..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Ýnsanlýðýn hangi filizi köreltilmek istenmiþse, tersine o filiz daha gür büyümüþtür. -Freud
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > Polisiye > Yasemin Ýnci




1 Kasým 2007
Özgürlüðün Damlalarý 6  
Çamurlu su güneþ ýþýðýný yansýtýyor, bundaki hikmet nedir?

Yasemin Ýnci


Saat gece yarýsýný geçmek üzereydi. O saatlerden sonra otostop yapmak çok güç olurdu.


:CJHG:
     Gökyüzünü kül rengine bürünmüþ bulutlar kapladý, güneþ bulutlarýn arkasýnda altýn sarýsý gibi parlarken birazdan gümüþi bir renkte matlaþarak kalacaktý, yaðmur yaðacaða benziyordu. Güneþin kaybolmasýyla ani gelen soðuk yel iliklere nüfuz ediyordu.

     Tezekleri piramit gibi ören köylüler, yaðmurun zarar vermemesi için, hayvan gübresi ve saman karýþýmýný aceleyle sýva yapýyorlardý. Baþka bir tarafta koyunlarýn peþinden koþturan yaþlý kadýn '' Vayh, çok þiddetli geliyo mübarek '' diyordu aceleyle çamaþýrlarýný toplayan kadýna. yamaçlarda ki tarlalarda pancarlar hýzla pürleniyordu. Erkekler aceleyle yüklüyorlardý pürlenen pancarlarý römorglara.

     Koskoca köyde tek zavallý, tek haline acýnacak kimsecik vardý ki, onun diðer yarýsý, onun caný ciðeri biricik bebeði, el arabasýndan yapmýþ olduðu bir bebek yataðýnda, tarlanýn ortasýnda uyuyordu. Bebeðin birkaç dadika önce yüzüne konan sinekler, soðuðun etkisiyle daðýlmýþlardý. Bu bebeðin annesi bu zahmetlere niye katlanýyordu acep, erkeði yokmuydu ki bebeði ile tarlalarda sürünüyordu.

     Yer gök birbirine karýþýyordu adeta. Rüzgar hýzlanmýþ, tarla da tozu duman yaparken, tarla sahibi, genç kadýna yaklaþarak,

     - Sen git bacým, bebek hastalanmasýn.

     Kadýn adamýn yüzüne endiþeyle bakarken, adam kadýnýn endiþesini daðýttý.

     - Korkma bacým yevmiyeni tam veririm.

     Kadýnýn bu söze gözleri parladý. '' Saðol aðam saðol '' diyerek hoþnutluðunu dile getirdi. Azýk çýkýsýný el arabasýnýn köþesine yerleþtirip bebekçiðinin yüzüne baktý, ince bir tülbent parçasýyla kapattý bebekçiðinin yüzünü. Toz topraða batmýþ iþçi þalvarýný çýkarttý, eteðini indirdi yorgun bacaklarýnýn üstüne. Þalvarýný bir iki silkeleyerek tozdan arýndýrmaya çalýþtý ve bebeðinin üstüne örttü, rüzgardan korumak düþüncesiyle.

     Onu uyandýrmamak için elarabasýný yavaþ yavaþ sürmesi gerekiyordu. Elinden geldiði kadar kumlu yerlerden giderken yine de el arabasýnýn tekerleðine deðen çakýl taþlarý kaya parçalarý, gacýr gucur sesler çýkarttýrýyordu arabaya. Bebeðine beþikteymiþ gibi his vermek için ara da bir el arabasýný çalkalýyordu genç kadýn.

     Birden bire uyanan bebek, biraz debelenip oynadý, gülümsedi. sonra da o güne kadar çýkarmadýðý acýlý bir sesle annesinin yüreðini aðzýna getirdi adeta. Kadýnýn aðzý açýkta kaldý þaþkýnlýktan. Yavrusunun yüzünü açýp bakarken endiþesi kat kat arttý. Bebeðinin gözlerinden akan yaþlar genç kadýný telaþta býrakýrken, ne yapacaðýný þaþýrarak, çareyi yavrusunu baðrýna basmakta aradý.

     - Garametli guzum, gulaðýna yel mi doldu da aðlýyon !

     Yel olamazdý bu. Bebek uðunmuþ, gözlerini annesinin gözlerine dikmiþ yardým bekliyordu. Bebeðinin üþümemesi için þalvarýna elini uzatýrken ilkin donakaldý, sonra çýðlýk atýp feryada baþladý. Bebeðinin yataðýnda bir akrep vardý, demek o zehirlemiþti yavrucuðu. Yumruklarýyla akrebi parçalara ayýrdý. Bebeðinin masum yüzüne bakarken dudaklarýnýn morarmaya baþladýðýný farketti. Yüreðinin ilmeklerinin sökülmekte olduðu zannetti. Tarlaya doðru yönelerek.

     - Mahmut aðaaa

     Zaten kadýný seyretmekte olan Mahmut aða da kötü þeyler olduðunu anlamýþ, onlara doðru koþuyor du.

     - Ne oldu Ceylan bacý?

     Kadýn ümitsiz, çaresiz, düþe kalka, kucaðýnda ki çýðlýklar atan bebeði Mahmut aðaya uzatarak: Akrep soktu, diyebilmiþti. Bu iki kelimeden baþka kadýnýn hiç bir sözünü anlamayan Mahmut aða bebeði soyup kör akrepin iðne izini arýyordu, günahsýz meleðin teninde. Sol kalçanýn üzerinde aradýðý izi buldu. Ceylan kadýna dönerek,

     - Þu saçýna baðladýðýn lastiði ver, acele et.

     Lastiði çözerken saçlarýný da koparýrcasýna çekiyordu, beliðini çözdü ve dolaþýk ipeði andýran saç tellerinin arasýndan lastiði kurtararak Mahmut aðaya uzattý.

     Ceketinin duldasýnda çakmak ateþiyle ucunu dezenfekte ettiði kamasýyla, soðuktan mýdýr zehirlenmeden mi çenesi titreyen bebeðin sol kalçasýnda ki kýzaran yeri kanatmakta olan Mahmut aða, gösterdiði yeri sýmsýký baðlamasýný söyledi Ceylan'a. Kýzaran yerin altý üstü sýkýca baðlandýktan sonra, kanattýðý yeri emmeye baþladý. Yere tükürürken yaðmur da inmiþti yeryüzüne. Bardaktan boþalýrcasýna dökülen taneler bebeðini ýslatmasýn diye sýrtýndaki yeleðini çýkarýp damlalara engel olmaya çalýþtý kadýn. Tarlada çalýþan ameleler yanlarýna toplanýrken Mahmut aða öfkeyle oðluna baðýrdý.

     - Çabuk traktörü getir, salak salak bakma!

     Çocuk, tarlanýn alt tarafýnda ki traktöre doðru koþarken, amelelerden olayý öðrenen yaþlý bir kadýn, akrepin kaç yaþýnda olduðunu sordu. Cevap alamayýnca kimsenin bu sorudan birþey anlamadýðýný düþünerek soruyu deðiþtirerek yineledi.

     - Akrebin arkasýnda kaç boðum vardý?

     Ceylan, akrebi gözünde canlandýrarak:

     - Altý yedi tane vardý herhalde.

     - Her boðum bir yaþ gösterir, yaþý guccüðdüyse birþey olmaz, yedi yaþýndan büyüðdüyse...

     Yýrtýlýrcasýna feryad eden bebeðin sesi, gökyüzünü yýrtarcasýna çakan þimþekler, yaðmurun delercesine topraða düþüþüyle meydana gelen sesler ve rüzgarýn uðultusu Ceylanýn yaralý yüreðinde kýyametler kopartýyordu. Birbirine karýþan bu ses karmaþasý içine bir de traktörün hýrýltýsý karýþýnca, köylü güzelinin küçücük yüreðini görünmeyen bir el avuçlayýp ezecekmiþ gibi oluyordu.

     Tekneyi kabinden çýkarttýlar, aða direksiyona geçerken gözü yaþlarla dolu güzel de kucaðýnda bebeðiyle traktörde yerini aldý. Diðer köylülerin þifa dualarýyla uðurlanan traktör, kasabadaki saðlýk ocaðýna gitmek üzere çamurlu yolda etrafýna sulu çamurlar sýçratarak hýzla karþý tepeye doðru yol aldý.

     Saðlýk ocaðýndan içeri girerken kucaðýndaki bebek mosmor olmuþtu. Öleceðini bildiði halde son ümitle muayene odasýna koþtu. Ýçerde baþka bir bebeði muayene etmekte olan doktora:

     - Doktor bey, bebeði akrep soktu lütfen yaþatýn!

     Aðlamaktan eriyip akacakmýþ gibi duran kadýnla bebeði taþýyan adama baktýlar. Ýlk müdaheleyi yapmak üzere hýzla bebeði içeri götürdüler lakin geç kalýnmýþtý. Doktor ve hemþireler içerde bebeði yaþatmaya çalýþýrken Ceylan kadýn bir köþeye çökmüþ aðlayarak bir türkü mýrýldanýyordu.

     Bence bu çocuk yaþamaz
     Seni bilmem doktor emmi
     Ýlaç yazma fayda etmez
     Ölecek bu doktor emmi
     Altýndan kafesi olsa
     Hoca üflese okusa
     Babasý padiþah olsa
     Ölecek bu doktor emmi
     Doðan ay doðan eylesin
     Ninni dinlesin söylesin
     Allahý Rahmet eylesin
     Býrak ölsün doktor emmi.          

     Hemþirelerde gözlerine mani olamamýþlardý, Mahmut aða da... Yapacak birþey kalmamýþtý zaten. Bebek ölmüþtü. Doktor hüzünlü bir ses tonuyla:

     - Baþýn saðolsun bacým!

     Ceylan olduðu yere çöktü. Artýk dünya yýkýlsa da onun için farketmezdi. Muayene masasýnýn üzerindeki, kirpikleri hala gözyaþlarýyla ýslý bebeðe doðru yaklaþtý. Bebeðin gözyaþlarý kulaklarýna dolmuþtu. Terlemiþ, saçlarý ýslanmýþtý. Elini uzattý, bebeðinin buz gibi teni onu endiþelendirdi. Tozlu þalvarýný bedenine iyice doladý. '' Üþüme yavrum hasta olacaksýn '' Sýmsýký sardý minik bedeni baðrýna. Hayatta iki sevdiði vardý ve ikisi de onu terketmiþ ondan gitmiþlerdi.

     Doktor:

     - Hava kararmadan evinize dönünüz beyefendi

     Ceylan, kucaðýnda ciðer paresiyle koridorlardan geçerken hayatýnýn en büyük acýlarýndan birini yaþýyordu. Yaþayýp atlattýðý ama içinde kabuk baðlayan bütün acýlarý kanamaya baþlamýþtý. Beþ yaþýndayken annesini babasýný ve küçük kardeþini trafik kazasýnda kaybetmiþti. Yaþlý köy imamý ona on yýl bakmýþ ve sonra da köy çobanýnýn oðluna nikahlamýþtý. Evliliklerinin üçüncü ayýnda eþi asker olmuþ, usta birliðine geçince de þansýna güneydoðu düþmüþ ve birgün þehit haberi gelmiþti. Eþiyle resmi nikahý olmadýðý için devletten yardým alamamýþtý. O zamanlar bebeði onbeþ günlüktü, þimdi ise koca bir yalan gibi ikisi de yoktu.

     Babasýnýn mezarýnýn ayak ucuna kazýlan küçük bir çukura gömülecekti bebeði. Bunca acýyý içine sýðdýramayacak doðup büyüdüðü topraklarý terketmek zorunda kalacaktý Ceylan kadýn.


               * * *

          Rýfký beyin köyünde Rýfký beyi ve Gülistan hanýmý bekleyen iki kiþi vardý. Biri o gün yola çýkmasý gereken Yusuf, diðeri koyun çobanýydý. Köyünde annesinin ziyaretinde bulunan Tenzile haným ise '' Dönüþte seni alýrýz '' diyen Rýfký beylerin geçeceði yolda bir çocuðu bekletmiþ fakat kimse geçmemiþti.

     Ertesi sabah annesinin köyünden Þarkýþla'ya kalkan minibüsü de kaçýrýnca, kalakalmýþtý. ''Madem almýycahdýnýz neðe güvendirdiniz'' diye kýzýyordu Rýfký beylere. Annesinin evinin önünde mahallenin dedikoducu kadýnlarý son geliþmeleri fýsýldaþýyorlardý birbirlerini dürtükleyerek. Tenzile hanýmýn son derece rahatsýz olduðu bir ortam olmasýna raðmen, can sýkýntýsýný gidermek için kadýnlara yaklaþtý.

     - Ne gonuþuyonuz hanýmlar?

     - Elmalýkta bulunan sahapsýz atarabasýndan söz ediyoh.

     Tenzile hanýmda þimþekler çaktý,

     - Nasýl bir arabaymýþ bu, diye sorarken.

     - Yol yapan iþçiler bulmuþlar, atlar arabaya goþuluymuþ, üzerinde de kimsecikler yohmuþ.

     - Nirde bu araba þimdi?

     - Muhtarýn avlusunda.

     Tenzile haným, muhtarýn avlusunda ki atlarý tanýyacaktý. Kýsa sürede jandarmaya haber verilecekti. Bu acý olay köyde herkesi hüzne boðacaktý. Olaydan üç gün sonra özel dalgýçlarca Rýfký beyin þiþmiþ cesedi ýrmaðýn durgun bir yerinde mileklerin içine gömülü bir þekilde bulunacaktý. Diðer iki cesedi Kýzýlýrmak kimbilir nereye sürecekti.

               * * *

     Baðdagül cezaevini boylarken, ikiz oðullarý Taþkýn ve Taner'in yetiþtirme yurdunda kayýtlarýnýn yapýldýðý saatlerde de, jandarma komutanlýðýnda yiðenlerinin bakýmlarýný üstlenmek için yazdýðý dilekçeyi jandarma erine uzatýyordu. Jandarma er dilekçeyi okuduktan sonra komutanýnýn kapýsýný çalarak içeri girdi. Birkaç dakika sonra da Ali Ünalan çaðýrýldý. Çekingen adýmlarla içeri girerken baþýndan çýkardýðý þapkasýný ellerinin arasýnda sýkýyordu. Titreyen bir ses tonuyla komutana selam verdi. gösterilen yere oturup dinlemeye baþladý.

     Kuracaðý cümlelere uygun olmasý için ciddi bir tavýr takýnarak söze baþladý:
     
     - Þimdi Ali bey, bir çocuðu yetiþtirme yurduna vermeden önce zaten bir araþtýrma yapýlýr. Kimi kimsesi var mý, varsa bu çocuða göz kulak olacak nitelikte mi, maddi imkanlarý hangi düzeyde, hepsinden önemlisi o aile çocuðu, çocukta o aileyi istiyor mu vs. Bu çocuklarýn asýl analarýnýn Baðdagül Delice olmasýna raðmen, resmi kayýtlarda Çeþminaz Ünalan'ýn üstüne kayýtlýlar. Bu kadýnýn da gelir getiren önemli bir mülkü yok, anasýndan kalma iki tarlasý varmýþ ve yetiþtirdiði mahsullerde kendine ve iki oðluna ancak yetiyormuþ. Zaten kuma çocuðu diye de almazlar sanýrým. Amcalarý olarak sizin ve kardeþlerinizin de geçimlerini araþtýrdýk, hatta sizi buraya çaðýrýp çocuklarý da verecektik fakat çocuklarýn öz analarý bunu istemedi. Çocuklar þimdi oniki yaþýndalar, onsekizlerine kadar Sivas yetiþtirme yurdunda kalacaklar. O zamana kadar da analarýnýn cezasý bitmiþ ya da af çýkmýþ olacaktýr. Evlerinde bulunan para þimdilik devletin elinde ve belki ilerde çocuklara devredilir.O zaman geldiðinde sizin dileðiniz hala geçerli olursa ve çocuklara kalacak yer bulunamazsa size ulaþýrýz. Þimdilik yapacak birþey yok.

     - Tamam gomutan bey, Allah razý olsun.

     - Rica ederim Ali bey iyi günler.

     Komutanlýk binasýnýn merdivenlerini inerken çok üzgündü. Bahçe kapýsýnda ki nöbetçi ere selam verip dýþarý çýktý. yol boyu düþünceli yürüdü. Minibüs garajýna vardýðýnda morali daha düzelmiþ bir vaziyette öðle namazýný eda etmek üzere yönünü camiye çevirdi.

               * * *

     Yusuf, Rýfký beylerin dönmemesinden þüphelenerek olayýn ertesi gecesi yola çýkmýþtý. Asfalt yola ulaþtýðýnda içinde müthiþ bir heyecan fýrtýnasý vardý. Ýlk defa yalnýz mücadele verecekti, belkide... Yüzünü robot resimdeki simadan daha farklý bir hale koyduðundan içi rahattý. Sakal ve býyýklar sinek kaydý traþ edilmiþti. Saçlar biçimli olarak taranmýþtý ve kýyafetleri de tam bir beyefendi görüntüsüne sokmuþtu onu.

     Saat gece yarýsýný geçmek üzereydi, o saatlerden sonra otostop yapmak çok güç olurdu. Yaklaþan araçlarýn türünü karanlýkta farkedemiyordu çünkü karþýdan gelen far ýþýklarý gözlerine doluyor kamaþtýrýyordu. Son þans olarak gideceði yön olan batýya doðru, karþýdan gelen bir taþýt gördü '' Ne çýkarsa þansýma '' diyerek el kaldýrdý. Taþýt bir kamyondu, hava boþaltarak yavaþladý ve söze önce þoför baþladý.

     - Yolculuk nereye hemþerim?

     - Otuz kýrk km. ilerde bir tesis var oraya kadar arkadaþ.

     - Tamam, atla.

     Arabaya bindiðinde ilk sorunun olumlu çözümlenmesinden dolayý Ýstanbul'a ulaþýncaya kadar olaylarýn ''Ýlk ne ise son da odur'' felsefesinde bir akýþ sergileyeceðine inanýyordu.

     Þoför:

     - Adým Süleyman, þehirler arasý serbest nakliyeciyim.

     - Ben de Ahmet, kahvehane iþletiyorum. Kazancýnýz iyi olmalý Süleyman bey?

     - Eh iþte, namerde muhtac etmiyor ya o yetiyor.

     - Yükün nedir?

     - Az geride býraktýðýmýz bir köyden ev eþyasý yükledim, adres Ankara galiba, Kayseri terminalinde adresi ve paranýn bir kýsmýný alacaðým.

     - Güzel, tanýþ olmalý.

     - Sayýlýr.

     Tesise çok az bir mesafe kalmýþtý. Yusuf, arkadaþlarýnýn orada olup olmadýklarýný bilmiyordu.

     - Süleyman bey, ben bayaðý geciktim de, arkadaþlarým beklemeyip gitmiþ olabilirler. Böyle bir durum söz konusu olursa Kayseri'ye kadar beraber gelebilirim.

     - Baþým üstüne aðam, sen git bak önce.

     Çantasýný alarak indi, tesis alanýndan içeri girdi, restorandýn otel kýsmýna bakan görevliyi arýyordu. Arkasýndan nazik bir ses yükseldi.

     - Buyrun efendim, dinleneceðiniz rahat odalarýmýz mevcut.

     - Otel sorumlusu sen misin?

     - Evet efendim.

     Yusuf rahatlamýþ bir vaziyette sormaya devam etti:

     - Uzun boylu, çok sarýþýn, mavi gözlü birini arýyorum. Ýki gün önce buraya gelmiþ olmasý lazým, kayýtlarda ismi olmalý.

     - Arabasýnýn markasý neydi?

     Yusuf sinirlenerek:

     - Yav arkadaþ, iþlettiðiniz yer zaten ufak, hilton oteli deðil ki burasý, içeri girip saysam üç dört kiþi zor çýkar. Hem hepsi de sarýþýn deðildir ya, ayrýca arabasý da yoktu.

     - Özür dilerim arkadaþ, kaç gündür ki otele diðer arkadaþ bakýyordu. Þimdi çaðýrtýrým onu.

     Diðer yandan da kamyonun kornasýna basan þoför, acele et anlamýnda iþaretler yapýp saatini gösteriyordu. Birazdan çaðýrýlan otel görevlisi yaklaþarak yardýmcý olmak için Yusuf'un yanýna sokuldu.

     
          
     

   

.Eleþtiriler & Yorumlar

:: merhaba yasemin haným
Gönderen: serap vildan / Sivas/Türkiye
25 Ocak 2008
romanýnýzý okudum.çok begendim.devamýnýn gelmesini.umarým.inþallah baþka romanlarýnýzlada karþýlaþýrýz.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn polisiye kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Özgürlüðün Damlalarý 8
Özgürlüðün Damlalarý 4
Özgürlüðün Damlalarý 3
Özgürlüðün Damlalarý 7
Özgürlüðün Damlalarý
Özgürlüðün Damlalarý 2
Özgürlüðün Damlalarý 5
Özgürlüðün Damlalarý 9

Yazarýn roman ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Verilen Sözler Tutulur Mu? Öldürülür Mü?

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Cennet Vatanýmýn Mor Daðlarý [Þiir]
Güzel Din Ýslam [Þiir]
Kibar Kurt [Öykü]
Çapgöz [Öykü]


Yasemin Ýnci kimdir?

Yoluma devam ederken önüme çýkan her renkte kutsallýðý düþünürüm. Sevginin gücüyle engellerin aþýlacaðýna inanýrým.

Etkilendiði Yazarlar:
yazýlarýný beðenerek okuduðum yazarlar ve insanlar


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Yasemin Ýnci, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.