Bir deliyle aramda tek bir ayrým var. Ben deli deðilim. -Salvador Dali |
|
||||||||||
|
Ben de, 1960’lý yýllardan beri türlü zorluklara göðüs gerip, Avrupa’nýn en medeni ülkelerinde yaþamayý baþarabilen Navilerimiz’den bahsedeceðim bu yazýmda.. Belki de filmde olduðu gibi, onlarý bilinçli ve kapsamlý bir þekilde yok etmeye çalýþanlar olmadý hiçbir zaman ama, ister istemez karþýlaþtýklarý yeni kültürler ve deðerler dünyasý, onlarý türlü zorluklara sokmuþtu. Kendi kültürünü ve deðerlerini öðrenemeyip, baskýn olan kültür ve deðerler dünyasýna maðlup olmak da en acýnasý bir yok oluþ deðil de neydi? Çelik çomaklý oyunlarýný, tandýrdaki ekmeklerini, ezanlarýný, annelerini, babalarýný, derelerini, daðlarýný, ormanlarýný belki de yavuklularýný býrakýp geldiler Avrupalara. Güzel bir gelecek umuduyla þekillenen hülyalarý, sýrtlarýna yüklenen en aðýr iþlerle ve çeþitli sýkýntýlarla bir miktar yara alsa da, yýlmadýlar, çalýþtýlar hayallerini yaþatmaya devam ederek on yýllar boyu.. Göz yaþlarý eþliðinde, soðuk havayý duman duman okþayan çaylarýný yudumlarlarken, bohçalarýnda biriktirdikleri Marklarý da saymayý ihmal etmediler.. Bir ev alabileselerdi, ya da bir arabayla dönebilselerdi ülkelerine baþka bir þey istemezlerdi.. Bitecekti bu gurbet ne de olsa! Zamanla alýþtýlar gurbete.. Aslýnda alýþmaktan öte, acýlarý hafiflemeye baþladý desek daha yerinde olur. Evlendiler, çocuklarý oldu, yeni gelen Türklerle dostluklar kuruldu. Küçük bir Türkiye’yi inþa ettiler Avrupa’nýn kalýn duvarlarý arasýnda. Oluþturduklarý bu sanal Türkiye, onlarý bir nebze memleket hasretinden kurtardý.. Avrupalý dostlar da edindiler. Onlarýn haklarýný savunan dostlar…Bir nebze nefes alabildiler kendi düþlerinde oluþturduklarý bu sanal Matrix dünyasýnda. Gittikleri coðrafyalarda, birbirinden ihtiþamlý Kiliseler, Katedraller vardý.. Köylerindeyken pek de duymadýklarý Çan seslerine de alýþtýlar sonunda. Çünkü Yunus Emrelerin, Mevlanalarýn evlatlarýydý onlar.. 72 millete bir gözle bakarlardý çünkü.. Ama ezanlarýný özlediler, minarelerini, Camilerini... Cuma günleri, bütün köy ve kasaba ahalisinin bir Camii de toplanýþý, Ramazanlarda ve Bayramlarda Camii ya da Mescitler etrafýnda þekillenen tatlý sohbetleri hatýrladýlar.. Bu güzellikleri de aktarmalýydýlar çocuklarýna.. Bu güzellikleri de yaþamalýydýlar tekrar.. Salonlar tuttular Ramazanlarda ve Bayramlarda… Ama bu da yeterli olmadý.. Çocuklarý ve kendileri maneviyata susamýþlardý çünkü.. Sonunda Osmanlý’dan sonra, Avrupa kýtasýndaki ilk Camiiler inþa edilmeye baþlandý. Mesela, Almanya’daki Türk Naviler, Berlin’de ilk Camiilerini inþa ettiler 1968’de.. Adý da Türk Camii oldu.. Hayallerinde yaþadýklarý güzellikler gün yüzüne çýkmaya baþlamýþtý. Ardýndan neredeyse her þehirde, bir Camii ya da Mescit oluþturacaktý elleri nasýrlý, alýnlarý çizgili Navilerimiz. Sadece Camiiler deðil, kendi Kültür Merkezlerini, marketlerini, fabrikalarýný, sazlarýný, dershanelerini, türkülerini, kitaplarýný, gazetelerini ve diðer güzelliklerini de dokumaya baþladýlar bütün Avrupa’ya ilmek ilmek. Ruhlarýnda sakladýklarý bütün hazineleri paylaþmaya baþladýlar böylelikle Avrupalýlarla. Onlara yol gösteren pek çok gerçek Avatar da (Kýlavuz) çýktý karþýlarýna.. Elçiler, Baþkonsoloslar, Ataþeler, Dernek Baþkanlarý, Milletvekilleri, Türk Öðretmenler, Avrupa’daki Türkler’e yol gösteren gerçek Avatarlar oldular her zaman.. Böylelikle, kültürleri, dilleri, inançlarý bugüne deðin yaþamaya devam etti.. Ancak farklý farklý kulvarlara savrulmuþ Navilerimizin bir tek eksiði kalmýþtý. O da Birlik Olabilmek.. Bunun için de Avatarlarýmýza iþ düþüyor, gerçek Avatarlarýmýza… Avrupa’daki Navilerin, gerçek Avatarlar’ýn önderliðinde Birlik olarak baþarýlara imza atmaktan baþka yollarý yok.. Birlik ve beraberlik içinde, Türkçe ve Türk Kültürü derslerinin devamýnýn saðlanmasý gibi… Beraberlik içinde yapýlan çalýþmalarla Rendsburg’da beþ vakit ezanýn serbest olmasý gibi… Demek ki, birlikten baþka yol yok. Bilmem anlatabildim mi? Oðuz Düzgün http://www.avrupa-haber.info/ausgaben/2010-02/haber_17.jpg
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Oðuz Düzgün, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |