Yaşam ciddi, sanat neşelidir. -Schiller |
|
||||||||||
|
Bir daha seninle aynı yolda yürümem, Seninle yürüyene yolda tuzakların var. Bir daha asla dokunmam tenine, Senin teninden önce duvarların var. Ben o duvarlara çarpa çarpa nasır tuttum, Ağlaya ağlaya yosun tuttum. Derin bir nefes alır gibi batıyoruz, Yükümüz ağır... Yeni bir söz söylemek için ölmek mi gerekir? Hadi bir cesaret, sen de taşın altına koy elini, İnadına inadına seviş benimle, bağır çağır... Zeynep Casalini Belki de duygularını bu şarkıda daha net anlatabilirim. Aşk, sevgi cesaret işidir. Ne zordur, herşeyiyle bir insanı kabul etmek ve tüm sorumluluğunu alarak “Seni seviyorum” demek. Bunu derken, sonrasında yaşanacak her olayda, her belada, her günahta, her sevapta sevdiğini yalnız bırakmamak... Ben sadece erkeklere mi kızıyorum? Bilmem, benim gözlemim kadınların daha sıkı sarıldığına dair ilişkilerine. Anaçlıktan herhalde, ama kolay kolay sevdiklerini geride bırakmadıklarını düşünüyorum. ( Yeni jenerasyon hariç, onla rilişki yaşamayı bilmiyorlar bile) Ama, elini tuttuğum, gözüne baktığım, sevgimi söylediğim bir adamı, en ufak sıkıntıda bırakıp gidemem ben. Duvarlar, kriterler koymam ki ben sevgime...Ben gibi hissettiğim, huzuru bulduğum bir adama arkamı dönemem öyle kolay. Bu sadece ilişkilerde de değil ki, gözümüzü yumduğumuz pek çok olayda o kadar kolay arkamızı dönüp gider olduk ki...Bu modernlik göstergesi mi, bak bunu bilmiyorum. Ama giderek tekil hayatlar yaşadığımız, “Bana dokunmayan yılan, yıllarca hüküm sürsün.” demeyi adet etmeye başladığımız açık... Can Macit, burada benim nezdimde en iyi eleştiri yazarlarından bir tanesi, aydınlatmaya çalıştığı konularda kaçımız hassasız ki...Yolda bayıldığını gördüğümüz birisine kaçımız yardım eli uzatıyor artık...Her an bizi gasp edebilir değil mi? İlkokulda misafirperverlik bizim en büyük değerimizdir diye öğretilen, yardımlaşma diye öğretilen kavramlar artık hayatımızda yok bile... Uzatmaya gerek yok aslında konuyu, birilerinin elini taşın altına koymaya cesaret etmesi lazım artık, ve verilen sözleri tutmaya...Arkamızda bıraktıklarımızın yerine koymayı öğrenmeliyiz artık!
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © ESRA BAYKAL, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |