Tüm mutsuzluklar yokluktan değil, çokluktan gelir. -Tolstoy |
|
||||||||||
|
Misvak yüzlerce yıl öncesinden bilinen bir bitki. Günümüze gelinceye kadar diş temizliğinde kullanılmış. Kokusu güzeldir, antiseptiktir, dişleri güçlendirir ve beyazlatır. Her ne kadar misvak özlü diş macunu üreten firma ile, İzmir Dişhekimleri Odası arasında mahkemelere düşecek kadar büyük bir ihtilaf var ise de kullanan birisi olarak bildiğim doğruları söylemek isterim. Dikkat buyursanız diş macunu firmasının markasını söylemiyorum. Söylesem bu reklâma girer ve bir tartışmanın da tarafı durumuna düşerim. Ama şu kadarını ifade etmeliyim; büyük marketlerin hemen hepsinde bu diş macunu satılıyor. Gittiğinizde kolayca bulabilirsiniz. Ben doktor değilim, tıp ile uzaktan ya da yakından bir ilgim yok. Ayrıca dinsel nedenlerle de misvakı tavsiye ediyor değilim. Ben bir astım hastasıyım ve bu diş macununu altı aydır kullanıyorum. Oldukça yararını gördüm. O yüzden diğer astım hastalarına bildiklerimi anlatmak amacındayım. Hani Nesreddin Hoca damdan düşünce doktor filan aramaya kalkmışlar. Hoca, “durun, doktor moktor istemem. Bana damdan düşen birini bulun.” Deyince etrafındakiler nedenini sormuşlar. O da “damdan düşenin halini ancak damdan düşen anlar” diyerek son noktayı koymuş. Astımlı bir hastanın çilesini de sadece astımlı bir başka hasta anlayabilir. Astım hastalarının en önemli sorunları arasında: 1-Rahat nefes alamama 2-Balgam çıkaramama Yer alır. Günde üç kere bu diş macununu kullandığınızda bu sorunlarda azalma görebilirsiniz. Bilhassa yatmadan önce misvaklı diş macunu ile dişlerinizi fırçalarsanız rahat bir uyku uyuyabilirsiniz. (Yatma sırasında nefes almada zorlanan astım hastalarına bir tavsiyem de yastıklarının yüksekliğini artırmayı denemeleridir.) ** Bunu ifade ettikten sonra şu hatırlatmayı da yapalım: Sakın ola ki biraz rahatlayınca doktorunuzun verdiği ilaçları kesmeye kalkışmayın! Alternatif tıp verilerini kullanırken doktorunuzu mutlaka bilgilendirin. Bazı cahillerin “bunlar doğal bitkiler, hiçbir zararı olmaz!” yalanlarına inanmayın. Bitkiler ya da doğal bazı şeyler hastalıkların iyileşmesine katkı sağlayabilir, ancak doğru miktarda ve zamanda kullanmak şartıyla. Bu alternatif tıp ürünlerinin birbirleri ile ve ilaçlarla oluşturacağı etkileşimler sonucu ölümlere varan üzücü olaylar meydana gelebilmektedir. Mesela greyfurtun bazı ilaçların etkisini azalttığı ve etkileşime girdiği gerçeği bilimsel olarak kanıtlanmıştır. ** Sevgili astım hastaları: 1-İyileşeceğinize kesinlikle inanın. Bunu kendinize telkin edin. Bu telkinleriniz beyniniz tarafından görevli organlara mesaj olarak gönderilecek ve iyileşmenize katkı sağlıyacaktır. 2-Doktorunuza derdinizi iyi anlatınız. Gerekirse sorunlarınızı aklınıza geldikçe veya olumsuz bir durum yaşadıkça not edin ve bu notlarınızı doktorunuza okuyun. 3-Doktorunuzu yönlendirin. İlaçların sizdeki olumlu ve olumsuz etkilerini anlatın. Çünkü doktorların verdiği bazı ilaçlar bırakın astımı tedavi etmeyi, astım krizlerini daha da çok artırmaktadır. 4-Tedaviyi sürekli uygulayın, ısrarcı olun. 5-Aşı ile de astım tedavisi yapılabiliyor. Bu yöntem hakkında da bilgi edinmeye çalışın. 6-Kahvenin astım krizlerine faydası var, ama günde iki fincandan fazla içmeyin. Yanında da (soda değil) doğal maden suyu için. Çünkü kahvenin azalttığı kalsiyumu bu yolla tekrar kazanabilirsiniz. Taze, daha doğrusu gözünüzün önünde çekilmiş kahveyi tercih edin. 7-Kefir için, hem de bolca. Sadece astıma değil bir çok derde deva bu milli içeceğimiz. 8-Kendilerini “her derda derman bulan kişi” olarak tanıtan, tıp bilgisi olmayan kişilere inanmayın. Paranızı kaybetmekle kalmaz, sağlığınızdan da olabilirsiniz. Alternatif tıp uygulamalarına çok dikkatli yaklaşın. (Bakın, iki-üç gün önce gazetelerde okudum: Adamcağınızın biri hemoroid rahatsızlığına iyi gelsin diye çok miktarda kaynamış devedikeni suyu içiyor ve komaya giriyor. Hemoroid de çok ıztıraplı bir hastalık. Çok kişide var ve utanma nedeniyle söylenemiyor. Bir ara ben de çok çektim ve bir eczacının yardımı ile bu illetten kurtuldum.) ** Bütün bu anlattıklarımdan sonra benim astımdan tamamen kurtulup kurtulmadığımı soranlar olabilir. Cevap vereyim: Hayır, kurtulmadım. Ancak önemli ölçüde rahatladım. Zaten bu rahatsızlık ömür boyu sürüyor ve maalesef onunla birlikte yaşamayı öğrenmek gerekiyor. Herhangi bir hastalıktan muztarip olan tüm insanlarımıza acil şifalar dilekleriyle…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |