Yol Üstü

Kulağımda erguvan seslerin var hala.. Kül rengi sahillerinde dolaştığım, adına kara yapıştırılmış beyaz şehrim.. Hoş geldin gözlerime.

yazı resimYZ

Kulağımda erguvan seslerin var hala.. Kül rengi sahillerinde dolaştığım, adına kara yapıştırılmış beyaz şehrim.. Hoş geldin gözlerime.

O kadar çok zaman geçti ki aradan bir şehirle senli benli konuşmayalı.. Hatırlamıyorum ne kadar zaman oldu; oysa buradaydım, aynı koltuktan aynı gözlerle Yüksel’i izliyordum zaman durduğunda. “Ey can dostum, can düşmanım zaman.. Bu yazı, uzun bir sensizlik esnasında arkandan yazılmıştır.” Böyle başlayacaktı sana bırakacağım veda mektubu.

“Yollar, karanlık çizgileri yeryüzünün..” diyerek dökülmeye başladı sözler yere.. Seni izliyordum; yalnızca seni izliyordum altyazılara aldırmadan. “Gidiyorsun!” diyebildin parkeleri ıslatan yağmurun sesiyle karışık. “Yollar, nehirlerin insan özentisi..”

Duyulmaz çoğu zaman şehrin sözleri, şehrin sesleri arasında. Oysa o gün sen, fazlasıyla sessizdin. Böyle ağır bir şehirden beklenecek sözler değildi söylediklerin. Yüksel, Konur, Karanfil, ve ben.. Sustuk hepimiz; seni dinledik.
Bu koltuktan kalkıp gideceğimi zannettin o gün; gidişim geniş zamanlıydı oysa hiç fark etmedin. Yoldaydım güzel şehrim, sendeyim sandığın yerleşik zamanlarımda bile. Yavaşlasam da duracak kadar senden geçerken, içinden yol geçen güzel bir şehirdin sen sadece.

Şimdi aynı yol üzerinden daha da uzaklara, eski kıtanın kalbine gidiyorum.. Biliyorum sana çıkmayacak hiçbir yolum, ama yine de her defasında senden geçiyorum.

Ve şehirleri en çok, yolları birbirlerine bağladıkları için seviyorum…

Temmuz 2006/ Yol Üstü

Başa Dön