..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Dünyada insandan çok aptal var. -Heinrich Heine
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Bireysel > ERDEN ERKİN




5 Mart 2005
Ünlü Olmanın Yolu  
ERDEN ERKİN
Arada rakısını yudumlarken iki damla yaş süzülüyordu yanaklarından ama ne yapsındı, bu işler böyle dönüyordu... ERDEN ERKİN


:DHJIE:
ÜNLÜ OLMANIN YOLU



Emekli ilkokul öğretmeniydi. Bir ay kadar önce "Azmi film"e bir senaryo götürüp bırakmıştı. Azmi filmin sahibi o suratsız adam da rafları göstererek, "Bak," demişti, "her yer senaryo dolu. Okumaya bile zamanım yok. Ama yine de senaryonu bırak, şu kağıda da adresini, telefonunu yaz, senaryona iliştir. Ben seni ararım."

Bir hafta sonra nedense aramıştı: "Hemen gel, görüşelim," demişti. Bunun üzerine gitmişti emekli öğretmen. Azmi filmin sahibi bu defa kendisini oturtmuş, çay söylemiş ve "senaryonun dışında birşey yazıp yazmadığını" sormuştu. O da bir aşk romanının bulunduğunu, ancak hiçbir yayınevinin bunu basmaya yanaşmadığını anlatmıştı. Azmi filmin sahibi de, "hemen romanını al, gel," demişti, "bir bakayım."

Evi Taksim'deydi. Bir koşu gitmişti evine emekli öğretmen. Hemen alıp gelmişti romanını, heyecan içindeydi, ancak ne olduğunu kestiremiyordu. Romanı uzattığında Azmi filmin sahibi, " Sen şimdi git, ben seni ararım," demişti.

Şimdi de Azmi bey telefon etmiş ve derhal gelmesini, görüşmeleri gerektiğini söylemişti. Emekli öğretmen, Beyoğlu İstiklal Caddesine geldi. Yeşilçam Sokağına girdi. Eskiden Fatma Girik'e ait olan Girik Hanın ikinci katına çıktı. Azmi filmin kapısını tıklattı. Kapıyı getir götür işlerine bakan genç açtı. İçeri buyur etti.

Azmi bey kendisine oturması için yer gösterdi ve "Bak hocam," dedi. "Ben senaryoyu çekmeyeceğim. Kitabını da basmayacağım. Şu anda elimde başka filmler var. Onları çekiyorum. Kitabına gelince, ben zaten yayıncı değilim. Sadece ikisi de çok hoşuma gitti. İleride belki bunları film yapabilirim. Ancak, piyasa çok durgun, zaten işler berbat! Sen de emeklisin, üçbeş kazanmak istersen bana bırak, yoksa al git!" demişti camdan dışarı bakarak.


Emekli öğretmen zaten kitabı bastıramıyordu. Senaryo için yüzüne bakan yoktu. "Kaç para verirsin," demek geldi içinden. Utandı, gururuna yediremedi. Azmi filmin sahibi kendisine önceden hazırlanmış matbu bir belge uzattı. Burada kitabı ve senaryoyu başkasının yazdığı, kendisinin de sadece tashih işinde çalışarak yardım ettiği ve mukabilinde boş bırakılmış miktar parayı karşılık olarak aldığı yazılıydı. Ayrıca kitap ile senaryoyu yazanın adı bölümü de boş bırakılmıştı. Azmi bey o zamanın parası beş milyarı kendisine uzatmıştı. Doğrusu para fena değildi. Almayıp da ne yapacaktı, varsın ad başkasının olsun, bu çok mu önemliydi? Bir başka kağıtta da, tashih işlerinde çalıştığı film şirketinin aleyhine bir basın açıklaması yaptığı takdirde aldığı paranın on katı cezai müeyyide uygulanacağı belirtiliyordu. Bu kağıdı da imzaladı. Ayrıca şirketin böyle bir açıklama vukuunda limitsiz tazminat hakkını da peşinen kabul ediyordu. Geçim sıkıntısı çekiyordu, bütün şartları kabul etti.


Kalkarken Azmi bey sık sık uğramasını ve ileride kadrolu senarist olarak onunla çok iyi işler yapacaklarını belirtti ve el sıkışarak ayrıldı bürodan.


Emekli öğretmen dışarı çıkınca Azmi bey ünlü bir işadamını aradı. "Saygılar beyefendi," dedi. " Aşk romanı tamam. Senaryo da tamam...Filmin çekimine hemen başlamak üzere emirlerinizi bekliyorum!"

Telefonun öteki ucundaki ünlü işadamı da, " Kitabı hemen bana gönder. Film hazırlıklarına başla. Başlangıç için yüz milyar gönderiyorum. Teferruatı müdürümle konuşursun," dedi.
Azmi bey, " Emredersiniz beyefendi!" dedi. Bu film işini tv'de dizi yapacak ve trilyonlar vuracak, devamını emekli öğretmene yazdıracaktı.


Ünlü işadamı telefonu kapadıktan sonra metresini aradı: "Canım, isteğin oldu, romanın hazır, yayınlayacak gazete hazır, bir reklam yaptıracağım ki sen bile şaşacaksın. Bu bomba patlarken tv için dizi filme başlayacaksın ve bir numara olacaksın. Hadi akşama..."


Bu piyasa böyleydi. Kadın cüzdandan, sevgili metresten, gazete bol sıfırlı reklam ücretinden, tv ücretsiz bir dizi kazanmaktan yararlanacak ve herkes mutlu olacaktı. Alan razı, satan razı...Böyle dönerdi işler...Ve bütün giderler de holdingin eğitim hizmetlerine katkı fonundan gösterilmek suretiyle vergiden düşecekti, gerçekte kayıp hazinenin olurdu, kimin umurunda, işler tıkırında tekerlemesi döner dururdu...Dişlinin çarkları sımsıkı kenetlenmişti ve çark böyle dönüyordu, uyum sağlayamayan giderdi, bu kadar basit...


Bir süre sonra ünlü bir gazetede ünlü bir aktristin romanı yayınlandı. Ardından bu romana aynı emekli öğretmen bir şiir yazdı ve şiir de aynı ünlü aktrist hanımın şiiri diye lanse edildi ve birisine siparişle beste verildi ve beste ünlü bir şarkıcı tarafından kasete okundu, aynı müzik filme uyarlandı. Böylece şöhreti tükenmek üzere olan biri yeniden dirildi ve şuh kadın, şık kadın, romancı kadın, şair kadın, senarist kadın ünvanlarına da sahip oldu. Bu ünlü kadın kim mi? Biraz düşünün belki hafızanızın bir yerlerinde küçücük bir iz kalmıştır.


Emekli öğretmen mi ne oldu? Azmi beyin kadrolu senaristi oldu. Emekli maaşının en az beş katını, bazan onbeş katını ayda kazandı. Ama hep kendi eserlerinin arkasından bakakaldı. Hep o yazdı, ad başkalarının oldu...

Arada rakısını yudumlarken iki damla yaş süzülüyordu yanaklarından ama ne yapsındı, bu işler böyle dönüyordu...



ERDEN ERKİN...
ÜNLÜ OLMANIN YOLU... ( Gerçek yaşam öyküleri...)

.Eleştiriler & Yorumlar

:: aaaaaahhhhh!
Gönderen: Kâmuran Esen / Bolu/Türkiye
21 Ocak 2006
Sevgili Erden Erkin; Bam telime bastınız.Bir gün Ankara'dan dönerken, otobüste okuduğum gazetede kendi yazımla gözgöze geldim.Tabi bir köşe yazarının adı altında.Nutkum tutuldu.Aynı yazının, onbeş gün kadar önce, başka bir gazetede de yayımlandığını öğrendim......Kime anlatayım derdimi?Ben ünlü olmadığım için, o (epeyce) ünlü yazara inanırdı herkes.Oysa o yazımın, izedebiyat'a giriş tarihi; gazetenin tarihinden bir ay önce........Çaldıkları eserlerle ünlü olanlar çoooook.Özellikle müzikte.......Sevgiyle kalın...Kâmuran Esen

:: Merhaba Erden Erkin
Gönderen: Nur Ersen / ankara/
19 Mart 2005
ÜNLÜ OLMANIN YOLU isimli yazınız beni gerçekten de çok etkilei. Bu konuda daha önce de benzer hatta daha üzücü yazılar okudum. Başkalarının şiirini çalıp yılarca ünlü bestelere imza atanları ve şiirin sahibinin hiç bir hak iddia edemediğini... İnsanların duygularının çalınması ne kadar da kötü değil mi… Kaleminize sağlık...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın bireysel kümesinde bulunan diğer yazıları...
Mankenler Dünyası
Barmen Öyküleri

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Mazi İçimde Yaradır
Gidenin Ardından...
Bir Gidiş Gittin Ki…
Bayramın İlk Günü...
Samanyolu
Gonca Gül
Bu Gece Yılbaşı
Bir Anı
Tuhaf Bir Raslantı
Aşkın Hüzünlü Yüzü...

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Seninle Aşkımız [Şiir]
Karanlığın Gözleri [Şiir]
Son Bölüm [Şiir]
İçimdeki Fırtına [Şiir]
Yalnızlık [Şiir]
Sen de Gittin Oldun El [Şiir]
Mutluluk Masalları... [Şiir]
Armağan [Şiir]
Sabah Saat Beşti [Şiir]
Doğanın Değişen Dokusu [Şiir]


ERDEN ERKİN kimdir?

Bilmiyorum şimdi kiminlesin, nerde? Eğer düşmeseydim ayrılıklarla derde, seninle çok mutlu olurdum, olur olmaz her yerde. . . Ne olur gitme, kal! Bitmesin bu masal. . . ERDEN ERKİN Uluslararası Turizmci

Etkilendiği Yazarlar:
Aşk, martı kanadının denize değdiği andır; yitirilen, kumsalda beklemekle geçirilen zamandır. ERDEN ERKİN


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © ERDEN ERKİN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.