Dünyayý isteyen bilime sarýlsýn, ahireti isteyen bilime sarýlsýn; hem dünyayý hem ahireti isteyen yine bilime sarýlsýn" -Hz. Muhammed |
|
||||||||||
|
Bir kaç gün geçmeden yanýmýza sokulurdu..Sorardý bozuk türkçesiyle, adýmýzý, nereden geldiðimizi..Bizim umurumuzda olmazdý onun sorularý nerden geldiði..Hemen sahneye davet edilirdi, kavgaya çaðýrýlýrdý..Sürünün en zayýf halkasý olanlar tek tek karþýsýna çýkardý..Cesareti varsa döðüþürdü..Aðzý burnu daðýlana kadar..Ondan sonra sürüde ki sýrasý görevi belli olurdu..Aramýza katýlýrdý.. Babalarý öfkeyle baðýrýrdý çocuklara, karýsýna, onu karþýlayan akrabalarýna. Köydeki düzenini, aðýrlýðýný korktuðu halde, hiç hissettirmeden yeni geldiði bu mahallede göstermeye çabalardý. Onlarca þehirden, yüzlerce köyden gelen aileler, burada adeta ortak bir köy oluþturuyordu. Yan komþun karadenizli, bir diðeri kürttü.. Ve bunlarýn çocuklarý yeni arkadaþlarýn olurdu.. Daha gelir gelmez insanlar herþeyini ortaya sererdi. Vahþilik ilkellik ve güç gösterisi sahneye çýkardý. Babalar bulabildikleri çeþitli iþlerde çalýþýrken, çocuklarda daha on yaþlarýnda köle iþçi olarak Topçular bölgesinin küçük sanayii atölyelerinde bedenini harcamaya baþlamýþtý.Babalarýn, patronlarýn, devletin umurunda bile deðildi, harcanan bedenler...Köle çocuklar atölyelerden taþýrdý sokaklara, ellerinde tiner þiþeleri, bez parçalarý meraklýsýna ikram edilirdi..Farkýnda deðildi çocuklar, tinerciler çaðý baþlýyordu.. Seneler geçse de çocuklar ayný kalýrdý. Ne büyürdü, ne de kilo alýrdý adeta bir cüce gibi. Sürümüzün þekillendiði, sürekli arttýðý yýllardý. Yaþam þartlarýnýn vermiþ olduðu zorluklar, yýkým, insanlarýn içindeki vahþiliði daha da azdýrýyor, coþturuyordu. Geçim sýkýntýsýndan olacak ki babalar, analar, çocuklar,bir, iki odalý evlerde birbirini boðuyor, eziyordu. Evlerden sýk sýk çýðlýklar, feryatlar duyulurdu. Bazen bu vahþilik yan komþulara kadar sýçrardý. Kavgalar, hadiseler bitmezdi.Karakoldan polisler, bekçiler mahalleye gelene kadar. Býyýklý, kabadayý polislerin zamanýydý. Kavga edenleri hemen karakola götürürlerdi. Birkaç gün sonra kavga eden komþular karakoldan dönerdi. Feci bir þekilde dayak yemiþti komþular. Haklý haksýz yoktu. Herkes kardeþçe istikakýný alýrdý. Mahallenin yarýsý ilkokulu terk etmiþti. Ortaokula giden birkaç kiþi parmakla gösterilirdi. Adeta hukuk fakültesi gibi.. Okullarda da polisleri aratmayan dayakçý, psikopat öðretmenler vardý. Ellerinde kalýn sopalar vardý. Ortaokul da bir öðretmen ise bayaðý meþhurdu. Jopla dolaþýrdý. Güvence içinde sayýlýrdý hocalar.. Nasýl olsa daha yeni darbe yapýlmýþ, memleket kurtulmuþtu. Nasýl olsa okulumuzun önünde askerler nöbet bekliyordu. Farkýnda olmadan anamýzdan, babamýzdan, onlarý döven polisten, bekçiden okullardaki o hocalardan nefret ediyorduk. Hem de her geçen gün daha çok þiddetle artardý nefretimiz. Ýþten, okuldan, evden kaçanlar bir arsada toplanýyorduk. Bir araya geldiðimizde iþte o anlar en mutlu anlarýmýz sayýlýrdý. Ailemizden ve diðer þeylerden daha çok birbirimizi seviyorduk.Yaþananlara, dayaklara, sefalete raðmen O anlarda her þeyi unuturduk.. Aramýzda sýk sýk kavga olsa da küfürler tartýþmalar hatta þiddet günlük yaþansa da, yine birbirimizi severdik. Zamanla sayýmýz da artýyordu. Her geçen gün daha çok... Çünkü kamyonlar geliyordu hiç durmadan Anadolu'dan. Kamyondan atlayan çocuk hemen yanýmýza gelir, bir sigara isterdi. Birimiz hemen içtiði sigarayý ikram ederdi. Þimdilerde lüks apartmanlarýn, caddelerin, maðazalarýn olduðu yerler, bizim bahçelerimiz, tarlalarýmýz, yuvamýzdý. Birçoðumuz dayaktan, baskýdan, kurtulmak belki de özgür olmak için sýk sýk evden kaçardýk. Bu bahçelerde bazen inþaatlarda yatardýk. Gece bekçileri ile köþe kapmaca oynardýk. Yakalananýn vay haline.. Aç kaldýðýmýz günlerde ortalýðý talan ederdik..Evde, okulda, sokakta, çalýþtýðýmýz atölyede açtýk..Bazen açlýktan bilmediðimiz yabani otlarý, bitkileri bile yerdik. Köylü çocuklarý tecrübeliydi.. Tabiatý çok iyi tanýrlardý. Bizlere yol gösterirlerdi. Sanki cennet, cehennem bir arada yaþanýyordu. Cennet sadece bizim dünyamýzdý..Günler geçtikçe, içimizde kök salan, gittikçe büyüyen yabani, vahþi otun ise farkýnda deðildik.. Az bir zaman kalmýþtý tanýþmamýza..Otorite sonunda bir gün kapýmýzý çalmýþtý. O gün mahallede top oynarken sokaða giren iki ekip otosunun farkýnda bile deðildik. Duvarda yazýlar vardý. Yaþlý kadýn polislere bizi iþaret etmiþti. Yanýmýza geldiler.. Sivil, resmi polisler, askerler vardý. Baðýrdýlar, küfür ettiler.. Arkadaki ekip aracýna hepimizi üstüste yýðdýlar.. Eyüp merkez karakoluna götürdüler.. Nezarethaneye soktular. Dördüncü, beþinci sýnýfa giden arkadaþlarýmýz korku içerisinde aðlarken, biz ortaokula gidenler ise yaþýmýzýn verdiði olgunlukla aðlamamak için kendimizi zor tutmuþtuk. Bu da çok kýsa bir süre sürmüþtü.. Niçin, neden buradaydýk kimse bilmiyordu. Ayaklarýmýz titriyordu saatler geçtikçe. Gece yarýsý hepimizi çýkardýlar, bir odaya girdik. Uzun bir masa etrafýnda býyýklý polislerle, subaylar kol kola oturmuþtu. Masada raký þiþeleri, meyveler, çeþitli mezeler, yiyecekler vardý.. Kahkalar atýlýyordu. Ayaða kalkan tekme tokat vuruyordu. "Orospu çocuklarý hanginiz o yazýyý yazdýnýz söyleyin" diye baðýrýyorlardý gülerek.. Bizler feryat ettikçe daha da çok güldüler, daha da vurdular.. Bu ilk seansmýþ haberimiz yokmuþ.. Tekrar nezarethaneye soktular. Kim yazmýþtý söylesin, bilen varsa söylesin diye defalarca kez birbirimize yalvarmýþtýk. Ýsmini okuduklarým çýksýn demiþti bir polis.. Ýki isim okunmuþtu. Ýsmi okunan korkudan feryat ediyordu "Ben yapmadým" diye.. Tekmeyle çýkardýlar. Yarým saat sonra sürükleyerek, yine tekmeleyerek getirdiler. Gelenlerin baþýna toplanmýþtýk.. Ne yaptýlar, ne oldu diye sormuþtuk. Elektrik vermiþler, parmak uçlarýndan, baþka da bir þey yapmamýþlar. Gelen ayný þeyleri anlatýyordu aðlayarak. Sabaha karþý beþe doðru isimler tek tek okunmaya baþladý.. Anneler babalar saatlerce karakolun önünde beklemiþ. Babalara teslim ettiler.. Üstelik onlara da hakaretler, küfürler yaðýyordu. Üstelik hepsinin cebinde ne kadar para varsa, onlarý da almýþlar. Babamýn otuz lirasýný almýþlar. Adamýn bir haftalýðýydý. Öfkesinden kudurmuþtu diðer babalar gibi. Karakoldan sonra ikinci dayakta evlerde atýlýyordu. Ben biraz þanslýydým. Annemin þefkatinden olacak ki ucuz kurtulmuþtum. Zaman geçtikçe sürümüzde þekilleniyordu. Sürü liderliði en önemli hedefimizdi. Baþarýsýz olanlar elendi. En güçlümüz liderdi artýk. Hiyerarþi tam anlamýyla egemendi. Yaþýmýz tutmasa da zorla gruplar halinde kahvelere girmeye baþladýk, bazen meyhanelere girerdik.. Çevredeki insanlarýn dikkatini çekiyorduk. "Kimdi bu serseriler". Kara kafalar, cüceler, yeþil gözlüler, kimdi bunlar.. Artýk bizim dönemimiz baþlýyordu..Bir gün ortaokulun önünde sürümüz toplandý..Onu bekliyorduk..Karþýmýza çýktýðýnda bize bakýyordu, aðzýnda ki sigara yere düþtü..Bir kaçýmýzý tanýmýþtý, meþhur joplu öðretmen..Þýk takým elbisesiyle, yakýþýklý suratýný parçaladýk...Elimizde bir liste vardý..Nefret listesi.Karakolda ki polisler, askerler, camide ki hocalar, öðretmenler, babalar, komþular, esnaflar, bütün iyi insanlar listemizdeydi..Bir arkadaþýmýzýn babasý vardý, onu sürekli acýmasýzca döverdi..Bir gün babasýný da parçaladýk, oðlu bizden fazla vurmuþtu..Sokaklardan, caddelere, þehrin her tarafýna tüm vahþetimizle, yayýldýk.. Sürümüzü yýllar boyunca gazeteler yazdý..Sayýmýz binleri, yüzbinleri buldu..Cinayetler, soygunlar, uyuþturucularla, çetelerle, dökülen þehrin cezaevlerini gýrtlaðýna kadar doyurduk..Her geçen gün sürekli artarak.Ölenler, sakat kalanlar, masum kurbanlar birbirine karýþtý.. Beyoðlunda bir bardan kýz arkadaþýyla çýkan SAT Yüzbaþý bir tinercinin býçak darbesi ile can verdiðinde, tinerciye can veren 12 Eylül ile belki de farkýnda olmadan hesaplaþýyordu..Þimdiler de sokaklarda, okullar da bizim sürünün ruhunu, üstelik bu ruhu fazlasýyla taþýyan genç sürüleri gördüðümüzde gülümsüyoruz.. Eski öncülere saygýlarýný gösteriyorlar... Baþarýlarý-mýz gazetelere sýðmýyor..
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Þenol Durmuþ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |