Dünyayı isteyen bilime sarılsın, ahireti isteyen bilime sarılsın; hem dünyayı hem ahireti isteyen yine bilime sarılsın" -Hz. Muhammed |
|
||||||||||
|
Sayısal ekin, sayısal yasam kavramlarında olduğu gibi interneti destekleyen yeni teknolojinin yaşamımıza kattığı yeni bir çok öğe karşımıza çıkmaktadır. Telekomünikasyon ve elektronik alanındaki son yıllardaki hızlı gelişmeler toplumsal, ekinsel, ekonomik ve siyasal yaşamı derinden etkilemektedir. Bilgi akışının hızlanması ve her alanda etkili bir araç olarak kullanılması toplumsal yaşamımızda önemli yansımalar bulmaktadır. Bireysel olarak her geçen gün birikimlerimiz artarken, bütün insanlık da sanki bir bilgi denizinde yüzme noktasına gelmiştir. Bilgi birikiminin artması ve anında kamuoyuna sunulması belli bir yoğunluk meydana getirmiştir. Yeni teknolojinin yaşamımıza kattığı birçok yenilik ve olanağın yanı sıra bazı sıkıntıları da beraberinde getirdiği gözlenmektedir. Bunların başında sanal suçlar ve terör eylemleri Siber suçlar ve siber terör bilişim devrimiyle yaşamıımıza giren yeni kavramlar ve sorunlar olmuştur. İnternet ve bilişim kesiminde insanlara büyük olanaklar getirmesinin yanı sıra olumsuz yönleri de çabuk ortaya çıkmıştır. Yeni terörizm olarak da adlandırılan siber terör yeni bilgi ve iletişim teknolojileriyle paralel olarak gelişmiştir. Bilişim ve iletişim teknolojileri teröristlere yeni bir boyut kazandırmıştır. Özellikle; Bilişim Teknolojilerinin insan yaşamına egemen olduğu veya olmaya çalıştığı çağımızda, terörün ve savaşın, sıcak veya soğuk türlerine bir yenisi daha eklenmiştir: siber terörizm. Dünya bugüne kadar hiç rastlanmayan türden bir tehditle karşı karşıyadır. Siber terörün bir ülkesi, bir ordusu ve hatta bir sınırı yoktur. Siber terör için tüm dünya ideal bir uygulama alanıdır. Siber dünya, artan bir şekilde isyanların, sınırsız özgürlük savaşçılarının, teröristlerin ve protesto amacıyla geniş çaplı bir çatışmaya giren bütün grupların sayısal savaş alanı olarak kullanılmaktadır. Kişisel ve özel bilgiler artık neredeyse kalmamıştır. Bütün kirli çamaşırlar iğrenç bir içimde ortaya dökülmüştür. Politik fahişelikler ortaya çıkarılmıştır. Kimin eli kimin cebinde görmaya başldık. Bu bilgi bombardımanında her yer toz duman. Adeta bir bilgi kirliliği de vardır. Politik olaylarda saydamlığı yakalaık derken peşinde bilgi kirliliği denizinde boğuluyoruz. Hangi bilgilerin doğru, hangi bilgilerin yanlış olduğunu da çok kesin olarak kestiremiyoruz. Herşey, neredeyse yatak odalarına kadar herşey araştırılmakta ve kamuoyuna sunulmaktadır. Yönetimlerde artık basın ve yayında internet yayınları kendisini önemli bir baskı gücü olarak hissettirmektedir. Süper güçler masa başında kabul ettiremediklerini internet yoluyla şantaj yaparak karşıtlarını köşeye sıkıştırıp sindirerek istediklerini almaktadırlar. Amerika ve İsrail nasıl teröristleri kendi çıkarlarına kullanabildikleri gibi SİBER TERÖRİSTLERİ de aynı biçimde kullanmaktadırlar. Bu büsbütün elektronik dedi kodudur. Bu bütün dünyayı biri birine katma ve dost olması gereken ülkelerin arasını açma projesidir. Wikileaks Amerika ve israil'in derin devleti gibi çalışmaktadır. Yoksa Amerika ve israil'in büyük günahlarından bahsetmemesinin olanağı yoktur. İşte en büyük terörist... Bilgi bombardıman uzmanı. Atom bombası atılsa bu kadar etki uyandıramazdı. Julian Paul Assange en büyük terörist. Bazılarına göre bir kurtuluş örgütü üyesi. Güya ezilen ülkelerin yanında yer alıyor. Onların ikiyüzlü halklarınaihanet eden önderlerini ele veriyor. 1971 yılında Avustralya'da dünyaya gelen Julian Paul Assange, Wikileaks adlı internet sitesinin en etkili yöneticilerinden biri. Kendisi bir matematikçi ve aynı zamanda bilgisayar uzmanı. Yayınladığı belgelerle başta ABD olmak üzere pek çok ülkenin tepkisini çeken Assange, 2 kadına tecavüzle suçlanıyor. Bu nedenle hakkında tutuklama kararı bulunuyor ve INTERPOL tarafından aranıyor. Assange'nin yakalanmamak için İsviçre'de saklandığı belirtiliyor. WikiLeaks belgeleri açıklandığından bu yana çıkan belgelerde, sadece ABD'nin istekleri ortaya çıkıyor. ABD içinde neler olduğuna dair bir bilgi yok. Peki dünyayı sarsan bu belgeler kimin işine yaradı? WikiLeaks kriptolarında ABD çıkarlarına aykırı, ciddi sonuçlar doğurabilecek belge şimdilik yok. Ünlü Ortadoğu muhabiri Robert Fisk, örneğin Ortadoğu meselesinin kilidi olan İsrail’in Yahudi yerleşimlerinden bir kez bile bahsedilmediğine dikkat çekti. Belgeler, İran karşıtı cepheyi ise güçlendirecek. Wikileaks belgeleri arasında Amerika ve İsrail karşıtı çok ciddi belgelere rastlanmamaktadır. Wikileaks CIA ve Mossad tarafından denetimli ve yönlendirilmiş yayın yaptığı izlenimini vermektedir. Amerika'nın ve İsrailin işlediği insanlık suçlarından hiç söz edilmemektedir.. Şu anda bu konuda kesin görüş belirtmek çok zordur. yayınlanan belgeleri izleyerek ileride daha kesin sonuçlara daha kolaylıkla varabileceğiz. Şu anda yayınlanan belgeler daha çok Amerikan karşıtlarını köşeye sıkıştıran belgeler niteliğindedir. Artık bundan böyle uluslararası ilişkile eskisi gibi sürmeyecektir ve halklar hep yöneticilerine kuşkuyla bakacaktır. Perde arkasında konuştuklarının gerçekliğini merak edecektir. Dünya liderlerinin ne kadar iki yüzlü olduğunu görmeye başlayarak hep gerçek yüzlerini merak edeceklerdir. Ortada Türkiye üzerine oynanan çok büyük bir oyun var. ABD gizli servisi CIA ile İsrail gizli servisi Mossad, sinsi bir operasyonla El-Kaide üzerinden dünyayı şekillendirmeye çalışıyor. CIA ve Mossad, bu psikolojik operasyonu Wikileaks isimli internet sitesi üzerinden yürütüyor. Bu iki gizli servis, sitenin kurucusu Julian Assange'nin açıklayacağı Afganistan gizli belgelerini kullanarak, Türkiye ile El-Kaide arasında bağlantı olduğu yalanını gündeme sokmayı amaçlıyor. Bu operasyonla, Türkiye'nin görüntüsü Hamas, Hizbullah ve El-Kaide üzerinden "Dinci Türkiye", "Teröre destek veren Türkiye" biçiminde bozulmak isteniyor. Bunun alt yapısı da aylar öncesinden hazırlanıyor. Türkiye; İsrail'in bütün korku imparatorluğunu yıktı. İşte İsrail ve Amerika'yı kontrol eden güçlü Yahudi lobisi de, bunun bedelini ödetmek üzere Türkiye'ye bu tuzağı kurdu. Şu anda İsrail'in bütün amacı; kendisinin Ortadoğu'daki eylem alanını iyice daraltan Türkiye'deki yönetimi zor durumda bırakmak. Bunun için yapmayacağı şey yok. Mavi Marmara olayının ertesi gününden itibaren, gemidekilerin El-Kaide bağlantılı kişiler olduğu haberleri, Yahudi patronlara ait dünya medyasında yer almaya başladı. İsrail bundan sonraki hamlesini de, Türk hükümetinin teröre destek verdiği iddiası üzerine kurdu. CIA eski üst düzey yöneticilerinden Graham Fuller, Büyük Orta Doğu Projesi’nin bir felakete dönüştüğünü ve Türkiye’nin Orta Doğu’da Amerikan planlarına dahil olmamasının kendi çıkarına daha çok hizmet edeceğini söyledi. Orta Doğu’da Türkiye ile Amerikan çıkarlarının birbiriyle uyuşmadığını söyleyen Fuller, Türkiye’nin Washington yörüngesinde olmayan bir siyaset izlemesi gerektiğini çünkü Amerikan planlarına dahil olmasının idam fermanını imzalaması anlamına geleceğini söyledi. BOP diye başlatılan Osmanlı’ya ihanet projesi ters dönmeye başladı da Amerikalılar ondan mı paniklemeye başladılar? Sayın Davutoğlu Batı’nın ve ABD’nin korkusu oldu. Artık Türkiye Davutoğlu ile birlikte yavaş yavaş Batı’nın ve ABD’nin denetiminden çıkarak kendi gücüyle ve tarihsel çekim alanını peşine takmaya başlamış ve kendi Şengen’ini oluşturmaya başlamıştır. İslam dünyasında bir önder olarak gözükmeye başlayan Türkiye Batı’ya ve ABD’ye eski rakibi ve düşmanı Osmanlıyı anımsatmıştır. Türkiye’yi artık yeni bir Osmanlı gibi görmeye başlamışlardır. Ortadoğu’yu tekrar cetvelleriyle parsel parsel çizmeyi planlayan Batılı ve Amerikan sömürgeci güçler oluşturmak istedikleri BOP yerine karşılarında Yeni Osmanlı’yı görmekten hiç de hoşnut olmadılar. Osmanlı torunlarının dedelerinin topraklarındaki kaynakları Batı’ya ve ABD’ye peşkeş çekmeyeceğini çok iyi bildiklerinden, onu yolundan alıkoymak için bu kutsal yolda yürüşünü durdurmak için Osmanlı torunlarını eksen kaymasıyla suçlamaya başladılar. Bu arada Yeni Osmanlı’dan en çok rahatsız olan da etrafı çepe çevre müslüman Araplarla sarılı olan İsrail oldu. Eğer Ortadoğu’da BOP yerine Yeni Osmanlı kurulursa en çok zarara uğrayacak olan da kuşkusuz İsrail olacaktır. İsrail'in yaşam güvencesi de ortadan kalkacaktır.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mevlüt Tok, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |