..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Bir kitabın kaderi okuyanın zekasına bağlıdır." -Latin Atasözü
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Dinsel > Ayşe Kaya




15 Ekim 2010
Gıybet  
Ayşe Kaya
İşin garibiyse en çok sevmediğimiz kişilerin gıybetini yaparız ve bu sevmediğimiz kişilere fark etmediğimiz bir dille deriz ki: “ben seni sevmiyorum ama kendi ellerimle seni cennete yolluyorum bu yüzden al sevaplarım senin olsun”


:BAJG:
Bu gün Fatma hanımın evinde haftada bir defa mahalle bayanlarının toplandıkları sohbetleri vardı. Her hafta yedi sekiz komşu bir araya geliyor, Kur’an okuyor, sohbet yapıyor ve hep beraber çay içiyorlardı. Böylelikle hem de görüşme fırsatı buluyorlardı. İşte bu hafta da ev sahibi Fatma Hanım’dı. Hergünkinden daha erken kalkmış evinin temizliğini bitirmiş ve çeşit çeşit pastalar yapmıştı Fatma Hanım bugün.
İlk zil çalmıştı, gelen iki ev aşağıda oturan Semra idi.
-Hoşgeldiiiin, geç canım diyerek misafirini güler yüzle buyur etti Fatma Hanım.
İki komşu sohbet ederken diğer misafirlerde gelmeye başlamıştı tek tek. Nihayet herkes tamam olduğunda sohbete başlanmıştı. Hocaları Betül’ün okuduğu Kur’an hepsini mest ediyordu, sırayla okundu sureler ve sıra artık sohbetteydi. Betül kitabını eline alırken haftanın konusunu söylüyordu.
-     Bu haftaki sohbet konumuz gıybet bayanlar.
İlk önce Hucurat Suresinin 12. Ayetini okudu. “Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının, çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah’tan korkun, şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir.” Ve sevgili peygamberimiz (s.a.v.) de buyurmuştur ki; “dilini tutan kurtuldu” hadis-i şefinide hatırlatıp devam etti konuya: Kişinin hakkında hoşlanmadığı şeyleri konuşmak gıybettir.
Bu sırada Nermin Hanım girdi araya:
-Ama Betülcüğüm hoşlanmadığı şey gıybettir dedin ama bizler konuşurken olmayan bir şeyi anlatmıyoruz ki, yapılan şeyleri anlatıyoruz buda niye gıybet olsun ki?
Betül tebessümle cevap verdi.
-Nermin ablacığım bizler eğer olmuş bir şeyi konuşuyorsak ve o kişi bundan hoşlanmıyorsa bu işte gıybettir olmayan bir şeyi konuşmakta zaten gıybet değil iftira olur ki; buda büyük bir vebal ve günahtır.
Ve Betül devam etti konuşmasına:

-Gıybet amellerimizi yiyip bitiren, sevaplarımıza güvenirken bizi bir anda günah deryasına batıran bir virüs gibidir. İnsan bu dünyada çeşitli ameller yapar ve Allah’ın huzuruna vardığında hesap başlar. Tek tek kimin üzerinde kime ait bir hak varsa taraflar karşılaştırılır; haklar ödetilir. Gıybetini yaptığımız kişilerle de Allah’u Teâlâ bizleri yan yana getirecek ve onun üzerimizdeki hakkını alması için kazandığımız sevaplardan ona verilecek ve bu şekilde hesaplaşma devam edecek. Eğer ki hak ödeye ödeye sevaplarımız tükenirse bu defada gıybetini yaptığımız kişilerin günahları bizlere yüklenecek.
İşin garibiyse en çok sevmediğimiz kişilerin gıybetini yaparız ve bu sevmediğimiz kişilere fark etmediğimiz bir dille deriz ki: “ben seni sevmiyorum ama kendi ellerimle seni cennete yolluyorum bu yüzden al sevaplarım senin olsun” gülümsemişti Betül bu sözleri söylerken.
Doğru dedi Zeynep Hanım; hiç böyle düşünmemiştik sevmediğim kişilere sevaplarımın verilmesini niye isteyeyim ki? Ama her şeyde gıybet oluyor Betül biz ne konuşacağız o zaman?
Betül şöyle cevap verdi bu soruya: bizler birkaç arkadaşımızla bir araya geldiğimizde mutlaka birilerini çekiştirmek zorunda değiliz ki; günahlar nefse hoş gelir bu yüzden gıybette o kadar tatlıdır ki insan gerçekten kendini engellemekte zorlanabilir bu yüzden de bizler bir araya geldiğimizde başkaları hakkında konuşmaktansa kendi problemlerimizden bahsedebiliriz ya da pek çok güzel şeyden bahsedebiliriz hem başkalarının kusurunu ortaya dökünce biz ne kazanıyoruz ki, elimize ne geçiyor? Üstelik bizler başkalarının kusurlarını su yüzüne çıkaran değil onları örten olmalıyız bakın Peygamberimiz(s.a.v.) diyor ki: “ Müslüman müslümanın kardeşidir ona zulmetmez, onu yalnız bırakmaz. Bir kimse Müslüman kardeşinin ihtiyacını karşılarsa, Allah da ona yardım eder. Bir kimse bir müslümanın sıkıntısını giderirse, Allah da kıyamet günü onun sıkıntılarından birini giderir. Bir kimse din kardeşinin ayıbını örterse, Allah da kıyamet gününde onun ayıbını örter.(Riyazüs-Salihin:1/284) Bir başka hadisse; “Herkim bir müslüman kardeşinin ayıp ve kusurlarını, kimsenin görmediği ve görmesini istemediği şeylerini örterse, Allah-u Telala da kıyamet gününde onun ayıplarını örter. Her kim Müslüman kardeşinin meydana çıkmasını istemediği bir şeyi ortaya çıkarır ve dile verirse Allah da onun ayıplarını kimsenin bilmesini istemediği hallerini ortaya çıkarır, bu suretle kendi evi içinde de olsa onu rezil eder. Müslüman kardeşinin ayıplarını örten bir ölüyü diriltmiş gibidir.” (Buhari, Mezalim, Müslim)
Şimdi bu kadar uyarı varken bizler hala gıybete devam edebilir miyiz sonuçta bakın bizler bu dünyada Allah’ın kullarına nasıl davranıyorsak ahirette de Allah bize o şekilde muamele edecektir, son kez hatırlatmakta fayda var biz başkalarının kusurlarını örtelim ki; Allah da bizim kusurlarımızı örtsün yani azcık kendimizi düşünelim. Ve unutmayalım ki; kendimiz gıybet yapmasak da gıybet edilen ortamda bulunmak da aynı günaha ortak olmak demektir bu yüzden böyle ortamlarda ya konuyu değiştirmemiz gerekir ya da o ortamdan ayrılmamız gerekir. Sonuçta zar zor kazandığımız sevaplarımız gıybet yüzünden bitip tükenebilir, bir taraftan sevap kazanmak için çabalarken bir taraftan da bu sevapları başkalarına dağıtmayalım. Birazcık daha bu konuda dikkatli olmaya çalışalım ve güzel bir dille birbirimizi bu konuda frenleyelim.
Benim söyleyeceklerim bu kadar sormak istediğiniz şeyler varsa buyurun dedi Betül. Bayanlar soracak bir şeylerinin olmadığını söyleyince sohbet bitmiş oldu Betül ev sahibinden müsaade isteyerek çaya katılmadan ayrıldı.
Tüm bayanlar çay masasında keyifle bir araya geldi ve aralarında sohbete daldılar. İlk söz ev sahibi Fatma hanımdan geldi: 
-Ay vallahi çok gücendim, şimdi niye gitti Betül? Güya işi varmış ayarlayıp ta gelseydi canım. Sanki biz gıybet yapıcaz aramızda kalmaktan kaçındı sanki bir tek onlar biliyor biz hiç bir şey bilmiyoruz, ayıp yani bir bardak çay içip öyle kalksaydı ya…





Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kırık Mavi
Pembe Gözlü Kız
Karla Kaplı Kalpler

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Aynalarda Kalan [Şiir]
Öğrettiklerin... [Şiir]
Bendeki Sen [Şiir]
İki Ateş Arasında Aşk [Şiir]
Yine Sana Sitemler... [Şiir]
Rahmet Peygamberi [Şiir]
Hacım [Şiir]
Gökkuşağım [Şiir]
Bilseydik [Şiir]
Kararsız Aşk [Şiir]


Ayşe Kaya kimdir?

Niye bilmem hep sonbaharı sevdim, Dökülen yapraklarda buldum kendimi. Bir tarafım olabildiğine mutlu dedim, Diğer tarafım çözemediğim kadar gizemli.

Etkilendiği Yazarlar:
senai demirci, mustafa islamoğlu, ramazan kayan


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ayşe Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.