..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Sanatçı, toplumda uzun çalışma ve çabalardan sonra alnında ışığı ilk duyan insandır. -Atatürk
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Gülmece (Mizah) > Şükran Karahan




16 Haziran 2006
Ey İlham Perisi!  
Şükran Karahan
"kariyer senin neyine! Ama çıkarsaydın şöyle “İlham Periniz Size Saygıyla Sunar” diye bir başlık atsaydın, eminim son yüzyılın en prestijli bestselini yapardın. Da Vinci Şifresi, Yüzüklerin Efendisi, Harry Potter da neymiş; dönüp bakmazdın bile!"


:BHIJ:
Bizim yazdıklarımızı ilham perisi söylüyorsa, o halde kimse yazı yazmıyor ve bazı yerlerinde ilham perimiz kült ve klişe kalıyor.
Ve yazdıklarımız bize vahiy misali inmiş gibi süs veriliyorsa biz sürme kafasızız!

Biliyorum ilham peri bu yazıyı bile sen mecbur ettin yazmaya beni. Anlaşılan bugün kötü günün, kendine hakaret edilmesini istiyorsun, bunu sen mecbur ettin bana!

Amaaan, ne mecbur edecekmişsin sen beni! Ben mecbur filan dinlemem. Yazıyorum işte! Kendi aklım, zihnim ve mantığım ve tüm kalbimle.
Senin gördüklerini göremem ki ben!Benim gördüklerime kalsa iş, ooooooo….

İlham perisiymiş! Hah! Pabucuma anlatın siz onu bana. Ben yazıyorum işte, ben yazıyorum!
O peri yazdırmıyor bana bunları!

Öyle akıllı, öyle zeki, böööyle şahsiyetli bir kız dururken-ben oluyorum bu zat-ilham perisine laf mı kalır, böyle bir şeye cüret dahi etmesin,

İlham perisi hakkında yıllarca hep söylenir durulur işte,
—Benim ilham perim, geceleri gelir. Dur durak bilemem o zaman yazarken. Bir hüzün çöküverir şuracığıma.
Hayır, anlamıyorum be kardeşim, gece vakti geliyorsa sen korkmuyor musun? O siyah zebanilerden bile korkuyorsun; o nerden geldiği belli olmaz hayaletten mi korkmuyorsun?
Eksik olsun öylesi, ben kendi yağımla kavruluyorum Allaha şükür! Bir gece ansızın karşına çıkar, seni korkudan öldürebilirim, işine dönmesin. Aman Allah saklasın!

Bir de gece gelip de hüzün koyuvermesi ta oracığına yani kalbine. Bir rastlantı mıdır yoksa periyle gelen bir özendirme hediyesi midir, eşantiyon mudur hüzün getirivermesi?
Hüzün getireceğine sevdiğim birini getir de dua edeyim sana!
“Allah tuttuğunu altın etsin diyeceğim ama senin oralarda altın da geçmiyordur.

Bu arada aklıma gelmişken siz Avrupa birliğine girdiniz mi, sayın ilham perisi? Bu kadar akıl vermeye şimdiden, değil AB’ye, tüm AB’nin harflerini keşfetmiş olmalıydınız.

Ha yine bu arada o ne menem peridir öyle!
Şeffaf olalım lütfen!
Ne o öyle gizli kapaklı; sesi var kendisi yok; kendisi var sesi yok misali...

Yoksa insanoğlunun paranoyaklaştığından mı bu? Hani yok da, bizim hayal ürünümüz denilen şey mi?
Şayet varsa ilham perisi denen o varlık Allah onun mustahakını versin!

Peri misin, hayalet misin, nesin!
Gündüzler çuvala mı giriyor senin geldiğin vakitlerde? Sana kışt mı dediler, benim gibi kendini bilmez?

Hoş, gündüz gelip de görünse bizimle beraber yukarıdaki kattaki amcanın karısını nasıl aldattığının dedikodusunu mu dinleyeceksin bizle, beş çayı mı içecen? Ben istemem öyle laubalilik! İçeceksen adam gibi mutfakta iç! Gözüm görmesin! Çekil!

Gece geliyorsun; iyi tamam! Artık kadın mısın, erkek misin, yoksa ne idüğü belirsiz cinsel kimliği kuyularda kaybetmiş birimisin, kimsen artık…
İnsanın uykusunu ne kaçırıyorsun, misafirliğin de bir edebi olur.     Tamam, anladık, o kalın duvarlardan bile geçebiliyorsun. Bize nanik yapıp “haaha” diye güldüğünü de biliyorum.

Sonra, senin benim kafamı karıştırmadığın ne malum!
Hayır, bir ilham perisine uykumu kaçırdı diye, tazminat davası da açamam. Onun verdiği işime şöyle yarar:
Cennetten denize bakan bir yer temin edebilir benim için.
O da geleceğe iyi yatırım olur ha!
Ama nasıl dava açıcam?
Yarın ben bunu avukata açacak olsam adam beni, Bakırköy’e delilerin baş müdürü olarak vekil tayin eder. En iyisi vazgeçeyim ben yol yakınken! Ne yapayım denize bakmayıversin evim, bir yerden otlanırız biz de sonra.

Hey! İlham perisi orda da paparazzi var mı, ona göre yani! Nerde ünlü, orda paparazzi! Malum adama mezarında bile rahat vermiyorlar,
Takip ediyorsan bilirsin;
Cem Karaca’nın mezarı da öyle açıldı. Gerçi büyük üstadın paparazziyle muhatap olduğu yoktu!
Bak davadan, cennetten vazgeçtim. Cehenneme’ de gidersem artık mecbur masraf yapıp klima taktırırım!
Ohh! Millet yansın, ben püfür püfür! Olmadı arada kapatırım klimayı. Güneş yağı, kremi falan alırım. Hem de tavuk gibi beyaz olan tenim, biraz renk almış olur. Hahaha!
Milletin Dubai’ye gitmesinden bile kral tatil olur benim hiç bitmeyecek tatilim!
Bu arada, hem orda elektrik faturası da yoktur. Ve telefon ve su… Hahaay! Şimdiden yerimi ayırtayım bari. Çok hoşuma gitti!
Bahane bulup durmayın cehennemin tadını çıkartın. Madem kötülük yaptınız, günah işlediniz, bunun mükâfatını mutlaka alacaksınız
Hem haklarınızı koruyun, işçisiniz siz! Hakkınızı söke söke alın, diğer meslek dalları için alternatiflerinizi cenaze levazım şubelerinden bilgi edinebilirsiniz.

Bak ilham perisi! Konuyu saptırıp duruyorsun. Daha bitmedi sana sözüm.
Nerde kalmıştım!
Hah! İnsanın uykusunu kaçırıyorsun,
Git be, seninle mi uğraşacağım ben!
Sen yazdırıyorsun diyelim. İşin mi yok senin! Git uyu, sabah mesai yaparsın. Benden izin sana!
Hem şimdiye kadar oturup bunları yazsaydın müthiş bir kariyer edinirdin. Tabii, kariyer senin neyine! Ama çıkarsaydın şöyle “İlham Periniz Size Saygıyla Sunar” diye bir başlık atsaydın, eminim son yüzyılın en prestijli bestselini yapardın. Da Vinci Şifresi, Yüzüklerin Efendisi, Harry Potter da neymiş; dönüp bakmazdın bile!
Aklım var deyip geçiniyorsun, böyle kıtık aklı neyleyeyim ben!
Hoş, gündüz vakti önemli bir toplantının ortasında şirketin mali değerleri incelenirken gelmesi de kötü!
Görüyorsun değil mi, nerden baksan zarar ziyan! Sen aklındakileri söyle; kıtık olsan bile CD’ye çek, biz oradan izleyelim. Eğer bu kadar hizmet aşkıyla tutuşuyorsan! Hem teknoloji gelişti. Ne o öyle posta servisi gibi:
—Huuu hanfendi, uyanın size posta getirdim
—Aa, sen miydin ilham perisi! Oraya komodine koy, ben onu sabah alırım.
Ya da:
—Unutmayayım kalkayım. Siz de çay içer misiniz? Gerçi çay da kalmadı ama, siz bir koşu yakındaki marketteki duvardan geçer alıverirseniz, pek makbule geçer!
O da zaten dünden razı ya, İngiliz lordları gibi reveransla:
—Tabi efendim mi, diyecek!
Aynen şöyle diyecek tabi:
—Pışşık! Siz benim gözüme baksanıza, ben de o göz var mı?
—Bilmiyorum, görmedim ki sizi hiç! Hem alsanız ne olur ki, elinize mi yapışır!
Peri haklısın şimdi, hem akıl ver, kıtık aklına olmayan aklından bir kuple.
Sonra da çay aldırsınlar sana! YAZIK SANA!
O kadın da der:
—Ya gecenin bir vakti kocamın/karımın yanından ayırdın. Rüyamda da sarışın bir afetle beraberdim ki sen geldin. Uykum da kaçtı, zaten uyuyasıya kadar koyunların nesli çoğalıyor. Yani neredeyse koyunların üremesine ben vesile oldum. Sen bana ne diyorsun!
Bir dokun, bin ah işit!
—Ama siz de benim sayemde yazıyorsunuz
—Hadi ya, gecenin bir köründe sana gel mi diyen oldu?
O da içinden lahavle çeker, sanırım o da Müslüman kardeşimiz!
—Şu insanoğluna da yaranmıyor, nankörsünüz siz, bir daha size akıl veren iki olsun!
Aha da böyle yazıyorum!
Aman peri kardeş, iki olsun filan deme! Zaten sen bile fazla geliyorsun. Bak, tek şikâyetçi ben değilim!
İş toplantısındaki adamı hatırlatayım sana ben. Hani adam mali değerlerle kafayı bozmuşken senin gelmenle kafayı yazıyla bozmuş. Senin dediklerini hatırlamaya çalışırken müdürünün
sinirli bakışları altında ezilen adam trajik bir duruma düşmüştür. Kimin yüzünden, yine senin yüzünden!
İş yerinde senelerdir cool bir tarz oluşturan havalı küçük dağları yaratan Tamer Bey,”ce” deyip kalıyor. Küçük bir çocuğun derse çalışmamış ve sözlüye kalkan bir sınıf ortamı var.
Hayır, 0 ya da 1 alsa iyi! Dua eder adam, minnet bile eder!
Ama söz konusu olan büyüleyici özellik, kariyer ve prestij.
Hayır, kendini savunamazsın da, çünkü komik olur:
—Müdür Bey, dersime çalışmıştım ama son anda boyu uzun aklı kısa diye tahmin ettiğim ilham denilen bir faili meçhul bir zanlı peri zihnen ve mantıken beynimi istila etmiş bulunmaktadır. Eğer izin verirseniz onun dedikleriyle bir yazı yazayım; sonra onu Türk statlarında sahaya döküp geleyim. Siz devam edin, ben bir koşu yetişirim!
Adamın seni topa koyacağını tahmin etmiş olmalısın, etmediysen ben söyleyeyim: Seni topa koyar; sonra da bilmem kimin, elin çekik gözlülerinin sahasına atar! Şans diliyorum, daha yakın bir yere atsın!
O andan itibaren yapılacak bir şey ortamı tatlıya bağlamaktır. Sonra da toplantı bittikten sonra kendine takılanlara ateş barutu gibi köpürmesidir. Dedikodular da çıkacaktır mütemadiyen…
Kendisine pas vermeyen buna bozulan cilveli Ebru ‘nun ağzına düşmüştür. Kader ağlarını örmüştür. Genç kız, artık intikamını almak için kendine söz verir. Ofis içinde dedikodular boy gösterir. Bu ilham perisi bu sefer onların yardımına koşar, yüreği hizmet aşkıyla tutuşuyor ya, o bakımdan:
—Rezil oldu Tamer Bey, toplantıdan çıktığında ateş barutu gibiydi.
Başka bir sarışın bayan masanın üzerine bacak, bacak üstüne atmış, bir elinde aynası ve rujuyla delici bakışlar fırlatarak:
—Oh olsun, mustahaktır ona! Geçen gün beni onca kişinin işinde nasıl azarladı?
Ofisi çınlatan şuh kahkahalar…
Perinin sana vereceği fikir de, aham da böyle olur! Ne beklersin başka!
Hâlbuki , topu topu üç kişi vardır o anda. O da ondan daha düşük çalışanları. Kendine yediremediği, onların yanında onlarla aynı kefeye konmasıdır.
Yemezler güzelim! Biz kaçın kurasıyız!

Bak ilham perisi! Sabahtan derse gidiyorum, sonra tiyatro provaları. Sonra ders çalışmam lazım. Sonra da işim var gücüm var, mümkün olduğu kadar gece 12’ye kadar doluyum. Gelmeden önce randevu teyit edelim. Ben öyle zırt pırt bir peri olsun, işime karışsın istemem. Görüyorsun uygun zamanım yok! Ne zaman memlekete gittim, o zaman paçamdan yakala beni!

Bir de ilham perisini çağıranlar vardır. Bak, onlara gidebilirsin peri kardeş: Onlar zaten hepten üşütüklerdir. Zaten onlar da normal olduğunu kabullenemezler.
—Ey, ilham perisi, sesime geeeel,
O da ona çok koşan varmış gibi burnu beş karış havada:
-Ne var, kırk yılda bir uyuyayım dedim,bir iznimiz de yok ki, kıymet bilinse bir de,,,
—Bizi affedin peri hazretleri, bu saatte sizi rahatsız etmek istemezdik
—Söyle, söyle, söyle hadi!
Zaten o ruh durumunda söylenenden medet bulma. Listeden son yirmiye bile gireceğinden şüpheliyim bay/bayan yazar!

Eyyy İlham Perisi, seni yükselttiğim de oldu, küt diye düşürdüğüm de oldu. Kusura bakma!
Sen yine gelirken haber ver, ben seni iyi ağırlarım. Sonuçta bugüne bugün en sadık kardeşimsin!
En yakın zamanda uykumu kaçırmadan geldiğin vakitlerde görüşmek dileğiyle….



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Onlar mı Şanslıydı; Yoksa Bizler mi Şanssızdık?
27. Nisan. 2006 Sabahı, Kampüse Giderken

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Kırdığımı Onardım; Bir Sebebim Var Artık... [Şiir]
Büyülü Şehire Mektup Var! [Şiir]
Mutluluk Üzerine [Öykü]


Şükran Karahan kimdir?

Bir yazar her zaman kendini yenilemesi gerekir. En az bir bilimin de her geçen gün geliştiği gibi. . . . Dar bir bakış açısından dünyaya bakmak yerine geniş bir bakış açısından önünü görebilmesi için. . . . Bir yazar okuyucusundan önce kendi yazısını eleştirmelidir ve irdeleyerek düşünmelidir. Bir yazar, yazmanın verdiği keyfi yanı sıra sorumluluklarını da düşünmelidir. . . . Güvensiz olmak yerine neden kendine güvenmediğini bilip sorunun üzerine gider. Bir yazar, daima kendini eksik görmeli ki; öğreneceklerinin de olduğunu kabullenmelidir. Başka yazarların da olabileceğini düşünerek onları takip etmelidir. Vee. . Hiç bir yazar "ben şimdi oldum,ustayım" dememelidir. . . . Bunu ancak okuyucuları belirler. İşte bu da benim ölçütümdür. . . .

Etkilendiği Yazarlar:
Ümit Yaşar Oğuzcan,Murathan Mungan,Cahit Sıtkı Tarancı


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Şükran Karahan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.