Yüz kişinin içinde aşık, gökte yıldızlar arasında parıldayan ay gibi belli olur. -Mevlana |
|
||||||||||
|
(1) Bir akşam alacasında, ya da gecenin patlıcanmorunda veya bir sabah vakti kuşlukta, bilmem ki neyi arıyoruz biz bu boşlukta? Bir gizdir yaşamak, silinmez bir iz... Yaşamak sadece denizin kumsalı öpmesi, ya da martının uçması değildir. Acı, sancı, sevinç, keder de değildir. Bunların tamamını içeren bir bütündür yaşamak. Ne yana çekersen o yana gelir yaşamak. Güneş doğunca mı yaşanılır, güneş batınca mı? Aydınlıkta mı mutlu olunur, zifiri karanlıkta mı? Hüzün bir kuşluk vakti mi gelir, yoksa bir akşam alacasında mı? Yamaçtan huzursuz akşamlar indiğinde, yalnızlık neden kopkoyu oturur insanların yüreğine? Otobüsün arkasından mı koşarak yetişirsiniz, yoksa trenin mi? Ya da metruk istasyonun eski bankında oturur kalır mısınız? Güneşin doğuşu mu sizi sevindirir, karanlığın çökmesi mi? Karanlığın gözlerini hiç gördünüz mü? İnsanlar, yerde mi Tanrı'ya daha da yakındır, yoksa bir dağın zirvesinde mi? Bir deniz kenarındasınız, yalnızsınız üstelik; adınızı martı kanadına mı yazarsınız, yoksa akköpüklü dalgalara mı? Denizin kumsalı neden öptüğünü hiç düşündünüz mü? Kızdığında da korkunç dalgalarıyla nasıl saldırdığını? Madem ki ay ve yıldızlar bir taş ve kum yığınıdır, uğruna neden aşkımızı orada arar, şiirler yazar, şarkılar besteleriz? Uyanır uyanmaz neden aynaya bakarsınız? Unutmayın ki arkası katranlı kağıtla kaplıdır... Yüzünüzü en çok hangi yöne döndüğünüzü düşünün ve sevgilinizin en çok hangi elini tuttuğunuzu düşünün; anımsıyamadınız mı, sevgiliniz ve yönünüz bu kadar önemsiz mi? Oysa unutmayın, dünya sadece ikisi için dönüyor. Aşkta üçüncü kişi neden hep acı çeker ve neden hep birinci kişi acı çektirir? (2) Zifiri karanlık bir yerde bir geceyarısı yürürken neden güneşin doğması için dua edersiniz de, elektriğin o yere gelmesi için değil? Unutmayın, sadece güneş doğmaz sabahları; güvercinleri de vururlar, çırpınırken kanatları... Hiç kimse unutulmaz, hiç kimse vaz geçilmez değildir. Bir insana hak ettiğinden fazla değer verirseniz, hurdasını sıfır diye size pazarlamaya kalkar. Dalgalar azgınlaşır, kumsalı dövmeye başlar; dalgalar sakinleşir, kumsalı öpmeye başlar. Bir geceyarısı serinliğinde, yakamozlarıyla parıldayan denizin derinliğinde, senin gittiğin ve benim dönmeni beklediğim yerde; eğer düşmeseydim ayrılıklarla derde, inan seninle çok mutlu olurdum, olur olmaz her yerde… (3) Sen dudaklarımda bitmemiş bir şarkı, kimse bilemez aradaki farkı. Hani o birlikte başladığımız, koşarken yavaşladığımız, hayat tanımadı toleransı, bitiremedik dansı. Dalgaların kumsalı öptüğü yerde, çığlık çığlığadır şimdi martılar. Ben mi duygusallaştım ne, daha bir hüzünlü olmuş şarkılar. Az sonra bizim şarkımız, bizim dansımız başlar, denizin derinliğinde, gözlerinin büyüsünde, bak nasıl görülür farkımız, dansımız; hani o birlikte başladığımız, sen dudaklarımda bitmemiş bir şarkı, kimse bilemez aradaki farkı. Koşarken yavaşladığımız, hayat tanımadı toleransı, bitiremedik dansı; kimse bilemez bitmeyen dansı... ERDEN ERKİN… BİTMEYEN DANS…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © ERDEN ERKİN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |