Bütün sanatlarda insaný þaþýrtan bir yan vardýr. -Alain |
|
||||||||||
|
Küçük bir çocukken annem baþörtüsü taktýðýnda “çok çirkin olduðunu” söyleyip çýkarmasýný isterdim. Hatta kendim yapýþýp çekerdim kafasýndan. Bunun altýnda yatan nedenleri düþününce þu iki temel kaynaða ulaþtým: - Annem baþörtüsünü temizlik ve yemek yaparken takardý. Temizlik yaparken takma nedeni; saçlarýnýn yüzüne dökülüp çalýþmasýný engellemesiyken, yemek yaparken takmasýndaki amaç saçlarýn ne kadar piþerse piþsin diri kalmasýydý. Ve bu iki eylem sýrasýnda da (özellikle de yapýlan temizlikse ve sözkonusu temizlik merdaneli makinada çamaþýr yýkamak ise) sinirli olurdu haklý olarak. Yani benim gibi yaramaz (hiperikus aktifus) bir velede onca stres dolu iþin arasýnda sabýr göstermesini bekleyemezdiniz elbette... Dolayýsýyla baþörtüsü ile sinirlilik arasýnda güçlü bir Pavlovik baðlantý kurmuþtum daha bacak kadarkene... Baþörtüsü takýnca sinirlenecek ve bana kýzacak gibi hissediyordum. - Annem örneðinde baþörtüsünden hoþlanmayýþýmýn diðer nedeninin ise nispeten daha ilkel bir kaynaðý vardý: Yavrunun doðardoðmaz annesini tanýmasýnýn hayati önemi... Annenin ses, koku ve hepsinden önemlisi dýþ görünüþ özellikleri, bebeðin öðrendiði ilk þeylerdir. Böylece kalabalýk sürüde (toplum?) birbirlerini kaybetmezler. Kafasýna taktýðý bezin, insanýn dýþ görünüþünü ne denli deðiþtirdiðini inkâr edemeyiz herhalde... Buradan da anlýyoruz ki eðer annem temzilik yaparken baþörtüsü takmasa veya sinirli olmasaydý ve/veya beni, temizlik yaparken doðursaydý belki ben de türban ve genel olarak “baþ kapatma” konusunda daha ýlýmlý olabilirdim. Yoksa yine de olmaz mýydým? Tabii ki yine de olmazdým! Saçmalamayýn! Bir kadýnýn inançlarý doðrultusunda saçlarýný kamusal alanda gizlemesi þeklinde baside indirgeyebileceðimiz bu konunun aslýnda basit olan hiçbir tarafý yok. Özelde bu konuyu ve genel olarak diðer tüm konularý anlamak için yapýlacak en doðru þey, onlarý mümkün olduðunca çok yönüyle ele almaktýr. Ben de bunu yapacaðým. Hem de gözlerinizin önünde! Nasýl ki bir “birey” olarak konu hakkýnda düþüncelerimi kendi kiþisel tarihim dolayýmýnda anlatmaya baþladýysam, sözkonusu olgunun toplumsal yönüne iliþkin düþüncelerimi de insanlýðýn geçmiþi babýnda ortaya koyacaðým. Binlerce yýl önce (benim de dahil olduðum; canlýlýðýn evrim teorisiyle açýklandýðý literatürün tabiriyle modern insanýn ilk ortaya çýktýðý dönemde veya benim dahil olmadýðým, canlýlýðýn yaradýlýþ mitiyle açýklandýðý söylence kültürünün tabiriyle cennetten düþüþümüzün ardýndan) aynen bugün olduðu þekliyle erkek ve kadýnýn toplumsal hayattaki konumlarý birbirinden farklýydý. Erkek sabah maðaradan çýkar ve avlanacaðý, yeni þeyler keþfedeceði, fethedeceði dünya ile iliþkiye girerken kadýn maðaradan fazla ayrýlmaz (belki yiyecek toplamak için ama güvenli olmayacaðýndan fazla uzaða deðil) ve diðer kadýnlarla, çocuklarla oldukça tekdüze bir hayatý yaþardý. Erkekle kadýnýn bu gezegen üzerindeki varoluþ biçimi neredeyse taban tabana zýttý. Erkeðin bakýþ açýsýyla kadýn; öncelikle fethedilmesi ve ardýndan korunmasý gereken bir varlýktý. Kadýn açýsýndan erkek ise muhtaç olunan, güvenlik saðladýðý kadar güvensizlik de aþýlayan bir figür(maðaraya döneceðinin garantisi yoktur) ve fakat her halukârda kadýnýn hayatýn odaðý ve dýþ dünya ile olan tek baðlantýsýydý. Erkek eðemen bir dünya bu þekilde kuruldu. Elbette Anaerkil topluluklar da vardý ama ne derseniz deyin anaerkillik sadece sözkonusu topluluðun yönetici kýsmý için geçerliydi. Sýradan kadýn yine “sýradan” dý. Bu þekilde de binlerce yýl devam etti. Bu noktada bir “es” verip hazýr buradayken bazý konularý da açýklayalým: - Kadýnlar araba kullanamazlar. J Zira onlardaki 3 boyutlu mekan duygusu geliþmemiþtir. Erkek, dünyayý keþfederken ayný zamanda mekan duygusunu da geliþtirmiþtir. Bu nedenle büyük kaþifler erkektir. Çünkü onlar için “uzak” kavramý henüz gidilmemiþ yerlerdir. Kadýnlarýn maðara çevresiyle kýsýtlý hayatlarý açýsýndan ise dýþ dünya iki boyutlu bir sahne, bir tiyatro dekoru olmuþtur. Ve onlar için “uzak” tehlike ile özdeþleþmiþtir. Elbette gereken reflex, görme vb. duyular, durum deðerlendirme ve karar verme yetenekleri erkeklerinki kadar geliþmiþtir. Ancak 3boyutlu mekan duygularýnýn olmayýþý, örneðin arabayý parkederken kendini gösterir... Ancak þunu da belirtmek gerekir ki bu söylediðim bir genelleme dir. Bugün Ann Tahincioðlu gibi erkekleri geçen araba yarýþçýlarý vardýr. Ve park konusunda da eminim iyilerdir. Ama insan beyninin eðitilebilirliði, öðrenme yeteneðimiz, tecrübe vs. ancak bu eksiði kapatabilir. Bir eksiklik olduðu gerçeðini deðiþtirmez. Bu ancak evrimsel deðiþimle, uzun sürelerde olur. Çýkartýlan yasalarla veya “aman böyle demiyim yoksa benimle sex yapmaz” düþüncelerinin zorlamasýyla olmaz. ;) - Kadýnlarýn kadýnlarla olan iliþkisi erkeklerin erkeklerle olan iliþkisinden farklýdýr. Bir tesadüf(!) eseri maymunlar gibi kapalý sürüler halinde yaþar ilk insanlar... Genelde sürü lideri bir erkek vardýr ve çiftleþme önceliði ondadýr. Bu durum sürü içindeki diðer erkeklerle rekabeti doðurur. Kadýnlarda da durum farkýlý deðildir. Sürü liderine diðerlerinden daha yakýn olma çabasý aralarýnda rekabete sebep olur. Ancaaak. Erkekler ayný zamanda birlikte hareket de ederler. Dýþ dünyadaki tehlikelere karþý birlikte savaþýr, sürüyü korur ve avlanýrlar. Keþfettiklerini paylaþýrlar. Kadýnlar da günlük iþlerde yardýmlaþýrlar. Fakat erkeklerinki gibi omuz omuza, hayatlarý pahasýna ve gerektiðinde diðeri için kendini tehlikeye atarak kurulan kadar derin, samimi baðlar kurulamaz. Bir erkek için diðeri; rakip olduðu kadar müttefik ve dosttur. Ancak kadýnlar – nasýl söylesem- daha diplomatiktir. Merak etmeyin “entrikacý” demeyeceðim. UPS! Too late! Ýlave edelim ki bu da bir genellemedir. Birbirlerine derin bir sevgi baðýyla baðlanan kadýnlar da vardýr elbette. Mesela Thelma ve Louis... Ancak bu tür baðlar kuran kadýnlar erkeklerden umudu kesmiþ (ki genelde haklý sebeplerle) kiþilerdir ve bu baðýn ardýndakiardýndaki itici güç pek de saðlam olmayan zihinsel durumlarýdýr. Ýyileþince geçer. J - Erkekler sürekli deðiþen, bilinmez bir çevrede geçirdiði zaman sayesinde yaratýcýlýðýný geliþtirmiþtir. Bu, kendini; bilim ve sanat olarak ilerki dönemlede gösterir. Kadýnlar ise çocuklara bakýlmasý ve erkeklerce getirilen ganimetin yönetilmesi konularýyla ilgilendikleri için organize olma ve eðitme konularýnda geliþmiþlerdir. Bunlarý anlatmamýn nedeni mevcut durumu yani kadýnýn toplumdaki yerini meþrulaþtýrmak deðil sadece mevcut durumun neden böyle olduðunu anlatmaktýr. Yani buraya geliþimizin tarihsel bir genel tekrarýdýr. Anlatýlan gerçeklerde kadýn ve erkek olarak tanýmlanan karakterlerin ÝNSAN olmalarý, mevcut durumun deðiþebilirliðinin garantisidir. Zaten tek tek bireyler olarak kiþisel evrimimiz elimizdedir. Dolayýsýyla kadýn veya erkek olmak “nasýl insanlar olacaðýmýzý” önceden belirleyemez. Kadýnýn sanatçý, kaþif, formüla 1 pilotu olmasýnýn önündeki en önemli engel kendi düþünce yapýsýdýr. Elbetteki içinde yaþanýlan ortamýn (toplumun) engellemeleri olacaktýr. Ancak fýrtýnalarýn varlýðý nasýl ki Colomb’u durdurmadýysa... Ana konumuza dönelim. Kadýnýn kapatýlmasý, toplumdan ve benim tabirimle “gerçek hayattan” kopartýlmasýný amaçlayan düþüncenin ardýnda korkmuþ erkekler vardýr. Çünkü fethedilip korunacak bir ganimet olarak gördükleri kadýnlar, karþýlarýna bir “kiþi” olarak çýkmak istemektedirler. Oldukça çýkarýna olan mevcut durumu korumak isteyen erkeðin “din” kurumunun ardýna saklanarak, kadýnlarý durdurmaya çaýþmasýna þaþýrmamak gerekir. Ýþte “çýkar amacýyla kadýna türban takmak” dediðim budur. Bu noktada belirtmek isterim ki bir kadýn ev iþi yaparak,çocuk yetiþtirerek yani bugüne dek süregelen þekliyle bir hayat sürerek de mutlu olabilir. Bunu yadsýyamayýz. Ancak demin de belirttiðim gibi karakterlerimiz “ÝNSAN” dýr ve insan olmak “farkýnda ve farklý olmak” týr. Kendisinin ve diðer herþeyin farkýnda olmak ayný zaman da onu, diðer herþeyden farklý kýlar. Bu nedenle evlenip çocuk yapmak, kapanmak, mutlu, huzurlu bir yuva kurmak isteyen kadýnlara bunu yapmalarý için tanýdýðýmýz kolaylýðý bunlarý yapmak istemeyenlere de tanýmalýyýz, erkekler olaraktan... Olayýn insanlýk tarihi ve toplumsal çýkar(!) yönlerinin dýþýnda “kiþisel özgürlük” yönüne de bakmalýyýz. Bazýlarý “türban takma özgürlüðü” diye bir özgürlük tanýmlamasýna giriþiyor. Bu oldukça zavallý bir giriþim. Zira özgülüðü kýsýtlayan þeyin özgürlüðünden bahsedemeyiz. Basit bir örneði ele alalým: Yaþama özgürlüðü... Neden alkollü araba kullanmak suç ve bu nedenle yasak? Çünkü alkollü araba kullanma özgürlüðü diye birþey yok ama alkollü bir sürücü tarafýndan ezilmeden YAÞAMA özgürlüðümüz var. Bir diðer deðiþle “özgürce istediðinizi giymek” bir özgürlüktür ancak “kadýnýn toplumdan soyutlanmasýný-saklanmasýný öngören bir düþüncenin emrettiði gibi giyinme” özgürlüðü diye bir özgürlük tanýmlayamayýz. Böyle biþey “özgür olmama özgürlüðü” olur ki denkleme soktuðumuzda birbirini götürür ve elimizde kocaman bir hiç kalýr. Diyebilirsiniz ki “Peki bu kýzlarýn eðitim özgürlüðünü elinden almamýz sorunun çözümünü mü saðlýyor?” Elbette hayýr. Ancak o noktada devreye halihazýrda haklarýný kullanan kadýnlarýn çýkarlarý giriyor. Eðer kadýnlýklarýndan utanmasý öðretilmiþ, onu saklamasý emredilmiþ, kendilerini günah objesi olarak görmeye þartlandýrýlmýþ kadýnlarý bu halleriyle bilimin ve aklýn alanýna alýrsanýz, yaptýðýnýz; Hitleri demokratik yollarla iktidara geçirmek olur. Hem de gelecekte yaþanacaklarý bile bile... Sonuçlarýný bile bile diyemezsiniz ki “Ama gereken oyu aldý!” ... Ve yine olacaklarý bile bile diyemezsiniz ki “ama o öyle giyinmek istiyor.” Zaten insan doðasýný biraz biliyorsanýz hiçbir kadýn öyle giyinmek istemez. Buna þartlandýrýlýr. Beyni yýkanýr. Ve ortaçaðdan kalma fikirlerle beyinleri yýkanmýþ, ne istediklerini ve bunu neden istediklerini bilmeyen kiþileri “örnek kadýn modeli” olarak kamusal alana sürmek ile saðlýklý düþünemeyen alkoliklere ehliyet verip onlarý trafiðe salmak arasýnda bir fark yoktur. Bazýlarý diyebilir ki: “Eðer bu kiþileri üniversiteye alýrsak gerçekleri görürler ve eðitim sayesinde þu anki saðlýksýz düþüncelerinden kurtulabilirler” Bu sevimli bir düþünce. Ancak unutmayýn ki bu kiþiler saðlýklý düþünemiyor. Böyle bir seçimi yapamayacaklarýnýn kanýtý þu anki yaþam biçimleri. Yine kendimden örnek verirsem ilk kez din dersinde anlatýlanlarý saçma masallar olduðunu farketmem ile evrimle, astronomiyle ilgilenmem ortaokul yýllarýma rastlar. Dolayýsýyla zaten yüksek eðitim þart deðil, samimi olarak “gerçekleri” arayanlar için... Þuna emin olun ki bu kiþiler sözkonusu eðitim kurumlarýný ortaçað düþünceleriyle dolduracaklar ama tersi olmayacak. Tarih boyunca bu böyle olmuþtur. Ýran’a bakýn. Ayný ýlýmlý islam saçmalýklarýyla baþladý herþey... Amerika’ya bakýn. Tüm Dünya’nýn incilde dendiði gibi 6000 yýl önce yaratýldýðýný öðreten ve adý “üniversite” olan okullar var. Ve oradan mezun olanlarýn nasýl insanlarý baþkan seçtiklerine bakýn “Tanrýyla konuþtuðunu alenen beyan eden BUSH!” Varoluþsal gerçeðimiz karmaþýk, anlaþýlmasý zordur. Onu olduðu gibi kabullenmek ise çoook daha zordur. Anlayanlara ve olduðu gibi kabullenenlere de “gerçek” dýþýnda bir þey (huzur, cennet hayatý vb.) vaadetmez. Dolayýsýyla “insan” olarak kendimizi, elde ettiðimiz sanatsal, bilimsel, felsefi kazanýmlarýmýzý; çok daha lütufkâr olan, anlamasý kolay, masalsý bir “sözde gerçeði” savunanlardan, yani cehaletin bayraðý kafalarýna sarýlmýþ olanlardan korumalýyýz. BUNU: Üniversiteleri, kafasýný (kullanýma) kapatmýþ zavallýlarla doldurup, onlarýn; erkek egemen dünyaya meydan OKUMAK için gelen genç kýzlarýmýzý baský altýna almalarýna izin vererek yapamayýz. Kararlý olmak ve seçimimizin arkasýnda kadýn-erkek birlikte durmak zorundayýz. Kadýnýn hapsedilmesine zemin hazýrlayacak bir sözde özgürlüðü -kelimenin olumsuz anlamýyla- KULLANMALARINA izin veremeyiz! Not: Yazýyý okuduktan sonra nefret tohumlarý ekmeye çalýþtýðýmý düþünebilirsiniz. Ben de biliyorum ki mesela tinerci çocuk sorununu, onlara þiddet uygulayarak çözemeyeceðimizi. Ancak bir tinerci size saldýrdýðýnda kendinizi korumanýz gerektiðini de biliyorum. Ve bugünkü noktada durum bu... Ýnsan olarak kazanýmlarýmýza böylesine alenen bir saldýrý varken “hadi el ele tutuþalým, kurtlarla kuzular dans etsin” diyemem...
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © ömer kýrat, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |