Gene gel gel gel. / Ne olursan ol. / ... / Umutsuzluk kapýsý deðil bu kapý. / Nasýlsan öyle gel. -Mevlânâ |
![]() |
|
||||||||||
|
![]() Kim görse 'seni bu halde düþünemezdim' diyor, benim hasta olma hakkým yokmuþ gibi. Yoðun bakýmda geçen üç günüm önemliydi tabi ki; ancak tedavim sýrasýnda çýkan omzumu fark ettiren o deli aðrý ve sonrasý, beni daha çok yordu. Acil serviste üç saat uðraþýlmasýna raðmen; yerine bir türlü gitmeyen omzum, narkoz altýnda istemeye istemeye elli senelik kuytusuna oturtuldu. Yine yerinden çýkar korkusuyla, tutturuldu gövdeme bandajla. Kalmýþtým tek ele ve kola. Denilense, bu eziyet sürecekti, en az üç hafta. Operasyonun ertesi günü, hastaneden çýkýþ iþlemlerim yapýlýrken tembihlendi kontrole gelmem, bir hafta sonra. Huyumdu yaþamý ciddiye almamak ve ne olursa olsun her þeyde gülünecek bir þey yakalamak. Ancak bu kez durumum yabana atýlacak gibi deðildi. Kabullenmek zor da olsa, bana yakýþtýrýlmasa da ölümün eteðine dek gitmiþ, son anda vazgeçmiþ, geri dönmüþ bir hastaydým. . Kontrole gideceðim gün “madem hastasýn, herhangi bir hasta olup, normal vatandaþ gibi yaptýr kontrolü” dedi aklým. Bu; hastanede yardýmcý olabilecek arkadaþlarýma rahatsýzlýk vermeden, kendi haline býrakarak; bir saðlýk çalýþaný olduðumu saklayarak, olmasý demekti her þeyin. Arkadaþýmýn yanýna gitsem, anýnda biterdi iþim. Acelem yok nasýl olsa. Kolum bandajda olduðundan, iþime gidemiyor, bir iþ de yapamýyorum. 'Emekli bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaþýsýn sen, ille birilerini rahatsýz etmen, birilerinden ayrýcalýk beklemen gereksiz' dedi aklým. Bu kez haklý bulduðumdan kýzmadým aklýma. Çoðunlukta kavgalý olurum onunla çünkü. Ancak tek kolum ve elimle, yalnýz baþýma iþlemleri yapamayacaðýmdan, yanýma annemi de almak zorundayým. . Sýramýzý alýp polikliniðin kapýsý önünde beklemeye baþladýk. Sadece yoðun bakýmda olduðum sürede iþlem yapmadan duran aklým baþladý iþte yine çalýþmaya: “Neden kemik ölçümü de yaptýrmayý düþünmüyorsun? ” Bugün ikinci kez haklýydý aklým. Hayret edilecek bir þeydi bu kadar uyumlu olmamýz. “Neden olmasýn? ” dedim. Yaþamým boyunca bir kez yaptýrmýþtým. Onu da yaklaþýk beþ sene öncesi. Ben aklýmla konuþurken sýram gelmiþ, annem “hadi girsene içeriye” diye uyarýyor beni. . Ýçerde bir hafta öncesi acilde, üç saat boyunca kolumu yerine takmak için uðraþ veren hekim var. Ancak beni anýmsayamadý sanýrým. Yüzüme bakmaya gerek duymadan “evet? ” dedi baþý öne eðik. Bilirdim bunun anlamýný “derdin ne? ” ya da “þikayetin mi var? ”. Bir hafta önce omzumun çýktýðýný, operasyonla yerine takýldýðýný, þimdi kontrol için geldiðimi söyledim. Ayrýca üç saat benimle uðraþtýðýndan dolayý kendisine teþekkür etmeyi de ihmal etmedim. Kendimi tanýtýnca, þöyle bir baktý yüzüme, ancak pek tanýmýþ gibi deðildi yüz þekli. Eli uzandý röntgen istek kaðýdýna “hangi koldu? ” sorusuyla birlikte. “Allah, Allah gözü görmüyor mu? ” diye söylendi aklým. “Sus” dedim, “adamýn öyle çok hastasý var ki, bir de senin terbiyesizliðinle uðraþamaz.” Susmaz ki! Bu kez “söyle kemik ölçümünü” diye uyardý beni. Çekinceyle; -Doktor bey, kemik ölçümü de yaptýrmamýz mümkün mü acaba? dedim. Allah razý olsun, yanýt vermese de, kemik ölçümü için gerekli formu doldurup uzattý elime. Soramadým nereye gideceðimi, daha fazla zamanýný çalmamak için. Nasýl olsa dýþarda birilerinden öðrenirdim. . Haklýydým. Röntgen için kaydýmý yaptýrýrken öðrendim, kemik ölçümü yapýlacak yerin nerede olduðunu. Röntgen kaydýmý yaptýrýr yaptýrmaz, ardýndan ölçüm için de kayýt yaptýrdým. Þimdi bir yerde röntgen sýramý, diðer yerde ölçüm sýramý beklemem gerek. Ancak iki yer birbirine yakýn deðil ve ben iki yerde olamam. Bir yerde beklerken, diðerinde sýram gelirse, adýmýn çaðrýldýðýný duymam zor. Yine pratik zekam buldu çareyi. Annem röntgen sýrasýný beklerken, ben kemik ölçümü sýrasýnda bekleyecektim. Karþýdan birbirimizi görüyorduk nasýl olsa, adým çaðrýlýnca annem bana iþaret ederdi. . Beklerken, hastalarla, hasta sahipleriyle dostluklar baþladý. Halimi görenlerin bana çok acýdýklarýný, yüzlerinden anlayabiliyorum. Omuzdan bedenime sýkýca sarýlmýþ; pamuk, gazlý bez, flasterler içinde kocaman bir kol önümde. Gömleðimin bir kolu boþ, düðmelerinin sadece ikisi kapatýlabilmiþ. Soruyor meraklý biri: - Geçmiþ olsun, sizin neyiniz var, ne oldu? - Doktorlar omzumu çýkardý (!) Ýnanmýyor, gülümser gibi oluyor - Doðru, vallahi doðru! Bu kez merak daha da artýyor, bakýþlarýn hepsi bana çevriliyor. - Allah, Allah nasýl oldu? diyor daha meraklý biri. - Doktorlarýn belli olmaz ne yapacaklarý, bir yeri düzeltirken diðerini bozar! diyor haksýzca bir diðeri. Hasta mý, hasta sahibi mi ayýramadýðým, biraz daha genç olanlardan geliyor “ha haa haa” gülme sesleri. Biraz fazla gürültü mü ettik ne? Bir odadan, bir doktor çýkýyor, ters ters bakýyor yüzüme. Utançtan kýzarýyorum. Bu arada iki tane mahkum hasta katýlmýþ aramýza, yanlarýnda dört askerle birlikte. Meraklý bakýþlar benden vazgeçmiþ, onlara yönelmiþler bile. - Geçmiþ olsun! - Allah kurtarsýn! Yanýmýzdan þýk giyimli, genç, güzel sayýlabilecek iki bayan geçip ölçümün yapýldýðý bölümdeki kapýyý açýp, içeri dalýyor. Bir süre sonra onlardan önce içeri çaðrýlan hasta, iþi bitmiþ olarak çýkýyor. Ancak uzun bir zaman geçtiði halde sýrasý gelen, yeni bir ad ünlenmiyor. Tabi içeriye yeni bir hasta da alýnmýyor. O da ne! Az önceki þýk ve güzel bayanlar, ellerinde ölçüm raporlarýyla çýkýyorlar. Arkalarýndan, yeni bir ismi çaðýrmak üzere görevli çýkýyor kapý önüne. Durabilir miyim þimdi ben? Mümkün mü? Ellerinde rapor sonuçlarý, gitmekte olan, þýk ve güzel bayanlarý gösterip, soruyorum: - Baðýþlayýn, bir þey sorabilir miyim? Ýsteksizce bakýyor yüzüme - Buyrun? -Sýralarý kaçtý bunlarýn? - Burada sýra yok. - Biz neden bekliyoruz? - Adýnýz çaðrýlýnca gireceksiniz. - Neye göre ünlenecek adým? Tombala mý çekiyorsunuz, kur'a mý? Bekleyenler gülüþüyor. Görevli kendince doðru ve mantýklý olan açýklamasýný yapýyor: - Onlar sabahtan gelip evraklarýný býrakmýþtý. Yukarda baþka bir serviste de iþleri varmýþ. Ýþlerini bitirip, geldiler. içeri alýnmalarýnýn nedeni bu. - Alýnmadýlar, girdiler. Üstelik içerde bir baþka hasta varken diyerek düzeltiyorum görevliyi. -Bundan sonra ben de kaðýt býrakýp gideyim, çarþý, pazar gezeyim, caným isteyince gelir, ölçümü yaptýrýrým, olur mu? - Neden olmasýn? diyor gülümseyerek. Bir isim söylüyor, içeriye alýyor, daha fazla tartýþmamak için. . Ardýndan benim adým ünleniyor. Þaþýrýyorum. Gerçekten sýra bana mý geldi, çekiliþte mi çýktým? Bilinmez. Belki korku. Daha fazla kalýrsam orada, iyice karýþacak ortalýk. . -Baþýn kapýya doðru, uzan diyor görevli yataðý göstererek Uzanýyor, beklemeye baþlýyorum. Ýrkiliyorum çýðlýk gibi bir sesle: - Aaaaaaa! Sizin kolunuz baðlý? - Evet? - Alçý mý? - Hayýr, bandaj. - Ama bununla omurlarý görüntüleyemem ki! - Daha önce kaydýmý yaparken görmüþtünüz beni, niye o zaman söylemediniz? Neden bekledim boþuna? - Dikkat etmedim. - Olsun diyorum ve devam ediyorum; -Olsun, olsun üzülmeyin! Olur böyle þeyler, insanlýk hali. Tetkiki isteyen doktor da dikkat etmemiþ, onun da gözünden kaçmýþ. Siz görünen kemiði tarayýn yeter bana. Fazlasýna ne gerek var? Baþlýyor cihazý çalýþmaya. Görevli beni onaylarca: - Kalça eklemleri en eriyen bölgelerdir, oralarda bir þey yok. - Oh ya ne kadar güzel bir haber bu böyle diyorum içim rahat etmiþ bir durumda. Ve devam ediyorum bilmiþlikle: - Kalçalarda bir erimenin olmamasý demek, omurlarda da olmamasý demektir. Aslýnda bu iþi doktorlar yanlýþ yapýyor. Önce sadece kalça eklemerine bakýlmalý. Orasý normalse diðer yerlerin taranmasýna gerek yok boþ yere. Böylece hem zaman kaybý olmayacak, hem devlete daha az mali yük olacak, hem de insanlar daha az yabancý ýþýn alacak. Ne kadar þanslýyým ben. Allah acýdý, kurtardý beni, fazla yabancý ýþýnlarý yutmamdan. Þükürler olsun. . Gülümsüyor aklým: 'Bir daha gelecek olursan, doktor ne yazarsa yazsýn, önce kalça kemiklerini tarat. Eðer normalse diðerlerine gerek yokmuþ bak' O zaman; o zamanki görevli, doktor bakalým ne diyecek bu buluþumuza! diye susturuyorum onu daha fazla gevezelik etmemesi için. Annem hala röntgen sýramý bekliyor. Eðer bana bir iþaret yaptýysa, görememiþ olabilirim içerdeyken. Raporum elimde yanýna gidiyor, oturuyorum bitiþiðine. Yok, daha film sýramýz gelmemiþ. O anda gözlerim buradakileri dolaþýyor. Bir beyefendiyle göz göze geliyorum. Beyefendi annemin koluna bakýyor: - Saat çok gösteriþli, altýn mý? Annem þaþýrýyor. Biraz korkulu, biraz sert bir sesle yanýtlýyor: - Hayýr. - Aman, altýnsa takmayýn sakýn, altýn çok yükseldi. Bir baþka hasta: - Ya sormayýn; tam altýn alacaktým, bu hastalýk çýktý. Bir diðeri: - Belliydi böyle olacaðý, Irak’ýn petrolünden oluyor bunlar. - Hayýr, hayýr Amerika’dan. Amerika bomba attý ya, ondan. Adým çaðrýlýyor, konuþmalarý istemeye istemeye býrakýp, koþuyorum hemen. Aman sýram yitmesin, buraya kolay gelmedim ben. . Çekiliyor filmim. -Geçmiþ olsun, dýþarda bekleyin, adýnýz çaðrýlacak. - Neden? - Filmi almanýz için. Ama eðer bugün yetiþmezse, yarýn sabah gelir alýrsýnýz. - Ne kadar beklerim þimdi? - Bilemem. - Bugün olmayacaksa boþuna beklemeyeyim. - Belli olmaz dedim hanýmefendi, akþam 05.00 e kadar olursa olur, olmazsa yarýna kalmýþ demektir. Anneme diyorum aynýsýný. Annem “biz bekleyelim” diyor. Haklý da. Belli mi olur, þans bu. Aklým gülüyor “saðlýðýn üzerinde þans oyunu mu oynuyorsun? ” “Sus sen, karýþma! ” Ukala iþte...Duramaz karýþmadan. Bir açýk buldu mu dalar hemen. . Saat 16.45. Nihayet adýmýz ünleniyor. Alýyoruz filmi. Koþar adýmlarla çýkýyoruz bir üst kata, doktorum gitmeden yakalamak için. Polikliniðin kapýsýný çalýyor, çeviriyorum kolunu. O da ne? Kilitli. Yandaki kapýyý týklayýp, içerden ses gelmeyeceðini umduðumdan, beklemeden açýyorum. Yanýlmýþým, beyaz önlüklü biri karþýmda. Utanýyorum aceleyle daldýðým için. “Uzman olmasýna az bir süre kalmýþ biri bu” diyor aklým. Aklýma yanýt vermiyorum, þimdi onunla uðraþmanýn sýrasý deðil. Uzmanlýðýna az kalmýþ doktor: - Yanlýþ geldiniz, yan tarafa… - Yan taraf kilitli, siz bakabilir miydiniz filmime? - Buyrun, buradan geçin. Allah razý olsun, tuttuðu altýn olsun, filme bakmasa da geçmeme izin verdi ya, yarýn gelmekten kurtuldum. Çok þükür doktorum yan taraftaki bölmede bir ilacýn tanýtýmýný yapan firma görevlisiyle birlikte. Aslýnda biliyorum doktorum onu dinlemiyor, ancak rahatsýz edilmiþ gibi bakýyor gözleri. “Olsun” diyor aklým, 'utanmanýn sýrasý deðil þimdi, hadi göster filminini '. Özür diliyor, filmi uzatýyorum. Bakýyor doktorum. - Ýyisin. - Doktor bey özür dilerim, bu sargý çok kirlendi, kokuyor da; neredeyse on gün olacak, deðiþtiremez miyiz? - Olmaz. - Neden ki? - Omuz yerinden oynayabilir. - Peki efendim. Yine baðýþlayýn lütfen, ben bugün, buraya neden geldim? - Kontrol ettik. - Neyi? - Omuz yerinde mi, kaçmýþ mý. - Ters bir görüþ bu bence. Yerinde tabi ki. Omzum yerinde olmasaydý, þu an aðrýyla kývranmaz mýydým? - O kadar basit deðil bu iþler. - Böyle daha ne kadar kalacaðým? - Haftaya cuma yine gel. - Ben Ýzmir dýþýndan geldim. Yine film çekilecekse buraya gelmeden çektirsem, oradaki doktor arkadaþlara göstersem olur mu? -Olmaz. Buraya gelmeniz gerekiyor. - O gün ne yapacaksýnýz? Kolum, omzum, sargým açýlacak mý? - Açýp deðiþtirebiliriz. Onu, o an düþüneceðiz. Ama bil ki kolun serbest kalamayacak. Yeni, baþka bir bandaj ya da baþka bir þey olabilir. - Nedir olacak olan? Buraya gelmeden baþka bir hekim onu yapamaz mý? - Çok meraklýsýn! - Öyleyimdir. Can benim caným, acýyý çeken de bendim. Yaþama beni geri döndüren arkadaþlarýnýz sayesinde sakat bir omuzla kaldým. Kýzgýn ve delici bir bakýþ içime doluyor. Biraz haksýzlýk, biraz saygýsýzlýk yaptým galiba. Normalde böyle deðilimdir, sanýrým hastalýðýmýn verdiði sýkýntýdan böyle davrandým. Utançla özür diliyorum. Buna karþýlýk veriyor doktorum: - Ben senin iyiliðini düþünüyorum, sen beni anlamak istemiyorsun. - Özür diliyorum, baðýþlayýn. Hasta ruh hali iþte. Her þey için teþekkür ederim… Çýkýyorum dýþarý. . Dýþarý çýkýnca aklým yine baþlýyor konuþmaya: “Doktor beyin aklýna gelmedi kemik ölçümüne bakmak, sen niye göstermedin? ' Kýzýyorum yine ona “sen susmayý ne zaman öðreneceksin? ” O kadar uðraþ, emek verilerek çekilen kemik ölçümünün sonucunu gösteremeden geliyoruz eve. Olsun, kalça eklemlerim normal zaten. Belki göstermeme bile gerek yok. Unutmazsam cumaya gösteririm belki. “Cuma günü ayýn kaçý? ” diyor aklým. Takvime bakýyorum “19 Mayýs Gençlik ve Spor Bayramý! “ 'Hastanede poliklinikler açýk mý acaba? ' diye aklýmdan önce ben soruyorum ona. “yok, deðildir” “yok, açýktýr” “yok, deðildir” “yok, sen bir gün önce perþembe git” “yok, olmaz, bu kez erken derler, bakmazlar” “pazartesi mi gitsem? ” “yok, olmaz geç olur” “öf ya, daha beþ gün var önümde þimdi bunu düþünmenin sýrasý deðil” “Sus, sus, sus ve uyu en iyisi ” 'Nasýl? Bozuk bir kafa, yamalý bir kalp sakat bir omuzla kolay mý? ' . Harelenir acýlar, dayanamam Islaklýk dolar göz vadilerime Taþmak ister, akmak ister Yutkunurum, . Akýlsýz aklým durmaz Hisleri dokur tezgahýnda Yorulmaz Sevgiyi bereket tarlasýna eker “Ben” diye Baþaklarý derler, harmanlar Gönül ambarlarýma taþýr Bilirsin iþte . Avuç avuç esin olurken Us diyarlarým, der ki; Ýyi ki varým sende, Yoksa nasýl uslanýrdý, Sen gibi bir deli? Uçlarda gezerken düþerdin Gerçek yarlarýndan, Haksýzlýk uçurumlarýna . 16 Þubat 2007 Nesrin Göçmen ---------------- Ýþsiz kalmýþ felek gülerek baktý Yorgun yüreðime kancayý taktý Ardýndan omzumu çýkýk býraktý Açýlmýþtý o an acý kafesi . Yoðunda doktorlar çaresiz þaþtý Suskun gülüþümden kalan tek yaþtý Çaðrýlan umudum dualar aþtý Bestelensin derken dönüþ güftesi . Anýlar canlandý bir bir döküldü Karþýmda Azrail hýrsla dikildi Yaþam defterime tekrar bakýldý Dendi ki ''al hadi, son nefesini'' . Baþýma toplandý bütün sülalem Hazýrdý çelenkte güller ve lalem Ömrümden silerken üç, beþ yýl kalem Yaþýyordum ölüm arifesini . Öðrendim yaþama tekrar doðulmaz Yazgýysa inatçý, baþý eðilmez Dünya benim olsa hiç deðiþilmez Yok olduysa uðrun, umudun sesi . Nesrin Göçmen
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
![]() | Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2023 | © Nesrin Göçmen, 2023
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |