Ýnsan bir küçük dünyadýr. (Mibres Kosmos) -Demokritos |
|
||||||||||
|
Anneannemin o kadar yolu yüirüyerek, sýrf beni görmek için nasýl geldiðini yýllar sonra birbirimizle arkadaþ gibi olduðumuzda daha iyi anlayacaktým. Beni yýkamaya gelirdi ve o yýkadýðý zaman gözlerim asla yanmazdý, mis mis kokardým, saçlarýmý taradýðýnda da caným hiç acýmazdý. Yanaklarý hep kýpkýrmýzýydý, fedakar ve güçlü eski kadýnlar gibi. Tüm sýkýntýlarý o küçücük bedeninin içine nasýl sakladýðýný hep merak ettim. Annem henüz çok gençti. 17 yaþýnda. Belki de ilk gençlik yýllarýnýn baharýnda. Daha kendi çocukken bir de ellerine bebek verildigi anda gözlerinden akan "aman Allahim bu benim bebeðim mi þimdi?" ifadesini, resimlere baktýkça gülümseyerek seyrederim. Babam da kýrýlacak bir nesne gibi tutuyor beni. "Bu bizim mi þimdi?" diye soruyor o da. Yaþ 23, tabii ki soracak. Çünkü kendi çocukluðunu yaþayamamýþ, erken yaþta büyükbabamý kaybedince kendisinin de büyümesi gerektiðine karar vermiþ, ama yanýlacaðýný hiç düþünmemiþ. Hala gözlerinde her an bir çýlgýnlýk yapabileceðini belirten pýrýltýlar dolaþýyor. Bu arada babamla gözlerimizin rengi ve pýnltýlan ayný ve bütün huylarýmýz birbirine benziyor. Annem bundan pek memnun olmasa da elden birþey gelmiyor tabii ki. Ýkimizden de vazgeçemiyor. Büyükbabamý ben hiç görmedim. Ama bazen aklýma geldiðinde aðlarým. Nedenini hala bilmem. Büyükannem kuzenime, dedemi kaybettiðinde kendinin de onunla gittiðini söylemiþ. Galiba imkansiz ve uzun süreli sevgileri, aþklarý aramam da bu konuþmalan duymamdan itibaren baþladý. Kesin tarihini hatýrlamýyorum. Gerçekten de bu dünyada deðilmiþ gibi bir tarzý vardý babaannemin; koltuðunun altýnda yünü, elinde þiþleri dalgýn dalgýn bütün torunlarýna kazak örerdi. Sonra elinde bastonu çiftliðin içinde dolaþmaya çýkar, tarlalarda yürür, tepelere týrmanýrdý. Saçlarý kýpkýrmýzý kýna kaplýydý. Banyodan sonra saçlarýný sýrayla tüm torunlarýna taratýrdý. Babama çok düþkündü; son çocuk olmasý ve çok erken yaþta yetim kalmasý galiba baðlarýný kopmaz kýlýyordu. Sabah erkenden kalkar, büyük tencerelerle yemekleri ocaða koyar, uyuyanlara da kýzardý. Ne de olsa erken kalkýlmalý, evler temizlenmeli, yemekler piþirilmeli ve gün yakalanmalýydý. Babaannemle anneannemi güçlülük konusunda birbirlerine cok benzetirdim. Gerçi þimdi bizler de hayatýn ne kadar zor olduðu konusunda hemfikiriz ama, sýkýntýlar þekil deðiþtirip hayatýn içine farklý þekillerde daðýldýðý için ve biz onlarý yaþam mücadelesi ile modern çaðýn getirdikleri olarak algýladýðýmýz için tepkilerimiz de ona göre farklý oluyor genellikle. Amcamýn kýzlarýyla ki hepsinin elinde büyüdüm; radyomuzu alýp, bahçeye iner, çapa yapar, domates toplar, onlarý dizer ertesi gün pazara çýkacak iþçilere yardým ederdik. En çok "yaylalar" þarkýsýný sever ve onlara zorla söyletirdim. On iki yaþýma kadar çiftlikte yaþadým. Doðanýn doðallýðý bedenime en ufaktan iþledi yani. Kendimi bu konuda hep þanslý hissetmiþimdir. Toprak kokusunu bilen, ineklerin sýcacýk memelerinden süt saðan, yeni çýkmýþ sebzeleri dallarýndan toplayan ben, hayatým boyunca da hep doðal olaný istedim yanýmda. Geçen gün can dostumla neden bu kadar içten ve doðal olduðum, etrafýmda dönen kötülükleri neden anlayamadýðým üzerine tartýþýrken "e tabii böyle olursun, etrafin o kadar doðal ki, öyle bir çocukluk geçirmiþsin ki, sen istesen de anlayamazsýn, boþuna yorma kendini" dedi. Yengemleri çok severim. Annem kendini büyütme ve olgunlaþmaya baþlama iþleriyle uðraþýrken cici annem, yani büyük yengem ilgilenirdi benimle. Ayný çatý altýnda dört kardeþin çocuklarý hep beraberdik. Yaþlanmýz da birbirine yakýndý. Komþuculuk oynar, küçük aileler kurar ve birbirimizle kan kardeþi olurduk. En çok konuþan, durmadan þarký söyleyen hep bendim. Annem yalvarýrdý "ne olur biraz sus" derdi. Hepimiz büyüdük þimdi. Çoðu evlendi hatta kendi çocuklan bile oldu. Evcilik oyunlarý oynarken gerçekten evlenmeleri ilginç geldi bana önce. Aslýnda deðiþen sadece, hayal edilen eþlerle, plastik bebeklerin yerini, canlýlarýnýn almýþ olmasýydý. Kucaklarýnda çocuklarý, kollannda eþlerini gördükçe hoþ bir duygu kaplýyor içimi. Ne de olsa onlarda benim bir parçam, Önceden hayallerini bildiðim insanlann yavaþca umduklarýna doðru ulaþmalarý bana gurur veriyor. Hepsi hatýrlatýyor bana "sýra sende artýk" diye. Annem çok güzeldi, hala da herkes benden daha güzel olduðunu söyler. Bence de doðru. Gençlik resimlerine baktýðýmda, gözlerinde hep birþeyleri yarým býraktýðýna dair izler bulurum. Belki de yanm býraktýklanný, bulduklarýyla ya da elde ettikleriyle tamamlamayý öðrendi artýk. Herkes bu konuda baþarýlý olamaz. Örneðin ben, kendi kýzý, Babamýn görevi yüzünden yaz aylanný îstanbul dýþýnda geçirirdik. Türkiye'nin çoðu yerini bu vesile ile dolaþtým ve çok insan tanýdým. Ama hala kimden iyilik kimden kötülük geleceðini bilemem. Galiba kalbim o kadar temiz ki kötülüðün geliþini hatta nereden ve ne þekilde geldiðini bile anlayamam. Her þehrin bir kokusu olduðunu, insanlarýmn o þehrin kokusunu taþýdýðýný ve gittiði yerlere o kokuyu götürdüklerini gördüm. Sonra yurtdýþýna çýktýðýmda ülkelerin kendisine ait kokularý olduðunu öðrendim. Örneðin Roma'nýn aþk ve tarih, îngiltere'nin mesafe ve soðukluk, Fransa'nýn kalite ve seviye, Afrika'mn fakirlik ve açlýk kokularý gibi. Ama gezmek ayrý bir kültür katýyor gerçekten insana. Hayata bakýþýnýz, deðer yargýlarýnýz, beklentileriniz yön deðiþtiriyor. Gerçi bu yön deðiþiklikleri bende biraz sancýlý oluyor ama. Bir yerde okumuþtum, "însanlarýn kiþilikleri kaderleridir" diye ne kadar doðru olduðunu yeni yeni öðreniyorum. Öðrendikçe de artýk kendimi deðiþtirmeye zorlamaktan vazgeçtim. Madem hayatým kiþiliðimle birlikte geliþiyor, o zaman kiþiliðimdeki renkleri zaman içinde görecek; üzülecek, sevinecek, gülecek ve aðlayacaktým. Herþeye hazýr olmalýydým. Çok sevgi dolu büyüdüm. Sevgimi hiç hesapsýz vermem bundan kaynaklanýyor galiba. Hiç yalan söylenmezdi bizim ailemizde. Herþeyin doðrusu, ne olursa olsun doðrusu. Dostluðu ve sevgiyi ben bu ocakta öðrendim. Bu bana bir lütuftu. Yaramaz mýydým bilmiyorum ama çok mýzmýzdým. Annemse beni hayatýn gerçeklerine alýþtýrmaya çalýþmaktan artýk bitap düþmüþtü. Ama yýlmadý önce herþeyin olumsuzunu düþünerek, heyecanla ve umutla baktýðým þeylerin aslýnda baþka amaçlý olarak söylendiðini veya yapýldýðý savundu hep. Devamlý hasta olurdum. Annem ilaç þiþesi sallayarak büyüttü beni bile denilebilir. Þimdi de pek birþey deðiþmedi aslýnda. Bu seferde kansýzlýk problemim olduðu için elinde pekmez þiþesi koþturuyor peþimde. Hakkýný nasýl ödeyeceðim bilmiyorum. Sobanýn etrafýnda toplanýp, ekmek kýzartmak, yaðý eritip kahvaltý yapmak harika þeylerdi. Günler yapýlýrdý, pastalar, börekler, çaylar, el iþleri. Anneannem çay bardaklan kanþmasýn diye herkese minicik rengarenk mandallar verirdi, herkes bardaðýna onlardan takardý. Gülsuyuyla yüzümü, gözümü siler, saçlanmý tarar gezmeye giderdik. Hala iþimden ayrýlýp, günlere katýlmak ve pastalarla böreklerle evde bir hayat sürsem daha mý mutlu olurdum diye düþünüyorum. Evet düþünüyorum ama sadece düþünüyorum. Çok güzel giydirirdi anneannem beni. En pahalý yerlerden kýyafet alýrdý, ne de olsa ilk göz aðrýsýydým. Hala da bir sürü þey alýr ama; tercihler biraz deðiþti tabii þimdi. Çeyiz hazýrlýklarý yapýlýyor, danteller, beyaz iþ ortüler. Gülümseyerek seyrediyorum bazen ondaki hevesi. Oysa henüz evlenmem gibi bir durum yok ortada. Hayal ediyorum ben de onunla beraber yeni güzel evimi ve hani hiç bitmeyecek bir aþkla seveceðim eþimi, yarýmý. Hala mutlu evliliklerin olabileceðine veya olduklarýna inanýyorum. Renkli fýncanlarda çaylarýn içildiði, arkadaþlarla partilerinin yapýldýðý, sohbetlerin bol olduðu evler. Gerçi can dostumun dediði gibi bunlar için evlenmeye gerek olmadýðýný da öðrenmiþ bulunuyorum. Sonra gerçek hayata dönüp ne kadar çok þey istediðimi düþünüyorum. Neyse... Dayýlarýma çok düþkünüm hatta bir ara küçük dayýmla evlenmek istediðimi herkesin içinde baðýrarak söylemiþtim. Çünkü o sýralar sevdiðin herkesle evlenilebileceðini sanýyordum. Dayýmlara olan baðlýlýðým oldukça fazla. Belki de teyzem olmadýðý için annemin yerine zaman zaman koyduðumdan. Halalanmýn yerleri de farklýydý. Küçük halamýn bakkal dükkaný vardý ve bize gelirken hep çikolata, þeker, sakýz getirirdi Onlara gidip kalýrdým; evlenmesinde katkýlarým olan kuzenimle elbise modelleri çizer, kaðýt bebeklere giydirir ve halamýn moda dergilerini kanþtýrarak birbirimize hava atardýk. "Hayatým geçen hafta Paris'teydim ve þu paltoyu yeni sezondan aldým" der arkasýndan da halimize bakýp saatlerce gülerdik. 0 zaman her yer bize çok uzak geliyordu. Yýllar sonra Paris'e gittiðimde kuzenimi anarak kendi kendime gülümsemiþ ve dergilerde gördüðüm yerleri dönüþte ona anlatmak üzere içime kopyalamýþtým. Herkes yavaþ yavaþ büyüyordu. Büyük olanlann da zamanla aklar düþmeye baþlýyordu saçlarýna. Kimbilir ne umutlar yanýyordu sobalarda, kimselerin haberi olmadan. Evlatlannýn hep daha iyi bir gelecekleri olsun diye dualar ediliyordu. Gene de kimse hayatýndan þikayetçi deðildi. Düþünüyorum da aþýk olmuþlar mýydý acaba? Geçmiþte erken yaþta evlenmeleri acaba onlara neler getirmiþti veya bizlerin daha olgun yaþta evlenmek istemeleri bizlerden neler götürmüþtü bilmiyorum. Kardeþim doðdu. Ufacýk, kapkara birþeyi bembeyaz battaniyeye sarýlmýþ olarak kariar içinde getirdiler. Hep uyuyordu ve hiç aðlamýyordu. Kýskançlýðýmdan hasta oldum. Anneanneme "onu sevme" diye gizlice yalvardýðýmý hatýrlýyorum. Sonra baktým þirin birþeymiþ. Küçükken çok kavga ederdik. Hatta bir keresinde zavallý anneanneciðim aramýzda kalýp yumruk bile yemiþti. Arada bir hala atýþýrýz. Huylanmýz hiç birbirine benzemediði için çatýþmalarýmýz devam eder. Ama gene de insanýn bir kardeþinin olmasý apayrý bir duygu. Ben ne kadar tüm ilgi benim üzerinde olsun istesem de. Zaman zaman "hayýr iþte beni daha çok seviyorlar" diye baðýnþýnz. îlkokula baþlamýþtým bu sýrada. Okumayý öðrenmemle bareber, çeþit çeþit kitaplar alýnmaya baþlandý eve. Biriktirdiðim harçlýklarla hemen kitapçýya gider, kitap alýrdým. Annem çok okuduðum için öðretmenime þikayet bile etmiþti beni. Hala da çok okurum. Farklý dünyalara girmek, onlarla düþünüp, onlarla yaþamak ve hissetmek kadar bana zevk veren az þey vardýr bu dünyada. Küçük de olsa ayn bir okuma odam olmasýný istiyorum Çünkü, kitaplarýn içinden çýkan hayatlar ve umutlann etrafta dolaþmasý için bir mekan gerekmekte. Unutmadan bir de ekmek ve parfüm hastalýðým da sözkonusudur. Belki zayýfbelki de en güçlü noktamdýr; güzel olan herþeye düþkünlüðüm. 0 sýcacýk ekmek kokusunu içime çekmek, yürüdükten sonra arkamda hoþ bir parfüm kokusu býrakmak tam bana göre þeyler. Ortaokulu denize karþý okumak müthiþ bir duyguydu. Ders sýralannda bazen dalar giderdim uzaklara. Hayal kurmak, yeni senaryolar üretmek, deðiþik hayatlan düþünmek derslerden daha cazip gelirdi. Gene de baþarýlý bir öðrenciydim. Çalýþmayý, sorumluluk almayý, önderlik etmeyi ve yeni þeyler üretmeyi hep çok sevmiþimdir. Oturduðum yerde hiçbirþey yokken birden bir sürü yeni þey aklýma gelir ve hemen bir organizasyonla uygulamaya geçerim. Sonuna kadar bekleme konusunda sabýrsýz olsam da arkadaþlarým saðolsunlar sonuçlandýrýyorlar. Derken Ankara'ya geldik. Zor ama uygulanmasý gereken bir karardý. Ailenin diðer fertlerinden aynlmak çok aðýr gelmiþti bana. Önceleri küçük bir köy gibi kabul ettiðim bu þehir daha sonra sýcaklýðý ile sardý beni. Gene de bazen buralara ait olmadýðým hissine kapýlýyorum. Buyükannem öldü. Ölü görmekten korkan ben yanýnda oturdum. Dedemin yanýna gittiði, ona kavuþtuðu için mutlu bir ifade vardý yuzünde Babam çok aðladý. Ailenin en büyüðü gitmiþti. Þimdi bayram sabahý kahvaltýlarý kimin baþkanlýðýnda yapýlacaktý, önce kimin eli öpülecek ve kimden harçlýk alýnacaktý? Onu hala özlüyorum. Annemle karþýlýklý birer sigara yakýp kahve içtikleri günler geliyor aklýma. Ve insanda umudun yok olmasýnýn herþeyin kaybý anlamýna geldiðini bir kez daha anlýyorum. Büyüyorum ama sadece bedenen. Hala isteklerim ve beklentilerim çocuk gibi. Gerçi geçen gün bir doktor arkadaþýma sordum bunun bir hastalýk olup olmadýðýný gülerek “Hayýr” dedi. Lise bitti, üniversite bitti ben hala aynýyým. Belki iþe girince deðiþirim diye düþündüm. Ama nafile. Babamdan harçlýk alýyormuþum gibi geliyor maaþým bana hala. Bu bir hastalýk olmalý. Büyüyememe, olgunlaþamama hastalýðý. Yaþadýklarýmdan hiç ders alamýyorum. Bir yerde okumuþtum. Çocuklar hata yapmaktan korkmazlar ve hep zamanlarý olduðunu bilirler kaybetseler bile. Büyükler ise vakit kaybetmeyi göze alamazlar çünkü hayata dair kredileri azalmýþtýr. Ne kadar da bana uygun bir ifade. Ýçimden sevgi taþýyor. Herkese hiç kötü birþey düþünmeden güvenebiliyorum. Bir sýr vereyim, annem hedefine ulaþamadý. Mesleðim yapýma oldukça uygun. Hem güzel sanatlarla ilgili hem de doðal yaþamla. Çevreyi de kötülüklerden korumayý hedefliyorum aslýnda. Gerçi kötülüklerin olmadýðý bir dünyanýn da çekilebilirliði konusunda endiþelerim de var. Kötülük güzelliði ortaya çýkanyor galiba. Ama gene de çok kötülük olmasýn. Ben dayanamýyorum. Hem çevrenin kirletilmesi ve doðaya karþý verilen bu kadar zarar bir gün öcünü alacak ve insanlar kendi yaptýklarýnýn cezasýný çekecekler. Aslýnda hayal genel anlamda böyle deðil mi? Yaptýðýmýz herþeyin karþýlýðýný bir þekilde göreccðiz. Doða farklý bir deney tahtasý. Ne ekerseniz onu alýyorsunuz. Insanlar gibi nankör de deðildi son zamana kadar. Ama artýk onunda canýna tak etti ve vermemeye baþladý. Insanlarýn içlerinde hep yalnýz olduklarý konusu beni çok korkutuyor. Paylaþmayý çok erken ve çok kolay öðrendiðim için yalnýzlýða asla tahammül edemiyomm. Yeni insanlar tanýmak, yeni yerler keþfetmek, yeni olan herþeyi denemek bana göre. Ýçimde hiç bitip tükenmeyen bir merak sözkonusu. Bunun zaman zaman zarar getirdiðini görsem de, bu huyumdan asla vazgeçemiyorum. Hayat devam ediyor. Acýsý ve tatlýsýyla yaþamdan gerçekten de vazgeçmek çok zor. îlk aþýk olduðumda ki genelde hep birþeylere aþýðýmdýr; tüm dünyayý kaplayabilecek bir sevgim vardý. Ayrýldýðýmda ise gene tüm dünyayý kaplayacaðýný düþündüðüm büyük bir acým. Bir daha kimseyi sevemeyeceðimi düþünmüþ, onsuz nasýl nefes aldýðýma þaþýrmýþtým. Önce ölmeyi düþündüm ama annem çok üzülür diye vazgeçtim. Sonra aþk acýsýnýn öldürmediðini öðrendim. Gerçekten hayatýn her alanýnda olgunlaþmak oldukça sancýlý oluyordu. Gerçi inanmýyorum olgunlaþabildiðime, çünkü sorunlarý çocuklar gibi surat asarak karþýlýyorum hala. Sonraki aþklarýmda da ayný yýkýntýlara uðradým. Demek hatalý olan birþey vardý yaptýðým. Özetlersek: Beklenti. Evet her açýdan beklenti. Hayal etmek, hayallerinin yýkýlmasý, Ümit etmek, ümitlerinin tükenmesi. Ve beklemek, beklediklerinin gelmemesi. Ama ben hala umduklarýyla karþýlaþan ve beklentilerine cevap alan insanlarýn varlýðýna inanýyorum. Belki ben de onlardan biriyimdir diye düþünüyorum aslýnda. Gerçi geleceðin hayalini kurarak bugünü unuttuðumun da farkýndayým ama elden ne gelir. Dediðim gibi kiþiliðim benim kaderim. Sonuçta deðiþtirmek istemezsem karþýlaþacaklarým hep ayný olacak ve ben bu yýkýntýlarý hep göreceðim. Gerçi yeni bir slogan bulabilirim. Herkes doðru ben yanlýþým bu hayatta ve benim gibi yanlýþ olaný arýyorum. Yani yanlýþýmý… Keþke çok güçlü ve kararlý olsam. Yýldýrmasa beni zorluklar, hatta daha bir hýrsla sarýlsam bu hayata. Ama nerede. Duyarlý ve hassas olunca olmuyor iþte. Bu devirde kadýnlarýn iþinin oldukça zor olduðuna inanýyorum. Hele bizim dönemin. Bizden öncekilerin hayatlarý daha belirgindi; beklentileri, istekleri, azla yetinebilme kapasiteleri. Baþlarýný sokabilecek bir veleri olsun, onlara deðer veren vermese de çok önemli olmayan, çocuklarýna iyi bir baba olabilecek ve aile reisi imajýna uygun bir eþ, hayatlarýný adabilecekleri çocuklar. Bizden sonrakilerin daha þanslý olduklarýný düþünüyorum. Özgür, ayaklarý üzerinde durabileb ve istekleri daha da belirginleþmiþ genç bayanlar. Bizlerse tam ara kesim; annelerimiz gibi mi olmalýyýz ya da kýzkardeþlerimiz gibi mi? Okuyoruz, çalýþýyoruz, kendimizi yetiþtiriyoruz, para kazanýyoruz. Ama gene de tam olarak özgür deðiliz. Bir erkeðin güveninin hissetmek isityoruz, baðýmlýlýk istiyoruz. Ne geleneklerimizden tam olarak sýyrýlabiliyoruz, ne de tam olarak uygulayabiliyoruz. Kýsacasý karmaþýk bir durum. Ama bu, ciddi ciddi geçirilmesi gereken bir süreç. Ailemin hanýmlarýna bakýyorum. Tüm örnekleri sergiliyoruz galiba. Ben hepsini kendi süzgeçimden geçirip yorumlamaya çalýþýyorum. Galiba herkezden aldýðým bir parçam var. Hepimiz öyle deðil miyiz sonuçta?Farklý olduðumuz düþünüp, birbirimize ne kadar çok benzediðimizin farkýna varamýyoruz. Ya da farkýndayýz ama hiçbirimiz bunu kabul etmeyerek, ayrý olduðumuzu iddia ediyoruz. Hayatýn süprizlerle dolu olduðuna birkez daha inandým. Tam bitti artýk dedðin anda hiç ummadýðýn bir þekilde küçük bir mum ýþýðý sýzýyor bir yerlerden ve sen gene umutlanýyorsun, yaþama sarýlýyorsun sýkýca. Galiba güzel olan da bu. Kopamama duygusu. Kendime hep herþeyin daha güzel olacaðýný tekrarlardým. Haklý da çýktým. Yeni bir dönem baþlýyor hayatýmda. Ömrüme yeni bir ömür eklendi. Ailemin ve toplumun kadýnlarý arasýndaki yerimi almaya baþladým yavaþça. Zor ama zevkli olacak. Bilirsiniz bayanlar zoru severler ve bu toplumun, hatta bu dünyanýn, bayanlarýn içindeki sevgi, güçlülük, sorumluluk ve en önemlisi aþka ihtiyaçlarý var. Kolay gelsin…….
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Suna Gurler, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |