..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Seviyorum, öyleyse varým. -Unamuno
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Bireysel > Ýbrahim Kilik




27 Mayýs 2007
Atýl Bey'in Hayalleri  
Ýbrahim Kilik
Herkesin bir hayali vardýr. Ne demiþ atalarýmýz:"Her gönülde bir aslan yatar." Atýl Bey'de "Karýnca kaderince" ülkesi ve milleti için br þeyler yapmak isteyen bir vatan evladýydý...


:ECFG:
Bir fincan sade kahvenin kýrk yýl hatýrýnýn olduðu iddia edilen bir toplumda, sade vatandaþ olmanýn zorluðunu çözemiyordu bir türlü sosyolog namzedi Âtýl bey. Kahve içtiði zamanlarda, sade vatandaþlarýn ülkesindeki problemlerin, bünyesine iþleyen bir zehir gibi içine iþlediðini hissediyordu her yudumda. Ve bu ýstýrabýný dýþa vuramamanýn sancýlarýný yaþýyordu daima...Yazýlarýný yayýmlayabileceði bir gazete bulamamýþtý ne zamandýr. Bu yüzden de sade vatandaþla sade kahvenin farkýný anlatamamýþtý kimselere. Sýkýntýsý bunun içindi.

Yoksa iyi kötü bir iþ bulmuþtu iþsizliðin diz boyu olduðu bu ülkede. Bir kamu kuruluþunda çaycý olarak çalýþmaya baþlamýþtý. Evine ekmek götürme telaþýnýn mutluluðunu yaþýyordu çok þükür. Sonra bitirdiði bölümün kapsama alanýna uygun sayýlýrdý çaycýlýk.Üst düzey bürokratýndan en alt düzeydeki çalýþanlara çay götürdüðü için onlarýn deðiþik hâllerine þahit oluyor, durumlarýný inceleme ve deðerlendirme fýrsatý buluyordu. Ve her þahit olduðu olaydan yazacaðý makalelere malzeme topluyordu Âtýl. Ýþ günü boyunca hep içinde bulunduðu ataletten kurtulup atak yapacaðý günleri hayal ediyordu.

Bir gün iþ çýkýþýnda nüans ve fark kelimelerinin ayrýmýna varamayan müdürünün kültür hamakatine kafa yorarak yürürken arkasýndan çaðýran bir sesle irkildi karanlýk sokakta. Sonra ürpererek arkasýna döndü köþe baþýndaki karaltýyý fark etti. Biraz telaþlandý, hýzla uzaklaþmak istedi oradan.bir anda bir sürü düþünce geçti aklýndan. Karaltýnýn, Âtýl nerelerdesin demesiyle rahat bir nefes aldý. Demek ki adýyla seslendiðine göre tanýdýk biriydi þimdilik meçhul zat. Merakla beklemeye koyuldu. Karaltý yanýna yaklaþýnca liseden arkadaþý olan 777Âtýf olduðunu fark etti. Lise biteli görüþmüyordu iki arkadaþ. Bir koltuk kahvesine gidip çayla simidi hâlleþtirip nefislerini körletirken hâl hatýr bahsine girdiler. Âtýf geçmiþe âtýfta bulunmadan söze girdi. Fen –Edebiyat fakültesinin felsefe bölümünü bitirdiðini, Millî Eðitim Bakanlýðýnýn açtýðý öðretmen yeterlik sýnavýný kazandýðýný ve tayin beklediðini söyledi. Oysa lisedeyken Âtýf fen derslerinde daha baþarýlýydý ve mühendislik eðitimi almayý düþünüyordu. Tercih azizliðine uðramýþtý anlaþýlan. Âtýl da bir üniversitenin sosyoloji bölümünü dereceyle bitirdiðini ama dalýna uygun bir iþ bulamadýðýný söyledi hayýfla. Þimdilik bir kamu kuruluþunda, sözleþmeli çaycý olarak çalýþtýðýný söyledi.Sonra yazýlarýndan ve onlarý yayýmlayamadýðýndan söz etti uzun uzun. Âtýf, Âtýl’a üzüldüðün þeye bak be kardeþim! En azýndan bir kamu kuruluþuna kapaðý atmýþsýn ya! Ona þükret. Yazý iþi kolay. Hani lise birinci sýnýftan ayrýlan bir çocuk vardý. Ýsmi Turan mýydý , neydi? O mahalli bir gazetenin yazý iþleri müdürü olmuþ. Bir de ayný matbaada aylýk kültür ve edebiyat dergisi çýkarýyorlarmýþ amatörce de olsa.
Geçenlerde Cuma namazý çýkýþýnda karþýlaþtýk bana kartýný vermiþti orada adresi var.deyip elini cebine attý. Matbaanýn adresini not etmesini söyledi. Âtýl heyecanla iç cebindeki hem akýl hem de not defteri olarak kullandýðý deftere attý elini. Ve adresi yazmaya koyuldu telaþla. “Âtýfet Haným Çýkmazý numara 7” diye adresi kaydetti defterine. Bu fasýldan sonra, Âtýf kalkmaya yeltenen Âtýlý kolundan çekti hele acele etme biraz eski günleri yâd edelim. Hani lisedeyken bizim sýnýfta bir kýz vardý sana ilgi duyan. Sen de ona þiirler yazdýðýn hâlde gerçek duygularýný belli etmezdin. Þu anda adýný hatýrlamýyorum der demez. Yüreði cýz etti Âtýl’ýn. Ve iç cebinden çýkardýðý defterin ilk sayfasýna yazdýðý iki dizeyi okumasý için defteri Âtýf’a uzattý. Âtýf defteri eline aldý.
“Gülüþünle örtüþür, yanaðýndaki kakül.
Gülü kýskançlýk bürür, sen gülünce Ayþegül.”
dizelerini seslice okudu. Âtýl bir an için o günlere gitti. Duygularýný Ayþegül’e belli etmediði için ne kadar piþman olmuþtu. Hele, Ayþegül bir kabzýmalýn oðluna gelin giderken ne kadar üzülmüþtü. Birer çay daha içtikten sonra þimdilik muhabbetlerine nokta koyup koltuk kahvesinden çýkma niyetiyle ayaða kalktýlar. Hesabý Âtýf vermek için cüzdanýna el atýnca, Âtýl hemen onun elini tuttu ve “bir dakika sen benim konuðumsun hem de daha iþe girmemiþsin çay paralarýný ben ödeyeceðim.” dedi. Onlar çay parasýný ödemek için biri birleriyle mücadele ederken garson Halo dayý(namý diðer Halil dayý) gülerek býrakýn tartýþmayý ikinizde ödeyin diye lâtife yaptý. Hesabý Âtýl bey ödedikten sonra, iki arkadaþ birlikte kahveden çýktýlar. Metroya kadar yürürken iliklerine iþleyen soðuðun þiddetiyle ikisi de tir tir titriyordu. Metroyla Kýzýlay’a geldiler. Kýzýlay meydanýnda vedalaþýp ayrýldýlar.

Âtýl ivedi adýmlarla bineceði otobüs duraðýna doðru ilerlerken polis otosuna bindirilen tinerci çocuklara iliþti gözü. Bu ülkenin durumu ne olacak diye kafa yormaya baþladý. Þimdilik eðitimini yaptýðý dalda bir iþ tutmasa da bir sosyolog namzediydi Âtýl ve bu çocuklar gelecekte þimdiden daha tehlikeli olacaktýlar ülke için. Bu meselenin tez elden çözülmesi gerekli diye düþündü içinden. Zaten bu güne kadar konumu gereði hep içinden düþünmek zorunda kalmýþtý. Neyse ki Âtýf’la karþýlaþmýþtý. Bundan sonra yazýlarýný yayýmlama imkaný bulursa. Bu tür sorunlara neþter vurabilecekti en azýndan. Bu düþüncelerle otobüs duraðýna vardý. Otobüs beklerken durakta bekleyen insanlarý incelemeye koyuldu. Güzel Türkiye’min çilekeþ insanlarý, soðukta otobüs bekliyor özgürce diye geçti aklýndan. Sosyologluðunu etkin olarak kullanamasa da böyle durumlarda iþe yarýyordu âtýl konumdaki mesleði Âtýl’ýn. Âtýl böylesine karmaþýk ülke meseleleriyle cebelleþirken otobüs geldi. Neyse ki otobüste yer vardý ve oturabilmiþti. Yoksa günün yorgunluðu en çok ayaklarýnda hissettiriyordu kendini. Otobüsün buz tutmuþ camýný temizlemeye çalýþtý eliyle. Anlaþýlan, niyeti dýþarýyý seyrederek keyifli bir yolculuk yapmaktý.Yolculuk sýrasýnda otobüse binen sarhoþ yolcunun komik hareketlerini izlemekten dýþarýyý seyretmeye fýrsat bulamadan ineceði duraða geldiðini fark etti.Otobüsten indi.

Ývecen adýmlarla eve doðru ilerlerken, yarýn iþ çýkýþý ilk iþinin liseden arkadaþý Turan’ýn yazý iþleri müdürü olduðu gazeteye uðramak olacaðýný kurguluyordu kafasýnda. Gerçi gazete öyle yüksek tirajlý bir gazete deðildi altý üstü bir mahalli gazeteydi; ama olsun hele yazýlarýmý bir yerlerde yayýmlamaya baþlayayým bakalým devran neler gösterir.”Görelim Mevla neyler neylerse güzel eyler”dizeleri dökülüverdi dudaklarýndan ve bir rahatlama hissetti o an. Bu düþünceler içinde vardý evine. Kapý zilini âdeti olduðu üzere iki kez kýsa kýsa çaldý. Eþinin kim o? Sorusuna hafifçe öksürür gibi yapýp boðazýný temizleyerek müþfik bir sesle benim cevabýný verdi. Eþi ona hoþ geldin dedikten sonra sofra hazýrlamak için mutfaða yönelirken yemek yemeyeceðini ;fakat çay demlerse içebileceðini söyledi. Karýsý niçin yemek istemediðini sormadan peki caným deyip çay suyunu koymak için mutfaða girdi. Bir an eþini düþündü Âtýl. Ne özverili ne müþfik bir insandý. Ýki çocuðu ve onun için saçlarýný süpürge ediyordu.Yokluktan yoksulluktan hiç þikayet etmiyordu. Âtýl’ýn asgari ücret üzerinden aldýðý maaþa üç beþ kuruþ da o katkýda bulunmak için gece gündüz demeden dýþarýya dikiþ dikiyor, nakýþ ve örgü örüyordu.geriye kalan zamanýný da iki çocuðuyla Âtýl’a ayýrýyordu. Hep özveri, hep özveri kendi için deðil onlar için yaþýyordu âdeta. Nasýl ödeyecekti Necla’nýn hakkýný. Babasýndan kalan iki oda bir mutfaktan müteþekkil gece kondu da olmasa bir de kira ödeseler daha da zor geçinirlerdi kuþkusuz. Zaten Necla haným þükretmesini bilen, tutumlu bir kadýndý. Öyle, çaycýlýk yaptýðý dairedekiler gibi giyim kuþama, makyaja ve gösteriþe düþkün biri olsaydý, evin yolunu bulamazdý. Âtýl bu da þükredilecek bir nimet diye geçirdi içinden. Ama yüreðindeki ezikliði bir türlü atamýyordu. Çünkü böylesine fedakâr, böylesine müþfik biri için yapabildiklerini yeterli bulmuyordu. O da eþini rahat ettirmeyi çok istiyordu; ama bu koþullarda elinden bir þey gelmiyordu.

Necla’yý hep rahmetli annesine benzetirdi fedakârlýðý ve hamaratlýðý yönüyle. Annesini daha lisedeyken amansýz bir hastalýða kurban vermiþlerdi. Ýnþallah kaderi benzemez diye dua etti. O sýrda elinde çaydanlýk ve çay tepsisiyle eþi girdi odaya. Hayranlýkla baktý Âtýl Necla’ya. Necla çaydanlýðý sobanýn üzerine býraktý. Tepsiyi masaya. Çayýn demlenmesini beklerken. Necla bugün günün nasýl geçti caným dedi Âtýl’a. Âtýl eski bir arkadaþýyla karþýlaþtýðýný,onunla eski günleri yâd ettiklerini söyledi. Bir de yazýlarýný yayýmlamak için bir ümit ýþýðý belirdiðini anlattý. Necla’nýn gözleri parladý.Ýnþallah dedi çaylarý doldurmak için çaydanlýða uzanýrken. Birlikte çaylarýný içtiler. Atýl diðer odaya çocuklara bakmaya geçti. Beþ yaþýndaki oðlu üzerini açmýþtý. Þefkatle öptükten sonra, yorganý çocuðun üzerine örtüp odadan çýktý. Pencerenin önüne oturup bir sigara yaktý. Hüseyingazi sýrtlarýndan gelen bir çobanýn yanýk kaval sesi alýp götürdü çocukluk günlerine Atýl’ý. Artýk iyice uykusu kaçmýþtý. Anlaþýlan pencere önünde, Hüseyingazi sýrtlarýnýn ay ýþýðýndaki manzarasýný temaþa ederek sabahlayacaktý.

Derken sabah oldu. Eþinin hazýrladýðý sofrada karþýlýklý oturup kahvaltýlarýný ederken, gün içinde yapacaklarý iþlerle ilgili sohbet ediyorlardý. Sohbetin baþ konusu Atýl’ýn yazýlarýydý. Kahvaltý bittikten sonra Necla âdet olduðu üzere hayýr dua ederek uðurladý eþini. Atýl otobüs duraðýna geldiðinde durak oldukça kalabalýktý. O yüzden ilk otobüse binemedi. Ýþine geç kalma ihtimalinin tedirginliðine kapýldý birden. Kahvaltýsýný yapamadan daireye gelenlerin çaylarý gecikecekti ve bu yüzden müdür beye þikayet edeceklerdi Âtýl’ý. Ondan sonra müdür bey o uzun nasihatlerini vermeye baþlayacaktý. “iþten çýkarýlmasýnýn onun iki dudaðý arasýnda olduðundan tutun da, insanýn iþine nankör olmamasý gerektiðine kadar. Neler neler. Neyse ki bütün bu düþündüklerine gerek kalmadý- ek sefer konulduðundan- çok geçmedi duraða bir otobüs yanaþtý. Güç bela bu otobüse binebildi. Otobüsteki insanlarýn uykulu hallerine takýldý bir ara. Sonra yan taraftaki þen þakrak sohbet eden öðrenciler çekti dikkatini. Aklýna “Biz de toz pembe görürdük dünyayý on sekiz yaþýmýzda.”dizeleri takýldý. Kendi lise yýllarý geçti gözlerinin önünden film þeridi gibi. Dünyayý o zamanlar da toz pembe görememiþti oysa. Âtýl öðleye kadar okula gitmiþ, öðleden sonra Hacý Bayram Camii’nin karþýsýndaki bir çay evinde garsonluk yapmýþtý. Çok þükür oralarýn manevi havasýnda geçen yýllar kötü alýþkanlýklar edinmemesinde etkili de olmuþtu. Oralarda kimler yoktu ki. Meczuplar, siviller, birde sýk sýk kaldýrýlan cenazeler. Dilek dilemek için türbeye sýklýkla gelenler. O muhitle ilgili araþtýrmalar yapýlabileceðini daha lise yýllarýnda düþünmüþtü; fakat bir türlü asýl mesleðini icra etme fýrsatýný yakalayamadýðýndan o tasarýsý da su yüzüne çýkmýyordu.

O gün kýl payý daireye yetiþti ilk iþ olarak günlük imza çizelgesini imzaladý. Daha paltosunu çýkarmadan çay kazanýnýn altýný yaktý.bir derin oh çekti. Paltosunu çýkardý, özenle askýya astý. “ Güne nasýl baþlarsan öyle biter derler. Bugün çevreme pozitif enerji yaymalýyým. Müdür beyin sözcükleri galat kullanmasýný da hoþ görmeliyim, kýsaca bugün gerilmemeliyim diye kendine telkinde bulundu.” Kendisine günaydýn diyenlere tebessümle mukabele etti. Sonra baktý ki oldukça huzurlu ve neþeliydi. Ýstediði havayý yakalamýþtý. Çayý demledi. Ýlk servisine müdür beyden baþladý. Müdür misafirlerine Avrupa Birliði Müzakerelerinin baþlamasý ile ilgili gayrý resmi brifinglerinden birini veriyordu. Diðer üye ülkelerle Türkiye’nin nüans farklýlýklarýndan(!) dem vurup ahkam kesiyordu. Demek ki her konuda ahkam kesmek için müdür olmak gerekli diye düþündü Âtýl. Müdür beyden sonra kýsým amirlerinin, þeflerin birde eþleri üst düzey yönetici olan bayanlarýn çaylarýný vermek en önemli göreviydi. O görevi de alnýnýn akýyla yerine getirmiþti. Artýk bir nefes alabilir, kendi hayatýyla ilgili düþüncelere yer verebilirdi zihninde. Gerçi daha kaç tur atacaktý, elinde tepsiyle kaç merdiven basamaðý çýkacaktý yorgun ayaklarýyla bilinmezdi.


Neyse bu hengame içinde akþam oldu. Paydos zili çalmasa da paydos saati geldi.alelacele boþlarý topladý. Ocaðýn altýný söndürdü. Ýþ önlüðünü çýkarýp askýya astý. Þimdi kamusal alan çalýþmasý bitmiþ, kiþisel giriþim süreci baþlamýþtý. Hýzla asansörden tarafa yöneldi. Oda ne asansörün önünde en az on kiþi vardý. Sýra beklemeyi göze alamadý, merdivenlere koþtu. Basamaklarý ikiþer ikiþer atlayarak aþaðý indi. Koþar adýmlarla binadan çýktý.

(Yolda çay ocaðýnýn duvarýna asacaðý kendi dörtlüðünü oluþturmaya çalýþýyordu . Aklýna gelen dizeleri alel acele cebinden çýkardýðý deftere karaladý
“Çay
Þýngýr þýngýr türkü söyler ince belliyle kaþýk.
Tiryakisi yýllar yýlý tavþan kanýna âþýk.
Dili burar demlenen demlik güzeli.
Bardaðýn üstündeki latif buðulu ýþýk.
20.05.2007”
Yarýn bu dörtlüðü yazýp müdür beyden izin alýp duvara asarým diye geçirdi içinden.Bakalým müdür bey izin verecek miydi.?! Verse bile yine o mutat nutuklarýndan birini atmaya baþlardý mutlaka. Müdür bey Atýl’la memleket meseleleri üzerine konuþmaz sadece öðüt verir. Bir de ona ne kadar güçlü olduðunu , hangi iktidar gelirse gelsin gücünü koruyabildiðini hissettirmeyi severdi. Memleket meselelerini ise baþkalarýyla mütalaâ ederdi. Adam ne de olsa müdürdü . Ülke sorunlarýný üniversite mezunu dahi olsa bir çaycýyla yorumlamasý yakýþýk almazdý.
Zaten bir Finansör bulsa bu seçimlerde aday olmasýna ramak kalmýþtý. Cumhurbaþkanýnýn seçilemeyip de seçimlerin öne alýnmasý onu da gafil avlamýþtý.


Müdürü ile ilgili düþünceler Atýl’ýn kafasýný meþgul ederken. Arkadaþýnýn çalýþtýðý matbaanýn önüne gelmiþti . Heyecanla kapýndan içeri girdi. Giriþte bir sandalyede oturan 60 yaþlarýnda güler yüzlü bir ihtiyar "buyurun evladým ne istiyorsunuz."dedi. Atýl, Efendim ben Turan beyin arkadaþýyým kendileriyle görüþecektim derken, arkadaþýnýn da müdür olduðu geldi aklýna ve bir an için kendi müdürünü düþündü. Acaba arkadaþýnýn da kendi müdürü gibi deðiþik davranýþlarý var mýydý? O da bildiði bilmediði her konuda ahkam kesmeyi sever miydi?. Sonra bu düþüncelerinden dolayý utandý. O sýrada konuþmalarý duyan Turan da odasýndan çýkmýþtý. Atýl’ý görür görmez tanýdý. Oo Atýl hangi rüzgâr attý seni buralara. Hiç deðiþmemiþsin. Birbirlerini Lise bittikten sonra o güne kadar hiç görmeyen iki arkadaþ hasretle kucaklaþtýlar.

Turan Atýl’ýn elinden tuttu. Odasýna geçtiler hemen ketýldaki hazýr sýcak sudan sütlü iki neskafe yaptý(Alafrangalýðýn bir cilvesi olsa gerek) Turan, birini yýllardýr görmediði arkadaþýna ikram etti, diðerini kendisi aldý. Turan ee anlat bakalým görüþmeyeli neler yaptýn ne iþle meþgulsün dedi. Atýl hýzlý bir biçimde özetledi hayatýný. Turan Ne güzel demek evlendin çor çocuða karýþtýn. Biz hâlâ bir “Köroðlu” bulmadýk. “Anböle gýndýrlanik gidik” dedi yöresel söyleyiþle. Hayýrlýsý olsun diye cevap verdi Atýl. Sonra Turan’a yazýlarý olduðunu bunlarý yayýmlamak istediðini anlattý.Turan yazý kurulundan arkadaþlar incelesin sana ben haber veririm dedi. Atýl ataletle adalet sözcüklerinin nüansýný müdürüne sormanýn hayaliyle veda etti hayallerine ve arkadaþýna. Bu ülkede her þeyin baþýna bir yeni sözcüðü eklemekle yenilikçi olunduðu zanný daha ne kadar devam edecek acaba diye düþünmeden edemedi. Sonra evinin yolunu tuttu. Hüseyingazi sýrtlarýndaki çobanýn kaval sesinde ruhunu arýndýrýp dinlendirmenin hayalini kuruyordu yine… Hiç deðilse Hayallerine kimse bir þey yapamýyordu. Maazallah onlara da ketvurabilselerdi o zaman ne yapardý. Ýçinden þükredip yutkundu. Evine varýncaya kadar kimseyle konuþmadý. Yol boyunca karþýlaþtýðý hiçbir olay dikkatini çekmedi. Acaba onu hayata baðlayan eþi ve çocuklarý olmasa Atýl neylerdi... Evin önüne bu düþüncelerele vardýðýnda, Erzurumlu Ýbrahim Hakký'nýn;
"Hak þerleri hayreyler,
Zannetme ki gayreyler.
Arif aný seyreyeler,
Mevla görelim neyler,
Neylerse güzel eyler. dizelerini mýrýldanarak kapýnýn zilini çalarken, evine sað salim ulaþmýþ olmanýn huzuru doldurdu yüreðini.

Ankara, Ýbrahim Kilik





Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bir Hüzün Hikâyesi
Tâli Bey'in Þefliði
Su Perisinin Öyküsü (Çayýn Doðuþu)
Akça Kýz
Akça Kýzýn Vedasý
Hava Ayaz mý Ayaz
Üþür Yüreðimde Ýstanbul
Üþüyorum Sen Üþüyorsun Ankara Üþüyor
Gül Esintisi
Kimsesiz

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Hüznümüz Kahverengi [Þiir]
Arzu 1 [Þiir]
Cin Biberi [Þiir]
Erguvanlar Lâleler [Þiir]
Zaman Dar [Þiir]
Düþ Gülü [Þiir]
Mülteci [Þiir]
Dem Masalý [Þiir]
Çççççççççççççççççççç [Þiir]
Piþmanlýk Bestesi [Þiir]


Ýbrahim Kilik kimdir?

Demlik Güzeli (Namý Diðer Çay) Dilberin gamzeleri. Demliðin dem demleri. Bardakta keklik kaný. Tebessüm huzmeleri. Dostun dosta ikramý. Alýr yürekten gamý. Fincanda türkü söyler. Ýnce bellide mani. Zamanýn gül kurusu Gülde gülþen dokusu. Rehavetten kurtarýr. Pek de þirin doðrusu. Bardaktýr mihmandarý. Herkesin çeker caný. Yalnýz bu kadar deðil. Sohbetlerin mimarý. Ýnce bir gülüþ gibi. Ýçe süzülüþ gibi. Ülfete kapý açar. Kaldýrýr hep uzleti. Ankara,03. 09. 2007 Ýbrahim KÝLÝK

Etkilendiði Yazarlar:
Demlik Güzeli (Namý Diðer Çay)


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ýbrahim Kilik, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.