Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır. Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre saygı duyarız. -Atatürk |
|
||||||||||
|
2200’lü yıllarda yeni genetik soyların oluşturulmaya başlamasından beri görülmemiş bir olay yaşanıyor bugün: Tüm soylar arasında barışın zemini sonunda oluştu. Buralara gelinirken neler yaşandığını gerçek anlamda çok az kişi biliyor. Toplumun geneline yansıyan haberlerin ötesinde, kapalı kapılar ardında yaşananları, kimsenin hatırlaması uygun görülmediği için unutturulmaya çalışılan detayları bu kayıtta bulacaksınız. Birleşmiş Soylar teşkilatının oluşmasını sağlayan anlaşmanın sonunda imzalanmış olması, sadece 3033 yılının değil, içinde bulunduğumuz on yılın, hatta yüzyılın en önemli olayı. Maxonlar, Knotlar, İntelekler, Myonlar ve değişmemiş insanların ortak tarihi hem uzun hem de çok acılarla dolu. Genetik biliminin olgunlaşmaya başladığı 2200’lü yıllarda bu işi ticari olarak anlamlı bir şekilde başarabilen ilk şirket o dönemlerde pek çok başka örnekte görüldüğü gibi cinselliği kullanmıştı. Bu yaklaşım başkalarınca da onlarca kere denenmişti zaten. Ama Myonlara ismini veren Myon Co, sadece seksi olanı değil elf tipi güzelliği, çok doğal ve kadınsı (ya da erkeksi) bir karakteri, yükseltilmiş ve sürekli şehvet gereksinimini bir araya getirmeyi başarmıştı. Tek firma hakimiyetinde olduğu için bu genetik tipin üreme yeteneği bir tam yüzyıl boyunca engellenmiş olarak kalabildi. Knotları tek bir firma geliştirmedi. Pek çok firmanın geliştirdiği pek çok genetik tipin ortak özellikleri, çalıştırılmak üzere geliştirilmeleri ve düğüm düğüm kaslara sahip olmalarıydı. Knot tiplemesi yoğun kas gücü, düşük zihinsel kapasite ve itaate eğilimli bir karakterle ortak özelliklerini zamanla buldu. Farklı firmaların rekabeti Knotların genetik üreme engellerinin kısa sürede yok olmasına imkan tanıdı. Şüphesiz insanoğlu Maxonları ve İntelekleri geliştirmek istemezdi. Ama geliştirilmeleri de kaçınılmazdı. Knotların, yüzyıllar boyunca hiçbir hukukları olmadı. Kadın ve erkek Myonların da hukukları yoktu, ama onlar daha gözlerden uzaktı ve yaşadıkları hayat dışarıdan çoğunlukla pek şatafatlı ve imrenilir görünüyordu. Bu yanılgıda insanlığın tarihi boyunca görülmüş en üstün güzelliklere sahip olmalarının büyük etkisi vardı. Knotların ve Myonların ortak etkisiyle pek çok dramatik değişimler yaşandı. Tek tek kişilerin hayatlarında oluşan değişimler bazı uzun dönemli eğilimleri şiddetlendirdiler, bazılarının da yönlerini değiştirdiler. Evlilik ve ailenin zayıf düşmeye başladığı toplumlarda -Myonlara sahip olabilecek finansal birikim de epeyce yaygın olduğundan- evlenme ve çocuk sahibi olma oranları iyiden iyiye düştü. Daha önce üretimin doğu ülkelerine kaymasına sebep olan nüfusun azalması ve yaşlanması sorunu da Knotların varlığıyla önemini kaybetmeye başlamıştı. Doğunun acımasız şartlar altında ve büyük fedakarlıklarla elde etmeye başladığı kapitalist tip üretimdeki avantaj trendi yok oldu. Bir Knot bir Çinliden çok daha ucuza gelebiliyordu. Teknolojik gelişme hızla körelmeye başladı. Knotların ucuz emeği ve Myonlarla geçirilen saatlerin doyulmazlığı sebepleriyle, teknolojik yatırımların geri dönüş süreleri giderek uzamaya başladı. Geri dönüşü belirsiz bir arge harcaması yerine, geri dönüşü hesaplanabilen bir Knot almak ya da varlığı hesap ötesi üst model bir Myon’a sahip olmak matematiksel ve duygusal olarak çok daha anlamlıydı. Dünyadaki azalan arge harcamalarının çok büyük bir kısmı bu modelleri geliştirmeye, daha geliştirmeye ve başka genetik tiplerle ilgili ihtiyaçları keşfedip kullanmaya yoğunlaşmış durumdaydı. 2400’lü yıllarda sayıları çok artmış olan Knotları -hatta Myonları da- yönetmek bile insanlara fazlaca yük gibi gelmeye başlamıştı. Aslında bu rahatsızlık uzun zamandır vardı ama karşılığı bu dönemde ortaya çıktı: Maxonlar. Acımasız, organizasyon becerileri yüksek ve sadece kodlanmış kişilere derinden bağlı köle kahyaları! Maxonları 2500’lü yıllarda insanoğlu artık düşünmekten bile yorgun düşmeye başlayınca geliştirilen İntelekler takip etti. İnsan zihninin bu en ileri ürünü, aynı zamanda doğal insan zihninin son büyük ürünü oldu. Diğer tüm araştırma geliştirme alanlarının sönükleşmesi genetik alanına da sonunda yayıldı. Özellikle Batı Avrupa ve Kuzey Amerika’da nüfus azalırken dört önemli çeşit genetik köleyle refahı tarihte görülmemiş boyutlara ulaşmıştı. İnsanlar hiçbir şeyin değişmemesini istedikleri düzeni bulmuş gibiydiler. Çatışmalar dikkat çekecek bir yoğunluğa aynı yüzyıl içinde ulaştı. 2200’lerde 9 milyar olan insan nüfusu bu dönemde 3 milyara inmişti. Dünya refahının dörtte üçünü kontrolünde tutan Batı Avrupa ve Kuzey Amerika’nın toplam insan nüfusu 300 bine kadar düşmüştü. İnsanlar dışında aynı dönemde 3 milyar Knot, 500 milyon Myon, 300 milyon Maxon ve 200 milyon İntelek yaşadığı tahmin ediliyor. Sayıları insan nüfusu içinde düşünülmeyen genetik soyların nüfusu insan nüfusunu bir milyar geride bırakmıştı. Tüm bu soyların ana derdi, insan olduklarının kabulü ve bununla gelecek olan haklardı. Bilimin körelmeye başlamasıyla yeni genetik soyların geliştirilmesi ve mevcutların ticari üretimi durmuştu. Zaten üreme engellerinin kırılmasından beri yeni bireylerin doğal oluşumu yaygınlaşıyordu. Genetik soyların üretiminden üç yüzyıl boyunca büyük paralar kazanmış şirketler bilimsel gelişmenin durmasıyla bu birikimlerini anlamlı yeni işlere yönlendiremeyerek eriyip gittiler. İnsanoğlu, köle soyları yapay yollarla üretemiyordu artık. İsyanlar başladı. İsyanların başlamasında şiddete en uzak görünen Myonlar çok etkili oldular. Özellikle Myon kadınları. Bunun sebebini adı bilinmeyen bir Myon kadından kalmış günlükten seçtiğimiz alıntılarda bulmak mümkün olabilir: “2 Ekim 2570: Sonunda mezun oluyorum okuldan. Hayatım burada geçti! Onaltıncı yaşımı doldurmayı ne kadar sabırsızlıkla bekliyordum. Benim de bir evim ve efendim olacak artık...” “18 Nisan 2573: Çok mutluyum. Efendim beni yere göğe sığdıramıyor. Paylaştığımız onca güzel saatten daha önemlisi, toplum içinde bana sahip olmaktan hissettiği gurur. Bunu çok seviyorum. Yöredeki en genç ve güzel Myon benim. Bazen uzaktan gördüğüm daha büyük Myonların yüzlerinde anlayamadığım bir keder var, kadınların da erkeklerin de… Oysa ben gençliğimin baharında, en güzel demimde ve çok mutluyum.” “2 Ekim 2579: 16. yaşımı doldurduğumdan beri ilk kez bir yaşgünümde yalnızım. Yirmibeşinci yaşımı doldurduğum gece efendim bir insanla evleniyor. Ne büyük bir insafsızlıktır bu. Dokuz yıldır varlığımla ona ne büyük katkılar yaptım. Toplumda yücelmesini sağladım. Üç yıldır yalvarıyorum çocuğumuz olsun diye. Hiç yanaşmadı! Ve şimdi bir insanla evleniyor: İnsan bir çocuğu olmalıymış. Beni çok seviyormuş ama insan bir çocuğu olmalıymış!” “2 Ekim 2584: Beş yıldır yazmamışım. Efendimi artık birkaç ayda bir ancak görebiliyorum. O da uzaktan bir hatır sorma şeklinde. Geçenlerde beni çağırdı. Çok üzgündü. Bak dedi, biri gelecek. Hayatında bazı değişiklikler olacak. Yine evimde olacaksın ama… Yatırımımı çıkarmak zorundayım. Çok yüksek maliyeti vardı falan dedi… Anlamadım.” “2589: Beş yıldır gerçek hayat arkadaşım, gerçek dert arkadaşımlayım. Benden çok daha fazla biliyor dünyada neler olup bittiğini. Bu kadar değerli olmamın sebebi safkan Myon oluşummuş. O da safkan. Daha çok dertleşiyoruz, hayatı paylaşıyoruz. Ama sürekli beraberiz ve doğamızdaki sevme sevilme dürtüsünün gücüne direnmemiz mümkün olmadı. Bu hayata başka Myon çocuklar vermeyi hiç istemedik aslında. Kanımızdan canımızdan iki çocuğumuzu aldılar bizden beş yılda. Altı ay safkan Myon sütü emdirmek adettenmiş. İlkini alacaklarını söylediklerinde inanmamıştım hayat arkadaşıma. Altı ayın sonunda aldılar onu benden. İkincisinde sonunda alınacağını bile bile onu tenimde tutmak, bebeğimi öpüp koklamak ne kadar acıydı!” “2592: Üçüncü çocuğumun doğumuna iki ay kaldı. Bugün efendimi ve karısını öldürdük. Ve kaçağız artık. Dağlarda başka Myonlar olduğu söylentisi var. Çok soğuk. Parmaklarım kalemi zor tutuyor. Enerjimi ve yaşam direncimi bebeğim için korumalıyım!” Myonların güçlendirilmiş şehvet hisleri analık ya da babalık duygularını da çok daha baskınlaştırmıştı. İlk üretimlerinde kısır olarak tasarlanmış Myonların bu yönlerinin anlaşılması yukarıda alıntıladığımız gibi olaylarla gerçekleşti. Safkan Myon’a sahip olmayı büyük bir toplumsal onur kabul eden ve safkan Myon üretimini de önemli bir finansal gelir kaynağı kabul eden bazı insanlar, birkaç yüzyıl boyu sürecek kanlı bir dönemin tohumlarını atıyor olduklarını biliyorlar mıydı? Belki bunu tahmin edemiyorlardı ama kötü bir şey yaptıklarını bilerek bu düzeni kurdukları kesin gibi. Yeterince finansal karşılık buldukları bir kötülük! Knotlardan bazıları yakın oldukları, hizmetinde bulundukları Myonlarla birlikte dağlara kaçtılar. Knotlar hiçbir zaman isyan önderleri olmadılar, ama dağlardaki sayılarının artması önemliydi. İsyancı toplulukların sadece Myonların fiziksel becerileriyle yaşamlarını o zor şartlarda uzun süre devam ettirmeleri mümkün olmazdı. Knotlar onların fiziksel zorluklarla başa çıkabilmelerini mümkün kıldılar. Bu isyan tohumları kısa sürede bastırılabilirdi. Ama siyasal gelişmeler de isyanları destekleyen bazı unsurlar sağladılar. Köle soyların kullanımı doğu toplumlarında çok farklıydı. Hem sayıları daha azdı hem de toplumsal konumlarında insan oldukları daha çok kabul görüyordu. Özellikle Türk toplumlarında insanaltı köleler değil, sahip olunan ama değer verilen ve kesinlikle insan olarak kabul gören varlıklardılar. Pek çoğu azat edilip normal bireyler olarak yaşama katılmaya başlamışlardı. Türkler özellikle Maxonlarla çok iyi anlaşıyorlardı. Güçlü, kararlı yapıları, bağlılıkları ile birbirlerini çekiyorlardı. 2710 yılında ilk kez bir Maxon bir Türk tarafından azat edildi. Bu tarih, isyanlarda dönüm noktası olacaktı. Azat edilmiş bir Maxon, mutlak bağlılığını artık sadece kendi inanç ve ilkelerine yöneltebilirdi. Türkler bu potansiyeli kısa sürede anladılar. Batılı rakipleriyle daha iyi mücadele edebilmek için, çok büyük maliyetlere katlanarak Maxonlar almaya, onları kendi kültürleriyle on yıl kadar yetiştirmeye, sonra da azat ederek Batılı ülkelere gizlice göndermeye başladılar. Bazı Maxonlar dağlardaki zor şartlar altında yaşayan Myon ve Knot topluluklarını buldular. Başka bazıları fiziksel özellikleriyle normal insanlardan kesin bir şekilde ayrılamamalarından yararlanarak topluma karıştılar. Köle Myonlar ve Knotları dağlardaki topluluklara katılmak üzere kaçmaya yönlendirdiler. 2750’li yıllara tarihlenen bir belge o dönem yaşananlara ışık tutuyor. Gizli bir toplantı tutanağı olduğu anlaşılan belgeden bazı satırlar: “Maxon kadını Tira’nın ve Maxon erkeği Kozan’ın evlilik bağı kurmalarının tavsiye edilmesine karar verildi. Böylelikle hem gizliliklerini daha iyi koruyacaklar hem de uzun süreli mücadelemizin sonraki nesillerinin yetişmesine en erken vakitte katkıda bulunacaklardır.” “İnteleklerin zihinsel faaliyetlerine değer verildiği ve bununla ilgili iltifatlar aldıkları sürece kimin için çalıştıklarını hiç umursamadıklarına dair buluntular var. İntelek Bardco’nun kaçırılıp daha güvenli dağ topluluklarından birinde sıkı gözetim altında denenmesi uygundur.” “Amacımız asla insan öldürmek değildir. Maxonlar insandır, Myonlar insandır, Knotlar insandır, İntelekler de insandır. Bu soylardan herhangi birinden bir kişiyi ya da başka herhangi bir insanı öldürmek arasında fark yoktur. Zorunlu olmadıkça kimseye fiziksel zarar gelmemesi sağlanacaktır. İnsan John Carpenter’ın katli teklifi reddedilmiştir. Ancak genetik soylara yapılan zulmün devamını sağlayan her türlü ekonomik, fiziksel, kültürel kurumun ve bu işte önde gelen kişilerin itibarının zarar görmesi için her türlü çabadan kaçınılmayacaktır. John Carpenter’ın ortaklarıyla arası bozulacak, ailesinde huzursuzluklara sebep olunacak, John Carpenter’ı tam bir yalnızlık ve çöküşe itmek için gerekli çabalardan geri durulmayacaktır.” Yüzyıllar sonra… Milyonlarca vaktinden önce sonlanan yaşamdan sonra… Milyarların yüzyıllar boyunca akan gözyaşlarından sonra… İnsanoğlu tekrar bütünlüğünü sağlama yolunda. Genetik soyların yaşadıkları, bir zamanların zenci kölelerinin yaşadıklarının katlarca fazlasıydı. Zenci kölelerin insan olmadıklarını iddia edenler, onları bir çeşit hayvan gibi kullananlar vardı. Oysa genetik soyları ‘yaratanlar’, onların insan olmadıklarını ‘biliyorlardı’. Yarattıklarını varsayıyorlardı ve insan eliyle yaratıldıkları için insan değildi onlar. Bu yanlış inancın bedeli çok ağır ödendi. Bugün oybirliğiyle Birleşik Soylar’ın ilk Başkanı seçilen Myon Henalda Sarkin konuşmasında geleceğe bakıyordu: “Benim dönemimde, artık köle Myonların bebeklikten itibaren kölelik hayatlarına hazırlandığı okullar yoktu. Ama yine de zorla ürememizi sağlayarak bebeklerimizi satmaya çalışanlar vardı. “Onlara direndiğim için hem bebeğimi, hem de bir daha bebek sahibi olma yeteneğimi yitirdim. “Eşitlik mücadelesiyle geçen yetmiş yıllık hayatım boyunca altı evlat edindim. Hiçbiri yaşamıyor! “Knot oğlum Hanox’u Knotlar öldürdü, bir Myon’un evlatlığı olduğu için! “İntelek kızım Myana ve Maxon oğlum Korkut, kimin tarafından yerleştirildiğini hala bilmediğim bir bombayla havaya uçtu. Bir İntelekin bilgisini ve düzenlenmesiyle de bir Maxon’un becerisini gerektirecek bir bombalamaydı. “Myon kızım Zahara’yı, özgürlüğünü ve kendi bebeklerini büyütebilecek olmasını kıskanan bir başka Myon öldürdü. “Ve diğer iki oğlumu insanlarla onlarca yıllık mücadelenin çeşitli çatışmalarında kaybettim. “Ama inancımı kaybetmedim. Bir Myon değil, bir insan olduğuma inancımı! “Kadim zamanların insanları! Bizi yarattığınızı sandınız. Oysa babalarımız ve annelerimizdiniz bizim. “Bir baba ne kadar yaratıcısıysa bir bebeğin, bir anne ne kadar yaratıcısıysa… Siz de ancak o kadar yaratıcımızdınız. “Hücreyi hücreyle bir araya getirdiniz. Laboratuar şartlarında hücrelerimizle oynadınız. “Şehvet dozunu artırdınız; hesaplayamadınız ki, en şiddetli bir annelik sevgisine, babalık sevgisine dönüşecek! “Belirli kişilere mutlak itaat kodladınız genlerimize; bilmediniz ki özgür kalmayı başarınca doğruluğa ve adalete, en azından doğruluk ve adalet inancımıza mutlak bir bağlılığa dönüşecek! “Güç verip düşünce gücümüzü kısıtladınız; ama gücün doğru yolu bulduğu yer biraz da kalptir, düşünmediniz! “Büyük beyinler verdiniz öğrenme uğruna öğrenen, bilmek için bilenen; ama tarafsız beyinler gerçekten taraf oldular! “Bebeği zeki olsun diye balık yiyen anneden, bebeği güzel olsun diye güzellere bakan anneden yoktu ki bir farkınız! Siz yarattık zannederek hücreler bir araya getirdiniz. O kalbi attıranı, o canı tenin içine koyanı kendiniz zannettiniz. Bilemediniz. “Köle soylar yarattığınızı düşündünüz. Sizin elinizle dünyanın geleceğini sırtlayacak insanlardı yaratılan!” “İnsanız, hep insan olduk, başka da bir şey olmayacağız. Zenci ve beyaz insanlar gibi, sarı ve esmer ırklar gibi, kadınlar ve erkekler gibi; insanız, başka bir şeyler daha olan! “Maxonuz ve insanız, Knotuz ve insanız, İntelekiz ve insanız, Myonuz ve insanız. Ve en özde insan olmaktan başka hiçbir şey, hiçbir zaman olmadık. “Kadim insanlar ve onların yaşayan torunları! Biz bebek insanlar ve çocuk insanlardık ellerinize emanet edilen. “Büyüdük ve biriz sizinle yine! Biz birleşik soylarıyız insanlığın! Biz dünyanın geleceğiyiz! “Bu büyük anlaşma, bu Mkim3033 tüm insanlığın kader belgesidir! Hepimize hayırlı olsun.”
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mustafa Acungil, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |