Bir Şehir Yalnızlığı

Seninle aynı şehirde yaşadım bir zamanlar. Bazı şeyleri kendim seçemedimse de güzeldi. Ayağımın altında ezilen kaldırımlarda biraz önce senin yürüdüğünü düşünmek güzeldi.

yazı resim

Seninle aynı şehirde yaşadım bir zamanlar. Bazı şeyleri kendim seçemedimse de güzeldi.

Ayağımın altında ezilen kaldırımlarda biraz önce senin yürüdüğünü düşünmek güzeldi. Kalabalık bir
caddede birden karşıma çıkman, omuzuma dokunarak geçmen, kokunu duyabilmek arzusuyla
daha derin bir nefes almam, geri dönüp bakabilmek için bahane aramam, arkama döndüğümde senin de bana bakıyor olma ihtimalini düşünmem... güzeldi.

Bir kere bile dönüp bakamadım oysa. Senin de dönüp baktığını hiç sanmıyorum. Şehrin kalabalık bir caddesinde kaybolurken gölgelerimiz, birbirine tesadüfen çarpması muhtemel iki yabancıydık.

Esmer çirkinliği(mi) emanet etmiştim gözlerine. Senin hiç haberin olmadı bundan. Bir çiçeğin yanağını okşayan bir rüzgar gibiydin işte. Habersiz, kimsesiz deli deli eserdin yüreğimin bayırlarında. Ben boynu bükük bir kır çiçeğiydim, bir rüzgarın titrek dokunuşlarına muhtaç.

En dik uçurumlarımda sakladım sana kokularımı. Ulaşılmaz olanı yakışır diye düşünmüştüm sana. Öylesine ulaşılmazdın işte.

Zaman ayrılığı öğreten en eski ustamdı. Elimde çekiç, her gece yüreğimin tavında dövdüm gözlerini. Öyle
bakma dedim, öyle bakma. Sen baktın ben vurdum. Sen baktın ben vurdum. Ne kadar çok sevmişim oysa. Hiç uyumadım. Elimde çekiç, aklımda gözlerin, şehrimin kimbilir hangi evinde sen...

Şimdi denizi olmayan bir şehirdeyim. Bir sonraki gemiden inmeni bekliyorum. Rıhtımı olmayan bir banka oturmuşum. İncecik bir kar başladı. Hala gelmedin. Ben kimim ki. Gemi, bank, deniz, şehir, rüzgar, çiçek... Yok, yok. Hiç kimseye sırılsıklam aşık olmuş bir şair....

Başa Dön