkmýþtý ki kapýnýn tekrar açýlmasý ile merdivenlere koþtuðumda babamý ve arkasýnda olukça uzun boylu, yapýlý yaþlýca bir adamý gördüm. Baþýnda melon þapka, kolalý dik yakalý gömleði ve bej rengi takým elbise vardý üzerinde. Annemin arkasýna saklanýp eteðine yapýþtýðýmý hatýrlýyorum. Adam gür sesiyle bir þeyler söyleyerek anneme yaklaþýp elini sýktý. Sonrasýnda kollarýnda bulmuþtum kendimi. Konuþtuklarýndan bir þey anlayamamýþtým. Gülerken bile gürlüyordu sanki. Gelen adam büyükbabamýn Amerika’ya yerleþmiþ olan kardeþiymiþ. Çok uzun zaman önce gittiðinden bozuk aksanlý türkçesini sökebilmek için birkaç gün geçmesi gerekirdi. Adý Kemal'di; büyük amcam Kemal.
Akþamlarý, sadece bayramlarda açýlan misafir odasýnda oturup annem babam ve büyük amcam Kemal uzun uzun sohbet ederlerdi. Getirdiði hediyeler bana çok farklý ve paha biçilmez gibi görünmüþlerdi. Yataðýma yattýðýmdan emin olup aþaðýya inerdi annem ben ise biraz bekleyip merdivenlerin karanlýkta kalan üçüncü basamaðýna oturup konuþulanlarý dinlerdim. Bir gece orada uyuyakalmýþtým. Sabah uyandýðýmda babamýn beni kucaklayýp odama götürdüðünü hayal meyal hatýrlamýþtým. Günler geçtikçe, ilk günkü kadar ilginç ve farklý da görünmüyordu misafirimiz. Her gün kucaðýnda zýp zýp hoplayýp, sofrada yanýmda oturan Kemal amcam aileden birisiydi artýk. Bir akþam üzeri annemin bana seslendiðini duydum. Sokak kapýsýnýn önünde üç tekerlekli bisikletimle turluyordum. Bisikleti sürükleyerek bahçeye girdim. Büyük amcam evin arka kapýsýnda düþünceli bir ifade ile Gülsüm teyzenin evine doðru bakýyordu. Yanýna yaklaþtýðýmda bisikletin týkýrtýsýyla irkildi. Bir yerlere dalýp gittiði belliydi. Bana doðru eðilip: "Gülsüm teyzene misafirliðe gidelim mi?" diye sordu. Kocaman avcu içinde kaybolmuþtu elim. Ýlk defa o aðustos akþamýnda Gülsüm teyzeye ve evine bu kadar yakýn olabilmiþtim.
Gülsüm teyzeyi kapýda solgun yüzünde öfkeli ifade ile görünce ürkek ürkek sokuldum yaþlý adama. Hiç konuþmadýlar, sadece sessizce baktýlar birbirlerine. Bu sahneyi hatýrladýkça o sessizliðin ne kadar dolu olduðunu þimdi bile hissedebiliyorum. Gülsüm teyze yavaþça çekildi kapýnýn önünden, amcam içeriye girdi. Beni unutmuþ gibilerdi. Ardýna kadar açýk kalan kapýdan adamýn peþine takýlýp içeriye girmiþtim. Kolluklarýnýn kenarlarýnda beyaz dantel örtüler örtülü bir kanepe vardý odanýn ortasýnda. Arkasýnda, pencerenin önünde koyu renkli yuvarlak bir yemek masasý ile yüksek arkalýklý iskemleler durmaktaydý. Tahta kaplý zemin üzerine çapraz atýlmýþ el dokumasý kilim ve bir de sýrtýný duvara dayamýþ camekanlý bir dolap vardý. Duvarlarda çok sayýda tablo ve fotoðraflar asýlýydý. Çok farklý, gizemli bir yerdi burasý. Dolabýn içinde gördüðüm renkli küçük kutular, parlayan kristal kadehler, cam biblolar dokunmak için sabýrsýzlandýklarýmdý. Ne konuþtuklarýný bilmiyordum ama konuþuyorlardý. Kelimeleri duymasam, anlamasam da sezgilerim sitemi, hasreti, kýrgýnlýðý, sevgiyi algýlamýþlardý. Baþka bir odaya açýlan kapýyý fark etmiþtim. Beni unutmuþ olmalýydýlar, kapý koluna uzanýp açmaya çalýþtýðýmda kapý kendiliðinden açýldý, aralýkmýþ. Birkaç tane kabartýlmýþ yastýðýn olduðu bir karyola, yanýnda komodin ve bir elbise dolabýndan baþka bir þey yoktu. Odanýn yarý karanlýk diðer köþesinde sallanan bir koltuk vardý. Yanýndaki küçük, dantel örtülü masanýn üzerinde içi bir takým kaðýtlarla dolu bir sepet görmüþtüm. Birkaç yýl sonra bu mektuplarý gizlice okuyacaðýmý o zaman nasýl bilebilirdim...
Sýkýlmýþtým besbelli, dýþarýya, Gülsüm teyzenin küçük bahçesine çýktým. Evden bahçe duvarýna kadar topu topu beþ-altý metre ederdi. Duvarýn diðer tarafýnda ise, görünmeseler de, bir baþka bahçe, baþka ev vardý. Evinin küçük verandasýna çýktýðýnda Gülsüm teyzeyi bu manzara karþýlardý. Kendisine yarattýðý dünya bir küçük ev, itina ile baktýðý birkaç metrelik bahçe ve karþýdaki duvardan ibaretti. Evden çok uzak olduðumu düþünecek kadar deðiþik görünmüþtü bana burasý. Zamanla buraya çok alýþacaðým da aklýmýn ucundan geçmemiþti.
Büyük amcam ne zaman çýkýp gitmiþti anlamamýþtým. Veranda pervazý ucuna oturup ayaklarýmý sarkýtmýþ uydurduðum bir þarkýyý mýrýldanýrken bir el hafifçe dokunmuþtu omzuma. Döndüðümde Gülsüm teyzenin gözleriyle karþýlaþtým. Ýlk defa yüzünün yumuþak hatlarýný fark ettim. Hiç de somurtkan olmadýðýný, gözlerindeki hüzün ile harmanlanmýþ sevgiyi ve derinlerinde saklanan gülümseyiþini fark ettim. Elini saçlarýmda gezdirip, sýrtýmý sývazladý, "annen seni merak eder..." demiþti.
Sonraki birkaç günün birinde Kemal büyük amcam geldiði gibi aniden gidiverdi. Hayat eskisi gibi tekdüze, alýþýlmýþ devam etmiþti. Tek bir fark ile; artýk Gülsüm teyzem vardý, bilmediðim hikayesiyle...
Okula baþladýðým günü hatýrlayamýyorum. Hafýzamý ne kadar zorlasam da, olmuyor. Varsayýmlarla nedenini bulmaya çalýþmak öyle pek hoþuma da gitmiyor. Þimdi ise kendime, anneme sormayý neden akýl edemediðime þaþýrýyorum. Birkaç gün önce o güne dair bir fotoðraf geçti elime. Okul formasýnýn içinde kaybolmuþ, elinde kocaman çanta, yüzünde çekingen, ürkek gülümseme olan küçük bir çocuk. Çok garip, fotoðrafýn çekildiði aný da hatýrlamýyorum. Bu fotoðrafa bakýnca gözümün önüne bambaþka hatýralar geliyor. Annem, nasýlsa büyüdüm diye tekrar eski iþine dönme kararý almýþtý. Babamýn ise sorumluluklarý gittikçe artmýþ, her geçen gün eve daha da geç gelmeye baþlamýþtý. Kýsaca, evde yalnýzdým. Okuldan eve döndüðümde tek baþýma olduðumu önce kilitli kapý hatýrlatýyordu. Boynuma asýlý anahtarýn kilitte dönmesi ise kendimi büyümüþ hissetmeme neden oluyordu. Ýçeriye girdiðimde çantamý ayakkabýlarýmý çýkardýðým yerde býrakýp misafir odasýna giderdim. Orada yaptýðým þey ise babamýn sevdiði derin ve rahat koltuða oturmaktý. Bazen pencere kenarýndaki eski yazý masasýnýn üzerindeki kaðýtlarý, kalemleri karýþtýrýr kendime göre oyunlar oynardým. Annem ve babam kalemlerden bazýlarýnýn kayýp, antetli kaðýtlarýn çok çabuk tükendiðini fark etmekte gecikmediler. Babamýn kýsa ama yeterince ciddi konuþmasýndan sonra sadece koltuða gömülüp oturmakla yetinmeye karar vermiþtim. Bir süre sonra raflardaki kitaplar dikkatimi çekmeye baþlayacaklardý.
Okul, eve yürüme mesafesi uzaklýðýndaydý. Bütün yapacaðým, evimizin bulunduðu caddenin sonuna gidip saða dönmekti. Üçer katlý iki binadan oluþuyordu okul; ilk ve orta kýsým. Lise kýsmý arka bahçenin biraz ilerisindeydi. Okula gitmek ve gelmek benim için dünyanýn en zevkli iþiydi. Böyle olmasýnýn sebebi ise iki yer arasýnda yürüdüðüm yol. Evden çýkýp etrafýma bakýna bakýna yürümek çok hoþuma giderdi. Hiçbir ayrýntýyý atlamadan görmek hoþuma giderdi. Yeni keþifler yapar gibi merak ile gözlerdim çevremi. Zamanla bizim sokaðýmýzda oturan insanlar hakkýnda, hayatlarý hakkýnda pek çok þey öðrenmiþtim. Bu basit bir merak deðildi, bir bulmacayý tamamlamak, parçalarý birleþtirmek gibi bir olaydý. Mesela sokaðýn karþýsýnda oturan ailenin kýzý. On sekiz yaþlarýnda, kýsa boylu, güzel yüzlü bir kýz. Her sabah onu bahçede hoplayýp zýplarken görürdüm. Ellerini kaldýrýp sanki yüksek bir yere yetiþmek istermiþçesine havalara uzanýrdý. Sonradan boyundan dolayý komplekse girdiði söylentisini duymuþtum. Biraz ileride yaþlý bir müzik öðretmeni oturmaktaydý. Dýþarýya pek çýkmazdý. Bazen keman sesleri duyulurdu, bazen gramofonda çaldýðý taþ plaklar. Annem yaþlarýnda, güzel giyimli bir kadýn yandaki komþumuzun evinin bir katýna kiracý olarak yerleþmiþti bir gün. Dalgalý simsiyah saçlarý vardý. Özenli makyaj yapýlmýþ yüzü bir meleði andýrýrdý. Neden öyle bir benzetme yaptýðýma önce anlam verememiþtim. Babam ve annem ile gittiðim bir resim sergisini hatýrlamýþtým daha sonra. Uzun süre önünden ayrýlmayýp seyre daldýðým bir portrede gördüðüm meleðe benzetmiþtim kadýný. Giyiniþ þekli bu çevreye göre biraz abartýlý görünürdü. Aslýnda hiç de öyle deðildi. Uzun bacaklarý, incecik beli, süzülür gibi yürümesi, beyaz teninde gonca gibi açan dudaklarý, kocaman gözleri ve omuzlarýna dökülen gür saçlarý yanýndan geçen herkesin ardýna dönüp tekrar tekrar bakmasýna sebep olurdu. Bahçe kapýsý yanýnda duvarýn üzerine çýkýp oturduðum akþamlar annemin eve dönüþünü beklerken onun koltuðu altýnda paketler ile geliþine þahit olurdum. Bazen kocaman çiçek buketi, bazen birkaç kitap olurdu elinde. Yanýmdan geçerken gülümseyip muzipçe göz kýrpýp eliyle saçýmý karýþtýrýp yandaki kapýda kaybolurdu. Bir gün onun da benden biraz büyük oðlu olduðunu ve onu istediðim zaman ziyarete gidebileceðimden bahsetti. Merak etmiþtim. Anneme sorduðumda, doðru olduðunu söyledi. Çocuðun ayaklarýnda bir sorun olduðunu, yürüyemediðini anlatmýþtý bana. Onunla ilk karþýlaþmamýz biraz soðuk geçmiþti. Ne o ne de ben ne konuþacaðýmýzý bilemedik. Biraz somurtkan ve þüpheci bir yüz ifadesi ile karþýlamýþtý beni. Odasýnýn duvarlarý resimlerle kaplý, her yerde kitaplar, oyuncaklar vardý. Benden iki yaþ büyüktü. Bir daha gittiðimde, ki annemin ýsrarýydý, bana satranç öðretmeyi teklif etmiþti. Ýki kez daha görüþebildik. Bilemediðim bir sebep yüzünden taþýnmak zorundaydýlar. Böylece satranç dersleri de yarým kalmýþtý. Vedalaþmaya gelmiþti annesi, kocaman gözlerinde gizli kalmayý baþaramayan hüzün vardý. O çocukla ne arkadaþ olabildim ne de olamadým. Ýþte, arada bir yerde kalmýþtý bu iliþki, ne baþlamýþ ne de baþlamamýþtý. Tahminimce, zaman tanýnsaydý, belki de hayatta tek dostum olabilirdi. Bunu bana sezgilerim fýsýldamýþtý ...
Bizim sokakta genellikle yaþlý kiþiler oturmaktaydýlar. Bu nedenle burada arkadaþlýk edebileceðim, yaþýtým çocuklar yoktu. Bunun hem iyi hem de kötü taraflarý vardý elbette. Tek baþýna olmayý seviyordum ama bazen bir arkadaþýmýn olmasýný çok isterdim. Okulda çocuklarýn öbek öbek toplanmasýna, ikiþerli, üçlü dolaþmalarýna aklým ermezdi ama kýskandýðým çok olmuþtur. Eðlenceli olabileceðini tahmin edebiliyordum. Diðer yandan da yalnýz kalmayý tercih ediyordum. Öyle kendimi çok daha iyi hissettiðime inanmýþtým. Okulda geçen ilk yýllar içerisinde arkadaþ edinme deneyimlerim pek de iç açýcý olmadýðýndan da bu inancým iyice pekiþmiþti.
Okula gitmek için evden çýkýp önce dümdüz yürürdüm. Belediye binasýna gelince yolun her iki tarafýna giden baþka bir sokak olduðundan duraklayýp saðýma soluma bakýp geçerdim. Belediye binasý epey eski olsa da dimdik ayakta kalmayý baþarmýþtý. Þehir halkýnýn gözbebeði olan birkaç tarihi eserden biriydi. Yarýsý bizim caddenin karþý tarafýnda, diðeri ise caddeyi yarýp geçen sokaðýn köþesindeydi. Tam ortada saat kulesi vardý. Bir kez dahi olsun saatin durduðunu görmemiþtim. Biraz ilerisi þehir meydanýydý. Bir yanda tiyatro binasý, diðerinde þehir kütüphanesinin ve sinemanýn bulunduðu sanat merkezi. Meydan eski taþ binalar ile çepeçevre kuþatýlmýþtý. Ýþte ben o meydaný geçip saða dönüp okula varmýþ bulunuyordum. Her gün ayný yolda yürümekten hiç usanmýyordum. Eve dönüþte tiyatro binasý önünde asýlý afiþlere uzun uzun bakardým. Meydanýn ortasýnda bulunan küçük parkýn içinden geçip fýskiyeli çeþmeden avcumu aðzýma tutup su içmek hoþuma giderdi. Ortada dikili heykelin dibinde, kaidenin ucuna oturup aðaçlarýn arasýnda dolanan rüzgarýn sesini dinlemeye bayýlýrdým. Yapraklarýn hýþýrtýsý alfabesi yazýlmamýþ ama tanýdýk bir dilde söylenen bir þarký gibiydi. Güneþ ýþýnlarý saklambaç oynar gibi bir görünür bir kaybolurlardý. Etrafýmdaki hayat ile ilgim olmazdý. Ýnsanlar, çocuklar, gezintiye veya alýþveriþe çýkan anneler, kaldýrýmlara taþmýþ kafelerde oturanlar, hiç birini görmüyordu gözlerim. Koskocaman þehir sadece bana aitti sanki. Kendimle birlikte uzun olurdu eve dönüþlerim. Bazý günler içimden eve girmek gelmez Gülsüm teyzenin verandasýnda oturup çantamdan okul kütüphanesinden aldýðým hikaye kitabýný çýkarýr okurdum. Bu kez kendimi hikayelerin içinde kaybederdim.
Okula gittiðim ilk günü hatýrlamasam da o yýllara ait hatýrladýðým çok þey olduðundan bir günün ne önemi var ki diye düþünüyorum þimdi...
Yavaþ yavaþ büyüyor, okulun ilk kýsmýndan orta kýsmýna geçmek üzereyken bizim sokak hep ayný kalmýþtý. Deðiþen bedenimdi, yüz hatlarým, insanlarýn hayatlarý ve mevsimler, zamandý. Babam ve annem evliliklerini birlikte olmanýn alýþkanlýðý olarak sürdürürlerken ben bunun farkýnda deðilmiþim gibi davranýyordum. Tarçýnlý, elmalý kurabiyeler yapmak için annemin zamaný yoktu. Yorgun ve sessizdi. Akþamlarý babamýn göðsüne dayanýp uyuyakalýrdý. Saçlarý hafifçe kýrlaþmaya baþlamýþtý. Gülsüm teyze emekli olup bütün zamanýný bahçede veya evde geçirmeye baþlamýþtý. Bazý akþamlar yanýna gider, geç saatlere kadar kalýrdým. Eskiden olduðu gibi fazla konuþmazdý. Yüzünde burnuna düþen ince çerçeveli gözlüðünü takýp goblen iþlerdi. Bazen iþini bir yana býrakýp o an aklýna gelen bir tatlýyý yapmak üzere mutfaða girerdi. Geleni gideni yoktu, yaptýklarýnýn hepsi benim için olduklarýný bilmek hoþuma giderdi. Çocukça bir bencillikle sahiplenirdim bu durumu. Eski albümlerini karýþtýrmama da izin verirdi ara sýra. Mezuniyet fotoðraflarýnda ne kadar güzel olduðunu fark etmiþtim. Uçuk pembe elbisesi içinde prenses gibi görünüyordu. Sorularýmý cevaplandýrmaktan kaçýnýrdý ben de üstelemezdim. Sessiz bir anlaþma imzalanmýþtý aramýzda sanki, o beni ben de onu rahatsýz etmiyordum. Þimdi hayatýmda ne kadar önemli bir yer kapladýðýný anlýyorum. Onun için önemli olduðumu da... Hissettiðim çocukça merhametten fazlasýný verebilseydim keþke. Hayatýnýn sýrlarýný bilmek, öðrenmek olmazdý isteðim, mutsuzluklarýný silebilmeyi isterdim. Belki bir nebze olsun yapabilmiþimdir, farkýnda olmasam da. Onu gülümsettiðimde yüreðinin sevincini uyandýrdýðýma inanmak yapabildiðim tek þey. Aþýk olduðum gün Gülsüm teyzenin iþlediði goblenlere, özenle yetiþtirdiði sebzelere, vazosundan eksik etmediði çiçeklere içinde yýllandýrdýðý aþkýný anlattýðýna inandým. Ona dair tek bir kare net ve canlý kaldý beynimde; odanýn alacakaranlýk köþesinde sallanan koltuða oturup sararmýþ mektuplarý okuduðunu gördüðüm bir akþam. Ýþte, dedim, Gülsüm teyzemin gerçeði bu...
Her yolculuðumda özlediklerim beni ziyaret eder. Her yolculuðumda baba evimin eþiðinde soluklanýr sonra yaþlý ceviz aðacýna týrmanýp çocukluðuma kavuþurum. Yýllar sonra buraya dönüp Gülsüm teyzemi bulmamak, nefesimi daralttý. Eski odamdayým þimdi. Kucaðýmda solmuþ pembe bir kurdele ile baðlanmýþ mektuplar ve bir asma kilidi anahtarý durmakta. Yüzüm ateþ ateþ, içimde öfkeli bir mahcubiyet.



eylül
















Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn aný kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Yusuf'un Þarkýlarý
Melek

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Derin Hikayeler, Kýsa Karþýlaþmalar
Gülümseme Çiçeði
Vurgun
Gecenin Ýçinden Gelen Sesler
Salkým Söðüt Hayat
Ah, Be Hayat!
Ölüm Bana Bu Kadar Yakýn Olmamýþtý - 4
Delirium
Kelimeleri Terk Etmek Zor
Suskun

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Eylül [Þiir]
Þimdi Aþk [Þiir]
Bir Þey Daha... [Þiir]
Teselli [Þiir]
Hikayeler [Deneme]
Kimi Suçlayacaksýn? [Deneme]
Sonu Gelmeden Ýnsanlýðýn [Deneme]
Eksik Olan [Deneme]
Yol Bitene Kadar [Deneme]
Ýnsaným Ben [Deneme]


R. Eylül Aktaþ kimdir?

yolcu

Etkilendiði Yazarlar:
insan, hayat


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © R. Eylül Aktaþ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.