..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yalnızca sevgiyi öğret, çünkü sen osun. -Anonim
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Fantastik > İbrahim Kilik




16 Mart 2008
Su Perisinin Öyküsü (Çayın Doğuşu)  
İbrahim Kilik
Bir varmış bir yokmuş, çok uzak diyarlarda, Kaf Dağı’nın aşağılarındaki yemyeşil vadilerde, Çia adında bir peri kızı yaşarmış. Bu perinin simsiyah saçları ve zümrüt yeşili gözleri varmış. Çia’nın ülkesine günlerden bir gün beyaz atlı, mor kaküllü,siyah gözlü bir şehzadenin yolu düşmüş. Şehzadeyle peri kızı bir ara göz göze gelmişler. İşte asıl hikâye o andan sonra başlamış. Tutulmuşlar ilk bakışta birbirlerine


:EJCD:

Bir varmış bir yokmuş, çok uzak diyarlarda, Kaf Dağı’nın aşağılarındaki yemyeşil vadilerde, Çia adında bir peri kızı yaşarmış. Bu perinin simsiyah saçları ve zümrüt yeşili gözleri varmış. Çia’nın ülkesine günlerden bir gün beyaz atlı, mor kaküllü,siyah gözlü bir şehzadenin yolu düşmüş. Şehzadeyle peri kızı bir ara göz göze gelmişler. İşte asıl hikâye o andan sonra başlamış. Tutulmuşlar ilk bakışta birbirlerine…

Şehzade hemen atından inmiş. Çia’ya şiirler okumuş, şarkılar söylemiş. “Benim eşim olmanı, benimle ülkeme gelip sarayımın ve ülkemin prensesi olmanı diliyorum, ey güzel kokulu, güzel gözlü Çia!” demiş. Çia da onu sevmiş sevmesine, peri yüreğinde yer etmiş şehzade. Lakin Çia’nın yurdunu terk etmesi imkansızmış. Eğer ülkesinden ayrılırsa, yaşama hakkı elinden alınır, ölümsüzlük özelliği kaybolurmuş.

Şehzadeye “ben de seni sevdim; ama seninle gelmem imkansız. Çünkü, ben bir periyim ülkemi terk edersem, bu iklimden ayrılırsam, yaşama hakkım yok olur, ölürüm. Yine bensiz kalırsın, iyisi mi sen ülkene dön, aşkımız yüreklerimizde yaşasın.”demiş.


Demiş; ama ne mümkün şehzadeyi ikna etmek. Şehzade, “ya benimle gelirsin, ya da ben ülkemden vazgeçer, burada seninle kalırım.”demiş. Çia şehzadeye şunları söylemiş: “her ikisi de çok zor. Ben buradan ayrılamam, senin de burada kalmana periler padişahı izin vermez.”

O zaman şehzade, “öyleyse, buralarda bir yerlerde gizlenip, geceleri buluşmaya ne dersin?”demiş Çia’ya. Çia aşkına ve şehzadenin ısrarlarına yenik düşmüş. Kabul etmiş şehzadenin ülkesinde kalıp gizlenmesini.

Artık, şehzade gündüzleri Çia’nın gösterdiği sık koruluklarda gizleniyor, el ayak çekildikten sonra saklandığı yerden çıkıyor, Çia’ya koşuyormuş. Günler gelip geçiyor, her gece Çia’yla şehzade buluşuyor hasret gideriyormuş. Her buluşmada yüreklerindeki ateş daha da şiddetleniyormuş.

Yine bir buluşma gecesinde sabaha karşı uyuya kalmışlar. Sabah olunca uyanmışlar. Uyanmışlar uyanmasına da sırları ifşa olmuş.

Bu durum periler padişahını çok kızdırmış. Derhal mahkeme konseyi kurulmuş, yargılama başlamış. Çia’yla şehzade sürgüne mahkum edilmişler. Bu sürgün aslında ölümle eşdeğer bir sürgünmüş. Çünkü, Çia’nın ülkesini terk etmesi onun ölümüne, onun ölümü de şehzadenin ölümden beter duruma düşmesine neden olacakmış.

Çaresiz verilen cezaya razı olmuşlar. En azından, birlikte bir süre daha mutlu olacağız diye birbirlerini teselli etmişler.

Sonra, birlikte şehzadenin atına binip başka ülkelere kanat açmışlar.

Daha Çia’nın ülkesinin toprakları biter bitmez, Çia’nın bedeni erimeye başlamış. Şehzade çaresiz, Çia’yı kucağına almış; ama Çia eriyip gitmiş kollarında. Şehzadenin elinde sadece Çia’nın aşk dolu yüreği kalmış. Olduğu yere yığılmış şehzade, hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamış. Göz yaşları avuçlarında Çia’nın yüreğini sulamış. Çia’nın yüreğinden yeşil yapraklı hoş usareli bir fidan meydana gelmiş, şehzadenin avuçlarında. Şehzade Çia’nın yüreğinden oluşan fidanı oracıkta dikmiş toprağa. Kendisi de orda can vermiş, toprak olmuş. Çia’nın ve şehzadenin yüreği o fidanda yaşamışlar ve bugüne kadar tek yürek olup gelmişler. O fidanın yaprakları derlenip , fırınlanınca ve suyu görünce, iki sevgilinin yüreklerindeki sevgiyi canlandırıp kan renginde su perisine dönüşmüş, yani çay olmuş. Şimdi her çay tiryakisi, Çia’yla şehzadenin sevgisini yudumluyormuş.
Ankara,11.03.2008 İbrahim KİLİK





















Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın fantastik kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kimsesiz
Gül Mevsimi

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bir Hüzün Hikâyesi
Tâli Bey'in Şefliği
Atıl Bey'in Hayalleri
Akça Kız
Akça Kızın Vedası
Hava Ayaz mı Ayaz
Üşür Yüreğimde İstanbul
Üşüyorum Sen Üşüyorsun Ankara Üşüyor
Gül Esintisi
Karanfil - 2

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Hüznümüz Kahverengi [Şiir]
Arzu 1 [Şiir]
Cin Biberi [Şiir]
Erguvanlar Lâleler [Şiir]
Zaman Dar [Şiir]
Düş Gülü [Şiir]
Mülteci [Şiir]
Dem Masalı [Şiir]
Çççççççççççççççççççç [Şiir]
Pişmanlık Bestesi [Şiir]


İbrahim Kilik kimdir?

Demlik Güzeli (Namı Diğer Çay) Dilberin gamzeleri. Demliğin dem demleri. Bardakta keklik kanı. Tebessüm huzmeleri. Dostun dosta ikramı. Alır yürekten gamı. Fincanda türkü söyler. İnce bellide mani. Zamanın gül kurusu Gülde gülşen dokusu. Rehavetten kurtarır. Pek de şirin doğrusu. Bardaktır mihmandarı. Herkesin çeker canı. Yalnız bu kadar değil. Sohbetlerin mimarı. İnce bir gülüş gibi. İçe süzülüş gibi. Ülfete kapı açar. Kaldırır hep uzleti. Ankara,03. 09. 2007 İbrahim KİLİK

Etkilendiği Yazarlar:
Demlik Güzeli (Namı Diğer Çay)


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © İbrahim Kilik, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.